Konu ile ilgili açıklama yapan Türk Eğitim-Sen Çanakkale Şube Başkanı Resul Demirbaş; “Eğitim, insanın bulunduğu durumdan daha iyi bir duruma gelmesi için yapılan düzenlemeler olup, insanla özdeşleşmiş bir faaliyettir. Bu faaliyetin ana mekânlarından birisi de okul ve çevresi olarak düşünülebilir. İnsanlık tarihi insanın eğitsel tarihidir. Böylesi önemli bir süreç, daima insani mekanlarla birleşerek değer kazanmıştır. Medeniyetler tarihe inşa ettikleri eğitim yuvalarıyla damgalarını vurmuşlar ve bu faaliyet alanlarıyla kendilerine övünç kaynakları yaratmışlardır. 21. yüzyıl pedagoji anlayışında okul binalarının bizatihi kendileri öğrenmenin, programların ve müfredatın bir parçasıdır. Dünyanın her yerindeokul binaları; ihtiyaçlar, kademeler, okul mevcutları, okul türleri, ülkenin iklimi, kültür gibi faktörlerden etkilenmiştir. Okul binaları, sıva ve tuğlalardan ibaret yapılar değil, aynı zamanda eğitimin simgesi olan mekânlardır.Ayrıca fiziksel şartların insanları motive edebileceği veya tam tersine motivasyonlarını düşürebileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle okul binalarının iyi bir öğretim, üretken bir eğitim sağlayabilecek, insanlara keyif verebilecek ve kişilerin kendilerini güvende hissedebilecekleri şekilde tasarlanması önemlidir. Okul; bahçe, çok amaçlı salon, laboratuvar, yüzme havuzu, spor sahası, tiyatro sahnesi, spor salonu, sera, çırak atölyeleri gibi tesislerle birlikte düşünülmelidir.Yapının inşası ya da yıkımında çevre sorunlarına ve yüksek enerji tüketimine neden olmaması gibi doğayı koruyan tedbirlerin yanı sıra insan sağlığını koruyacak olan, İnşaat alanının jeolojik uygunluğu,zehirsiz yapı malzemeleri,?nefes alan cepheler,?doğal nem dengesi,?İç mekanda yüzey ile ortam sıcaklığı dengesi,?sağlıklı ısınma sistemleri, ses ve titreşimlerin insana göre yönelimi, radyoaktivitelerin doğal ortamdan düşük olması, elektrosmog kontrolü, toksik bileşikleri olmayan iç mekanların olması gibi faktörler de gözetilmelidir” dedi.
“Çocuklarımız için en büyük hassasiyeti göstermeliyiz”
“King ve Marans; renk, ısı, mekan düzeni ve aydınlatmanın öğrenme üzerinde önemli etkilerinin bulunduğuna dair araştırma bulgularının olduğunu tespit etmişlerdir” diyen Demirbaş; “Gürültünün insanlar üzerinde genelde olumsuz bir etki yaptığı,motivasyon ve konsantrasyon bozukluğu ortaya çıkarma gibi bazı etkileri olduğu ifade edilmekte ve artarak devam eden bir gürültünün günümüzün rahatsızlıklarından biri haline gelen “stres”i ortaya çıkardığı kabul edilmektedir.
Hathaway “Eğitsel Binalar” adlı makalesinin girişinde şöyle diyor: “Bizler ilk önce binaları şekillendiririz sonra onlar bizleri şekillendirir. Okullar için bu çok önemlidir, çünkü gerek öğrenmeye ve insan becerisine yardımda ya da her ikisini de engellemek için eğitsel binaların birçok özelliğinin gizil güçleri vardır”“Cohen, Manion ve Morrison fiziksel çevrenin öğrenmenin iskeletini oluşturduğunu ve öğrenmeyi teşvik edebileceği gibi, engelleyebileceğini de belirtmektedirler.”
Türkiye’deki okulların fiziki altyapı sorunları olduğu bilinmektedir. Her eğitim öğretim yılında yaşanan fiziki altyapı ve donanım sorunları eğitimin sağlıklı bir şekilde yürütülmesini engellemektedir. Geçtiğimiz yıllarda okulların fiziki yapı ve donanım eksikliklerine rağmen 4+4+4 sistemine geçilmiş olması beraberinde büyük sorunlar getirmiştir. Mevcut okulların fiziki altyapıları 4+4+4 için son derece yetersizdir. Özellikle ilkokullar 8-9 yaşındaki çocukların fiziki durumuna uygun olarak yapılmıştır. Birinci sınıflar 5-6-7 yaş grubu öğrencileri bir arada okuması uygun olmadığı bilinmesine rağmen bunun için gerekli önlemler alınmamıştır. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı ilköğretim okullarına ait “Bina Standartları Yönergesi incelendiğinde,yapı biyolojisi kriterleri neredeyse yok gibidir; olanların da eksik uygulandığı görülmektedir. İlköğretim çağındaki (6-15 yaş) çocukların gelişim özellikleri ve bu seviyede kazandırılacak davranışlar belirlenirken, yönergenin çocuğun fizyolojik ve anatomik ihtiyaçlarının dikkate alınarak hazırlandığı görülmektedir. Yapılan araştırmalarda bu standartların uygulama yetersizliği ortaya çıkmıştır. Yapı biyolojisi ilkelerinin yer alacağı bir “bina standartları” reformasyonu, sağlıklı nesillerin yetişmesini ve okul binasının sebep olacağı hastalıklara yakalanmadan eğitimin gerçekleşmesini sağlayacaktır.
Okulların afetlere dirençli kurumlar haline gelmesi, öğrenci ve çalışanların fiziksel olarak korunması, muhtemel tehlikeler karşısında eğitim-öğretimdeki kesintinin minimum seviyede tutulması ve güvenlik kültürü oluşturulması için okul afet planları yapılmalıdır. Bu sorunun çözüme kavuşturulabilmesi için Başbakanlık, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı(AFAD) ile Milli Eğitim Bakanlığı Destek Hizmetleri Genel Müdürlüğü arasında “Afete Hazır Okul Kampanyası İş Birliği Protokolü “imzalanmıştır. Bilindiği gibi depremler, yapıya, zamana bağlı olarak değişen yüklerin etkimesine neden olurlar. Buna karşılık olarak da, yapıda zamana bağlı olarak değişen iç kuvvetler oluşur. Depreme dayanıklı yapı tasarımında amaç, sözü edilen bu iç kuvvetlerin etkisinde ortaya çıkması olası hasarın sınırlandırılmasıdır. Depreme dayanıklı bir yapının, yeterli dayanım (kapasite), yeterli rijitlik ve yeterli sünekliğe sahip olması gerekir. Esasen, depreme dayanıklı yapı tasarımıyla yapılan da, yapıya bu özelliklerin kazandırılmasıdır. Uzmanlar Türkiye’de üç büyük fay hattına işaret etmektedir. “Bunlardan biri Batı Marmara, diğeri Kahramanmaraş-Türkoğlu hattı ile Erzincan-Yedisu-Karlıova arası. Bu hatta 1780 yılında etkili bir deprem meydana gelmiş. Son yıllarda Elazığ, Sivrice, Karlıova`da yoğun bir deprem hareketi olmasına rağmen Erzincan-Yedisu-Karlıova hattında henüz bir deprem meydana gelmedi.” Ancak; bu fay hatlarından birinde, özellikle de Batı Marmara, diğeri Kahramanmaraş-Türkoğlu hattında büyük deprem beklediklerini belirtmektedirler. Kötü ve plansız yapılaşma, tedbirsizlik ve eğitimsizlik gibi sebeplerle çocuklarımızı, insanımızı, canlarımızı kaybetmek istemiyoruz.“Tedbir kuldan takdir Allah`tan"Yaşanan savaşlarda ve afetlerde yüreğimizi en çok acıtan kareler mağdur çocuk görüntüleridir. Çünkü çocuklar büyüklerin vicdanıdır. Hatalarımız nedeniyle onların yaşadığı her acı mahşeri vicdanımızda onarılmaz yaralar açar. Çocuklarımızın incinmemeleri için en büyük hassasiyeti göstermeliyiz. Çocuklar anne ve babalarından ayrı vakitlerinin büyük bir kısmını okullarda geçirirler. Bu zaman dilimi onların herşeyleriyle bize emanet edildiği vakitlerdir” şeklinde konuştu.
“Güçlendirme kararı alınan okullar yıkılmalı”
Demirbaş sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Toplumun afete karşı bilinci olması, çocukların eğitim yuvası olan okulların “Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik” hükümlerine uygun, sağlam ve dayanıklı olmasının yanında yukarıda belirtilen teknolojik ve fiziki şartları da, mutlaka kendilerinde barındırması gereklidir. Çanakkale’de 24.05.2014 tarihinde meydana gelen 6,5 şiddetindeki depremden sonra, Başbakanlık, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı(AFAD)’nınyaptığı kontroller sonucunda; Çanakkale’deki ilköğretim ve orta öğretim kurumlarının bir kısmı için yıkım, bir kısmı içinse güçlendirme kararı çıktığını öğrendik. Türk Eğitim-Sen Çanakkale Şubesi olarak deprem nedeni ile güçlendirme kararı alınan okullarında yıkılarak, yukarıda belirttiğimiz çağdaş eğitim sistemlerine ve 4+4+4 eğitim sistemine uygun yapılmasını istiyoruz. Küçük bir araştırma yapıldığında görülecektir ki, güçlendirme maliyetleri ile yeniden yapma maliyetleri birbirine yakındır. Mevcut okulların yaşı yaklaşık 25 yılın üzerindedir ve “Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik hükümleri”ne uygun olarak yapılmamıştır. 17 Ağustos 1999 deki depremde hasar gören Defterdarlıkbinası yeniden yapılmak yerine,binadagüçlendirme yapılmıştır. 24.05.2014 tarihinde meydana gelen 6,5 şiddetindeki depremde ağır hasar aldığı için tahliye kararı alınmıştır. Bu binanın güçlendirilmesi için harcanan para çöpe atılmıştır. Bu binada yıkım meydana gelseydi ve sonucunda ölümler olsaydı, vebalini kimler üstlenecekti. Aynı şeyleri okul binalarında da yaşanmasını arzu etmiyoruz.Bu okullarda okuyan çocuklar da bizim öz evlatlarımızdır. Bu nedenlerle diyoruz ki; güçlendirme kararı alınan okullar yıkılıp, yukarıda belirtilen çağdaş eğitim sistemlerine ve 4+4+4 eğitim sistemine uygun olarak yeniden yapılmalıdır. Güçlendirme yapılır ve olası bir depremde bu okullarda can kaybı meydana gelirse, bu kayıplardan İl Milli Eğitim Müdürümüz Sayın.Dr. Şaban Karataş ve Sayın Valimiz Ahmet Çınar başta olmak üzere tüm yetkililer sorumlu olacaklardır.”