"Davanın hassasiyeti, göz ardı edilmedi"

1145

 2013 Gezi Parkı eylemleri ile ilgili 16 sanıklı dava pazartesi günü Silivri`de görülmeye başlandı. 24 ve 25 Haziran tarihlerinde yapılan duruşmalara Çanakkale Belediye Encümen Üyesi ve CHP Grubu Meclis Üyesi Egemen Ergun ve önceki dönem Belediye Meclis Üyesi İbrahim Can Ergun katıldı. Meclis Üyesi Ergun ve önceki dönem Meclis Üyesi Ergun, duruşmada CHP Genel Başkan Yardımcısı, Genel Sekreteri ve Çanakkale Milletvekili Av. Muharrem Erkek, CHP Genel Başkan Yardımcısı Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, İstanbul Eski Baro Başkanı Turgut Kazan ve HDP İstanbul Milletvekili, gazeteci Ahmet Şık ile bir araya geldiler. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede,  Osman Kavala, Ali Hakan Altınay ,Ayşe Mücella Yapıcı, Ayşe Pınar Alabora,  Can Dündar , Çiğdem Mater Utku, Gökçe Yılmaz, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu,  İnanç Ekmekci,  Memet Ali Alabora,  Mine Özerden,  Şerafettin Can Atalay,  Tayfun Kahraman,  Yiğit Aksakoğlu ve  Yiğit Ali Ekmekçi ‘şüpheli’ olarak yer aldığı öğrenildi. Duruşma hakkında gazetemiz Çanakkale OLAY’a değerlendirmede bulunan Meclis Üyesi Ergun ve önceki dönem Meclis Üyesi Ergun, duruşmanın ülke gündemini meşgul eden ve tüm ülkenin odaklandığı İstanbul seçiminden bir gün sonra olmasından dolayı, davanın hassasiyetinin ve öneminin kimse tarafından göz ardı edilmediğini gördüklerini söylediler. Dava sırasında insanların birbirlerine daha çok sarıldıklarını gördüklerini söyleyen Meclis Üyesi Ergun ve önceki dönem Meclis Üyesi Ergun; “Yargılananların bile yüzü gülüyor ama bu buruk bir gülümseme. Fakat ülkenin bu duruma gelmesinden dolayı insanlarda bir üzüntü var. Kazanılan zafer, hayır bloğunun oluşturduğu, demokrasiden yana tavır koyan yurtseverlerin oluşturduğu bir zafer. Bu birliktelik, bir zafer sarhoşluğundan çok ‘ülkeyi daha fazla nasıl aydınlatabiliriz?’ düşüncesiyle gezi direnişinin önemini insanlara göstermek için insanların bu dayanışmada bir araya gelmesiyle oluştu. İnsanlar, bunu toplumun tamamına anlatmak ihtiyacı duyuyorlar” dediler. Meclis Üyesi Ergun ve önceki dönem Meclis Üyesi Ergun duruşma salonundaki gariplikten de bahsederek; “Ayrıca duruşma salonu, Ergenekon ve Balyoz davalarının görüleceği salonda yapıldı. Yani sanki ‘suçlama yapalım ve insanlar burada yargılansın’ diye yapılmış salonlardı. Neredeyse suçlanan insanların sayısını fazla tutmak için yapılmış bir salondu. Salon o kadar büyüktü ki, bir ucundan bir ucunu görmek imkansızdı. Zaten iki tane dev ekran koymuşlardı, salonun için o şekilde takip ettik duruşmayı. Bu duruşma salonu, AKP Türkiye’sinin yarattığı korku imparatorluğunun bir göstergesidir” dediler. 

 
“Duruşma salonu, AKP Türkiye’sinin yarattığı korku imparatorluğunun bir göstergesidir”
Meclis Üyesi Ergun ve önceki dönem Meclis Üyesi Ergun; “Gezi davasının duruşmaları, 24 ve 25 Haziran günlerinde gerçekleşti. Gezi davasında yargılanan Osman Kavala ve Yiğit Aksakoğlu’nun savunmalarına yetişemedik ama Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater Utku’nun savunmalarına katıldık. Tabi Yapıcı, savunmasını çok güzel yaptı, daha önceki gezi davasında yargılanmasını ve beraat etmesini anlattı. Yani İstanbul’da yapılan başarılı ve mutlu bir seçimden sonra, demokrasi güçleri, orada yerini aldı ve bu davanın hassasiyetinin ve öneminin kimse tarafından göz ardı edilmediğini gördük. İstanbul’da kazanılan zaferin rehavetinden ziyade, bu birlikteliğin daha uzun süre devam edeceğini gösteren bir ortam vardı. Dava sırasında insanların daha çok birbirlerine sarıldıklarını gördük. Yani yargılananların bile yüzü gülüyor ama bu buruk bir gülümseme. Fakat ülkenin bu duruma gelmesinden dolayı insanlarda bir üzüntü var. Kazanılan zafer, hayır bloğunun oluşturduğu, demokrasiden yana tavır koyan yurtseverlerin oluşturduğu bir zafer. Bu birliktelik, bir zafer sarhoşluğundan çok ‘ülkeyi daha fazla nasıl aydınlatabiliriz?’ düşüncesiyle gezi direnişinin önemini insanlara göstermek için insanların bu dayanışmada bir araya gelmesiyle oluştu. İnsanlar, bunu toplumun tamamına anlatmak ihtiyacı duyuyorlar. Yani hayır bloğunu, demokrasi güçlerini, toplumun aydınlık geleceğini hazırlayacak olan, daha seküler, akla ve bilime dayalı, bireysel eleştiri yapabilen insanların toplumun tamamına anlatma ihtiyacı duyduğunu görüyoruz. Tabi bu özellikle İstanbul seçiminden sonra da ortaya çıktı. Ayrıca duruşma salonu, Ergenekon ve Balyoz davalarının görüleceği salonda yapıldı. Yani sanki ‘suçlama yapalım ve insanlar burada yargılansın’ diye yapılmış salonlardı. Neredeyse suçlanan insanların sayısını fazla tutmak için yapılmış bir salondu. Salon o kadar büyüktü ki, bir ucundan bir ucunu görmek imkansızdı. Zaten iki tane dev ekran koymuşlardı, salonun içini o şekilde takip ettik duruşmayı. Bu duruşma salonu, AKP Türkiye’sinin yarattığı korku imparatorluğunun bir göstergesidir” dediler. 
(Baykal Sağlam)
Paylaş