‘Taşeronlaşma’ konulu panele KESK Dönem Sözcüsü, Ses Şube Başkanı Dr. Eftal Yıldırım, Çanakkale Eğitim-Sen Şube Başkanı Prof. Dr. Telat Koç, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fak. SES İşyeri Temsilcisi Dr. Özlem Acun, Çanakkale Çevre Platformu Yürütme Kurulu Üyesi Filiz Ceylan Tekin, Disk/Sosyal-İş Sendikası Genel Sekreteri Celal Uyar ve Çağdaş Gazeteciler Derneği üyesi gazeteci Sermet Atadinç konuşmacı olarak katıldı.
Taşeronlaşmaya tepki gösterilen panelde “Ülkemizde yaşanan piyasacı, gerici, baskıcı dönüşüme, Eğitim ve Sağlığın paralı hale getirilip piyasalaştırılmasına, taşeronlaştırma ile ülkemizin emekçilerine güvencesiz çalışmanın dayatılmasına, yasam alanlarımızın, doğanın sermaye sınıfı ve işbirlikçileri tarafından talan edilmesine karşı birleşiyoruz” görüşü hakim oldu.
KESK Şubeler Platformu ve TMMOB Çanakkale İl Koordinasyon Kurulu, DISK/Sosyal-is Sendikası, DISK/Genel-Is Sendikası, Türk/Metal-is Biga Şubesi, Çanakkale Çevre Platformu, Çağdaş Gazeteciler Derneği, TÜKODER Çanakkale Şubesi, Pir-Sultan Abdal Kültür Derneği, Çanakkale Halkevi” Sendikalar, Meslek örgütleri ve Demokratik Kitle Örgütlerinin desteklediği "İşten Atılan ÇOMÜ İşçileriyle Dayanışma Etkinliği" "taşeronlaşma" konulu panel Belediye Nikah Salonunda yapıldı. Panele KESK Dönem Sözcüsü, Ses Şube Başkanı Dr. Eftal Yıldırım, Çanakkale Eğitim-Sen Şube Başkanı Prof. Dr. Telat Koç, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fak. SES İşyeri Temsilcisi Dr. Özlem Acun, Çanakkale Çevre Platformu Yürütme Kurulu Üyesi Filiz Ceylan Tekin, Disk/Sosyal-is Sendikası Genel Sekreteri Celal Uyar ve Çağdaş Gazeteciler Derneği üyesi gazeteci Sermet Atadinç konuşmacı olarak katıldı. Panelde “Ülkemizde yaşanan piyasacı, gerici, baskıcı dönüşüme, eğitim ve sağlığın paralı hale getirilip piyasalaştırılmasına, taşeronlaştırma ile ülkemizin emekçilerine güvencesiz çalışmanın dayatılmasına, yasam alanlarımızın, doğanın sermaye sınıfı ve işbirlikçileri tarafından talan edilmesine karsı birleşiyoruz” teması damgasını vurdu.
“Ortak dayanışma kültürünü geliştirmeliyiz”
Toplantının açılış konuşmasını yapan KESK Dönem Sözcüsü, SES Şube Başkanı Dr. Eftal Yıldırım, "taşeronlaşma" sorununun son yıllarda tüm emekçi katmanlarda yaşandığını ifade ederek; “ÇOMÜ`deki emekçilerin sorunlarının çözümünden başlayarak, emek ve demokrasi bağlamında ele almamız gereken diğer sorunlara da müdahale etmenin, görevimiz olduğuna inanıyoruz. Özellikle yerel ölçekteki ortak dayanışma ve mücadele kültürünün ilerlemesine katkı sağlayacak bütün örgütlerle sistematik bir program çerçevesinde çalışma yapmayı diliyoruz. Bu çağrımıza alacağımız olumlu yanıtlar, bugüne kadar kat ettiğimiz yolda harcanan emeklerin boşa gitmediğinin de kanıtı olacaktır” dedi.
“İnsanımıza güvenmeliyiz”
Çanakkale Eğitim-Sen Şube Başkanı Prof. Dr. Telat Koç da Eğitimde taşeronlaştırma hakkında bilgi ve birikimlerini katılımcılarla paylaştı. Eğitimin her bileşenini bir arada düşündüklerini ifade den Koç; “Bizim için eğitim sektöründe çalışan herkes eğitim ve bilim çalışanıdır. Taşeron mekanizması ile yönetiliyoruz. Asıl patron başka yerde. Taşeron bizi yönetiyor. Şu anda eğitim alanı kar elde edilmesi gereken alan olarak algılanıyor. Eğitim alanı özel sektöre hızla açılmaya çalışılıyor. Sektörleri tek tek ayırıp taşeronlaştırma başladı. Taşeron iş yapmadığı halde para alıyor. İş güvencesi olunca insanlar çalışmıyor mantığına katılmıyorum. İnsanımıza güvenmeliyiz. Onların potansiyellerinin ortaya çıkması için çaba göstermeliyiz” dedi.
“Sınıf bilincini herkese anlatmalıyız”
Sağlıkta taşeronlaştırma ile ilgili tecrübelerini aktaran Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fak. SES Iş yeri Temsilcisi Dr. Özlem Acun da sağlıkta taşeronlaştırma “işinden sağlık sorunları nedeniyle uzaklaştırılan emekçinin işine geri dönmesi sürecini uzatıyor” dedi. Acun şunları söyledi; “Hareket, eylemlilik, ortak mücadele etme başlıklarını her kurumda örmeliyiz. Sağlık hakkı niteliksizleştiriliyor. Koruyucu önlemlerden uzaklaştıkça daha çok hasta oluyoruz. İnsan sağlığını hiçe sayan noktaya gelinmiş oluyor. Cins, ırk, milliyet, memur, doktor, işçi gibi Türkiye gibi renkli bir toplumda bu tür kriterlerden hareket edersek bir şey elde edemeyiz. Sınıf bilincini herkese anlatmalıyız. Örgütlenmeliyiz.”
“Yerel firmalar taşeron”
Çanakkale Çevre Platformu Yürütme Kurulu Üyesi Filiz Ceylan Tekin de, ÇOMÜ de yaşanan süreçte asıl suçlunun rektör ve üniversite yönetimi olduğunu bildirdi. Sitemin patronu koruyan sistem olduğunu ifade eden Ceylan; “Çevre anlamında tüm değerler madencilere açıldı. Çanakkale ve çevresindeki maden çalışmalarında yerli şirketler taşeron olarak kullanılıyor. Küçük hisseleri bir süre sonra tamamen yabancıların eline geçiyor. Köylüleri güvencesiz çalıştırıyorlar. Kar uğruna yaşam alanları yok ediliyor. Hepimiz her alanda bunun önüne geçmeli birlikte yan yana durmalıyız” dedi.
“Toplumun tüm ilerici kurumları birlikte mücadele etmeliler”
Disk/Sosyal-is Sendikası Genel Sekreteri Celal Uyar yaptığı konuşmada Taşeronlaştırmaya karsı mücadele edilmesi gerektiğini bildirdi. Şu an için gerçekleştirilen mücadelede kapitalist sınıfın galip olduğunu ifade eden Uyar; “Kapitalist sınıf 150 yıllık mücadele ile elde ettiğimiz kazanımları yok etmeye çalışıyor. Saldırılar engelsiz bir şekilde sürüyor” dedi. Uyar şunları söyledi; “Sağlık, eğitim, çevre alanları onlar için büyük önem taşıyor. Taşeronlaştırmayı biz mücadele ederek durdurabiliriz. Eğitim sektöründeki mücadele ile bunu geriletebileceğiz. Sendikalar eksikliklerini tespit etmeliler. Burada acil olan işçi sınıfın haklarını savunabilmektir. Taşeronla mücadele tek başına sonuç vermesi zor oluyor. Toplumun tüm ilerici kurumları birlikte mücadele etmeliler.”
“Rektör yaşanılanlardan utanç duymalıdır”
Çağdaş Gazeteciler Derneği üyesi gazeteci Sermet Atadinç de konuşmasına, "Acıları hep birlikte mücadele azmine dönüştürmeliyiz" sözleri ile başladı. İşten atılanların işçilerin, işlerine dönüşlerinin sağlanmasının için herkesin sorumluluk almasını bunun bir insani görev olduğunu ifade eden Atadinç; “Operasyondan birinci derecede sorumlu olan rektör sokakta dolaşırken utanç duymalıdır. Çünkü imzasını attığı uygulama kentimizde bir gazetecinin ölümünü tetikleyen bir acının nedeni olmuştur. Taşeron çalışma sistemi ölüm demektir. Bu slogan değil gerçektir. Son günlerde Türkiye’nin çeşitli yerlerinde yaşanan olaylarda bunları görmekteyiz. Daha geçen hafta Esenlerde yanarak yaşamlarını kaybeden işçiler taşeron firmanın çalışanları idi.Gazeteci arkadaşımız Mustafa Sezek’in ölümüne sebep olan eşinin işten çıkarılmasının verdiği üzüntünün tetiklediği bir kalp krizi idi.Böylesi bir durumda bir bilim kuruluşunun kar amacı güden ticari işletmeler gibi yönetilmesinin sonuçlarını bu acı ile hep birlikte yaşıyoruz.Taşeron çalışma sisteminin sonuçlarını bu kadar ağır bedeller ile yaşarken, işten çıkarılan onca insanın yaşadığı acılar gözler önünde iken; bu gelişmelere kayıtsız kalmak düşünülemez.Biraz insani değerlere sahip olan vicdanlı herkes bu durumda tepkisini ortaya koymalıdır.Bu gelişmelere rağmen uygulamadan sorumlu ÇOMÜ yönetimi ve özellik ile Rektör hala bu insanlık düşmanı tavrında ısrar ediyor ise Çanakkale halkına düşen bu insanları teşhir etmektir. Taşeron şirketler kapitalist düzenin tüm iğrençliklerini kendi içlerinde barındırıyorlar. Taşeron şirketler AKP’nin arka bahçesidir. Taşeron şirketler ve uygulamalarının getirdiği tüm gerçekler ortada iken bir bilim kurumunun bu sistemin parçası olması düşünülemez. ÇOMÜ de işten çıkarılan işçiler işlerine dönene kadar Çanakkale’de tüm duyarlı kesimler seferber olmalıdır.”