Buradan hareketle yaklaşan seçimler nedeniyle ısınan siyasi iklimi bir değerlendirelim.
Türkiye’nin birçok bölgesinde süren ağır kış şartlarında, siyasetteki bu ısınma saman alevi gibi olsa da üzerinde durulmaya değer.
Saman alevi tanımlamasını özellikle kullandım, çünkü bu hareketlenme tamamıyla milletvekilliği hesaplarının getirdiği, bildik klasik siyasi popülizmin sonucu olan gelişmeler.
Tabiî ki bunun dışında da bazı gelişmeler mevcut, ancak daha nitelikli bir sıcaklığa yol açacak gelişmeler için bazı şartların oluşmasını beklemek gerekecek.
Çanakkale’de de olduğu gibi AKP milletvekili adaylığında en çok kapısı çalınacak parti olacak (!)
Ancak bunun hiçbir kıymeti harbiyesi yok, çünkü AKP demokratik işleyişe sahip olan bir parti değil.
Bu müracaatlar genel merkezin, şimdi de ortaya çıkan yeni durum nedeniyle tek adam işleyişinin kategorik sonucuna bağlı olarak genel merkez dışındaki iradenin iki dudağından çıkacak, sonuçta AKP içersindeki belli bir kliğin güçlenmesi ve tek adam uygulamasının pürüzsüz işlemesine hizmet edecek bir seçim ile vatandaşın önüne ‘işte bizim adaylarımız’ şeklinde bir dayatmaya dönüşecek uygulamaya tanıklık edeceğiz.
Böylesi bir işleyiş altında milletvekilliği için yoğun bir başvurunun olmasının hiçbir anlamı yok.
Ancak dikkati çeken bir gelişmeyi bu arada atlamayalım.
Bürokrasiden istifa ederek AKP’den milletvekilliği adayı için başvuru sayısının oldukça kabarık olduğu gözlenmektedir.
Bu durum şunun işaretidir; öncelikli olarak bürokrasi AKP’lileştirilmiştir,AKP bürokraside ciddi bir kadrolaşmayı 13 yıllık iktidarları sonrasında başarmıştır.
Böylesine siyasileşen bir bürokratik yapının çeşitli kademelerinde görev alanlar şimdi herhalde milletvekilliği dokunulmazlığına ihtiyaç duymaktadırlar.
Bu gereksinimin ortaya çıkması da son derece normal.
Bu dönem içersinde bürokraside bugüne kadar hiç görülmemiş boyutta yolsuzluk ve hukuksuzlukların yaşandığı hepimizin malumu.
AKP ‘nin 13 yıllık deneyimi, aynı zamanda kendi çevreleri için devletin imkânlarını milletvekilleri aracılığıyla seferber ettiklerini göstermektedir.
Şimdi böylesi bir imkândan faydalanmak adına yoğun bir talebin olmasını, yaşanılan onca yolsuzluk sonrasında ne yazık ki normal bir durum gibi değerlendirmek zorunda kalmaktayız.
Bu genel gerçekler dışında, AKP milletvekili aday adayları içersinde Çanakkale halkının ilgisine mazhar olacak bir kimlik gözükmemektedir.
Zaten adaylar performansları ile, Çanakkale halkının yakından bildiği ve bugüne kadarki performanslarının Çanakkale halkı nezdinde karşılığının değeri son derece zayıf olan bir görünüme sahiptirler.
AKP politikalarının 13 yıllık uygulamalarının Çanakkale karnesinin de zayıf olduğunu göz önünde bulundursak, AKP Çanakkale’de geçmiş seçimlerden daha olumsuz bir performans gösterecektir.
Cumhuriyet Halk Partisi’ne gelince aday adaylığı için başvuracakların sayısı AKP kadar olmasa da yinede yoğun sayılabilecek bir sayıda.
CHP’nin adaylarını ön seçimle belirlemesi kesinleşirse, bu durum CHP üyelerini aktive edecek, siyasal alanda bir hareketlenme yaratacaktır.
Ancak CHP’nin genel düzeyde yaşadığı sorunlar adaylık yarışında kendisini göstermektedir.
CHP evrensel sosyal demokrat ilkeler noktasında, soldan yana, emek özgürlük ve demokrasi mücadelesinde geçmişin yaratmış olduğu gerici ve hantal yapıyı aşma anlamında, bu sürece katkı sunacak ve değişimin öncülüğünü yapacak nitelikteki aday görüntüsü açısından kısırlığa sahip olması; aday adayı çokluğuna rağmen ayrı bir gerçek .
Daha evvel başka siyasal konumlamalarda olup, şimdi CHP’den yana tercih kullananları bir yana koyarsak, yeni yüz olarak CHP’deki siyasal vizyonu içselleştirebilmiş aday adayı sayısı bir veya ikiyi geçmiyor.
Bunlardan biri bugüne kadar CHP içersinde değişim hareketinin sürekli savunucusu olarak siyasal mücadelenin çeşitli alanlarında özellikle de Belediye meclisindeki deneyimleriyle kamuoyunun yakından tanıdığı bir isim.Diğer adayında sol değerler ile varlık göstermesi, CHP’nin demokrasi ve özgürlük mücadelesinin etkin bir unsuru olma noktasındaki beklentilerine cevap verebilecek özelikleriyle öne çıktığını söyleyebilirim.
Halen milletvekili olan, ayrıca geçmişte uzun bir dönem milletvekilliği yapmış olanların performansı ortada
Milletvekilliği devam edenlerin yeniden aday olacakları kesin, ancak ilçe başkanlarından bazılarının birkaç gün önce Ankara’da yapmış oldukları ziyaretler sonrasında sandık ile ilgili bazı kaygılar içersinde olduklarını bir kenara yazalım.
Şimdiki milletvekillerinin aday adaylığı konusunda değerlendirmelerde, bulunmak parti üyeleri için kolay olacak.
Çünkü onların çok fazla söyleyebilecekleri bir şey yok, ne yaptılarsa yapacaklarının teminatı da onlar.
Ayrıca geçmişte uzun bir dönem milletvekilliği yapmış şimdide “tecrübe” savunusu ile üyelerin karşısına çıkan aday adayı için öncelikle şu an CHP’nin politikalarıyla ne kadar uyum içersinde olduğu sorgulanırsa neyin tecrübesi sorusuna cevap bulunabilir.
Yine bugünkü CHP politikalarıyla uyum sağlama anlamında sorunlu olabilecek geçmişteki ulusalcı zihniyetin etkisinde olup, geçmiş yıllarda da sıralamalarda olup, seçilemeyen bazı adayları ve düne kadar başka siyasi gelenekler ve partiler içersinde faaliyetini sürdüren aday adaylarının durumları da parti üyeleri tarafından göz önünde bulundurulacaktır.
Ancak ön seçimlerde CHP üyelerinin oylarını etkileyecek önemli bir gelişmede CHP parti tabanının kavrayışları ile oluşacak tazyik olacaktır.
Çanakkale CHP tabanı, sol değerler ile daha uyumlu, emek ve demokrasi mücadelesinin içersinde daha aktif olarak yer alma noktasındaki bir tercihle hareket etmektedir.
Bu durum CHP çizgisinin eski alışkanlıklarından ve ideolojik ilkelerinden arınamayan aday adaylarının işini zorlaştıracak kriterdir.
Bu bağlamda CHP şu görüntüyü vermektedir; Çanakkale CHP tabanının beklentilerine uygun adayların seçilmemesi durumunda, seçimlerde CHP tabanındaki ilerici demokrat devrimci unsurlar tercihlerini CHP dışındaki soldan yana kullanabilirler.
Ayrıca CHP tabanında, insanca yaşam demokrasi özgürlükler emek mücadelesi ekolojik yaşam, kadın hakları ve barış konusundaki beklentileri farklı olan bir kesimin varlığını da unutmayalım.
Özellikle Çanakkale için bu gerçek daha görünür bir konumdadır.
HDP’nin Çanakkale’de estireceği rüzgâr bu kesimleri harekete geçirebilir.
Bunun için tabiî ki bazı koşulların gerçekleşmesi gerekecektir.
Belirlenecek adayların niteliğinden tut, sol güçlerin ittifak politikasına kadar birçok değişken bu gelişmeyi etkileyecek.
Ancak sol güçlerin ittifak politikası kapsamında CHP ile gerçekleşebilecek bir ihtimal bu saatten sonra pek mümkün değildir.
HDP, özellikle önümüzdeki günlerde tavrını belirleyecek Birleşik Haziran Hareketi ile bir seçim ittifakı sağlayarak seçimlere girerse bu sinerjinin Çanakkale’deki etkisinin hissedilir olacağını söyleyebilirim.
Bununla beraber gelinen koşullarda AKP hükümetin gerici saldırılarını durdurmanın ,oy hırsızlığı sistemi olan %10 seçin barajını parçalayarak HDP’nin parlamentoya girmesinin gerektiği gerçeği; ilerici, devrimci demokrat çevrelerde karşılık bulacaktır.
Tüm bunlar üst üste koyulduğunda, CHP’nin ön seçimle belirleyeceği adayların CHP tabanının beklentilerine uygun olmaması durumunda CHP içersindeki ilerici kesim HDP’ye yönelebilir.
CHP’nin Çanakkale’deki örgüt yapısı bugüne kadar sürekli birilerinin vesayet politikalarına bağlı olarak şekillendirildiğinden dolayı üye yapısı CHP’nin gerçek iradesini yansıtabilecek mi, bunu belki de son kez test etmiş olacağız.