CHP'den suç duyurusu; "Milli Eğitim Müdürü Özkan hakkında yasal işlem başlatılmalı"

2846

 Çanakkale İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından Çanakkale İl Milli Eğitim Müdürlüğü`nün düzenlediği `Kitap Okuma Yarışması`nda lise öğrencilerine önerilen `Bir Değirmendir Bu Dünya` isimli kitaba tepkiler dinmiyor. Liselerde ‘Okutulması Zorunlu’ kitaplar arasında yer alan kitap, dini, ayrımcı öğeler içerdiği, ‘şahsiyetsiz, içkici, faiz sever, başıbozuk…’ gibi hakaretlerle laik dünya görüşünü benimseyen insanları aşağılamaya çalıştığı… gibi birçok sebeple, eğitim sendikaları ve STK’lar tarafında protesto edilmiş ve CHP Milletvekili Özgür Ceylan tarafından konu, TBMM gündemine taşınmıştı. CHP İl Örgütü, dün, İl Milli Eğitim Müdürü Osman Özkan ve İl Milli Eğitim Şube Müdürü İdris Akbaş hakkında suç duyurusunda bulundu. Suç duyurundan önce İl Örgütünde basın açıklaması yapıldı.Çok sayıda sendika ve dernek temsilcisinin de katıldığı açıklamaya, CHP YDK üyesi Serdar Soydan,  CHP İl Başkanı İsmet Güneşhan, Merkez İlçe Başkanı Ali Uyanık, Kepez Belediye Başkanı Ömer Faruk Mutan, Belediye Başkan Yardımcısı Rebiye Ünüvar, Çanakkale Belediye Meclisi CHP Grup Başkanvekili Av. Adnan Güler İile İl ve İlçe Yönetim Kurulu üyeleri katıldılar. Kitapta geçen gerici ve ayrımcı ifadeleri sıralayan Güneşhan, Çanakkale Valiliğinden, İl Milli eğitim Müdürü Özkan hakkında yasal işlem başlatılmasını talep etti.  Güneşhan, açıklamasında; “AKP’nin Eğitim Sistemini dini kurallar ve referanslara göre biçimlendirme süreci, eğitimde 4+4+4 dayatması sonrasında belirgin bir şekilde artmış, Yeni müfredat adı altında içinde bilimin, ulusal değerlerin tasfiye edildiği, muhafazakar  müfredat programlarıyla ve seçmeli derslerde dinsel içerikli derslerin artırılması yanı sıra AKP’nin kendi  ideolojisine dayanak yaptığı gerici şeriatçı yazarların kitaplarını  okullarda okutma zorunluğu getirmesi, Milli Eğitimin Merkezi  ve Mahalli Hizmet içi eğitim faaliyetlerinin bir çoğunu bazı  dini vakıflarla yaptığı sözleşmelerle  sosyal etkinlikleri ve eğitimi dini cemaatlere teslim ettiği görülmektedir. Ekonomik ve siyasi istikrarsızlık hızla artmakta TL’nin dolar kurunda yapılanmanipülasyonla ucuz iş gücü yaratma politikaları, işgüvencesizliği ve yoksullaşma günden güne artarken halkımız borç harç içinde vahşi kapitalizmin cenderesinde kıvranırken,  AKP iktidarı bütün bu derinden gelen çatlağı kapatmak vemanüple etmek için muhafazakar, dinsel jargonları kullanarak her seferinde olduğu gibi yeni senaryolarla halkı avutmaya, ideolojik kabuk örmeye devam ediyor. Bu nedenle sürekli dini referanslarla sahneye çıkıyor ve bazen başörtüsünü,bazen imam hatipleri,bazen de din derslerini siyasi istismar ve sömürü aracı haline getiriyor. Bunun en son örneğini Cahit Zarifoğlu adlı kişinin ‘Bir Değirmendir Bu Dünya’ adlı kitabını okutulması zorunlu kitaplar arasına koyarak sahneye koymuştur. Kitabın yazarı Cumhuriyet felsefesine, laikliğe ve Atatürkçülüğe karşıtlığıyla bilinen ve AKP ideolojisine dayanak olan dinci ve kinci nesil yetiştirme anlayışına en bariz örneklerden biridir.  Kitabın muhtelif bölümlerinde geçen ifadeler akla, mantığa ve vicdana sığmayacak kadar Cumhuriyet değerlerini, çağdaş uygarlık anlayışını aşağılayan çirkin ifadelerle doludur.  Ayrıca Anayasaya da aykırı olan bu ifadelerin Kamu hizmeti veren bir eğitim kurumunda okutulması da faşist bir dayatmadır. Okullar,devletin küçük bir yansımasıdır. Orada farklı mesleklerden siyasi anlayış ve inançlardan oluşan halkın her kesiminden çocukların din, dil, ırk, mezhep ayrımı gözetmeksizin eşitlenmesi, kaynaşması, sosyalleşmesi, çağın gereklerine uygun bilimsel, teknik, sanat, kültür ve sportif faaliyetlerle eğitilmesi beklenirken,MEB’in  kendi dışındaki siyasi fikirlere açıkça hakaret eden, aşağılayan ifadelerin yer aldığı böyle bir kitabı okutması  en hafif tabirle bölücülüktür” dedi. 

 
“Kıbrıs’ı Yunan’a teslim etmeye razı batıl CHP iktidarı oldu”
Kitapta yer alan ifadeleri sıralayan Güneşhan;  “Milli Eğitim Bakanlığı’nın Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğüne bağlı okullarda kitap okumayı sevdirmek, okuma alışkanlığı kazandırmak, okuduğu kitabın anlama seviyesini görmesini sağlamak amacıyla yazdığı 26/03/2018 tarih ve 6210192 sayılı yazısı ekinde okutulması zorunlu Cahit Zarifoğlu’na ait ‘Bir Değirmendir Bu Dünya’ adlı kitaba kısaca göz atalım. Sayfa:24 Komünizme ve kapitalizme inanan insanların meydana getirdiği topluluk ancak bir sürüdür. Ama Müslümanlardan meydana gelen topluluğun adı cemaattir, ümmettir. Sayfa: 36 İslam düşmanları, cemiyeti bugünkü şahsiyetsiz, içkici, faiz sever, laik ve başıbozuk hale getirmek için nasıl uzun yıllar gayret sarf etmişlerse, onları susturmak, insanları bu hainlerin elinden kurtarmak için de aynı derecede, belki de daha fazla gayret göstermek gerekli. Sayfa: 37 Bu şuur verildiği takdirde, tertemiz Müslümanlar oldukları halde, kapitalist, faizci, Kemalist ve laik zihniyetli, gayr-i İslami bir gidişatın temsilcisi parti ve örgütlerin arkasından gidenler, hatalarını idrak edip doğruya yönelebilirler. Sayfa: 51 Cihadın bir alanı, İslam düşmanlarıyla savaşmayı, diğer alanı ise nefsin basit istekleriyle mücadele etmeyi kapsar. Birinde, İslam toplumu düşman toplumlar karşısında muzaffer kılmak, diğerinde bireyi, iç düşmanları karşısında yenilgiden kurtarmak söz konusudur.  Sayfa: 58 Kıbrıs’ta defalarca kan gövdeyi götürürken, onların kılları kıpırdamamışken, biz, düşmana daha ilk kıpırdanışında şamarı indirdik!  Ama zaferin siyasi ganimetini, aç bir leş kargası gibi sömürmeye kalkan, bugün Kıbrıs’ı Yunan’a teslim etmeye razı batıl CHP iktidarı oldu” dedi. 
 
“Kriz derinleştikçe muhafazakar ideolojik söylemler artıyor”
Krizlerin arttıkça dinci –şeriatçı- muhafazakar ideolojik söylemlerin dozunda artış görüldüğünü ifade den Güneşhan; Bir taraftan Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet  felsefesinin içini boşaltıp, Sosyal devletin kazanımlarını bir bir yok edip, ardı ardına yayınlanan KHK’larla iş güvencesini bitirerek sözleşmeli, anlaşmalı, kadrolu ayrımı yaparak ücret adaletsizliğini sürdürürken,  kamu yararını piyasa yararına, vatandaşı müşteri konumuna getirerek özelleşmeci politikaları devreye sokmakta, öte yandan  Laik, bilimsel  ve demokratik eğitim  yerine muhafazakar dinsel bir kabuk örerek  esasen ekonomide halkın aleyhine  yaşanan krizleri,yolsuzlukları, yağmayı ve talanı örtbas ederek , bunları sorgulamayacak, eleştirmeyecek doğrudan otoriteye boyun eğen dindar ve kindar nesiller yetiştirerek yaşanan gerçekliği manüple etmeyi amaçlamaktadırlar. Böylece gerçekte dinin de özünü boşaltarak vahşi kapitalist sömürülerine alet etmekten sakınmıyorlar. Kullandıkları dil de Müslümanlar arasında nifak yaratan bir dildir. Gerçek anlamda dine de zarar verdiklerini bildikleri halde kısa vadeli çıkarlarını kaybetmemek için insanları ayrıştırmaktan sakınmayacak kadar acz ve korku içindeler.  Halka yalan söylemeyi alışkanlık haline getiren AKP iktidarı ve yandaşları sistemli şekilde propaganda yapmakta, kendilerine mağduriyet görüntüsü vererek esasen tüm sorunları CHP ye ve dolayısıyla Atatürk Cumhuriyetine mal ederek sinsice sorunların içinden sıyrılmaya çalışmaktalar.  Sanki 60 yıldır kendileri ve selefi oldukları partiler iktidarda değilmiş gibi tüm sorunlarını neredeyse 60 yıldır muhalefet olan CHP’yi suçlayarak aslında CHP üzerinden Atatürk ile hesaplaşmanın sinsi gayretlerini sergilemektedirler. Bu hesaplaşmalarını,  yaratmak istedikleri “kindar nesile”  empoze etmeyeise okullardan başlamışlardır. Bu gün Atatürk düşmanlığını sinsice yaymaya çalışan tarikatlar cemaatler ve dini vakıflar eğitimde etkin roller üstlenmişlerdir.  AKP iktidarının eğitimin en temel sorunlarına çözüm üretmek yerine, yıllardır siyasal olarak istismar ettiği imam hatiplerin sayısını arttırma, din derslerini artırma, kendi yandaşlarını idari görevlere getirme, kendi ideolojisine hizmet eden yazarları okutma derdine düşmesi, yaşanan ekonomik  krizlere karşı bir tiyatrodan başka bir şey değildir. Bir sürü çözüm bekleyen  temel sorunlar varken bunlarla uğraşmaları ise, halkımızı avutmak için kullanışlı bir senaryodur. Okulların eğitim kurumu olmaktan adım adım uzaklaştırıldığı, öğrencilerin yarış atı gibi sınavdan sınava koşturulduğu, öğretmenlerin mülakat sınavı ile sözleşmeli istihdam edilerek esnek, güvencesiz ve angarya çalışmaya zorlandığı, siyasal kadrolaşmanın arttığı, eğitimin zaten sorunlu olan niteliğinin daha da kötüleştiği bir eğitim sisteminin ülkemize ve çocuklarımıza olumlu bir katkı yapması mümkün değildir. Kendi geleceği güvencesizolan, hiç sorgusuz sualsiz bir KHK ve yazı ile işine son verilen öğretmenden öğrenciye gelecek kurması beklenemez. Kamuda bir sürü öğretmen açığı varken, 40/ 50 kişilik sınıflarda eğitim koşulları gittikçe kötüleşirken, acil çözüm bekleyen sıralamasında  öncelikli hale gelen bir çok sorun varken Milli Eğitimin okullarda  okutulmasını zorunlu kıldığı yazarlar ve kitapları da çok manidardır. Bunun altındaki mesaj şudur ; Siyasi iktidarın Milli Eğitimdeki bürokratları,  halkımıza aba altından sopa gösterip  “beğenmiyorsanız  çocuklarınızı gidin özel okullarda okutun, ya da açık öğretim liselerine  gidin, burası benim tekkemdir burada benim dediğim olur” şeklinde TEKÇİ /faşizan dayatma içindedirler.  Bizlere sürekli  kendi ideolojilerini empoze etmeyi ve otoriteye boyun eğmeyi, telkin etmektedirler. Eğitimde siyasal kadrolaşma uygulamalarının yukarıdan aşağıya doğru organize bir şekilde gerçekleştirilmesi, okullarda yaşanan şiddetin artması, eğitim emekçilerine yönelik çeşitli saldırı ve tehditlerin (ihraç, açığa alma, sürgün vb.) sürmesi gibi uygulamalar, tıpkı ülke genelinde olduğu gibi, okullarımızın ve üniversitelerin fiilen kışla ya da cezaevi haline getirilmesine neden olmuştur” dedi.
 
“Millî Eğitim Bakanlığı, yasal işlemleri bir an önce başlatmalı”
Son olarak Milli Eğitim Bakanlığı ve Çanakkale Valiliğine çağrıda bulunan Güneşhan; “Bizim vergilerimizle varlığını sürdüren ve esasen demokrasiyi, laikliği, eşitliği, adaleti sağlayarak bilimsel -kültürel, sanatsal ve teknolojik eğitim vermesi gereken bir kurumun farklı siyasi anlayışlara hakaret eden, aşağılayan yazarların kitaplarını zorunlu okutması hepimize hakarettir, anayasaya ve Milli Eğitim Temel Kanununa aykırıdır. Haklarımızı bilerek demokratik tepkimizi güçlü şekilde ortaya koyarak, bu kitapları maksatlı şekilde okutmayı isteyen ve belirli din, dil, siyasi ve felsefi düşünce ayrımı yaparak anayasaya aykırı faaliyetlerde bulunan bu kişilerin sorgulanmasını ve hatta yargılanmasını talep ediyoruz. Millî Eğitim Bakanlığı, öğrencilere ayrımcı, ötekileştirici, hakaret içeren ve dogmatik kitapların okutulmasını ve kullanılmasını öneren kişi ve ya kişiler hakkında gerekli yasal işlemleri bir an evvel başlatmalıdır. Çağdaş ve modern eğitimle bağdaşmayan ve yürürlükte olan kararlar kaldırılmalıdır.  Ayrıca Sayın Valimizden, Anayasaya aykırı olan ve öğrencilerimize kin ve nefreti aşılayacak bu kitabı okullarda okutmak isteyen ve Çanakkale’ ye yakışmayan İl Milli Eğitim Müdürü hakkında yasal işlem başlatmasını ve kamuoyunun vicdani boyutunu da düşünerek görevden almasını talep ediyoruz” dedi. 
(Eren Aşnaz)
Paylaş