TBMM’de CHP grubu adına söz alan CHP Çanakkale Milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi Muharrem Erkek, TBMM İçtüzüğü Değişikliği teklifini değerlendirdi. Teklifin açıkça Anayasa`ya aykırı olduğunu belirten Erkek, iktidarın bugüne kadar getirdiği kanun tasarı ve tekliflerin hepsinin geçtiğini, uzlaşma ile olanların ise kısa sürede muhalefetin desteğiyle kabul edildiğini vurgulayarak, getirilen İçtüzük değişikliğini meclis içi darbe olarak nitelendirdi. Grup önerileriyle muhalefet partilerinin halkın sorunlarını gündeme getirme hakkı olduğunu ve bunun önemini kaydeden Erkek, bu hakkın sınırlandırılmasının uzlaşmacılığa, çoğulculuğa ve milli egemenliğe aykırı olduğunu belirtti. Meclis TV’nin, Genel Kurul çalıştığı her zaman yayında olması gerektiğini söyleyen Erkek, bunun kısıtlı tutulmasının şeffaflığın ve halkın doğru bilgilendirilmesine engel olduğunu sözlerine ekledi. Erkek’in konuşması Meclis tutanaklarına şöyle yansıdı.
“Türkiye Cumhuriyeti`ne bir saygısızlıktır”
“Öncelikle, bugün 24 Temmuz. Doksan dört yıl önce 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan`ı imzaladık ve sonra cumhuriyetimizi kurduk. Bir dakikalık görüşmede de ifade ettim, tekrarlamak istiyorum: Lozan görüşmeleri başladığında Çanakkale ve İstanbul boğazları işgal altındaydı, Çanakkale ve İstanbul boğazlarında İngiliz gemileri, İzmir Limanı`nda Fransız savaş gemileri demir atmıştı, kapitülasyonlar devam ediyordu. Böyle bir tabloda Lozan görüşmeleri başlamıştı ve biz Lozan görüşmeleri sonucunda bağımsızlığımızı, özgürlüğümüzü kazandık ve dünyanın yeni, saygın, genç Türkiye Cumhuriyeti`ni kurduk. Bu nedenle Lozan`ı hezimet olarak nitelendirmek en başta ortak tarihimize ve Türkiye Cumhuriyeti`ne bir saygısızlıktır diye düşünüyorum.”
“Gazetecilerin düşüncelerini kesinlikle hapsedemezsiniz çünkü bu mümkün değil”
“Ayrıca sansürün kaldırıldığı bir gün olan 24 Temmuzu maalesef kutlayamıyoruz çünkü sansür basınla birlikte bütün topluma yoğun bir şekilde uygulanıyor ve bugün ne trajiktir ki 24 Temmuzda birçok gazeteci, çizer, karikatürist, gazete yöneticisi tutuklu olarak yargılanıyor; işte, Cumhuriyet gazetesinin gazetecileri, yöneticileri bugün tutuklu olarak hâkim karşısında. Kadri Gürsel mahkeme huzurundaki beyanında ‘Ben terör örgütü üyesi değilim, yalnızca eleştiren bir gazeteciyim’ dedi. Evet, Kadri Gürsel eleştiren bir gazeteci, Kadri Gürsel demokrasiye, hukuka bağlı bir insan ama öyle bir kurgu iddianameyle karşı karşıya kaldı ki uzun aylardır ailesinden, özgürlüğünden mahrum. Şunu asla unutmayalım; gazetecileri hapsedebilirsiniz ama gazetecilerin haberlerini, yazılarını, düşüncelerini kesinlikle hapsedemez-siniz çünkü bu mümkün değil. Türkiye`yi basın özgürlüğünden, halkın haber alma özgürlüğünden ve tüm özgürlüklerden koparmaya devam ediyorsunuz. Bugün duruşmada Kadri Gürsel küçük oğluna sarılamadı, çünkü müsaade edilmedi. Düşünebiliyor musunuz? Bu nasıl bir intikamdır, nasıl bir hesaplaşmadır? Herhâlde, Cumhuriyet değerleriyle ciddi sorunları olanların Cumhuriyet gazetesiyle de ciddi sorunları var diye düşünmeden geçemiyoruz.”
(Atilla Akın)