CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Aydın Milletvekili Bülent Tezcan bir dizi çalışma yapmak için geldiği Çanakkale’de İl Başkanlığı`nı ziyaret etti. İl Başkanlığı’nda düzenlenen basın toplantısında Tezcan Türkiye demokrasisinin ciddi yara aldığını ve ülkede en fazla zedelenen duygunun adalet duygusu olduğunu söyledi. Türkiye’nin tarihinin en ağır siyasi davalar devrini yaşandığını söyleyen Tezcan Silivri Toplama Kampında dayatmalara boyun eğmeyenlerin düzmece davalarla yargılandığı ve adaletsizliğin topluma sirayet ettiği bir dönem yaşandığını belirterek "Adaletsizliğe maruz kaldığını düşünen herkesi, meydanlara çıkmaya çağırıyoruz. İpotekli demokrasinin getirdiği duruma, millet el koyacaktır. Adalet istiyorsak, 13 Aralık`ta Silivri`de olmak zorundayız. Silivri`den başlayarak, Türkiye`nin her noktasında on binlerle ve milyonlarla bir araya gelip miting düzenleyeceğiz" dedi. Tezcan Çanakkale CHP örgütünü başarılarından dolayı tebrik ederek Türkiye’nin çok zor koşullardan geçtiğini, son seçimlerde başarı göstereni iller arasında yer alan Çanakkale’de dayanışma anlayışı ile bayrağın daha da yukarılara çıkarılacağına inandığını ve aydınlığın meşalesinin Çanakkale’den yakılacağını söyleyerek: “Çanakkale örgütü yüz akıdır” dedi. Tezcan Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek yerel, cumhurbaşkanı ve genel seçimler olmak üzere üç ayrı seçimin olduğunu belirterek Türkiye’nin ekonomisi ile, uluslar arası ilişkileri ile, adalet duygusu ve demokrasisi ile sıkışmış bir noktada olduğunu söyledi. Tezcan bunun nedeni: ”10 yıldan bu yana halkın hiçbir iktidara nasip etmediği güçle ülkeyi yöneten AKP iktidarı ve baş sorumlusu Recep Tayyip Başbakan Erdoğan’dır” dedi.
"Türkiye`deki rejimin sadece adı demokrasi"
Tezcan, "550 milletvekili olan parlamentoda 326 milletvekili ile bütün milletvekillerinin milletten aldığı iradeyi, AKP grubu için söylüyorum, tek bir kişiye ipotek ettikleri bir sistemde yaşıyoruz. Demokrasilerde böyle bir rejim olmaz. Türkiye`nin en temel meseleleri ile ilgili karar vermek gerektiği dönemde dahi 326 milletvekili, Türkiye`nin yüzde 50`sine yakın seçmen tabanının iradesini alıp, milletin iradesini Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın iki dudağının arasına ipotek etmiştir. Onun için bugün Türkiye`deki rejimin adı demokrasi değildir, bu ipotekli demokrasiye son vermek zorundayız. Bu üç seçim de demokrasiye son vermenin anahtarlarını şifresini elimize alacağımız seçimlerdir" dedi.
Tezcan 868 tane dokunulmazlık dosyası içinde Başbakan’ın, İdris Naim Şahin’in, Veysel Eroğlu’nun ve Ömer Dinçer’in fezlekelerinin olduğunu belirterek, fezlekelerin tamamının iktidar milletvekillerine ait olduğunu söyledi. Dokunulmazlık tartışmalarına da değinen ve kürsü dokunulmazlığı hariç diğer bütün dokunulmazlıklara karşı olduklarını belirten Tezcan 868 tane dokunulmazlık dosyası olduğunu ve aralarında Başbakan Erdoğan’ın, İdris Naim’in, Veysel Eroğlu’nun ve Ömer Dinçer gibi bakanların fezlekelerinin bulunduğunu belirterek ihaleye fesat karıştırmak, zimmet, ihtilas, kamu biletlerinde kalpazanlık, rüşvet gibi konularda bekleyen fezlekelerin durumu ile ilgili: “868 dokunulmazlık dosyasını raftan indirin, hepsinin kaldırması için oy vereceğiz. Ama bunun içinden birisi, ikisini seçip canının istediği zaman konjonktürel olarak siyasetin ibresini istediğin gibi kullanmak üzere şantaj ve tehdit aracı yaparak, getireceğin dokunulmazlık görüşmelerine de `hayır` oyu vereceğiz. Başbakanın sefere koyduğu trende yolcu olmayız” dedi.
Tezcan terörle ilgili sıkıntılar olduğunu belirterek, CHP’nin duruşunun net olduğunu ve devletin üniter yapısından sapmamayı ilke edindiğini ve inanç ve etnik kimlik ayrımı yapmadığını söyledi. Tezcan siyasetçi ile teröristin aynı karede olmasının ve kucaklaşmasının büyük hata olduğunu kaydederek, dokunulmazlık altında işlenen suçların da ondan aşağıda kalır yanının olmadığını söyledi. Devleti iki dudağın arasında bulunanların kalpazanlık suçu ile suçlanması daha hafif bir şey mi? Toplumda yüz kızartıcı suç dediğimiz ve bu ithamlarla hiç birşey olmamış gibi devleti yönetmesi teröristle kucaklaşmasından daha az mı suç? 2002 den beri söylüyoruz, bütün dokunulmazlıklara karşıyız yolsuzluk yapılıyorsa, millete dokunan yargı milletvekiline de dokunsun. Ben istediğim milletvekilinin canının istediği zaman şantaj yaparım diyerek getirilen dokunulmazlığa hayır deriz” dedi.
Tezcan: “100 yıl önce oynanan oyunlar bu gün de aynı şekilde oynanıyor” diyerek o dönemde emperyalist güçlerin ayrışma ve parçalama düşüncelerini bugün de taşıdıklarını belirterek: “O zaman Çanakkale’de sergilenen direniş tarihe geçti, Sevr ile oynanan oyunlar o zaman Lozan’la bozuldu. Çanakkale destanı en önemli direniş destanıdır. Vatan savunması örneği verildi. Yıllar sonra şimdi aynı oyun bir kere daha tezgahlanıyor. Buna karşı duruşumuzu netleştireceğiz. O zaman nasıl savunduysak, şimdi de Türkiye’yi dünyanın işaret ettiği bölgenin lideri olması kavgasında da mücadele ederek savunacağız” derken terör konusunda iktidarın dirayetli durmak zorunda olduğunu belirterek, terörün iç siyasetin malzemesi haline getirilmemesi gerektiğini söyledi.
“Başbakan Erdoğan radikal bir şey sorguluyorsa arkasında mutlaka bir şey vardır. Kamuoyunda aslan parçası kesiliyorsa bilin ki arka tarafta kedi olmuştur. Kendine dayatılan talimatları nasıl yerine getiririm hesabı yapıyordur” diyen Tezcan, Oslo ve İmralı nasıl ortaya çıktıysa bu da çıkar. Başbakanın samimiyetine inanmıyorum” diye konuştu.
Adalet duygusunun olmadığı bir ülkede insanların huzur içinde yaşamlarını yürütebilmesinin mümkün olmadığını, Türkiye`de en fazla zedelenen duygunun da adalet duygusu olduğunu öne süren Tezcan, Silivri`de, Türkiye``nin tarihinin en ağır siyasi davalarından birisini yaşadığını savunarak, "Önümüzdeki günlerde bütün bu hukuksuzluklara karşı başlatacağımız `adalet mitinglerinde, Anadolu`nun dört bir yanında, bu isyanı dile getirecek, halk bunu gösterecek. Bütün örgütlerimizle.sokağa çıkıyoruz Bütün bu adaletsizliklere karşı adalet mitingleri yapacağız" dedi.
Türkiye’de iş bulmak için AKP İl ve İlçe Binalarını aşındıran vatandaşın iktidar mensuplarına muhtaç hissettirildiğini belirten Tezcan : “Türkiye’de şu anda ciddi sorun işsizliktir” dedi.
Türkiye’de Türk tarihinin en ağır siyasi davalar devrinin yaşandığını söyleyen ve Silivri Toplama Kampında dayatmalara boyun eğmeyenlerin düzemece davalarla yargılandığı bir dönem yaşandığını kaydeden Tezcan : “ Bir gazeteci gazete çıkarmak ve televizyon açmak istediği için terör suçundan yargılanbilir mi? Oda TV davası budur. Soner Yalçın tv kurmak istediği için yargılanıyor. Aynı şekilde CHP Başkanvekili hakkında hükümeti yıkmak suçuyla dava açılıyor. : “ Evet bizim görevimiz hükümeti yıkmak, çünkü biz muhalefetiz. Türkiye dünyanın en fazla gazetecisinin, milletvekillerinin ve bilim insanlarının dört yıldan bu yana kurgulanmış davalarla özgürlüğünden mahrum bırakıldığını ve yaratılan korku imparatorluğunun etkisi altına alındığını belirten Tezcan: “Ama bu oyun bozulacak. 29 Ekim’de, 10 Kasım’da gördük. Adalet mitinglerinde de göreceğiz. Tüm bu hukuksuzluklara karşı akın akın sokağa çıkıyoruz. Adaletsizliklere karşı adalet mitingi düzenliyoruz.. Kendisinin adaletsizliğe maruz kaldığını düşünen herkesi çağırıyoruz. İpotekli demokrasi vatandaşın yollarını tıkamıştır. Başkanlık sevdası içindeki Başbakanın ipotek ettiği duruma millet el koyacak. 44 gizli tanığın bulunduğu, 120 milyon word sayfalı dosyalarla yargılanan ve savunma hakkı verilemeyen davalılar hakkında belli ki hükmü peşinen vermişler, adalet istiyorsak bu hukuksuzluğun toplumun her kesimine sirayet etmesini önlemek istiyorsak o duruşmaları izlemeye ve adalet ve hukuk denizine bir damla damlatmak için gelin” dedi.
Türkiye Suriye meselesini de değerlendiren Tezcan Türkiye’nin maceraperest anlayışla bölgede küresel emperyalizmin jandarması durumuna geldiğini ve kontrolsüzce hareket edildiğini söyledi. Tezcan: “Biraz geçmişe baksalar 2.Dünya Savaşı örneği gibi, büyük devlet adamı İsmet Paşanın Türkiye’yi son anda felakete sürüklenmekten alıkoyduğunu görürler” dedi. Türkiye’nin Orta doğunun zenginliklerini paylaşma isteyenlerin ve sınırda tehdit yaratan etnik ve mezhep kavgalarından en çok etkilenecek ve tehlikelere açık bir bölgede olduğunu belirten Tezcan bu yangın içine bu iktidar ve dış işleri bakanı ile girmek istemediklerini söyledi. CHP’nin füze kalkanı koyulurken yaptığı itirazları da hatırlatan Tezcan: “ Yarın Türkiye’yi çatışmalarda öne atar dedik ve gelinen nokta budur” dedi.
İktidarın Türkiye’yi bir maceraya sürükleyen ve Türkiye’yi uluslar arası pazara kontrolsüzce açan bir anlayışla davrandığını belirten Tezcan: “ Türkiye’nin Kazdağları gibi zenginlikleri kısa süreli bir rant için uluslararası sermayeye peşkeş çekiyorlar, kendi ülkesini tahrip ve harap etme anlayışına sahipler. Bu konuda Çanakkale kamuoyunun verdiği direnişi biliyoruz. Sorumlu davranmaktadır. AKP’nin bu talanına karşı mücadele edeceğiz. AKP seçimlerde 75 milyondan hiç tahmin etmediği şamarı yiyecek. Halk ipotekli demokrasiye tepki gösterecek. Erdoğan’ın başkanlık hayalleri suya düşecek” dedi.
Silivri`de devam eden davada, savcının esas hakkındaki mütalaasını 13 Aralık`ta vereceğini belirten Tezcan, o tarihte Silivri`de olacağını sözlerine ekledi ve adaletsizliğe maruz kaldığını düşünen herkesi, meydanlara çıkmaya çağırıyoruz. İpotekli demokrasinin getirdiği duruma, millet el koyacaktır. Adalet istiyorsak, 13 Aralık`ta Silivri`de olmak zorundayız. Silivri`den başlayarak, Türkiye`nin her noktasında on binlerle ve milyonlarla bir araya gelip miting düzenleyeceğiz" dedi.