CHP’de yeni süreç

Bu satırları yazdığım sırada CHP delegeleri milletvekili adaylarını belirlemek üzere oylarını kullanıyorlardı.
Sonucun ne olacağından bağımsız olarak; Çanakkale CHP örgütü açısından bundan sonraki sürecin önemli olduğu, öncelikle not edilmelidir.
Bu süreç zor ve sorunlu geçecektir.
Bugüne kadar siyasi parti olmanın gereği; siyasi tavır noktasında sürekli zaaflar içersinde olan bir il yönetiminin artık bu süreci yönetme yeterliliği ortadan kalkmıştır.
Zaaf tanımlaması doğru bir yaklaşım olmasa da siyasi etik gereği biz böyle kullanalım.
‘Olmayan bir tavrın, zaafı olmaz’ dediğinizi de duyar gibiyim.

663
Milletvekili adaylarının belirlenmesi konusunda sadece Çanakkale’de uygulanan delege bazlı seçimin kendisi birçok şeyi açıklamaktadır.
Milletvekillerinin genel merkez düzeyinde sürdürdüğü spekülasyonlar sonrasında üyelerini devre dışı bırakan anlayış karşısında il yönetiminin tavırsız kalması hiçbir şekilde düşünülemez.
Bizzat bir olumsuzluk varsa da, bu yine il örgütünün sorumluluğundaki bir durumdur.
Bu konuda sessiz kalan, sessiz kaldığı yetmiyormuş gibi aday adayları arasından bazılarının bu konuya ilişkin, özelikle hiçbir şekilde ilişkilendirilemeyecek bir kişi olarak Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan nezdinde yaratıkları spekülasyonlara göz yummak süreci başında krize götürmüştür.
İl yönetiminin bugüne kadar olduğu gibi, bu durumda da siyasi olarak inisiyatif kullanmamasının yarattığı sonuçlar aday adayları yarışını parti için geliştirici olmaktan ziyade yıpratıcı bir sürece dönüştürmüştür.
Böyle olunca delege bazlı ön seçim, parti içersinde demokrasinin gelişimi başta olmak üzere, birçok değerin yıpranmasına neden olmuştur.
Sürecin böyle yönetilmesi nedeniyle gelinen noktada kim milletvekili adayı seçilirse seçilsin, bundan böyle CHP’nin birlikte seçim çalışmasını organize etme şansı kalmamıştır.
Elbette bunun siyasi bazı sonuçları olacaktır.
Bu durum CHP’nin Çanakkale’de bir siyasi parti gibi değil, bir lobi örgütü gibi yönetilmesinin sonucudur.
CHP bundan sonra ancak seçimler sonrasındaki kongreler süreci ile toparlanabilir.
Ancak AKP gericiliğinin anti demokratik baskıcı tek adam diktatörlüğüne doğru hızla yol aldığı bir süreçte bu gerçekten son derece önemli bir sorundur.
Siyasal alan kişisel rekabet ve grupçu kariyerin küçültücü etkisi altındayken, AKP mecliste milletvekillerini döve döve,  “güvenlik” yasası adı altında faşizmin uygulamalarını yasallaştırıp, bundan böyle en küçük bir muhalefeti ve demokratik karşı duruşu en sert biçimde ezmenin meşruluğunu polis devleti yasalarıyla oluşturmuştur.
Böylesi anti demokratik saldırılar konusunda bugüne kadar tavırsız kalan CHP il yönetimi performansı nedeniyle, demokrasiden yana sorumluluğu olan CHP tabanındaki insanlar AKP gericiliğine karşı durma, demokrasi ve özgürlükleri savunma anlamında bir arayış içersindedir.
Bu sorumluluğu paylaşacak, birlikte hareket edecek adres olarak yükselen değer Halkların Demokratik Partisi (HDP) bu boşluğu doldurmaya aday bir partidir.
Bugüne kadar siyasi faaliyetlere kendini kapayan, sadece milletvekillerinin ve çeşitli yönetim kademelerine seçilecek yöneticilerin belirlenmesi adına yapılan faaliyetler dışında, bir çalışması olmayan bunu yaparken de, siyasi parti olduğunu unutarak işi sadece basit lobi faaliyetlerine indirgeyen bir performans ile AKP’nin gerici saldırıları karşısında hiçbir varlık gösterilemez.
Bu saldırıları boşa çıkarmak için mücadele etmekten başka bir alternatif yoktur.
Demokrasi adına, özgürlükler adına, barış adına kaygı içersinde olan her duyarlı vatandaş bir arayış içersindedir.
Bunun için adres; sokaklarsa, sokaklar ,AKP’ nin  mecliste durdurulması ise,demokrasi ve özgürlükleri ilkeli bir şekilde savunacak, AKP’yi durduracak alternatifler  temelinde hareket edecektir.
Bundan böyle Çanakkale’de CHP açısından hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
CHP içersinde yer alan tüm bu olumsuzluklara tavır alan kesimler de sorumluluklarını, demokrasi ve emek güçlerini destekleyerek onlarla birlikte hareket ederek yerine getirebilirler.
Tutarlılık bunu gerektirmektedir.
Ülkedeki siyasi gelişmeleri ve bunların yansıması olarak mücadele güçlerini izlemeyi sürdürelim.
AKP hükümeti eliyle yaratılmak istenen baskı ve şiddet uygulamalarını esas alan diktatörlük koşullarına dur demenin tam zamanıdır.
Bunun en etkili yolu; %10 barajını yıkarak, HDP’nin demokrasi barış ve laiklik mücadelesini mecliste en aktif bir şekilde sürdürmesinin önünü açmaktır.
Paylaş