Çanakkale halkının su kaynağı olan Atikhisar barajını direkt etkileyecek altın madeni üretimi kapasite artırımı toplantısı yapıldı. Toplantı öncesi daha evvel yapılan ÇED toplantısı benzeri görüntüler yaşandı. Köyün giriş ve çıkışlarını tutan Jandarma ekipleri ile altın şirketinin tuttuğu özel güvenlik elemanları ÇED toplantısına gelen vatandaşların üst aramasını yaptılar. Köy meydanına birlikte gelen Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ile CHP Çanakkale Milletvekili Serdar Soydan araçtan inmesi sırasında maden şirketinin görevlendirdiği kişiler tarafından davul çalınması tepkilere neden oldu.
Köy muhtarlığında düzenlenen toplantıda gergin başladı. Salona herkesi almayan özel güvenlikçiler Belediye Meclis Üyesi Muharrem Erkek, Cem Belli ile Çanakkale Barosu çevre komisyonu avukatlarını salona almak istemedi. Kapıda arbede yaşandı. Tatsızlık köylülerin araya girmesi ile kavgaya varmadan çözüldü. Ancak gerginlik salonda devam etti. Bazı şirket yöneticilerinin gazetecilere yönelik sözlü sataşmaları dikkat çekti. Belediye Başkanı Ülgür Gökhan müdahale ederek bu kişileri susturdu.
Kirazlı köyünde düzenlenen altın ve gümüş madeni kapasite artışı" projesi ile ilgili ÇED toplantısına Cumhuriyet Halk Partisi Çanakkale Milletvekili Serdar Soydan, Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Çanakkale Çevre Platformu Dönem sözcüsü Hicri Nalbant, Belediye Meclis Üyeleri Muharrem Erkek, Cem Belli ve çok sayıda vatandaş katıldı. Kirazlı köyü sakinleri yaptıkları konuşmalarda maden şirketini köyü terk etme çağrısında bulundu. Köylüler; “Bizim yeşilimize, bizim ovamıza, bizim suyumuza el sürmeyin. Biz atalarımızdan bunu miras aldık ve böyle devredeceğiz. Siz bizim havamızı suyumuzu neden kirletiyorsunuz. Şurada 25 hane kaldık. Geldiğiniz gibi gidin buradan” sözleriyle seslendiler.
“Süreç derhal durdurulmalıdır”
ÇED toplantısında konuşma yapan Belediye Başkanı Ülgür Gökhan; “Koruma alanı içerisinde herhangi bir madencilik faaliyeti olamaz. Bırakın altını herhangi bir madencilik yapılamaz. Elimizde devletin ilgili kurumlarının almış olduğu yürürlükte olan bir karar var. Bu karar doğrultusunda burada ÇED’in yapılması değil madencilik faaliyetinin yapılması noktasında karşıtlığımı ifade ediyorum” dedi. Kaz Dağlarının Allah yapısı olan ve hiç kimse tarafından yapılabilmesi mümkün olmayan florası ve faunası, su yatakları, oksijeni ile dünya mirası olduğunu hatırlatan Başkan Gökhan; “Böylesi değerli bir dağın üç kuruşluk insanlığa hiçbir yararı olmayan bir maden uğruna bu Allah yapısı dağın delik deşik edilmesine izin vermemiz mümkün değildir. Gerek tarımsal, gerek turizm anlamında bunları hesap ederek baktığımızda bir kereye mahsus elde edebileceğimiz altına karşılık verilmesini bir insan olarak bir kul olarak uygun olmadığı inancını taşıyorum. Kim bunu yapıyorsa Allah katında kul hakkı yemiş muamelesi göreceğine adım gibi eminim” dedi.
Başkan Gökhan şunları söyledi; “Tanrının hediyesine üç kuruşluk altın için çevresel etki noktasında insanlığa zarar verecek şekilde bunun çıkarılmaya çalışılması da insanlık açısından uygun değildir. Benim açımdan konu Kirazlının Çanakkale’nin içme suyu koruma planı içerisinde olmasıdır. Ben bu sürecin tamamen durdurulması noktasında burada bulunuyorum. Elimizde koruma alanı varken bunun mutlaka burada her türlü madenciliğin yapılmaması noktasında özellikle kimyasal kullanılarak madencilik yapılması konusunda itirazımı ifade ediyorum. Burası Allah yapımı bir yerdir. Kul tarafından yapılmamıştır. O ormanı harap edip altına siyanürlü toprağı bırakıp gittiğinizde ne o bitkiyi ne o hayvanı bulamayız. Onlar başka yerde yetişmez. Onlar bu doğanın güzellikleridir. Başka yerde yetişmez. Sadece bir tek o maden ocağı değil. Burada 34 maden arama ruhsatı almış firma var. Bütün kaz dağlarının delik deşik yapılması son derece tehlikeli bir durumdur. Doğanın mevcut hali ile yeniden oluşması için milyonlarca yıl geçmesi gerekmektedir. Değerli köylüler, çevre köylüler üç kuruşluk tabure, üç kuruşluk masaya, okulun bahçe duvarına, tamah etmeyiniz. Bunları Çanakkale İl Özel İdaresi ve Çanakkale Belediyesi yapabilecek konumdadır. Yörenize, çevrenize sahip çıkın.”
“ÇED sulandırıldı”
ÇED toplantılarının sulandırıldığını ifade eden Çanakkale Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Hicri Nalbant; “Üretilen altının tamamı zenginleştirilmiş cevher olarak yurt dışına çıkacak. % 4 hakkımız ocak başı satış fiyatı. Kuzey Biga yönetecek Alamos gold satın alacak. Satış fiyatının % 4’ü bu ülkeye verilecek. Zenginleştirilmiş cevher yurt dışına çıkacak. Yurt dışına çıkarılan 1 ton cevher için bu ülkeye 1.750.000 ton atık bırakılacak. Bu ülkeye bu kadar çok atık bırakılacak. Kaz dağlarına bırakılacak. Çevreye verilen zararlar ayrı. Kaz dağları Allah yapısı ve bir benzeri yok. Bu dağları ne uğruna yok edeceğiz? Bugüne kadar dünyada dağların değerini ölçen hiçbir mühendislik dalı yoktur. Kaz dağlarının değerini de Allah biliyor. Bir de bu bölgede yaşayanlar biliyor. Bunun değeri hesaplarla ölçülemez. ÇED toplantıları vatandaşımızda söylüyor, buradaki insanlar bunu anlamakta zorlanıyor. Bu ÇED Türkiye de bir aşama, başvuruların % 99’u olumlu ÇED almış. Bu nasıl bir değerlendirmedir. Burada ÇED raporu hazırlayan şirketin 1 yılda hazırlaması gerekirken kopyala yapıştırlar 4 günde hazırladığını görüyoruz. O zaman ÇED sulandırılmış bir kurumdur. ÇED halkı kandırma toplantılarına dönüştü” dedi.
“Kaz dağları geri gelmez”
Cumhuriyet Halk Partisi Çanakkale Milletvekili Serdar Soydan da sürecin bölgede yaşayanlar için hüsranla biteceğini ifade ederek şunları söyledi; “Burada madenciler köylüleri, çocukları işe alacak çocuğu işe alınmış olanlar burada madenin çok faydalı olduğunu anlatacaklar. Bu köyde yaşayan nüfus yaklaşık 130 kişi, bu köyde insanlar hayvancılıkla uğraşıyor geçimini sağlıyor. Bu köyden 10 kişi işe alacaklar. 5 yıl ya da 10 yıl çalışacaklar. 10 yıl sonra bu madende çalışanlarla birlikte geride kalan herkes işsiz kalacak. Kaz Dağlarından bugün 750 bin kişi geçimini sağlıyor. Kaç kişi çalıştıracaklar madende 1600 kişi ya da 3000 kişi çalıştırsınlar. 15 yıl sonra milyarlarca ton zehirli atıkla baş başa kalacağız. Çevre kirlenecek. Hiç kimse 1 bardak su içemeyecek. Çanakkaleli AKP milletvekilleri siyanür zehirli değildir dese de siyanür insanı zehirliyor. Kentte 1 gün su akmasa kızıyoruz. Ama hiç su bulamazsak kime ne söyleyeceğiz. 2000 kişi çalışacak. 10 yıl sonra bunlar gidecek. Bizim çocuklarımızı Amerika’ya götürmeyecekler. 750 bin kişide işsiz susuz memleketsiz kalacak. Burada yaşayamayacağız. Bir daha düşünün. Bugün ekonomi kötü olabilir. Yarın başka hükümet gelir işler düzelir. Kaz dağları elden giderse dünyada hiçbir hükümet kaz dağlarını geri getiremez. “