MTN Enerji Elektrik Üretim San. ve Tic. A.Ş. tarafından Tuzla Gülpınar sınırında ‘Babadere Jeotermal Enerji Santrali-2’ santrali projesinin ‘ÇED Gerekli Değildir Kararı’nın yasaya aykırı olduğu ve projenin iptali için dava açıldı. Proje için ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı verilmiş, karar Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü resmi sitesinde yer almıştı. Gülpınar Sürdürülebilir Yaşam Derneği, Kazdağı Doğal Ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Ege Ve Marmara Çevre Belediyeler Birliği tarafından açılan davada; “ÇED Gerekli Değildir” kararı ile söz konusu projenin Çevresel Etki Değerlendirilmesi yapılmaksızın ve değerlendirmenin kamuoyunun görüşüne sunulmaksızın, kamuoyunun itiraz, müdahale hakkının işleyeceği süreci ortadan kaldırmak nedeni ile yasaya aykırı olduğu belirtildi. Dava doyasında santral sahasının 3. Derece doğal SİT alanı olduğu aynı zamanda 3. Derece kaynak koruma alanı olduğu, DSİ Ege Tuzla Projesi Tuzla Ovası Sulama Sahası içerisinde olduğu, Çanakkale Tuzla Büyükova Koruma Sahası içerisinde olduğu ve bölgenin ÇED Gerekli Değildir kararının ‘Zeytinciliğin Islahı Yabanilerinin Aşılattırılmasına Dair Yönetmelik Hükümlerine’ aykırılık içerip içermediğinin incelenmesi gerektiği… şeklinde sebepler sıralandı. Açılan dava dosyasında; “Çanakkale ili Ayvacık, ilçesi Tuzla Mahallesi, Dikilitaş Mevkii, Pafta No:4, Parsel No:461-462-463, Jeotermal İ.R. No:17/15, Ruhsat alanı: 2395,25 Ha mevkiindeki MTN Enerji Elektrik Üretim San. ve Tic. A.Ş. tarafından yapılması planlanan Babadere Jeotermal Enerji Santrali-2 (11,8 MWe) projesi ile ilgili olarak Çanakkale Valiliğince verilen “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararının yürütmesinin durdurulması ve ‘İptali’ talebinden ibarettir. Proje hakkında verilen ÇED Gerekli Değildir kararı pek çok nedenle yasaya, yönetmeliklere aykırıdır” denildi.
“Bölge, tarım ve sulama, SİT ve koruma alanı içerisinde”
Davalı idarenin dava konusu kararlarının usul ve yasaya aykırılıkları sıralanarak; Davalı idarenin dava konusu “ÇED Gerekli Değildir” kararı ile söz konusu projenin Çevresel Etki Değerlendirilmesi yapılmaksızın ve değerlendirme kamu oyunun görüşüne sunulmaksızın, kamu oyunun itiraz, müdahale hakkının işleyeceği süreci ortadan kaldırmak, aşağıda açıklayacağımız nedenlerle yasaya aykırıdır, çünkü; Bölge, tarım ve sulama alanıdır. Yani, Tarımsal Niteliği Korunacak Alan’dır. Bölgenin bu özelliği nedeni ile projenin bölgeye vereceği zarar ÇED sürecinden geçmeden, kamuoyunun, bilim insanlarının incelemesine sunulmadan verilen ÇED Gerekli Değildir kararı, yanlıştır, yasaya aykırıdır. Bölge 3. Derece doğal sit alanıdır. Bu bölgede kurulacak jeotermal enerji santrali bölgenin doğal sit alanı ilanı ile amaçlanan koruma amacına zarar verecektir. Bölge aynı zamanda 3. Derece kaynak koruma alanıdır. Projenin gerçekleştirilmek istendiği bölge, Çanakkale Ayvacık Tuzla Termal Turizm Merkezi sınırları içindedir. Davaya konu projenin planlandığı alan, DSİ Ege Tuzla Projesi Tuzla Ovası Sulama Sahası içerisindedir. Bu sahanın projeden zarar görmesi ile yaşanacak kayıp, projenin sağlayacağı kazançtan çok daha büyük olacaktır. Proje, aynı zamanda, Çanakkale Tuzla Büyükova Koruma Sahası içerisindedir. Projenin faaliyete geçmesi halinde Büyükovalar Koruma Yönetmeliği ile amaçlanan tarım alanlarının korunması gayesi tamamen hükümsüz kalacaktır. Bölgenin Büyükovalar kapsamına alınmış olmasına rağmen Enerji Ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca verilen ‘kamu yararı’ kararı, kanaatimizce usulsüzdür, bölgenin büyük ova koruma kalkanını delerek bölgede tarımı bitirecek bir karardır. Bölgenin bir diğer geçim kaynağı da zeytinciliktir. Verilen ÇED Gerekli Değildir kararının Zeytinciliğin Islahı Yabanilerinin Aşılattırılmasına Dair Yönetmelik Hükümlerine aykırılık içerip içermediği noktadan da incelenmeye, gözden geçirilmeye ihtiyacı vardır. Dosyadaki flora ve fauna bilgileri arazi çalışması yapılmaksızın, literatürden yararlanılarak dosyaya eklenmiştir. Dosyada jeotermal enerji santrallerinin olası zararlarından hiç söz edilmemiştir. Bölgede zaten faaliyette olan başka jeotermal enerji santralleri vardır. Dosyada, bu santraller ile davaya konu projenin faaliyete geçmesi halinde yaratacağı kümülatif etkiden bahsedilmemiştir. Jeotermal enerji santrallerin önemli olumsuz çıktılarından birisi, jeotermal akışkanlardır. Jeotermal akışkanların bileşiminde doğal yapısı gereği arsenik ve bor başta olmak üzere yüksek seviyede ağır metaller bulunmaktadır. Sondaj faaliyeti, kuyunun açılması, reenjeksiyon (tekrar basma) süreçleri, sondaj çamuru ve akışkanlar ile ilgili çalışmalar, yeraltı ve yüzeysel sulara yönelik izleme faaliyetleri gibi tüm süreçlere ilişkin veri ve bilgiler bilim insanlarınca incelenmeli, faaliyet alanı ve çevresinin özellikleri ile bütünsel çevresel etkileri, planlama süreçleri göz önünde bulundurularak değerlendirilmelidir. Davaya konu karar her hangi bir bilirkişi incelemesi yaptırılmadan, tamamen yatırımcı firmanın hazırlayıp sunduğu dosya üzerinden yapılan değerlendirme sonucunda verilmiş bir karardır. Jeotermal enerji santrallerinin sebep olduğu yıkımı, maalesef dev bir jeotermal enerji santrali tarlasına dönüşmüş olan Aydın ilinin yaşadığı ekolojik yıkım nedeniyle yakından biliyoruz. Aydın ilinde jeotermal enerji santrallerinin sebep olduğu tarımsal yıkımın yanı sıra, santrallerin sebep olduğu hava, toprak ve su kirliliği nedeniyle konu tam bir halk sağlığı sorununa dönüşmüştür. Benzer sorunların davaya konu proje nedeni ile bölgemizde de yaşanması olasılığı yüksektir ve son derece kaygı vericidir. Kaldı ki, bölgemizde zaten faaliyet gösteren jeotermal enerji santralleri vardır ve Ayvacık Tuzla Çayı’nda son günlerde yaşanan toplu balık ölümlerinin faaliyetteki bu santrallerden kaynaklanan kirliliğe bağlı olması son derece olasıdır. Yukarıda sıraladığımız nedenlerle ve sayın mahkemenin yaptıracağı keşifle bilim insanlarının tespit edeceği nedenlerle projenin kamuoyunun, bilim insanlarının, projeden etkilenecek bölge sakinlerinin değerlendirmesinden geçmeden, yan, ÇED süreci işletilmeden onaylanması ve faaliyete geçmesi, telafisi imkansız zarlara neden olacağı gibi, halkın Anayasamızdan, yasalardan ve uluslar arası sözleşmelerden kaynaklanan “müdahil olma, karar alma sürecine katılma” hakkının da önünü kesecektir” denildi.
“ÇED Gerekli Değildir kararı verilmesi zorunludur gibi bir algı yaratılmakta”
Danıştay 14. Dairesi`nin ‘2011/13522 E. VE 2013/4 K. SAYILI’ kararında da "İktisadî gelişme sadece ekonomik büyüme değil, aynı zamanda ‘Kültür Varlıklarının ve Doğal Kaynakların Korunması’nın yer aldığı belirtilerek; “Bu nedenle, bir faaliyetin ekonomik olup olmadığına yönelik değerlendirme, sadece elde edilecek gelirin düzeyi veya yatırımın büyüklüğü ile ölçülemez. Bu anlamda ekonomik olan artık ekolojik de olmak zorundadır. Toprak, su ve zeytinlik gibi önemli ve yaşamsal bir kaynağın korunmasının ekonomik önemi gözetilmeden, tek taraflı olarak jeotermal faaliyetinin öneminden bahsetmek, köylülerin, yöre halkının ekonomisi gözetilmeden, faaliyet analizi yapmak mümkün değildir. Aksi durum, köylülerin durumunu kötüleştirmekten öte bir mana arz etmeyecektir. Zeytinlik alanlarda yapılan jeotermal faaliyetlerin zeytin ağaçlarına ve bölge tarıma zarar verdiğine dair birçok olumsuz örnek ülkemizde mevcuttur. 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun Çevresel Etki Değerlendirmesi başlıklı 10. Maddesine göre, “Gerçekleştirmeyi planladıkları faaliyetler sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlüdürler. Çevresel Etki Değerlendirmesi olumlu kararı veya çevresel etki değerlendirmesi gerekli değildir kararı alınmadıkça bu projeler ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanma ruhsatı verilemez; proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez. Çevresel Etki Değerlendirmesine tabi projeler ve stratejik çevresel etki değerlendirmeye tabi plan, programlar ve konuya ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmeliklerle belirlenir. Yine anılan faaliyetin çevredeki insan, hayvan ve doğal bitki örtüsü ile yerleşim yerleri üzerindeki olası etkileri göz önünde bulundurulduğunda proje tanıtım dosyasının, usul ve teknik yönlerden yeterli olup olmadığı yönünde yapılan incelemenin, üretim kapasitesinin yasal sınırların altında olması gibi yasal teşvikler nedeniyle, ÇED Gerekli Değildir verilebilir hükmü üzerinde, ÇED Gerekli Değildir kararı verilmesi zorunludur gibi bir algı yaratılmaktadır” denildi.
“Çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır”
Hukuksal nedenlerin sıralandığı dava gerekçesinde, çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alındığı belirtilerek; “TC Anayasası’nın 56.Maddesindeki “sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı”. * 3573 S. Zeytinciliğin lslahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında Kanun. TC Anayasası’nın 90/son Maddesi; “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır.” Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi. Paris Şartı. 1972 Stockholm Birleşmiş Milletler İnsan Çevresi Konferansı(Stockholm Deklarasyonu). 1992 - Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Üzerine Rio Zirvesi Sonuç Deklarasyonu. 1992 - BM-Rio-Gündem 21 Sözleşmesi ( 7.ci Beş Yıllık Kalkınma Planı ile hükümeti bağlayıcı olduğu kabul edildi) (R.G; 25/7/1995-22534 mük. sh.157). BERN Sözleşmesi; Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi. Medeni Yasa, Çevre Kanunu, ÇED Yönetmeliği Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği ve Sair Mevzuat” denildi.
“Dava sonuna kadar yürütmesinin durdurulması ve dava konusu idari işlemin iptali”
Dava sonuna kadar yürütmenin durdurulması ve dava konusu idari işlemin iptalinin istendiği dava dosyasında; “Yukarıda açıkladığımız nedenlerle; Çanakkale İli Ayvacık İlcesi Tuzla Mahallesi, Dikilitaş Mevkii, Pafta No:4, Parsel No:461-462-463, Jeotermal İ.R. No:17/15, Ruhsat alanı: 2395,25 Ha mevkiindeki MTN Enerji Elektrik Üretim San. ve Tic. A.Ş. tarafından yapılması planlanan Babadere Jeotermal Enerji Santrali-2 (11,8 MWe) projesi ile ilgili olarak Çanakkale Valiliğince “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararının, öncelikle durumun gerektirdiği aciliyet ve nedeni ile davalı idarenin savunmasının alınması beklenilmeksizin teminatsız olarak, dava sonuna kadar yürütmesinin durdurulmasına, Yargılamanın duruşmalı yapılmasına ve mahallinde keşif icrasına, Yargılama sonunda dava konusu idari işlemin iptaline, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı idare üzerinde bırakılmasına karar verilmesini müvekkillerim adına vekaleten, saygıyla arz ve talep ederim” denildi.