Çavdar`dan toplu sözleşmeye tepki
Türk Sağlık-Sen Çanakkale Şube Başkanı Turan Çavdar, toplu sözleme süreciyle ilgili; “Memurun hakkını almak yerine hükümetin gönlünü hoş tuttular” dedi.
Toplu sözleşmeyle ilgili basın açıklaması yapan Türk Sağlık-Sen Çanakkale Şube Başkanı Turan Çavdar; “Yetmez ama evet sloganını kendine düstur edinip hükümetin her dediğini yapanlar, toplu sözleşme masasında hükümetten bile daha hükümetçi olmuşlar, kraldan çok kralcılık yapıp yeni bir utanca imza atmışlardır. 1 Aylık bir toplu sözleşme süreci varken daha ikinci toplantıda nikah masasında bile demedikleri kadar içten bir evetle memurun haklarını kazanmak yerine hükümetin gönlünü hoş tutmakla ilgilendiklerini bir kez daha tescil ettirmişlerdir. Memur-Sen önce Hükümetin 2014 yılı için yüzde 3+3’lük teklifini kabul edilemez olarak değerlendirmiş daha sonra ise ortalama memur maaşına yüzde 5,2’lik bir zam getiren 175 TL’lik brüt yani 123 TL’lik zammı hemen kabul edivermiştir. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusudur ki bir sendika, hükümetin teklif ettiğinin daha altında bir rakama imza atabilmektedir. Memurun yüzlerce sorun varken ve bunları konuşmak dururken ikinci toplantıda hangi gerekçe ile imza attıklarını anlatabilecekleri yüzleri var mıdır? Utanmadan, sıkılmadan neyi konuşacaklar açıkçası merak ediyoruz. Memur-Sen, 23 günlük sürede memur hakları konusunda mücadele etmek varken böyle bir anlaşma ile bayramı memura zehir edip hükümeti de rahatlatmıştır. Arefe ve Bayrama getirerek akılları sıra memur unutur diye düşünenler hiç heveslenmesin memur kendisine yapılan bu hainliği unutmayacak ve gereken cevabı verecektir. Onlarda bu rezilliğin hesabını mutlaka ödeyeceklerdir” diye konuştu. Çavdar şu şekilde konuştu: “Tüm memurları ilgilendiren maaş artışlarında görülen bu rezillikten daha büyüğü hizmet kolları ile ilgili mutabakatta yaşanmıştır. Sağlık ve sosyal hizmet kolunda 100’den fazla talep belirleyen malum sendika, taleplerinizi dile getiriyoruz diyerek internet sitelerinde reklam vermiş; açıklamalarında da “Biz laf değil hizmet üretiyoruz. Sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının taleplerini kazanıma dönüştürüyoruz. Görüşmelerine başladığımız 2014 ve 2015 yıllarının toplu sözleşmesinde, taleplerimiz karşılık bulana kadar çalışacağız.” demişlerdi. Fakat gelin görün ki tüm işleri gibi bu sözleri ve icraatları da fos çıkmış ve koca bir yalan olduğu görülmüştür. 104 taleple masaya giden ve talepleri karşılık bulana kadar çalışacağız diyenler daha ikinci günde teslim bayrağını çekmişlerdir. Padişahımız çok yaşa deyip hemen imzayı atıp ortadan kaybolmuşlardır. Hizmet koluna ilişkin imzaladıkları toplu sözleşmede 16 Madde yer alan bu zihniyete kalan 88 Talebin ne olduğunu ve nasıl karşılık bulduğunu sormak lazım. Bu 16 madde içinde de çok önemli detaylar vardır. Kazanım diye yutturmaya çalıştıkları bu maddelerden 11 tanesi de geçen seneki toplu sözleşmede yer alan fakat hayata geçmeyen maddelerdir. Yani bunların toplu sözleşme metnine koydurdukları madde sayısı sadece 5’dir. Burada nöbetler ile ilgili maddede yer alan düzenlemeye değinerek ne kadar teslimiyetçi olduklarını da örnekle dikkat çekmek istiyoruz. Nöbetlerle ilgili hükme göre yoğun bakım, diyaliz, ameliyathane, acil servis ve 112 acil sağlık hizmetlerinde görev yapanların nöbet ücretlerinin yüzde 50 arttırılması öngörülmektedir. Fakat aynı düzenlemenin Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nda yer aldığı ve bu döneme yetişmediği için ekim ayına bırakıldığı açıklanmıştı. Yani zaten elde edilecek bir düzenlemeyi toplu sözleşme masasına getirerek sadece rezil olmadılar gülünç duruma da düştüler.”
“Çalışanların tepkisi en güçlü tepki olacaktır”
“Türk Sağlık-Sen Genel Merkezi nöbet ücretlerinde artışın tüm birimlerde görev yapanları kapsayacak şekilde genişletilmesini talep ederek bu konu TBMM sağlık komisyonu başkanı ile görüşmüştü” diyen Çavdar; “Komisyon başkanı Prof. Dr. Necdet Ünüvar nöbet ücretlerinin arttırılmasının kapsamının genişletilmesi çalışmasının yapılabileceğini kaydetmişti. Fakat malum sendika toplu sözleşme masasında bu genişlemenin ameliyathane ve diyaliz birimleri ile sınırlı kalmasını yeterli görmüş ve hemen tav olmuştur. Nöbet ücretlerinin arttırılmasını bekleyen çalışanları hüsrana uğratmıştır. Ellerinde kalan 5 maddenin hepsi de ek ödemeler ile ilgilidir. Fakat ne yazık ki bu maddelerden hiçbiri sağlık çalışanlarını emeklilikte sefalete iten ek ödemelerin emekliliğe yansıtılmaması uygulamasının çözümü ile ilgili değildir. Yani sıkıntının büyüğü ortada dururken malum sendika dalda budakta oynamayı, yanda dolaşmayı tercih etmiştir. Şiddete uğrayan, mobbinge maruz kalan, çalışma hayatında stresle başbaşa kalan ve işyükü altında bunalan sağlık çalışanlarının fiili hizmet zammı yani yıpranma payı ne oldu. Bir kuruş bile niye alınmadı? Memurluk hakkı verilmeyen hizmetliler için niçin bir düzenleme yaptırmadılar?, Vekil ebe hemşireler, 4/C’lilere ve aile sağlığı çalışanlarına kadro için niçin uğraşmadılar. Mağdur olan araştırmacıları neden gündeme taşımadılar?, Maaşını döner sermayeden alanların bu sıkıntısını niye çözmediler? Üniversite hastanelerinde çalışanları neden yok saydılar?, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı çalışanlarını niye görmezden geldiler. Bir sorunlarını bile çözmediler. 23 günlük süreyi kullanmak varken, hükümetin teklifinin bile altındaki bir zamma niçin evet dediler? Bu sorulara verecek bir cevapları var mıdır merak ediyoruz? Seyyanen zam ile doktora yıllık yüzde 3,38 ebe, hemşire ve sağlık memurlarına yüzde 5,97 zammı kabul edenler siz neye tav olupta bu anlaşmaya imza attınız bir açıklayın da tüm sağlık çalışanları bilsin. Yoksa diyet borcunuzu mu ödüyorsunuz ?, Kula kulluk etmenin gereğini mi yapıyorsunuz? 5 madde ile 500 Bin sağlık çalışanının yüzüne nasıl utanmadan bakabiliyor, utanmadan kazanım diye nasıl açıklama yapıyorsunuz, inanın biz de hayret ediyoruz. Sağlık çalışanlarının tamamını kapsayan hiçbir hak alamayıp sıfır kazanımla masadan dönenlerden sağlık çalışanları mutlaka hesap sormalıdır. Üniversite hastanesi ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı çalışanları kendilerini görmezden gelen bu zihniyetin yakasına yapışmalıdır.
Çalışanlar unutmasınlar ki kendilerinin göstereceği tepki en güçlü tepki olacaktır. Sessiz kalmamalıdırlar gereğini bunlara karşı yapmalıdırlar. Yoksa bunlar daha çok zulme ortak olup çalışanları mağdur etmeye devam ederler” şeklinde konuştu.