Emek Partisi İl Örgütü, Evrensel Gazetesi ile Dayanışma etkinliği düzenledi. Etkinliğe, Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, Emek Partisi Çanakkale İl Başkanı Muzaffer Dağtekin, İl Örgütü Yönetim Kurulu ve parti üyeleri, HDP, Sol Parti, DİSK Emekli-Sen de katılım gösterdi. Dayanışma pikniğinde, 4 kişi Emek Partisi üyesi oldu. Burada konuşan Akdeniz, "Çanakkale, çok özgün yanı olan, tarihsel geçmişi olan bir yer" dedi. Akdeniz, 1915 Çanakkale Boğaz Köprüsü ile de talan düzeninin sürdürüldüğünü dikkat çekerek, "18 Mart`ta Çanakkale Köprüsünü açtılar. `Çanakkale geçilmez` sloganı da gerçek oldu. Gerçekten geçilmiyor! Araç geçişi 200 lira. İnsanlar feribotlara yönelince de oralara da oldukça yüksek zam yaptılar. Adeta insanlar köprüden geçsin diye; tam bir talan, tam bir soygun, tam bir vurgun düzeniyle karşı karşıyayız" dedi.
"İnsanların bir yıl daha bekleyecek tahammülleri yok"
Çanakkale`nin bir tarım kenti olduğunu, tarımsal üretimde önemli ürünlere sahip olduğunu ifade eden Akdeniz, girdi maliyetleri; mazot, tohum, gübre maliyetleri nedeniyle, özellikle hayvancılıkla uğraşan insanların, yem maliyetleri nedeni ile çok ciddi geçim zorlukları yaşadıklarını ifade etti. "Ama bunlar iktidarın umurunda değil" diyen Akdeniz, "Onlar sermayeyi korumak için, uluslararası tekeller kazansın diye hizmet etmeye devam ediyorlar" dedi. Kur Korumalı Mevduat Sistemi`nden sonra, Enflasyon Korumalı Borçlanma Sistemi`nin başlayacağını söyleyen Akdeniz, "Biliyorsunuz, kur korumalı mevduat sistemini getirdiler. Şuana kadar hepimizin cebinden çıkan para, bizim bildiğimiz kadarıyla 16 milyar lira. Bunu zenginlerin, banka sahiplerinin cebine koydular. Merkez Bankası`ndan ne kadar para aldıklarını bilmiyoruz. Onu açıklamıyorlar, onu saklıyorlar. Yüksek enflasyon var, yüksek zam dalgası var, bu koşullarda yeni bir formül arıyorlar. Anlayabildiğimiz kadarıyla bu formül; Enflasyon Korumalı Borçlanma Sistemi. Şimdi o geliyor. Yüksek borçlanma yapacaklar, bunu da enflasyon farkıyla ödemeyi taahhüt edecekler uluslararası sermayeye. Bunun bütün maliyetini de yine halktan çıkaracaklar. Bu koşullarda, `aman seçimi bekleyelim, seçimde her şey güzel olacak` dendiği zaman olmaz. İnsanların bir yıl bekleyecek tahammülleri yok. Nitekim Eylül, Ekim, Kasım aylarında çok yüksek, hiper enflasyon dönemine, üç haneli enflasyon dönemine giriyoruz" dedi.
Örgütlenme çağrısı yaptı
"Biz, işçi sınıfına, emekçilere, halkımıza, `örgütle mücadele` çağrısı yapıyoruz" diyen Emek Partisi Genel Başkanı Akdeniz, "Halk örgütü olmazsa, sadece 4 yılda bir yapılan seçimlerle bu düzen değişmez. Gücümüz ne kadar örgütlü olursa, meydanlarda olursa, seçimin de güvenliği oradan geçer, işçi sınıfının, halkın denetimi de oradan geçer. Sermayenin saldırıları da oradan ancak püskürtülebilir" dedi.
Tek Adam gidecek, yerine ne gelecek?
AKP iktidarının `Değiştiremezsiniz` algısı yarattığını, halka `Biz gitmeyeceğiz` mesajı vermeye çalıştığını dile getiren Akdeniz, "Hayır, siz gideceksiniz. Tek adam yönetimi gidecek, bizler Emek Partisi olarak, Başkanlık seçimini bir referandum olarak görüyoruz. Erdoğan yönetiminin karşısında bir tutum alacağız ve Tek Adamın gitmesi için ne gerekiyorsa, o fedakarlığı yapacağız. Ama giden gidecek, yerine ne gelecek? Gelen gideni aratacak mı? Bu soruları da soracağız" dedi.
Üçüncü ittifak çağrısı
Türkiye`nin, iki kutuplu burjuva ittifak seçeneğine mahkum ve mecbur olmadığını dile getiren Akdeniz, bir yanda başkanlık sisteminin, diğer yanda Millet İttifakı`nın Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteminin olduğunu hatırlattı. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemini, eski düzenin, sermaye düzeninin restorasyonla devam ettirilmesi olarak değerlendiren Akdeniz, "Bu geminin dümeninde kim olacak? Ekonomide Ali Babacan`ı oturtacaklar, Dışişlerinde Ahmet Davutoğlu`nu oturtacaklar, İçişleri`nde Meral Akşener`i oturtacaklar. Ahmet Davutoğlu değil miydi 200 bin işçinin grevini yasaklayan. Bunlar değil miydi, bir konuşursam milletin içine çıkamazlar diye, 10 Ekim Gar Katliamında, Suruç katliamındaki suçların üzerini örtenler. Bir kez daha bunlarla ülke yönetimi olabilir mi? O yüzden üçüncü bir seçenek çağrısı yapıyoruz, Halk Seçeneği çağrısı yapıyoruz. Biz başkanı gönderebiliriz, ama yerine demokratik bir Türkiye`yi, Halk İktidarını kurabiliriz. Bunun programını oluşturabiliriz. Sol sosyalist partilerle, demokratik ilerici çevrelerle, Türkiye işçi sınıfıyla birlikte, Kürt halkıyla birlikte, Alevi halkımızla birlikte, gençlerimiz, kadınlarımızla birlikte, bütün ötekileştirilenlerle birlikte bunun yapabiliriz" dedi.
"Çanakkale de kendi ittifakını kursun"
Şuan Sol Parti, Türkiye Komünist Partisiyle görüşmelerinin devam ettiğini ifade eden EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, çalışmaların sürdüğünü, bir deklarasyon çalışması içinde olunduğunu söyledi. Akdeniz, "Bizler de Halkların Demokratik Partisi, Türkiye İşçi Partisi, Emekçi Hareket Partisi, Toplumsal Özgürlük Platformu, Sosyalist Meclisler Federasyonu ve Halk Evleri ile birlikte 7`li bir oluşum içerisindeyiz. Henüz buna ittifak demiyoruz, ama çalışmalarımız olumlu gidiyor. Sadece partilerle değil, emek meslek örgütleriyle, Halk Meclisleri ile Türkiye`yi yönetmek üzere, mahalle mahalle, iş yerlerinde, fabrikalarda, okullarda örgütlenmeler yaparak, yeni bir kurucu meclis ve demokratik bir anayasayı inşa etmek üzere bir halk programını ortaya çıkaracağız. Çanakkale`ye de çağrımız budur. Köylüsüyle, işçisiyle, kadınıyla, genciyle Çanakkale kendi ittifakını kursun. Kimseye mecbur değil. Kendi adaylarını çıkarsın, sadece bir seçim platformu değil, mücadele platformunu da ortaya koysunlar istiyoruz" dedi.
"Kötülüğün Türkiye`sine son vereceğiz"
"Anneler sabah çocuklarını okula gönderirken, beslenme çantalarına ne koyacaklarını düşünecek hale gelmişlerse, biz o çocukların, doyasıya beslenebileceği bir Türkiye için mücadele ediyoruz" diyen Akdeniz, "Biz diyoruz ki; umut çok uzakta değil, biz diyoruz ki; sabah karanlığın en koyu olduğu yerde başlar. Oraya yakınız, bütün bu kaosun, bütün bu geleceksizliğin, belirsizliğin içerisinde, halkın içerisinde bir uyanış filizleniyor. Genel Grev-Genel Direniş hattıyla, kötülüğün Türkiye`sine hep birlikte son vereceğiz, halkımızla, gençliğimizle beraber, eşit, özgür ve demokratik bir ülkeyi, işçi ve emekçilerin cumhuriyetini, sosyalist bir Türkiye`ye hep birlikte kuracağız" şeklinde konuştu.
Doğru slogan; `AKP`nin sakat, çarpık göç politikalarını istemiyoruz...`
Mülteci konusuna da değinen Akdeniz, Çanakkale`de diğer geçiş güzergahlarında olduğu gibi çok yoğun bir mülteci nüfusu olmadığını ifade ederek, bu bölgenin mültecilerin geçiş hattı olduğunu söyledi. Akdeniz, "Avrupa`ya Ege yolu kapanınca, Edirne`deki sınır kapısı kapanınca, çok tehlikeli bir güzergah olan, Marmara üzerinden, Çanakkale üzerinden Avrupa`ya gitmeye çalışıyor insanlar. Boğuluyorlar, geri itiliyorlar, trajik manzaralarla karşı karşıya kalıyoruz. Biz diyoruz ki, `Ülkemde mülteci istemiyorum` sloganı yanlış bir slogan. Ülkemizde biz `AKP`nin sakat, çarpık göç politikalarını istemiyoruz...` Doğru slogan bu!..." dedi.
(Seçkin Sağlam - Damla Yeltekin)