Çanakkale`de “Müslüman olmak neyi gerektirir” başlıklı bir bildiri dağıtılırken, kimliği belirsiz kişilerin bildiride şeriata devat etmesi, halkın tepkisini çekti. Demokrasi ve laikliği Allah`a şirk koşmak olarak nitelendiren bildiride, laik sistemin küfür sistemi olduğu, oy verenlerin de Allah`ı inkar ettikleri dile getiriliyor. “Şirk Allah’a ortak koşmaktır. Yani bir kimse Allah’a inandığı halde Allah’a ait olan sıfatlardan birini Allah’tan başkasına verirse şirk koşmuş olur” denilen bildiride, “Allah’ın isimlerinden biri de El Hakem’dir. Yani hüküm verendir. Yani kullarının nasıl ve ne şekil yaşayacaklarına dair emir ve yasaklar koyan ancak Allah’tır. Fakat Türkiye de yaşayan insanlar olarak çok iyi biliyoruz ki 1920`lerden sonra hakimiyet yani emir ve yasak koyma Allah’a değil millete verilmiştir. Hatta `Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir` denmektedir. Türkiye`de şeriat yani Kuran Kanunları değil (insanların kendi kafalarından çıkardıkları kanunlar) geçerli olmaktadır. Bu yetmiyormuş gibi birde Laiklik şartı vardır. Yani dinin emirleri devlet işlerine karıştırılamazmış. Çıkarılan kanunlar dine uygun olamazmış! Bu sebeple demokrasi de, laiklik de İslama tamamen ters olan küfür sistemleridir.
Partiler ise Laik ve Demokrasi yönetimini ayakta tutan unsurlardır. Çünkü hangi parti başa gelirse gelsin önce Laikliğe, Demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacaklarına dair yemin ederler. Allah’ın indirdiği hükümlerle hüküm vermeyenler Allah’ın bildirdiğine göre kafir olmuş olurlar. Allah’ın kafir dediğine kafir dememek yani Allah’ın dediğinin tersini söylemek ise küfürdür yani inkar ve kafirliktir” deniyor.
“Oy vermek küfürü desteklemektir”
Bildiride oy kullanmanın da dinden çıkmak, Allah`a şirk koşmak anlamına geldiğini ifade edilirken, şu ilginç bilgilere yer veriliyor; “Gelelim oy verenlere: oy verenlerde laikliğe ve demokrasiye bağlı kalacaklarına dair yemin edecek olan ve Allah’ın indirdiği hükümlerle hüküm vermeyecek olan kimselere oy verip devletin başına idareci olarak getirdiklerinden dolayı imandan çıkarlar. Çünkü küfre rıza göstermek ve küfrü desteklemek küfürdür. Başka bir ifade ile demokrasi partilerle ayakta durur, partilerde oylarla ayakta durur. Küfür sistemini ayakta tutmak kafirliktir.”
TBMM`de küfrediliyor
Bildiride Cezayir örneği verilirken, “Laikliğin olmadığı sadece demokrasinin olduğu Cezayir’de yapılan seçimlerde %80 çoğunlukla seçilen ve şeriatı savunan Milli Selamet Cephesi askeriye tarafından kapatılmıştı. Bu da gösteriyor ki Demokrasinin yani halkın çoğunluğunun görüşünün kabul edildiği söylenen yerlerde bile halkın çoğunluğu İslam’ı isterlerse buna izin vermiyorlar. Darbe meydana geliyor. Ya bir de laikliğin bulunduğu ve şeriattan bahsetmenin suç olduğu bir ülkede bu yolla şeriatı getirmek hiç mümkün olur mu? Türkiye Büyük Millet Meclisi ise dine uygun kanunların çıkarılmadığı, çıkarılmasını teklif etmenin dahi suç sayıldığı bir meclistir. Bu sebeple bu mecliste devamlı küfür sözleri ve kanunları konuşulacağından Müslümanlar burada bir an dahi oturamazlar” şeklindeki ifadeler dikkat çekiyor.
“Çocuklara okula göndermeyin”
“İmanı bozan şeyler sadece partilerde mevcut sayılmasın. Günümüz okullarında da mevcuttur” denilen bildiride, “Çünkü ilkokullar da hergün çocuklara ‘Ey ulu Atatürk açtığın yolda gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim’ diye (ant) yemin verdiriliyor. Ders kitaplarında ise Atatürk`ün İslam`a zıt olarak yaptığı devrimler iyi bir şeymiş gibi öğretiliyor. Mesela `Şeriat bizi geri bıraktı. En iyi yönetim Demokrasidir. Laikliktir. Arap harfleri karma burma olduğu için harf devrimi yapıldı. Latin harfleri getirildi. Kadın ve erkek kıyafetleri değiştirildi. Zina, faiz, içki daha bir çok şeyler serbest bırakıldı. 23 Nisan !9 Mayıs 29 Ekim gibi günler bayram olarak kutlandı. Çünkü bu günlerde hakimiyet hakkı millete verildi. Yani şeriat kanunları kaldırıldı` Değil bir diploma için hatta dünya bile verecek olsalar imanımızı bozacak şeyler yapamayız. Çünkü ölünce azabı vardır. Böyle bir devletin açtığı ve açılmasına izin verip gözetim altında tuttuğu bu okullara, isterse bu okulun adı imam hatip olsun isterse özel okul olsun yine çocuklar gönderilemez. Çünkü yukarıda yazılanlar bu okullar içinde geçerlidir. Zaten bu okulların kitapları da müfredatı da milli eğitim bakanlığı tarafından hazırlanmaktadır” ifadelerine yer verildi.
“Nikah kıymayın, camiye gitmeyin”
“Belediye nikahı kıyılırken de nikah memuru `belediyenin bana verdiği yetkiye dayanarak` diyerek belediye nikahı yapar” denilen bildiride, camideki hocalara da bir eleştiri geldi! “Yetkiyi Allah’dan başkasına vermek de küfürdür” ifadelerini kullanılan bildiri, “Bu muameleyi yapmak zorunda kalanlar bu küfür sözünü söyletmeden işlemini yapmalıdır. Özellikle kafirlerin yılbaşını kutlamak eğlencelerine katılmak kişiyi dinden çıkarır. Türkiye’de birçok imam olmasına karşı bunları size anlatmadılar değil mi. Anlatamazlar çünkü imamlar hatta tüm memurlar aldıkları maaş karşılığında laikliği, demokrasiyi ve inkılapları koruyacaklarına ve davranış halinde göstereceklerine dair imza atarlar ve dinden çıkarlar. Artık bu imamların arkasında kılınan namazların kabul olmayacağını söylemeye gerek varmı acaba. İslam devletinin olmadığı bir yerde bu yazılanları yaşamak elbette ki zordur” şeklinde son buldu. Bildiriyi dağıtanların kimliği belirsizliğini korurken, metnin en altında, isteyen kişilerin kendilerine ulaşması için bir sosyal medya adresi olarak ‘Fatih Sadri’ isimli Facebook sayfası veriliyor. Metinde bazı video linkleri verilirken, videolarda ‘İman nasıl muhafaza edilir’ ve ‘İmanı bozan işler ve işletmeler’ isimli belgeseller yer alıyor.