AKP ve MHP’li milletvekillerinin oyları ile meclisten geçen Anayasa değişikliği paketinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onaylamasının ardından tüm yurtta referandum çalışmaları hızlanırken, Çanakkale’de de geçtiğimiz hafta sonu “Hayır” diyenler bir araya geldi. “Çanakkale Hayır” grubunun çağrısı ile geçtiğimiz hafta sonu Çanakkale Belediyesi Prof. Dr. Türkan Saylan Sosyal Tesisleri’nde bir araya gelen “Hayır”cılar, Çanakkale’de referandumdan “Hayır” oyu çıkması için yapılacak çalışmaları tartıştı. Çok sayıda vatandaşın katıldığı toplantıda yapılan tartışmaların ardından bir deklarasyon yayınlandı. 10 başlıkta yayınlanan deklarasyonla Çanakkalelilere seslenen “Hayır”cılar, Anayasa referandumunda neden hayır verilmesi gerektiğini dile getirdiler.
“Hayır” deklarasyonu şöyle:
Denetlenebilir bir yönetim için
Cumhurbaşkanı “çok başlılığı kaldırmak gerek” diyor. Aslında “tek başlılık” daha büyük sorundur. “Çok başlılık” dedikleri Güçler Ayrılığı, iktidardaki birisinin tek başına, alıp başını, başına buyruk davranmasını engeller, denetler. Atalarımız ne güzel söylemiş: “Bir elin nesi var” diye. Ama bu anayasa ile “partili” cumhurbaşkanına öyle yetkiler veriliyor ki, bir süre sonra bu eksikli demokrasiye bile Fatiha okumak zorunda kalabiliriz. Hiç kimseye bu kadar yetki verilemez. Bu yetkiler iktidarda keyfiliğin yolunu açar. “Ali kıran baş kesen” bir iktidar anlamına gelir.
Gelin bu referandumda “Hayır” diyelim;
Dengeli ve denetlenebilir bir yönetimin kapısını birlikte aralayalım. Muhalafetsız demokrasi olmaz. İktidar, “muhalefet olmasa daha iyi yönetiriz” diyor. Demokrasiyi demokrasi yapan muhalefetin varlığıdır. Muhalefetsiz bir demokrasi; dikensiz gül bahçesi, dalgasız bir okyanus, yıldızsız ay gibidir. Mümkün değildir. “Ayak bağı oluyor” diye muhalefetsiz, tek bir elden yönetilen devlet; dengesini ve adaletini yitirmiş bir devlettir. Muhalefet denetler, uyarır, önerir. Muhalefeti olmayan iktidar pusulasız gemi gibidir. Bir gün kesin karaya oturur.
Gelin bu referandumda “Hayır” diyelim; Uygar, saygın ve adil bir demokrasinin kapısını birlikte aralayalım.
Bu halk geri dönmez
Bir monarşi sevdasıdır gidiyor. Cumhuriyet aşağılanıyor, “90 yıllık reklam arası”ndan bahsediliyor. Bugüne kadar yaşadığımız sorunların kaynağı cumhuriyet ve demokrasinin olması değil, yeterince olmamasıdır. Geçmişimize saygılıyız elbette. Ama bu millet bir kere bir yola girdi. Arada kazalar da geçirsek, cumhuriyet ve demokrasi son kararımızdır. Bu yolda değil geri dönmek, duraklamak bile istemiyoruz. Gelin bu referandumda “Hayır” diyelim; Demokrasi ve cumhuriyeti daha da güçlendirdiğimiz bir ülkenin kapısını birlikte aralayalım.
Milletin yüzde yüzü için
İktidar, “referandumda millet karar verecek, demokrasi bu değil mi?” diyor. Oyların çoğunu almak, hükümetlerin her zaman doğru kararlar vereceği anlamına gelmez. Nitekim son 15 yıldır oyların çoğunluğunu alan ama sık sık hata yapan bir hükümetimiz yok mu? “Milli irade” sadece sandık sonucu anlamına gelmez, yüzde 51’e “millet” geri kalanına ise “gayr-ı milli” diyemeyiz. Demokrasi sandıkla başlar ama esasen bütün milletin hakkına, hukukuna, fikirlerine, hürriyetlerine saygı demektir. Kısaca “Milli irade” sadece iktidar partisine değil, parlamentonun tamamına denir. Gelin bu referandumda “Hayır” diyelim; Milletin yüzde 50’si için değil yüzde 100’ü için; adalet içinde yaşadığımız günlerin kapısını aralayalım.
Anayasayı toplumdan kaçırdılar
Anayasanın toplumun tamamınca tartışması engelleniyor. Ne mecliste ne de basında anayasa hakkıyla tartıştırılmadı. Yangından mal kaçırır gibi bir seçime gidiyoruz. Farklı fikirleri olanlar baskı altında. Hayır propagandası neredeyse yasak. Ortada hem OHAL hem de bu kadar baskı varken, bir “milli irade”den değil, bir “oldu bitti”den bahsedebiliriz. Bu kadar adaletsiz bir seçim ortamı vicdanları yaralıyor. Gelin bu referandumda “Hayır” diyelim;
Başta anayasa olmak üzere, her sorunumuzu özgürce tartışabildiğimiz günlerin kapısını aralayalım.
Huzur her şeyin başındadır
Huzur olmadan ne gelişme olur, ne karnımız doyar ne de geleceğimize dair güzel hayaller kurabiliriz. Huzur bir memlekette her şeyin başıdır. Bir darbe girişimi, patlayan bombalar, İstanbul’da, Hakkari’de ya da El Bab’ta toprağa düşen gencecik evlatlarımız, hapishanelere doldurulan, işinden ekmeğinden olmuş yüzbinlerce kişi ve korkuyla geçen günlerimiz; bizde ne huzur bıraktı ne güven... Vatandaş elbette huzurun sağlanmasını öncelikle hükümetten bekler. Ama Cumhurbaşkanı, bu beklentinin tam tersine davranmaktadır. Biliyle bölmekte, yaralamakta, kutuplaştırmaktadır.
Huzurlu bir Türkiye için
Bir ülkede en tehlikeli şey; gönüllerin bölünmesi, aynı ülkenin vatandaşlarının birbirine “onlar”, “bunlar” diye bakmasıdır. Bu gidiş hayırlı bir gidiş değildir. Bugün Türkiye’nin ihtiyacı birleştirici, yakınlaştırıcı bir siyasettir. Bu kutuplaştırıcı dil ve gerginlik siyaseti, ülkemizin birliğini - bütünlüğünü zehirliyor, umutlarımızı kırıyor. Biz bir arada, huzurla yaşamak istiyoruz. Kim ne derse desin; her rengimizle kardeşiz, rengarenk bir bütünün parçalarıyız. Gelin bu referandumda “Hayır” diyelim; Huzurla, barışla büyüyen bir Türkiye’nin kapısını birlikte aralayalım.
Yarınımızdan emin değiliz
Hepimiz “yarın ne olacak” kaygısı duymadan yaşamak isteriz. Ama bugün yarınımızdan emin, gelecekten kaygı duymadan yaşamak mümkün değil. İşsizlik, artan fiyatlar, hane gelirinin giderek azalması, yatırımların durması, kapanan işyerleri, tahrip edilen doğa, her gün öldürülen, şiddete uğrayan kadınlar, dış politikada sürekli değişen taraflar, dünyada yalnızlaşmamız hepimizi üzüyor, kaygılandırıyor.
Güvenli bir yaşam için
Bu anayasa önerisi, bu sorunların hiç birini çözmüyor. Tam tersine, artarak ve denetlenemez bir şekilde sürmesini vadediyor. Bu referandumda vereceğiniz bir “Hayır” oyu ile kötü giden ekonomiye ve maceracı dış politikaya “dur” demiş olacağız. Böylece iktidara “bu kötü gidişatın devam etmesini istemiyorum” mesajını vermiş olacağız. Gelin bu referandumda “Hayır” diyelim; Yarınımıza güvenle bakacağımız günlerin kapısını birlikte aralayalım.
Biz Çanakkale’den ‘Hayır’ diyenler
Bütün hemşerilerimize çağrı yapıyoruz: Bize kulak verin. Arkadaşız, akrabayız, komşuyuz, müşteriyiz, kardeşiz... Birlikte yaşıyor, aynı ekmeği bölüşüyoruz. Yüzyıllarca böyle yaşadık, bundan sonra da böyle olacak. Gelin bu referandumda “Hayır” diyelim; Kara bulutları dağıttığımız günlerin kapısını birlikte aralayalım.
(Seçkin Sağlam)