Çanakkale Barosu Can Atalay için mücadeleye devam ediyor

Çanakkale Baro Başkanı Av. Hande Keskin, Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu’nun Hatay Milletvekili Av. Şerafettin Can Atalay hakkında aldığı kararı eleştiride bulunmak amacıyla basın açıklaması düzenledi. Baro İdari Bina önünde düzenlenen basın açıklamasında, meslektaşlarına çağrıda bulunan Av. Keskin, basın açıklaması düzenledi.

1180

TİP Milletvekili Av. Can Atalay'ın tutukluluk süreci devam ediyor. Anayasa Mahkemesi’nin aldığı kararı eleştiren Çanakkale Barosu, basın açıklaması düzenledi. Atalay’a yönelik hak ihlali tespiti yapıldığını ifade eden Çanakkale Baro Başkanı Hande Keskin, konuyla ilişkin basın açıklamasında Atalay’ın tutukluluk süreci hakkında bilgi verdi.

“Amacımız hukukun her kesimde yerine getirilmesi”

Düzenlenen basın açıklamasında konuşan Av. Hande Keskin “Bugün burada meslektaşlarımıza çağrı yaparak gerçekleştirdiğimiz basın açıklamamızla amacımız; hukukun üstünlüğü ve hukuka saygı taleplerimizin tamamen hukuki bir açıklama ile herkesin güven duyabileceği ve anlayabileceği şekilde, siyaset üstü ancak hukuk zemininde anlatarak , sürecin doğru anlaşılmasını ve hukukun üstünlüğü ile hukuka saygının her kesimde yerine getirilmesini sağlamaktır” ifadelerine yer verdi.

“Hukukun üstünlüğünü savunmak için buradayız”

Daha öncesinde Can Atalay için açıklamada bulunan ve 10 Kasım’da Ankara’da düzenlenen yürüyüşe katılım göstererek mücadeleye devam ettiklerini belirten Başkan Keskin “Bugün ise burada bizler; bağımsız savunmayı serbestçe temsil eden avukatlar olarak; yargının bağımsızlığını, yurttaşlarımızın adil yargılanma hakkını, kuvvetler ayrılığını ve hukukun üstünlüğüne vurgu yapmak ve savunmak için buradayız” dedi.

Yargılanma süreci anlatıldı

Düzenlenen basın açıklamasının nedenini açıklayan Keskin “Burada bulunmamıza sebep olan gelişmeleri de kısaca hatırlatma istersek; Hatay Milletvekili seçilen Av. Şerafettin Can Atalay’ın bireysel başvurusu , Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu tarafından 25 Ekim 2023’te ihlal tespitiyle karara bağlanarak, 27 Ekim 2023’te Resmî Gazete’de yayınlanmıştı. Kararda, Anayasa Mahkemesinin önceki içtihadına uygun olarak, başvurucunun seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği tespit edildikten sonra; hak ihlalinin ortadan kalkmasını sağlayacak adımlar da belirtilmişti. Buna göre, “kararın bir örneğinin, hak ihlallerinin ortadan kaldırılması için başvurucunun yeniden yargılanmasına başlanması, mahkûmiyet hükmünün infazının durdurulması, ceza infaz kurumundan tahliyesinin sağlanması ve yeniden yapılacak yargılamada durma kararı verilmesi şeklindeki işlemlerin yerine getirilmesi için İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine” karar verilmişti. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ise Anayasa Mahkemesi kararındaki açık ifadelere rağmen, milletvekili seçilmiş Av. Can Atalay’ın belirtilen ihlalleri ortadan kaldırarak gereğini yerine getirmek yerine dosyayı yasalarımızda bulunmayan bir usulle dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesine göndermişti. Yargıtay 3. Ceza Dairesi de 8 Kasım 2023’te, Anayasa Mahkemesi’nin anılan kararına uyulmamasına, Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesine yönelik işlemlere başlanması için kararın bir örneğinin TBMM Başkanlığı’na gönderilmesine, hak ihlalinin kabulü yönünde oy kullanan ilgili Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında gereğinin takdir ve ifası için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmasına karar vermişti”

“Apaçık Anayasanın ihlalidir”

Baro İdari Binası önünde anayasanın maddelerinden örnek vererek bunun bir hak ihlali olduğunu dile getiren Başkan Keskin “Bu noktada sürekli vurguladığımız ve atıf yaptığımız üzere Anayasa’nın 153/6. maddesini hatırlatmak isteriz; “Anayasa Mahkemesi kararları, Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar”. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin Can Atalay kararının 27 Ekim 2023’te Resmî Gazete ’de yayınlanmasından sonra, ilk olarak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin kararın gereğini yerine getirmek yerine, dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesine göndermesi, ardından Yargıtay 3. Ceza Dairesinin hiçbir karar verme yetkisi olmayan dosya üzerinde, yargı düzenimizde görmeye alışık olmadığımız şekilde bir gerekçeyle “uymama” kararı vermesi ve Anayasa Mahkemesin üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunması apaçık Anayasanın ihlalidir” sözlerine yer verdi.

“Türk hukuk tarihinde yaşanmamıştır”

Türk hukuk tarihinde daha önce böyle bir şey yaşanmadığını dile getiren Keskin “Devamında ise Yargıtay 3. Ceza Dairesi de 8 Kasım 2023’te, Anayasa Mahkemesi’nin anılan kararına uyulmaması ile hak ihlalinin kabulü yönünde oy kullanan ilgili Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında gereğinin takdir ve ifası için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulması ise Türk hukuk tarihimizde daha önce yaşamadığımız bir hukuk garabetidir” ifadelerini kullandı.

“Derhal gereği yapılmalıdır”

Bulunduğumuz yılın Cumhuriyet’in bir dönüm noktası olduğunu dile getiren ve sorumluluk sahibi kim varsa gereğinin yapılmasını ifade eden Başkan Keskin “Cumhuriyetimizin yeni yüzyılının ilk günlerinde, bir dönüm noktasındayız. Burada bir araya gelen bizler için mesele yargı organları arasındaki içtihat uyuşmazlığı değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk devleti olma niteliğidir. Temel hak ve özgürlüklerin, yargısal denetimin, kanuni idarenin, hukuki belirliliğin, bağımsız yargının, kanun önünde eşitliğin güvencesi olan hukuk devleti ilkesinin aşınmasında kimin, ne derecede sorumluluğu varsa, hakkında derhal gereğinin yapılmasını talep ediyoruz. Buna ilişkin somut öneriler TBB ve Barolarımızca da yargı makamlarıyla paylaşılmıştır. Ortada siyaseten taraf olma tevil edilebilecek bir durum değil, ortada hukukun ve bağımsız yargının varlık mücadelesi vardır” dedi.

“Hukuk devletine söz veriyoruz”

Son olarak açıklamalarımızda defatle tekrarladığımız üzere: “Adalet, çözemeyeceği düğümü atmamalıdır”. Ortadaki düğümün başka bir kurumun müdahalesine gerek bırakılmaksızın yargı tarafından çözülmesini bekliyoruz. Çünkü biz avukatların adalete inanmaktan, kimse savunmasa da yargı bağımsızlığını biz savunmaktan, kimse konuşmasa/konuşamasa da hakkı konuşmaktan, kimse göze alamasa da hukukun üstünlüğünü biz tesis etmekten vazgeçme lüksümüz yok. Ülkemize de, meslektaşlarımıza da hukuk devletine de verdiğimiz söz budur” sözlerine yer verdi.

(Esra Güller)

Paylaş