Çanakkale, “hemşehrisine” sahip çıktı

Kurşunlu`da madene karşı bedenini ortaya koyarak karşı çıkan, Bülent Behçet Özüren, açlık grevinin 14`üncü gününde de yalnız bırakılmadı. Çanakkale`den çok sayıda vatandaş, otobüslerle Kurşunlu`ya giderek Özüren`e destek çıktı. Özüren, bugün açlık grevinin 16`ncı gününde.

1157
 
Çanakkale`den Cumartesi günü sabah saatelerinde hareket eden araçlar, Kurşunlu Köyü girişinde durdular. Burada araçların önünde Çanakkale Çevre Platformu öncülüğünde toplanan çok sayıda katılımcı, pankartlarını açarak sloganlarla Kurşunlu Köyü`ne giriş yaptılar. Kurşunlu köy meydanında toplanan katılımcılar daha sonra sarp yamaçlı yollardan köylülerin ve o gün açlık grevinin 14`üncü gününde bulunan Bülent Behçet Özüren`in yanına gittiler. Burada Özüren`den sağlık durumu ile ilgili bilgi alan vatandaşlar, daha sona maden sahasındaki Kurşunlu Köy Forumu`nu gerçekleştirdiler. “Biz köyümüzde bu madeni istemiyoruz. Sizler de bize destek verdiğiniz için gurur duyuyorum. Başbakanımız sesimizi duysun artık” diyen köy muhtarı Muharrem Gürel, uzun süre alkış alırken, köylülerden Fatma Keskin`in “Biz bu çamların oksijeni ile, havası ile yaşıyoruz. Kimse bizim sağlığımızla oynamasın” sözleri ve paylaştığı anıları ile duygulandılar.
 
 
“Devlet çığlığımızı duyacaktır”
Burada konuşma yapan Bülent Bahçet Özüren, “Böyle duyarlı insanların olduğu yerde yenilmekten bahsetmek bana zor geliyor” dedi. Özüren, “Şu anda üzerinde bulunduğumuz yer bundan 13-14 gün önce dev gibi bir ormandı. Bizi ne hale getirdiklerini görüyorsunuz. Doğa katliamının her an hissedilebildiği bir yerdeyiz. Biz burada sesizimizi duyurabildiğimizi düşünüyoruz. Bizim var olduğumuzu gördüler ama daha bitmedi. Eğer buraya gelir, buradaki büyük tehlikeyi görürlerse bize hak vereceklerini düşünüyorum. Kurşunlu gibi daha nice köylerin var olduğunu biliyoruz. Hiçbir madene 60 metre uzakta oturmayı hiç kimse istemeyecektir. Ben devletin bizi göreceğini, çığlığımızı duyacağını hissediyorum. Eğer birlikte olursak bizi kimse yıkamaz” ifadelerini kullandı.
 
 
“İnsanca yaşamak istiyoruz”
Açlık grevinde bulunan Bülent Özüren`in eşi Nilüfer Özüren ise eşine destek olarak, insanca yaşamak istediklerini ifade etti. Nilüfer Özüren, “Biz bu köydeki kuş seslerini, koyun çıngıraklarını, havanın kokusunu sevdik. Buraya yerleştik. Burada yaşamaya, burada ölmeye karar verdik. Sakin ve sessiz bir hayatın içine geçtik, çünkü İzmir`de yaşadık yıllarca. Biz sadece Anayasa`nın insanlara verdiği sağlıklı, huzurlu bir yaşam hakkını istiyoruz, insanca yaşamak istiyoruz. Bu insanların hayat haklarının elinden alınmasını istemiyoruz” dedi.
 
“Su kaynaklarımız tehdit altında”
Çanakkale Çevre Platformu`ndan İbrahim Gül, ise “Şu maden talanına bakın ki, iş makineleri evlerinizin tepesinde çalışacak kadar saygısız ve sizi hiçe sayıyor. Ama sizler onurunuzla dimdik duruyorsunuz. Şu gördüğünüz madenden yüzlercesine Çanakkale`nin dört bir yanında ruhsat verdiler. Yetmedi 17 bin megawat gücünde termik santrallere ruhsat verdiler. Bu gördüğünüz maden tek değil. Çanakkale`nin ormanları ve su kaynakları tehdit altında” dedi.
 
“İpe un sermeyin!”
Çanakkale Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Hicri Nalbant ise konuşmasında yetkilileri uyararak, “Bölgemizde vahşi madencilik yapılmaktadır. Bir gram altın için 3 tane suyumuz kirletilecek. Ormanlarımız yok edilecek, su kaynaklarımız yok edilecek. Derhal durdurulmalıdır. Köydeki yaşamı durdurmaya, köylüyü hastalıklarla boğuşmaya, ölüme itmeye kimse yetkili değildir. Maden tekellerinin zoruna gitmesin diye, onlarla bozuşmayalım diye bir düşünce içine girirlerse o zaman ipe un sermeye başlarlar. Sanki burada ipe un serme işlemi başladı gibi duruyor” ifadelerini kullandı.
 
“Türkiye hekimleri sizin yanınızda”
Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi üyesi Fatih Sürenkök ise Kurşunlu halkına destek olduklarını ifade etti. Sürenkök, “Kurşunlu halkına çok teşekkür ediyorum, Türkiye`ye örnek olacak bu mücadeleyi verdikleri için. Kurşunlu halkı bilsin ki Türkiye hekimleri, Kurşunlu halkının yanındadır. Biz TTB olarak bugüne kadar ölüm oruçları ve açlık grevlerinde tutum aldık. Bu tutumumuz öncelikle bu insanların yaşam hakkına karşı çıkılan bu eylemden caydırmaktı. Onların yanında onlara destek olarak bu tutumu sergiledik. Burada esas olan, Bülent arkadaşımızın canına kast ettiği nedeni ortadan kaldırmaktır” dedi.
Paylaş