Bayramiç`in Kurşunlu Köyü`nde 22 gün boyunca yürüttüğü açlık grevi adından sıkça söz ettiren Bülent Behçet Özüren, dün Çanakkale`deydi. Çanakkale Vali Yardımcısı Bekir Sıtkı Dağ`ın daveti üzerine Kurşunlu Köyü`nün geleceği ve Kurşunlu Köyü`nün hemen üzerinde bulunan feldspat madeninin akıbeti ile ilgili görüşme yapmak için kente gelen Özüren`e Çanakkale Çevre Platformu da destek verdi. Valilik çıkışında Çanakkale Belediyesi Nikah Salonu`nda yapılan toplantı ile süreç konusunda bilgilendirmelerde bulunuldu. Toplantıya Çanakkale Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Hicri Nalbant, Çanakkale Tabip Odası Başkanı Naci Hasanefendi, Kurşunlu Köyü Muhtarı Muharrem Gürel, Kurşunlu Köyü`nden Bülent Behçet Özüren, Arkeolog Kaan Baraş, Çevre Platformu ve Tabip Odası üyeleri katıldı. Burada açılış konuşmasını yapan Çanakkale Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Hicri Nalbant, sürecin önemli bir noktaya taşındığını, valiliğin inceleme yapacağını ifade ederek, “hiç olmazsa, inceleme sürecinde maden çalışmalarının durdurulmasını talep ediyoruz” dedi. Nalbant, “Bilindiği gibi, Bülent Özüren arkadaşımız 22 gündür Kurşunlu Köyü`nde açlık grevi yapmaktadır. Dimdik ayakta duruyor. Bu süre içinde değişik gelişmeler de yaşandı. Bülent Özüren artık sadece Kurşunlu Köyü`ndeki maden için direnmiyor. Bülent Özüren`in direnci, tüm Kazdağları, tüm Türkiye`deki çevre felaketleri için olmaya başladı. Bu nedenle ben buradan kendisine bu anlamlı direnişi için bir kez daha teşekkür ediyorum. Bülent Özüren, Kirazlı için, Ağı Dağı için Kızılelma için, Muratlar için Sögütalan için, kısacası her yer için sembolümüz olmuştur. Bu direnişin anlamı biraz da bu. Bülent Özüren`i hepimiz destekledik. Sadece Çanakkale`den değil, Çanakkale dışından da bir sürü gönüllü Özüren`i destekledi, bu nedenle gösterilen bu duyarlılık da önemlidir. Anladığımız kadarıyla mevcut durum devam edecek, bu süreç içinde incelemeler sürecek. Valiler, yetki genişliği esasına göre hizmet ederler. Valiler hem cumhurbaşkanının temsilcisidirler, hem de ayrı ayrı tüm bakanların temsilcisidirler. Biz bu durumu esas alarak sayın valimizden, bu çalışmalar bir yandan sürecek bir yandan inceleme devam edecek. Hiç olmazsa incelemeler bitinceye kadar madenin durdurulmasını istiyoruz, buradan bir ağaç daha kesilmesini istemiyoruz. İşgal yıllarında bu ağaçlar, köydeki kadınların, kızların, işgalciler geldiğinde bu kaçıp namuslarını korudukları bir alandır. Killik Tepe, hem Kurşunlu için hem de ülkemiz için bir anlamı olan bir yer, burada kesinlen ağaçlar köy halkını ve hepimizi kahretti. Buradan bir ağaç daha kesilmesini istemiyoruz. Onun için sayın valinin buradaki incelemeler bitinceye kadar çalışmayı durdurmasını talep ediyoruz. Bu yetkinin sayın valide olduğunu da biliyoruz” dedi.
“Son kez çağrı yapıyoruz”
“İlimizdeki çevre felaketleri uzun zamandır yaşanıyordu. Ancak geçtiğimiz günlerde sanki felaketlerin en büyük çığılığı duyulmaya başlandı” diyen Çanakkale Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Hicri Nalbant, “Yakında öyle görülüyor ki, altın tekelleri işletmeye geçecekler. Yani ilimizin yetkilileri bir sebeple ruhsat verecekler, GSM (Gayri Sıhhi Müessese Ruhsatı) verecekler. Onlar da işletmeye geçecekler. O zaman felaketin boyutları çok daha büyük olacak. Bunu defalarca söyledik. Buradan ilimizin tüm yetkililerini, bisiklet takımı kuranları, motosiklet takımı kuranları, buradaki Ağı Dağı`nı görmeden, Kirazlı`yı görmeden, Bergama`ya gidip, tek yanlı bilgi alıp, o aldıkları yanlış, yanlı bilgiler sonucunda kamuoyunu yanıltıcı beyanlar vermek yerine, öncelikle Ağı Dağı`nı görmeye çağırıyoruz. İlin bütün yetkililerini de çağırıyoruz. Neleri kaybedeceğimizi son bir kez görsünler istiyoruz. Bu bizim için son çağrıdır. Defalarca bu çağrıyı yaptık, bu son çağrıyı da yaptıktan sonra günah bizden gitti. Bundan sonra olacaklardan, gelişmelerden olumsuzluklardan biz sorumlu değiliz artık. Onu da belirtmek istiyorum. Burada özellikle Kirazlı yöresinde Karayollarında yaşanan bir gelişme var. Yolu güzergahı değişiyor adete, derinliği değişiyor. Bizim aklımıza hep şu geliyor; Bu bölgede bir maden şirketi maden çıkarmak için sabırsızlanıyor! Umarım bu gelişmelerin, karayollarındaki gelişmelerin maden şirketi ile ilişkisi yoktur. Eğer varsa, bu da çok büyük bir felaket, çok büyük bir ayıptır. Bu konuyu araştıracağız. Konuyla ilgili doğru bilgileri önümüzdeki günlerde sizlerle paylaşacağız” ifadelerini kullandı.
Hekimlerden tam destek
Çanakkale Tabip Odası Başkanı Naci Hasan Efendi ise, açıklamasında hekimlerin Özüren`e destek verdiklerinin altını çizerek, “Süreç Çanakkale kamuoyu tarafından bilinmektedir. Kazdağları, özellikle altın madencilerinin saldırısı altındadır. Bu saldırı sadece Çanakkale`yi değil, Türkiye`de yaşayan tüm insanları endişelendirmektedir. Dünyanın bir ucundan kalkıp Kazdağları`na talana gelenler, onları açıkça destekleyenler, susarak ortak olanların tarihsel sorumlulukları vardır. Bu topraklar bu insanları minnetle anmayacaktır. Son Kurşunlu Köyü direnişinde, Çanakkale Tabip Odası ve dolayısıyla hekimler ilk günden itibaren bizzat bölgeye giderek, basın açıklamaları yaparak, Türk Tabibler Birliği Merkez Konseyi`nin ziyareti ile üzerine düşenleri yapmaya çalışmıştır. Açlık grevinin sayın Bülent Özüren`in sağlığına zarar vermeden sonlanması bizleri mutlu etmiştir. Köy için madencilikten kaynaklanan sorun çözüldü mü? Bu aşamada hiçbirşey değişmedi. Direnişin bundan sonraki sürecinde bundan önce olduğu gibi, hekimler destek vererek, ihtiyaç duydukları her anda Kurşunlu Köyü`nün yanında yer alacaklardır. Çevre sağlığının olmadığı bir ortamda bireyin sağlığından söz edilemez. Özellikle vurgulamak isterim ki, Çanakkale`nin öncü kuruluşlarının derin sessizliği bizleri yaralamakta ve düşündürmektedir” ifadelerini kullandı.
“Halka sorun”
Bülent Behçet Özüren burada yaptığı konuşmasında Kazdağları`ndaki maden çalışmalarının halka sorulması gerektiğini ifade etti. Özüren, “Bizim özünde Kurşunlu`da bireysel başlayan mücadelemiz, köyümüzün ve çevremizden, özellikle de Çanakkale Çevre Platformu`ndan inanılmaz destek aldı. 22`nci günde devlete sesimizi duyarabildik. Sayın vali yardımcımız, `seni duyduk, mesajını aldık, hava şartları çok zor oradan iner misin?` dedi. Ben de `köyüm için ne yapabiliriz?` dedim. Bugün o görüşmeyi gerçekleştirdik. Tabi verilmiş kararlar olduğu için bu karanların anında değiştirilmesi mümkün değil. Biz zate bunun farkındayız. Bize şuanda devletimizin söylediği, olayın araştırılacağı, bilir kişilerce, AFAD tarafından, gerekirse üniversiteden görüşler alınarak araştırma yapılacağı söylediler. Bizim için devletin bir adım atmış olması önemli. Hep beraber takipçisi olacağız. Bitti mi? Kurtuldu mu Kurşunlu Köyü, bunu hep beraber göreceğiz. Burada Hicri Bey`in de bahsettiği gibi altın madenlerine hücum Amerikalıların o müthiş hayallerini yansıtıyor. Gerçek anlamda Kazdağları`na gelen bu emperyalistler, bugün inanılmaz zararlara sebebiyet verecekler. Bize arkalarında bıraktıkları bu pisliği yüz sene temizlemek düşecek. Kurşunlu `ya gelen arkadaşlarımızın hepsi Türkiyeli`ydi. Bursa`dan, İstanbul`dan Ankara`dan Türkiye`nin her yerinden arkadaşlar geldiler. Bu maden politikası ne yazık ki özellikle Kazdağları`nda inanılmaz yaralar açıyor. Kurban Bayramı`nda kasaba vekalet verilir ve kasap o vekalet ile kurban keser. Ben burada hükümetin halkından vekalet aldığını zannetmiyorum, bu kadar kurban kesiyorlar. Kurban ettiler çevremizi, doğamızı. Halkın desteği olmadan böyle birşeyin yapılabilmesinin yanlışlığı apaçık ortada. Benim şahsi önerim şudur, Kazdağları`nda bu tür hareketlerde referandum yapılması, halk desteğinin alınmasıdır. Eğer Kazdağları`nda yaşayan halkın onayı varsa o zaman yapsınlar. Ama Kazdağları`ndaki köylünün bir özelliği daha var. inanılmaz korku içindeler. Ormancının yeşil elbisesinden korkuyorlar, jandarmadan korkuyorlar, gelen yabancıdan korkuyorlar, uzun saçlıdan korkuyorlar, kısa saçlıdan korkuyorlar. Korkuları var ve bütün değiller. Yanyana iki tane köy birbirlerine yardım için gidip gelmiyorlar. `sakın onlara bulaşmayın, yanarsınız` düşüncesi var. Ne yazık ki o köylerden bizim yardımımıza gelen olmadı. Biz onlara şimdi Kurşunlu Köyü olarak, yanlarında olduğumuzu göstermek istiyoruz. Onlar bizi kardeş olarak görebilirler” dedi.
“Ağı Dağı için de beraber olacağız”
Bülent Behçet Özüren konuşmasında çevrenin korunmasının önemine değindi. “Çevre Platformu`nun hazırlardığı bu organizasyonların içinde bize şunu gösterdiler; İçlerinde ateistler vardı, komünistler vardı, ülkücüler vardı, herhangi bir partiyi gözetmeyen sıradan arkadaşlarımız da vardı. Orada çevreyi koruma asgari müştereğinde beraber olduk” diyen Özüren, “Beraber güzel anlar geçirdik, çok keyifli anlardı. Çünkü insan yalnız olmadığını hissettiği anda en güçlü olan odur. Fakat benim arkadaşlara bir tavsiyem var; eğer bir davaya hayatınızı koyacak kadar inanmışsanız, başarısız olmanız söz konusu değildir. Çünkü burası Çanakkale. Burası yedi düvelin tokat yediği yerdir. Yine aynı şekilde yurdumuza gelmeye çalışan bu insanlara bence Çanakkaleliler olarak gerçek tokatı atacak cesaretimiz de var, gücümüz de var. imdat dediğimiz zaman, mutfağındaki yemeğini bırakabilecek, dersini bir kenara bırakabilecek, arkadaşınla muhabbetini bırakıp gelecek arkadaşlarımıza ihtiyacımız var. Biz bundan sonra Ağı Dağı`nda da beraber olacağız, çadırlarımız hazır, daha toplamadık. Eğer bu duyarlılığı gösterirsek, bizden sonra gelecek nesillere Kazdağları`nı bırakma imkanımız var, bunun bilincindeyiz. Bizim 20 gün önceki ağaçlarımız yok oldu. Biz bu duruma engel olamazsak bizden sonraki nesillere ancak hikayeler anlatabiliriz. Bizim üstümüze en büyük sorumluluğu gelecek nesiller yüklüyor. Burası kimsenin arka bahçesi değil, bu çamları, göknarları kimse dikmedi, biz geldiğimizde buradaydılar” ifadelerini kullandı.
Özüren, bir söz daha verdi
Bülent Behçet Özüren, açıklamasında “Ben verdiğim sözleri tuttuğuma inanıyorum. Yine bir söz daha vermek istiyorum. Bu çevre konusunda, bu duyarlılık noktasında Allah`ın bana verdiği ömür içinde mücadele etme sözünü veriyorum” dedi. “Şimdi bu görüşmeler ışığında tabiki açlık grevi bitti” diyen Özüren, “Biz valibeyle görüşemedik, Vali Yardımcımız Bekir Sıtkı Dağ ile görüştük. Kısacası, bizim savlarımızın doğru olup olmadığını araştıracaklarını söyledi. AFAD ekibinin görevlendirileceğini, belki üniversiteden bilir kişi göndereceklerini söyledi. Konuyu inceleyeceklerini söylediler. Bizim için ümitli olan yanı bu, biz söylediklerimizin ıspatlanacağını düşünüyoruz. Maden şirketi taahhütlerini bozmuş durumdu. Bunlarla ilgili önlem alınacağını da söyledi. Mesela dün akşam ben oradan indikten sonra maden şirketi bir saat fazla çalıştı. Hemen bir suistimal söz konusu. İki kamyonla çalışması gerekiyordu, dört kamyonla çalıştı. Benim oradan inişimi fırsat biliyorlarsa, benim oraya çıkmam çok zor değil. Çıkar ve durdururuz da” şeklinde konuştu. Kurşunlu Köyü Muhtarı Muharrem Gürel ise, “Vatandaşlarımızın can güvenliği tehlikede, buraya bir önlem alınmasını bekliyoruz” talebinde bulundu.
“Vicdanları ile başbaşa bırakıyorum”
Köy sakinlerinden Arkeolog Kaan Baraş de Skepsis Antik Kenti ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Baraş, “Ben mesleki olarak konuyu kısaca değerlendirmek istiyorum. Malumunuz Killik Tepe mevkiinin hemen yanında birinci derecede arkeolojik sit alanı, Skepsis antek kenti var. Bundan yaklaşık bir yıl önce Killik Tepe`de açılması düşünülen bir maden ocağı gündeme geldiğinde tabiki hemen Klütür Varlıklarını Koruma Kurulu devreye girdi. Burada arkeolojik sit alanı olduğu ve izin alınması gerektiği belirtildi. 7 kişiden oluşan bir kurul var. Bu kurulun bir üyesi de Çanakkale Arkeoloji Müzesi`dir. Bu vesile ile Çanakkale Arkeoloji Müzesi`ne, çalışanlarına ve müdürüne son söz teşekkürlerimi, meslek arkadaşları, kardeşleri, Kurşunlu Köyü halkına adına iletiyorum. Çünkü bu imza atan yani birinci derecede arkeolojik sit alanı yanında maden çalışması olmasın diyen tek kurul üyesi Çanakkale Arkeoloji Müzesi`dir. Diğer 6 üye, başta başkan sayın Prof. Dr. Coşkun Özgünel olmak üzere sessiz kalmışlardır. Başkanı bir kenara bırakırsak, dier 5 üye gelmişler. Bizzat inceleme yapmışlardır. Hiçbirisi burada buna izin vereceklerini söylemediler. Aksine burada bu işin yapılmaması gerektiğine kanaat getirmişlerdir. Fakat sayın başkanın bir profesör olduğunu, bir arkeolog olduğunu onun vereceği kararın önemli olduğunu söylediler. O verilen karar Çanakkale Arkeoloji Müzesi hariç herkes imza atmıştır. Dünya tarihi açısından Anadolu toprakları çok değerli ve zengindir. Bu zenginliklerden bir tanesi de Skepsis antik kentinin böyle utanılası ve rezil bir duruma düşmesine neden olunmuştur. Kendilerini vermiş oldukları bu karardan dolayı onları bir meslektaşları olarak vicdanları ile başbaşa bırakıyorum” dedi.