AK Parti Çanakkale Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Bülent Turan, yeni anayasa paketini, referandum sürecini ve çalışmalarını sürdürdüğü “EVET” kampanyasını gazetemiz Çanakkale Olay’a değerlendirdi. 16 Nisan’da oylanacak olan Anayasa Paketi’ni istikrarın kalıcılığı olarak değerlendiren Turan; “Yönetim sisteminin demokrasi ve istikrar sağlaması gerekir. Bu ikisinin bir arada olması şarttır. Mevcut yönetim sistemi demokrasi ürettiği gibi sürekli olarak istikrarsızlık üretiyor. Cumhuriyet tarihinde 65 hükümet kurulmuş. Bunların 35’i bir yıl ve bir yılın altında iş başında kalabilmişler. Hükümetlerin ömürleri ortalama 1.5 yıl olabilmiş. Böyle bir sistemin istikrar üretmesi mümkün değil. Yeni sistemde vatandaşın oy verdiği hükümet ertesi gün kurulabilecek. Mesela AK Parti meselesi değildir.” dedi.
Referandum Kampanya süreciyle ilgili olarak da Bülent Turan “Kararsızların büyük oranda kararını verdiğini “EVET”le Türkiye’nin demokratikleşeceğini ve bu sistemle bir üst lige çıkacağını vurguladı. Turan “Bizler toplum olarak istikrarsızlıktan, hükümet krizlerinden çok çektik. Artık ileriye doğru bakmak istiyoruz. İleriye bakalım ve ülkemizin kalkınması için çalışmak istiyoruz. Koalisyon krizleri, Cumhurbaşkanı-Başbakan krizleri olmasın istiyoruz” dedi.
İşte Bülent Turan’ın Çanakkale Olay’a yaptığı o açıklamalar;
OLAY: 16 Nisan’da referanduma gidiliyor. Siz 18 maddelik anayasa değişikliğini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu paket neler getirecek?
TURAN: Bu paket en genel anlamda kalıcı istikrar getirecek. Yönetim sistemlerinin demokrasi ve istikrar sağlamaları gerekir. Bu ikisinin bir arada olması şarttır. Mevcut yönetim sistemi demokrasi üretemediği gibi sürekli olarak istikrarsızlık üretiyor. ABD’de ise, 1789’dan 2016’ya kadar 44 başkan iş başında kalmış. Bizde ise, Cumhuriyet tarihimizde 65 hükümet kurulmuş. Bunların 35’i bir yıl ve bir yılın altında iş başında kalabilmişler. Hükümetlerin ömürleri ortalama 1,5 yıl olabilmiş. Böyle bir sistemin istikrar üretmesi mümkün değil. Yeni sistemde hükümetin kurulamaması gibi bir durum söz konusu olamayacak. Milletin sandıkta oy verdiği ertesi gün hükümet kurulacak. Yoksa mesele AK Parti meselesi değil.
İşin istikrar tarafı dışında bir de demokrasi ve temsilde adalet kısmı var. ANAP %32 ile tek başına iktidara geldi. AK Parti 2002 yılında %34 ile tek başına iktidar oldu. Yeni sistemde ise, hükümeti kuracak olan Cumhurbaşkanı %50’den fazla oyla seçilmek zorunda. Dolayısıyla bu sistem temsilde adaleti, demokrasiyi ve kalıcı istikrarı bir arada sağlayacak. Türkiye’yi daha demokratik bir geleceğe hazırlayacak. Güçlü hükümet ve yürütme sistemiyle vesayet düzeni ortadan kalkacak, demokratik gelişimde, dönüşümde kesintiler olmayacak. Millet temsiliyetini güçlü bir şekilde sağlayan bir yönetim şekli olacak.
OLAY: Uzunca bir süredir sahadasınız. Yurttaşlarla bir araya geliyorsunuz. Yurttaşlardan aldığınız yanıtı nasıl özetlersiniz?
TURAN: Gittiğimiz her yerde büyük bir ilgi söz konusu. Kararsızlar büyük oranda kalmadı, herkes kararını verdi. AK Parti tabanı zaten uzun zamandan bu yana yönetim sistemi değişikliğinden yana olduğunu ortaya koymuştu. Siyaset akademilerinde, genç kürsü programlarında, danışma meclislerinde bu konu son birkaç yıldır konuşuluyor zaten. Dolayısıyla AK Parti tabanının yabancı olduğu bir mesele değil.
MHP tabanında da kararsız seçmenin kalmadığını sahada görüyoruz. “Hayır” cephesine çalışanların birçoğu kongre hesabına düşmüş olanlar. Yoksa milletini düşünen ülkücüler kararlılıkla “evet” diyor. Kendi koltuklarının derdine düşenler ise “hayır” diyor. Bundan dolayı her gittiğimiz her yerde olumlu tepkilerle karşılaşıyoruz.
OLAY: Siz anayasa değişikliğine neden ‘evet’ diyorsunuz?
TURAN: Ülkemiz daha demokratikleşeceği için, Türkiye’nin bu sistemle bir üst lige çıkacağını bildiğim için “evet” diyorum. Bizler toplum olarak istikrarsızlıklardan, hükümet krizlerinden, darbelerden çok çektik. Şu anda 65. Hükümet iş başında. Daha evvel kurulan 64 hükümetten 35’i bir yıl ve bir yılın altında ülkeyi yönetmişler. Böylesine krizlerle dolu bir Türkiye’de yaşadık. Artık geriye dönüp bakmak istemiyoruz. İleriye bakalım ve ülkemizin kalkınması için çalışalım istiyoruz. Koalisyon krizleri, Cumhurbaşkanı - Başbakan kavgaları olmasın istiyoruz.
Türkiye, büyük bir ülke. Bu potansiyelini kullanabileceği şekilde yönetilmesi lazım. Bunu sağlayacak olan en önemli şey de kuralları belirlenmiş ve istikrar üreten bir yönetim sistemidir. Özal ile Yılmaz, Demirel ile Çiller, Sezer ile Ecevit aynı siyasi arka plandan gelmelerine rağmen gerilimli ilişkileri oldu. Bu gerilimler, ülkenin geri kalmasına, fakirleşmesine neden oldu. Bu tür krizleri tarihe gömmek için anayasa değişikliğine “evet” diyorum. Tek bir Başbakan Cumhurbaşkanı kavgası olmayacak.
OLAY: “Evet” çıktığında nasıl bir Türkiye, “Hayır” çıktığında nasıl bir Türkiye ve uyanacağız?
TURAN: “Hayır” çıktığında, CHP tutturduğu bu “ılımlı” söylemi terk ederek yeniden fabrika ayarlarına dönecek. Siyaset kurumu istikrarsızlıklara gebe olacak. Eskiden yaşanan hükümet krizleriyle, darbelerle, vesayet düzeni kurma çabalarıyla Türkiye enerji kaybedecek.
“Evet” çıktığında ise, yeni bir Türkiye’nin kapısını aralamış olacağız. Cumhuriyetimizin 100. yıl hedeflerine kararlılıkla ilerleyecğiz. Artık istikrar istisna olmaktan çıkıp kural haline gelecek. İktidara kim gelirse gelsin Türkiye istikrar içinde yönetilecek. Siyasetin kalitesi yükselecek, bürokratik vesayet sona erecek. Bu anlamda Türkiye daha büyük, daha gelişmiş, daha kalkınmış bir ülke haline gelecek. Yarın AK Parti olsa da, olmasa da sistemin sağlam olmasından kaynaklı Türkiye iyi yönetilecek. Bu yüzden referandum Türkiye için tarihi değerdedir. Çanakkalemize yatırımlarımıza ve devam ettiğimiz Ezine OSB, Troia, Asos, Köprü, Tarım alanında yapılan yatırımlarımıza kararlılıkla devam edeceğiz.
OLAY: Bu anayasa paketinde en çok eleştiri alan konu tek adama bu kadar yetki verilir mi? Sorusu ve tüm yetkilerin tek elde toplanması. Sizin bu konuda ki değerlendirmeniz nedir?
TURAN: Tek adam iddiasını çok yersiz buluyorum. Tek adam olma iddiasında olan bir adam, bir sistem, 5+5 yıl ile limitli bir süreç ön görmez. Bir kişi aday olacak beş yıllığına, başarılı olabilirse ve yüzde 51 oy alır ise seçilebilecek. Sonraki 5 yıl çok başarılı olur ise 5 yıl daha devam edecek. Ancak ne kadar başarılı olursa olsun, ikinci 5 yıldan sonra bir daha Cumhurbaşkanı olma yetkisi yok. Şu anki mevcut sistemde Cumhurbaşkanı`nın vatana ihanetten başka yargılanma imkanı yok. Ama yeni sistemde bazıları ne kadar zor diye iddia etse de en azından yargılanma imkanı var ama şu an hiç yok. Biz hiç yargılanma imkanı olmayan bir Cumhurbaşkanı`ndan meclisin belirli çoğunluğuyla yargılanma imkanı olan bir Cumhurbaşkanı yapıyoruz. Ayrıca şu anki imzada hiç bir sorumluluğu olmayan Cumhurbaşkanı`ndan yeni dönemde İdari Mahkemesi`nin incelemesine tabi, meclis denetimine tabi bir Cumhurbaşkanı`ndan bahsediyoruz. O yüzden halk denetiminin olduğu, seçim denetiminin olduğu, gider denetiminin olduğu bir kişinin tek adam iddiasını ben doğru bulmuyorum. Kaldı ki tek adam dediğiniz tek muhtar demek, tek belediye başkanı demek, tek kaymakam demek... Aynı şey bunlar. Bir yerde bir tane belediye başkanı olur ama tabi ki meclis üyesi olur. Bir muhtar olur tabi ki azası olur, muhtarın başına bir iş geldiği zaman bir numaralı aza onun yerine geçer ve köyü seçime götürür. Bizde de aynı mesele var. Tek adam diye ifade edilen haksız olarak düştüğüm bu ifade Cumhurbaşkanı`nın işini yaparken başına bir iş gelirse yargıç tarafından seçime gitme imkanı sağlayan bir sistemden bahsediyoruz. Tek adam değil bence tüm dünyada örnek olacak bir adamdan bahsediyoruz. Yani tek adam dediğiniz sorumsuz bir adam değil ki. Tam aksine altını çizerek bahsediyorum şu anki Cumhurbaşkanı sistemi içerisindeki Cumhurbaşkanı sorumsuz olan yargıda konumu olmayan, mecliste konumu olmayan, yetkisi olan ama sorumluluğu olmayan bir sistem. Biz diyoruz ki bu doğru değil, şu anki sistem bizim işimize geliyor. Şu anki Cumhurbaşkanı`nı seviyoruz, şu anki sistemi de Cumhurbaşkanı`nın yetkisi olduğu halde Cumhurbaşkanı`nın bakanlık toplantısını yaptığı, atama yaptığı, imza attığı halde hiç bir sorumluluğu yok. Hem meclis denetimini, hem yargı denetimini geçerli hale getirmeye çalışıyoruz. Tek adam iddiasını doğru bulmuyorum, vatandaşlar da bunu anladı zaten. Sözüm ona ana muhalefet lideri `iki tane kaptan var` diyor, yalan. Her gün uçaktayız, uçakta iki tane kaptan olur; yanındaki yardımcısıdır. İlk kaptanın başına bir iş gelirse ikinci kaptan diye ifade edilen kişinin, birinci yani esas kaptanın yanına geçip dümeni almasıdır. Aynen bizim de Cumhurbaşkanı`nın başına bir iş geldiğinde yardımcısının 45 gün içerisinde seçime götürmesi sürecidir. O yüzden kaptan bir tane olur. Lider bir tane olur. Tabi altında sınırları, yetkileri, yardımcıları olacaktır. Ama dediğim gibi tek adam iddiasını ben doğru görmüyorum.
OLAY: Atanacak olan Yardımcıların ve Bakanların meclise karşı sorumlu olmamaları konusu da eleştiriliyor.
TURAN: Bakanlar Kurulu`nun meclise karşı sorumluluğunun olmamasını da çok yersiz buluyorum. Şundan dolayı; bir defa meclisin yetkileri içerisindeki soru sorma, genel görüşme yapma benzeri soruşturma komisyonu kurma gibi meclisin şu anki tüm hakları var. Sadece sözlü soruşturma imkanı kaldırılıyor, onun da gerekçeleri var. Meclisin içerisinden olan hükümet şu an ayrı bir yürütme erkinden oluşacağı için bu imkanı vermiyoruz. Yoksa kuvvetlerin ayrılığı dediğimiz şeye aykırı bir şey yapmış oluruz. yani kuvvetler ayrılığının biz demokrasinin gereği olarak düşünüyorsak tabi ki bakanların ayrı meclisin ayrı iş yapması lazım. Şu an bakanın vekil olma iddiası var, vekilin bakan olma iddiası var... Bakan vekille `iyi ilişki kurmak zorunda`, vekil bakanla `iyi ilişki kurmak zorunda`... Niye? Her gün beraberler bu insanlar, iç içe girmiş erklerden bahsediyoruz ama yeni sistemde bakanlar kurulunun görevi çok net olarak ayrı olacak, yasamanın görevi çok net olarak kendi mecrasında devam edecek. Bu iki erk kendi demokratik rejimi içerisinde yürüyüşe devam edecek. Fren denge sistemi içerisinde. Ama şu anda, özür dileyerek söylüyorum ne deve ne kuş olan bir sistem var. Bakanın ne zaman vekil olacağının, vekilin ne zaman bakan olacağının belli olmadığı bir sistem var. O yüzden biz ayrı olmasını yani bu kuvvetler ayrılığının olmasını önemsiyoruz.
OLAY: Erken seçim ihtimali var mı?
TURAN: Önümüzde bir tane iş var. Bir hafta on gün sonra halkımızın önüne gidecek bir paket var. Bu paketi halkımıza anlatmaktan başka bir iddiamız yok. Bizim seçimimiz 2019`da. Yeni süreç ne gösterir bilemiyorum. Ama dediğim gibi halkımıza sunduğumuz paketin anlatılması sürecindeyiz şu anda. Sadece bunu konuşmak istiyorum.
OLAY: 16 Nisan’da yapılacak olan referandumda hem Türkiye hem de Çanakkale için nasıl bir sonuç bekliyorsunuz?
TURAN: Şimdiye kadar milletimiz bizi hiç yalnız bırakmadı. Biz de hiç milletimize rağmen bir iş yapmadık. Milletimizin kötülüğünü isteyen bir iş yapmadık. Her zaman milletimizin emrinde olmamızdan, milletimizin yolunda yürümemizden dolayı da hiç bir zor dönemde milletimiz bizi yalnız bırakmadı. 15 Temmuz bunun göstergesi, seçimler bunun göstergesi, parti kapatma davası bunun göstergesi, 17 Nisan bunun göstergesi... Daha bir sürü örnek var. Her sıkıntıyı biz milletle aştık. Abdullah Gül dönemini hatırlayın. Cumhurbaşkanı adayımız Abdullah Gül deyince biliyorsunuz başta CHP olmak üzere `asla olamaz` şeklinde krizler üretildi ve yıllardan beri onlarca Cumhurbaşkanı`nın meclise seçimini usulen tabi hale getirmediler bizi. Ne yaptık? Seçim kararına halk ile gittik. Yine halk bize bu konuda destek verdi. Her sorunumuzu biz halkımızla çözdük. Ben bu konuda da halkımızın bizi yalnız bırakmayacağını ve ciddi bir oy farkıyla evet diyeceğini düşünüyorum. Kaldı ki halkımızın evet demesi de hayır demesi de başımızın tacıdır. Evet demesi de hayır demesi de ülke halkının verdiği karardır. Halkımızın verdiği kararı baş tacı yapacağız. Çanakkale de bizi yalnız bırakmadı; Çanakkale de Ak Parti`nin oyları belli, MHP`nin oyları belli. Tabi ki her partide, MHP`de de kongre krizi ihtilaf söz konusu olabilir ama büyük oranda MHP`lilerin evet diyeceğini düşünüyorum. Ak Parti ile MHP`nin bir kısmı ile bir rakam çıkar ortaya...
OLAY: Referandumla ilgili Çanakkale’ye nasıl bir mesajınız olacak?
Turan: Çanakkale sadece biz Çanakkaleliler için değil, bütün Türkiye için, yüreği vatan sevgisiyle çarpan her vatandaşımız için çok özel bir şehir. Bugüne kadar bütün süreçlerde Çanakkale halkı bizim yanımızda oldu. Biz de yaptığımız tüm işlerde Çanakkalemize layık olmak için çaba gösterdik. Referandumda da Çanakkale’nin güçlü bir şekilde “evet” diyeceğini, demokratik bir Türkiye’nin inşa edilmesine destek vereceğini düşünüyorum. Kısacası, millet devletine sahip çıkacak. Artık devletin milleti değil, milletin devletinin olacağı bir sisteme “evet” diyecek.