Ülkemizde klasikleşmiş bir yöntem.
Faili meçhul cinayetlerin sorumlularının en sonunda sığındıkları onlar için güvenli bir liman zaman aşımı
Mumcu’nun katilleri de şimdi o limana sığınmak üzereler.
Fakat yanılıyorlar; Hrant’ın arkadaşları “bu dava biz ne zaman bitti dersek o zaman bitecek” diyerek bu konudaki gerçeğin altını çizdiler.
Bu şu demek; er ya da geç bu karanlık güçler ile hesaplaşılacak, ne kadar korunsalar da, himaye görseler de…
Uğur Mumcu anma etkinlikleri kapsamında saat 17. 00`de Cumhuriyet Meydanı’nda buluşulacak, oradan Türkan Saylan Sosyal tesislerinde düzenlenecek panele geçilecek. Panelin konukları Odatv davasının 19 ay tutuklu kalmış gazetecilerinden Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu. Tutuklu gazetecilerin bu yıl ki panelin konusu olmaları çok anlamlı. 20 yıl önce gazetecileri yok ederek susturmayı seçen zihniyetin günümüz versiyonunu onlardan dinleyeceğiz.
Sonuçta senaryo aynı…
Gerçeklerin yok edilmesi, dile getirenlerin susturulması girişimleri.
Çanakkalelilere bir çağrı yapmak istiyorum.
Bu yıl, Uğur Mumcu’yu anmak daha bir anlamlı hale gelmiştir.
Ülkenin nerdeyse açık cezaevine dönüştürülmeye çalışıldığı, demokrasi özgürlük insan hakları savunucusu bütün kesimlerin şiddet ile baskılandığı koşullarda; gelin demokrasi ve emek güçleri olarak Çanakkale’den bir mesaj verelim.
Güçlü bir katılım yaratalım, bu ses tüm ülkeye dalga dalga yayılsın
Demokrasi, barış, emek ve insan hakları taleplerimizi, Mumcu’nun katillerinin zaman aşımı koruması altına alınmasına karşı tepkimiz ile birleştirelim.
“Mumunu karanfilini al sen de katıl” çağrısına katılımlarımız ile cevap verelim.
Bu çağrıya bende, mumunu karanfilini ayrıca yanına dostlarını alarak gel çağrısı ile bir destek vermek istiyorum.
Gıda terörüne dikkat
Ülkemizde sağlıklı gıdaya ulaşmak artık son derece zorlaştı.
Medya’dan her gün bu konudaki haberleri takip ediyoruz.
Peki yetkililer bu konuda ne yapıyor?
Dün gazetemiz haber merkezi, gıda kontrol şubesi yetkilileri ile İstanbul’da kontrolü yapılan ve balıklarda önemli ölçüde ağır metal bulunan bir habere karşılık Çanakkale’de durumun ne olduğu konusunda bir temasta bulundular.
Aldıkları cevap hayret verecek nitelikteydi.
“Susma haklarını” kullanmışlardı.
Bu ülkede insan değeri gerçekten bir anlam ifade etmiyor.
İnsan sağlığını ciddi anlamda riske sokacak bir konuda ülkenin sorumlu kurumu nasıl olur da susar.
Bu kabul edilebilecek bir durum değildir.
Diğer yandan da bakıyorsunuz, gıda güvenliği açısından risk oluşturacak birçok ürün yetkili kurumların izni ile ithal edilebiliyor. O zaman da insan, önemli olan insanlarımızın sağlığı değil herhalde diye düşünmeden de geçemiyor.
Böyle bir ülkede yaşıyor olmanın sonuçları mıdır diyelim ne diyelim?
Ben de şaşırdım doğrusu diyecek bir şey bulamıyorum…