Çanakkale siyasi hayatında çok uzun yıllardır yer alan, sosyal demokrat kesimde önemli görevler üstlenen ve her şeyden önemlisi Çanakkale halkının oyları ile her seçimde kendisine yönelik ilgi ve sevgiyi artırarak 2002’den bu yana kentin belediye başkanlığı görevini yürüten Ülgür Gökhan son iki yıldır provokatörlerin hedefi haline geldi… Kent dışından gelerek görev yapan polis memurunun 15 yıldır belediye başkanlığı yapan Ülgür Gökhan’ın (belediye başkanı olduğu hatırlatılmasına rağmen) üzerini araması, yine kent dışından getirilerek ve örgütlü olarak stadyumda konuşlandırıldığı tahmin edilen kimselerin Başkan Gökhan’ın konuşması sırasında nezaketten ve görgüden uzak bir şekilde provokasyona girişmeleri bardağı taşırdı… Kendine “Barışın ve özgürlüklerin kenti” diyerek, barışı, sevgiyi, kardeşliği, bir arada yaşamayı ve hoşgörüyü içselleştirmiş yurttaşların barındığı Çanakkale, artık eski “Çanakkale” değil… Siyasi kültürü giderek değişen, hoşgörüden, sevgi ve barıştan uzaklaşan Çanakkale, tüm bu yaşananlara layık değil… Ancak Çanakkale’nin aydınlık insanları, laikliği, hoşgörüyü, demokrasiyi sonuna kadar savunmaya devam edecek…
Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, ıslık ve yuhalamalara aldırmadan geçen yıl olduğu gibi bu yıl da konuşmasını gerçekleştirdi, doğru bildiğini söyledi. Gökhan, “102 yıl önce toplumun tüm katmanlarının, diline, mezhebine, kim olduğuna, nereden geldiğine bakmadan birlikte yaşamı kurdukları ruhtur. Yalnızca kendi istikballerini düşünenler, bu ruhu asla anlayamaz. Kaybetmeyi ahlaksız bir zafere tercih edenler, Çanakkale Ruhunu asla bilemez" dedi. Başkan Gökhan, provokasyonlar arasında "Kıymetli Konuklar, Çanakkale kendisine çağıran, Çağırdıkları ile bir daha asla kopmaz bağlar kuran bir şehirdir. Troia’dan Anafartalara, İda’dan Gelibolu’ya tarihin, coğrafyanın, efsanelerin vahasıdır Çanakkale. 102 yıl önce, bizi vatansız bırakmak üzere sularımıza gelen, bugünse, deniz canlılarına yuva olmuş o gemileri, duyuyor musunuz denizin dibinden gelen sesi. Barış diyor o ses, Barış!” ifadelerine yer verdi…
Gökhan, “Varlık sebebimiz Çanakkale’mize hoş geldiniz diyorum. Sizleri, tarihin 102 yıl önceki zamanlarında, 102 yıl önceki mekânlarında, Bir ulusun uyanışı, akıl almaz direnişi, karanlık dehlizler aşarak aydınlığa çıkışı adına bir yolculuğa çıkarmak isterim" diyerek başlayan Başkan Gökhan`ın konuşmasının devamında şu ifadeler yer aldı;
“Barış diyor o ses, Barış!”
Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan; "Kıymetli Konuklar, Çanakkale kendisine çağıran, Çağırdıkları ile bir daha asla kopmaz bağlar kuran bir şehirdir. Troia’dan Anafartalara, İda’dan Gelibolu’ya tarihin, coğrafyanın, efsanelerin vahasıdır Çanakkale. Hektor’la, Fatih Sultan Mehmet’le, Mustafa Kemal Atatürk’le, ölümsüz kahramanların anavatanıdır Çanakkale. Herkes Çanakkale’yi, özellikle Gelibolu Yarımadasını, ömründe bir kez olsun görmek ister. Savaşın tüm şiddetiyle yaşandığı karşı kıyılara gelip, o havayı soluyanların, tüyleri ürperir, yürekleri titrer. Yüzbinlerce şehidin kanıyla sulanmış bu topraklar, yüzbinlerce ziyaretçinin gözyaşlarıyla da sulanır. Kilitbahir sırtlarında bir dörtlük selamlar gelip geçenleri; `Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın bu toprak, bir devrin battığı yerdir. Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın, bir vatan kalbinin attığı yerdir` der o dörtlük. Şairin dediği gibi bir kulak versek, kim bilir bu topraklar bize neler söylüyordur? Haydi, hep birlikte kulak verelim şimdi o sessizliğe... Mesela; bugün Boğazın altında yatan savaş gemilerini dinleyelim, 102 yıl önce, bizi vatansız bırakmak üzere sularımıza gelen, bugünse, deniz canlılarına yuva olmuş o gemileri, duyuyor musunuz denizin dibinden gelen sesi. Barış diyor o ses, Barış! Boğazımızın iki yanında, dimdik duran kalelere kulak verelim, Ne diyor kaleler; `Biz yetmiyor muyuz ki aranıza yeni kaleler ördünüz? Ne oldu size, ne zaman sizden, bizden, onlardan oldunuz. Gelibolu Yarımadası; bir varoluş mücadelesinin adı ve soyadıdır. Bu yarımada ki, bir anadır. Kucağında, koynunda sakladığı; dili, dini, rengi farklı, ama öz be öz evlatları vardır. Bu yurda böyle bir ana ve bağrına bu kadar evlat artık yeter. Ağlayan anaların gözyaşları dinsin, artık yeter" dedi.
“Çanakkale ruhu çok derin bir ruhtur”
Konuklara seslenen Başkan Gökhan, herkesin mutlaka siperlere gitmesi gerektiğini belirterek; “Mutlaka siperleri görün, başınızı kaldırıp sanki savaştaymışsınız gibi hissedin. Gerçekten hissederseniz, centilmenler savaşı o an gözlerinizin önünde canlanır. Bir bakarsınız, Mehmetçik yaralı Anzak askerini kucaklamış, Bir bakarsınız, düşman siperler arasında tütün, konserve takası başlamış, şimdi ise; eğer açılmış ellerden daha fazlaysa sıkılmış yumruklar, birleştirmeden daha çoksa ayrıştırmalar, yaftalamalar, yok saymalar. İşte cehennem orasıdır. Çanakkale ruhu çok derin bir ruhtur, ona mutlaka sahip çıkılmalıdır. Sahip çıkılmadığında, sonuç apaçık ortadadır. Çünkü biz; 102 yıl önce vatan savunması için siper kazanları da gördük, 100 yıl sonra vatanı parçalamak için hendek kazanları da gördük. Çanakkale Ruhu ülkemizin anayasasıdır. 102 yıl önce toplumun tüm katmanlarının, diline, mezhebine, kim olduğuna, nereden geldiğine bakmadan birlikte yaşamı kurdukları ruhtur. Yalnızca kendi istikballerini düşünenler, bu ruhu asla anlayamaz. Kaybetmeyi ahlaksız bir zafere tercih edenler, Çanakkale Ruhunu asla bilemez" dedi.
“Mustafa Kemal’i anlamak için en doğru yerdesiniz”
Konuşmasında “Anafartalar’ı ziyaret edin” diyen Başkan Gökhan; “Orada Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal’i göreceksiniz. Onu burada, Çanakkale’de yok saymaya çalışanlara, işte o an lanet edeceksiniz. İşte Çanakkale’desiniz, Mustafa Kemal’i anlamak için en doğru yerdesiniz, Mustafa Kemal’i, Cumhuriyet’i, özgürlüğü, bağımsızlığı, barışı anlamak istiyorsanız, Çanakkale’den asla eliniz boş dönmezsiniz. Mesela Çanakkale’de; çıkarma tehlikesine karşı, tüm Gelibolu Yarımadasının sorumluluğunun, Mustafa Kemal’in emrindeki 19. Tümen de olduğunu öğrenirsiniz, onun; savaşın seyrini, ülkenin kaderini değiştiren insan olduğunu öğrenirsiniz. Tüm bu gerçekler nasıl görmezden gelinir, nasıl, `Çanakkale’ye uğramamış bile` denilir, doğrusu anlamak mümkün değil ama onu anlamak da zor iş biliyorum. Onun yaptığı da çok zor işti, Her yiğidin harcı değildi onu da biliyorum. Çünkü onu anlamak; 7 düvele kafa tutacak ve milim sarsılmayacak cesaret ister. Savaşı karargâhtan değil cepheden yürütecek yürek ister. Düşman oyunlarını görüp onu alt edecek zeka ister. 4 saatlik uykuyla, özgür bir ülke için dayanacak direnç ister. Savaştıklarınızı bile `onlar bizim de evlatlarımızdır` diye bağrınıza basacaksınız, engin bir gönül ister. Diyarbakırlı, Edirneli, Çorum’lu, yani tüm Anadolu, 102 yıl önce buradaydı. İşte bugün biri; Alevi Sünni, Kürt Türk ayrımı yaparsa 102 yıl geriden bir `ahh` sesi yükselir. İşte o zaman ayrım yapana `incitme yazıktır Ata’nı` demek gerekir. Çünkü biz biliriz ki, Çanakkale kahramanlarının toplu vurduğu için yürekleri, onları top bile sindiremedi. 15 Temmuzda tankın, tüfeğin, uçağın karşısında dik duranlar da işte öyleydi. Devlet içinde çöreklenenlerin darbesine, millet izin vermedi, haklarını yiyenlere, adaletlerini çalanlara, millet izin vermedi, o sebeple ayrışmanın esiri olmamak için, birlikteliğin eserini yazmalıyız" ifadelerini kullandı.
“Kadınların anıtları pek yoktur ama bu topraklara emekleri çoktur”
Çanakkale ve tüm Anadolu`nun, vatan savunması uğrunda yaşanmış pek çok insani hikâyenin harman olduğu eşsiz bir coğrafya olduğunu belirten Gökhan; "Bu coğrafyayı var eden de, adını Anadolu eden de, bu toprakların isimsiz kahramanları kadınlardır. Fakat kadınların anıtları pek yoktur ama aziz hatıraları ve bu topraklara emekleri çoktur. Çanakkale ruhu, kadınlarımıza borcumuzu da hatırlatır. Bu ruh, otobüsteki hemşireyi şortu yüzünden tekmeleyeni utandırmalıdır. Bu ruh, minibüsteki liseliye örtüsünden dolayı saldıranı yaralamalıdır. Bu ruh, kadını dövenin yakasına yapışmalıdır. Çanakkale Ruhu, Özgecanlara kıyanları, yerin dibine sokmalıdır. Çünkü biz biliriz ki; Her kadın Zübeyde Hanım gibi eşsiz, Sabiha Gökçen gibi yüksektedir.Halide Edip gibi cesur, Afet İnan misali bilgindir. Müzeyyen Senar şarkısı gibidir `benzemez kimseye`. Harikalar yaratan İdil Biret’dir, zamanların ötesine taşınmış bir Muazzer İlmiye Çığ’dır. Her kadın Türkan Saylan gibi sorumlu, Türkan Şoray gibi sultandır" dedi.
"Artık gençler ölmesin, yaşasın istiyoruz"
Mutlaka Anzak Koyu`na da gidilmesi gerektiğinin altını çizen Başkan Gökhan; "Orada Atatürk’ün, evlatlarını uzak diyarlarda kaybetmiş Anzak annelerine; `Onlar artık bizim de evlatlarımızdır` diyen, barış dilini duyarsınız. Savaştan barış çıkarmak zordur derler. İşte Çanakkale Ruhu bu zoru başarmış, savaştan dersini alıp, barışı doğurmuş topraklardır, burası sözün bittiği, sessizliğin çok şey anlattığı, herkesin hemşeri olduğu yerdir. Bizler ne mutlu ki hepimiz Çanakkaleliyiz, Barışın Kenti`nde barışın sesini hep birlikte yükseltiriz, Bazen bir çığlık, bir çığ başlatır, Bunu da iyi biliriz.Kıymetli Misafirler, Bu topraklarda 15 yaşında, 18 yaşında gençler yatıyor. İnsan bir düşününce; gençlerini kaybedip kazandığı özgür bir vatanın kıymetini daha iyi anlıyor. Fakat artık gençler ölmesin, yaşasın istiyoruz. İzmir’de Fırat Çakıroğlu, Ankara’da Eren Akın, Şırnak’ta Naci Adıyaman ölmemeliydi. Çanakkale’de son iki yıl içinde; Fatih Duru, Ulaş Açıkgöz ölmemeliydi. Halil İbrahim Eriç ve Kıvanç Kaşıkçı ölmemeliydi. Sevgili gençler, liseliler, üniversiteliler; bu toprakları dönemin kahraman mekteplileri, darülfünunluları da korudu. Atatürk’ün, `biz orada bir darülfünun gömdük` diye tarif ettiği yer Çanakkale’dir. Onları tanıyın ve sakın unutmayın" dedi.
"Hiç düşünmeden can verdiler"
Başkan Gökhan devamla; "Onlar da gençtiler, onların da bir tek yaşamları, pek çok hayalleri vardı ama en büyük hayalleri özgür, bağımsız ve başı dik bir ülkede yaşamaktı. Ortada bu hayal için ödenecek bir bedel vardı ve onlar, hayallerini bizlere gerçek kılmak için, hiç düşünmeden can verdiler. Sayın Cumhurbaşkanım, saygıdeğer konuklarımız, hep birlikte karşı kıyılarda bir yolculuk yaptık. Şüphesiz ki; şehitliklerden ayrılırken düşüncelere dalmayan yoktur. Dersiniz ki Ankara başkenttir, lakin Çanakkale manevi başkenttir. Dersiniz ki benim geldiğim şehir, nefes aldığım yerdir, Çanakkale ise vatan kalbinin attığı yerdir. Gelecek ve en iyiye ulaşma ideali Çanakkale’yi çok iyi anlamaktan geçer. O büyük mirasa sahip çıkalım, sakın gelecekte mirasyedi olarak anılmayalım. Zaman, bu hazin geçmişten gerekli dersleri çıkarıp, her türlü imkânsızlıkla sınanan ama yine de boyun eğmeyen, binlerce cana layık olma zamanıdır" dedi.
“Bu toprakların mayası iyidir”
Başkan Gökhan tören konuşmasını şu sözlerle tamamladı; "Sayın Cumhurbaşkanım, Değerli Konuklar, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferinin 102. Yıldönümü sebebiyle başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve mücadele arkadaşları olmak üzere aziz Çanakkale şehitlerimizi ve gazilerimizi minnetle ve şükranla anıyorum. Ülkemizin varlığını ve bölünmez bütünlüğünü, Cumhuriyetimizi, milletin kayıtsız şartsız egemenliğini korumak ve kollamak için, dün olduğu gibi bugün de hiç düşünmeden canını vermiş Türk Silahlı Kuvvetlerimizin, Emniyet Teşkilatımızın aziz şehitlerini rahmet, kahraman gazilerimizi minnetle anıyor, hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum. Sayın Cumhurbaşkanım, Bugün Çanakkale ve ülkemiz adına, sizin de katılımınızla onurlandırdığınız iki tarihi olaya tanıklık ediyoruz. 102 yıl önce yaşanmış bir savaşı ve tüm şehitlerimizi anarken, adı 18 Mart 1915 olacak boğaz köprümüzün de temelini atacağız.Bu toprakların mayası iyidir, atılan temeller sağlam tutar. 18 Mart 1915 Köprüsünün; Özgürlüğün, barışın, Cumhuriyetin temellerinin atıldığı Çanakkale’ye, bölgemizin kalkınması ve turizmine yarar sağlayacağına olan inancımla, yapılacak köprü için emeği geçen herkese şükranlarımı sunarım. Sözlerime Barışın ve Özgürlüklerin Kenti Çanakkale halkının temsilcisi olarak son verirken; hemen karşı kıyımızın sonsuza dek sahipleri aziz şehitlerimizin omuzlarımıza yüklediği büyük sorumluluk, kahramanların ruhumuzdaki onuruyla, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum" dedi.
(Atakan Alkış)