Bir soru ve ardındaki gerçek!

Hafta sonu bir dostumla sohbet ederken bana yöneltmiş olduğu bir soru üzerine ‘işte bu’ dedim.

Tabiî ki bu soru tam da bu amaçla gündeme getirilmiş, toplumsal sistemin en açık bir şekilde kavranmasını sağlayacak, bu anlamda cevabını çok fazla analiz etme ihtiyacı duymadan gerçekleri net olarak kavratabilecek kıvamda bir soru idi.

Kendisi bu soruyu bana yöneltirken aynı zamanda bana bir perspektif de sunarak, bu soru üzerinden bir yazı yazmamı önermişti.

Cevabının, toplumsal sistemi çok net olarak anlattığı bu soruyu sizlerle paylaşayım.

711
İstanbul’daki Greif işçilerinin mücadelesine yapılan polis baskını konuşurken gündeme gelen soru şöyle idi;”İşçiler yıllardır insanca yaşam koşulları için sayısız mücadele örnekleri vermişlerdir, grevler, işgaller iş yavaşlatmalar türü süren bu mücadele de her seferinde saldırıya uğrayan, baskılanan göz altına alınan haklarında soruşturma açılan işçiler olmuştur.
Bugüne kadar yaşanmış onca mücadele deneyiminde bir kere dahi olsa acaba işveren kesimi sen bu işçilerin neden ücretlerini ödemiyorsun, neden kanuni haklarını vermiyorsun sendika kurma haklarını engelliyorsun diye herhangi bir işleme tabi tutulmuşlar mıdır, haklarında herhangi bir soruşturma yapılmış mıdır?”
İşte bu soru ülkemizdeki sistemin özünü en iyi şekilde anlatmaktadır.
Bu düzen patron ağa düzenidir.
Ondan dolayıdır ki; yasalar onların lehine işlemektedir.
Sonuç olarak böyle bir sorunun karşılığında herhangi bir işlemin yapılacağını beklemek eşyanın tabiatına aykırıdır.
İşte bu sorunun cevabı toplumda ne kadar yankı bulursa, emek mücadelesinin kazanımları da o denli gelişecektir.
Özetle emekçiler kendi haklarına sahip çıkıp mücadele ettikleri sürece kazanımlar yaracaktır.
Yoksa bugüne kadar olduğu gibi bundan böyle de kimse onların haklarını onlara vermeyecektir.
Emek mücadelesinin tarihi bunu net bir şekilde ortaya koymaktadır.
Basın ahlakı
Gazetecilik faaliyetleri ve yayınlamış olduğu kitaplar nedeniyle iktidarın hedefi haline gelen Gazeteci Yazar Nedim Şener Ergenekon Davası kapsamında Oda TV davası ile ilişkilendirilerek 1 yıl tutuklu kaldıktan sonra tahliye olmuş ve mesleki çalışmalarına yeniden başlamış bir gazeteci olarak Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Çanakkale Şubesi’nin düzenlediği panelde basın ahlakı konusunda çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Nedim Şener gelinen noktada, bir gazeteci olarak; ‘ahlaksız basın’ değerlendirmesi yaparken kim bilir hangi duygular içindeydi.
Dile kolay 22 yıldır içinde olduğu mesleği hakkında böylesi bir değerlendirmede bulunmak hiç de kolay bir şey değil.
Gün gelir insan kendi mesleği için dahi en acımasız eleştirileri yapmak zorunda kalır;
işte gazetecilik böyle bir şeydir.
Tabiî ki Nedim Şener ileri sürmüş olduğu bütün savlarında son derece haklı ve gerçeklere dayanmaktaydı.
Günümüz medyası artık sistemin bir parçası haline dönüştürülmüş kendi fonksiyonlarını yerine getirmekten uzaklaştırılmıştır.
Gerek sermaye yapısı gerekse özel olarak sürdürülen dönüştürme operasyonu sonrasında yaşanılanlar ortadadır.
Alo fatih hatlarından, havuz medyasına kadar bütün iğrençlikler ortaya saçılmıştır.
Medyanın yapısal bu dönüşümü aynı zamanda gazetecileri de hızla dönüştürmüş, gömlek değiştirir gibi tavır değiştiren bugün dediğini yarın inkar eden günümüz medyasının gazeteci tipi ortaya çıkmıştır.
Gerçek gazetecilerde birçok riski göze alarak mesleklerini sürdürmeye çalışmaktadırlar.
Nedim Şener tüm bu gelişmeler kapsamında yerel basınında konumunu değerlendirerek; basın ahlakı konusunda bundan böyle güvenilecek kalelerin yerel basın organları olacağını dile getirmiştir.
Yerlerde sürünen basın ahlakının yerel basın ile saygınlık kazanabileceğini belirtirken bununda tek yolunun okuyucunun yerel basına sahip çıkması gerektiğini özelikle vurgulamıştır.
Uzun zamanadır bu satırlardan sizlere bir çağrı yapmak istiyordum.
Nedim Şener’in de belirttiği gerçeklerden cesaret alarak sizlere şunu söylemek istiyorum.
Muhakkak, kendinizi ifade ettiğini düşündüğünüz, yayın çizgisi itibarıyla desteklediğiniz bir yerel gazeteye abone olunuz.
Çevrenizdeki dostlarınızın da abone olmasını sağlayınız.
Sizlerin desteğiyle satış gelirleri ile ayakta kalabilecek gazeteler yaratıldığı ölçüde basın gerçek görevini yerine getirebilecek; sizlerin sesi, kulağı, gözü olacaktır.
 
Paylaş