"Bir kişinin menfaati için Kurşunlu talan ediliyor"

1725

 Zafer Madencilik, Bayramiç Kurşunu Köyü’nde yapmayı planladığı  ‘feldspat ocağı ve kırma eleme tesisi ve kapasite artış projesini’ yeniden ‘Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na sundu. Proje, ilk olarak 2013-2014 yılları arasında gerçekleştirilmek istenmiş, ancak köy halkının ve çevrecilerin büyük mücadelesi sonucunda geri çekilmişti. Projenin, şirket tarafından yeniden hayata geçirilmek istenmesi büyük tepki topladı. Daha önce köy halkının verdiği mücadele ulusal gündemde büyük yer almış, Kurşunlu köyü doğal yaşam ve turizmin en önemli merkezlerinden biri haline gelmişti. 2013-2014 yıllarında açılmak istenen maden projesine karşı mücadelenin içerisinde yer alan ve kurşunlu Köyü’nün sakini olan Kaan Baraş, katıldığı bir radyo programında Kurşunlu sürecini ve yapılmak istenenleri anlattı.  Bu kadar basit ve her yerde bulunabilecek olan bir madenin neden Kurşunlu Köyü’nde açılmak istendiğine anlam veremediğini ifade eden Baraş; “Kaz Dağlarını ziyaret etmemiş olanlar varsa ellerini çabuk tutmalarını dilerim. Bundan sonra gelecek nesiller muhtemelen bu ağaçları, doğayı, tabiatı göremeyecekler” dedi.  Kimsenin maddi bir kaygı gözetmeden bütün hayatlarını ortaya koyarak çevrelerini savunduklarını açıklayan Baraş, programda;  “Buradaki insanlar, sadece ve sadece yaşam alanlarının, havanın, suyun yalnızca Çanakkale’nin, Balıkesir’in değil, Türkiye’nin hatta ve hatta ağaçlardan çıkan oksijende bu dünyada yaşayan herkesin hakkı olduğunu düşünüyor” ifadelerini kullandı. Bürokrasinin köy halkına kendilerini ifade etme hakkı tanımadığını açıklayan Baraş, köylülerin cezalar ile korkutulmaya çalışıldığını söyledi.  Bütün yapılanların bir insanın menfaati için gerçekleştirildiğini vurgulayan Baraş, konuşmasında; Bunu her yerde savunur ve ispat ederim. Bir kişinin menfaati uğruna doğanın ve bu insanların hakkına girmek hangi inanca, hangi vicdana ve hangi ideolojiye girer. Ben, anlayabilmiş değilim” dedi. Köy halkının ve çevre sakinlerinin gerçekten zor durumda olduğunun altını çizen Baraş, herkesi mücadeleye destek vermeye çağırarak; “Ben buraya yerleşme kararı aldığım zaman insanlar ‘hepimizin hayalini gerçekleştiriyorsun’ diyordu. Benim küçük bir istirhamım olacak. Lütfen İstanbul’lardan, İzmir’lerden en azından buralara sosyal medya aracılığıyla destek versinler” dedi. 

 
“Şartlar kılıfına bir şekilde uyduruluyor”
Katıldığı radyo programında öncelikle insanların bu kadar maddi manevi mücadelelerine rağmen bir türlü madencilerden kurtulamadıklarını belirten Baraş; “Hali hazırda da Bayramiç Kurşunlu Köyü’nde açılmak istenen maden projesi tekrar sunuldu. Ben aynı zamanda köyün azasıyım. Kurşunlu köyünde bir maden ocağı açılmak isteniyor. Daha önce bu açılmıştı. Biz mahkeme kararı ile biz iptal ettirmiştik. Tabi bir giren buradan bir daha çıkmak istemiyor. Ve kendisine şartları bir şekilde uyduruyor. Bir şekilde bu işler kılıfına uyduruluyor. Biz ne yaparsak yapalım dönüp dolaşıp yine bu toprakları talan etmeye devam ediyoruz” dedi.   
 
“Kaz Dağlarını ziyaret etmemiş olanlar elini çabuk tutsun”
Kaz Dağlarını ziyaret etmemiş olanlar varsa ellerini çabuk tutmalarını dilediğini söyleyen Baraş, açıklamasına; “Bundan sonra gelecek nesiller muhtemelen bu ağaçları, doğayı, tabiatı göremeyecekler. Şu anda basın yayın organlarında da bizim köyümüzün halini görebilirsiniz. Yani şirketin bizim köyümüzün 3 km mesafesinde iki köyü daha ne hale getirdiğini, maden sonrası rehabilitasyon işlemlerinin hiçbir zaman uygulanmadığını canlı canlı görebilirler. Burası bir laboratuar gibi aslında. Bu işin tabii ki iyi tarafı yok ama bunları görmek gerçekten önemli. Buradaki insanlar, sadece ve sadece yaşam alanlarının, havasının, suyunun yalnızca Çanakkale’nin, Balıkesir’in değil, Türkiye’nin hatta ve hatta burada ağaçlardan çıkan oksijende bu dünyada yaşayan herkesin hakkı olduğunu düşünüyor. Bunun içinde zaten savunuyoruz. Hiç kimse maddi kaygı gözetmeden, bütün hayatını ortaya koyarak buraları savunmaya çalışıyor. Ben 5-6 yıldır buralarda yaşıyorum. Bu kadar zamanda şahit olduğum olayları inanın biri bana anlatsaydı, bizim ülkemiz böyle şeyler yapmaz, en azından bizim ülkemiz buralara sahip çıkar derdim. İnanmazdım açıkçası. Bu konuda son derece üzüntülüyüz” şeklinde devam etti.  
 
“Bir insanın menfaati için talan ediliyor”
Ucuz, adi her yerde bulunabilecek bir madenin yalnızca bir insanın menfaati için yapılmak istendiğini bunu da her platformda ispat edebileceğini vurgulayan Baraş; “Bunun neden burada çıkartılmak istendiği, kimler tarafından buralara getirilmek istendiği,  bu şirketin buraya neden getirildiği. Koza nasıl buraya sokulduysa, bunlarında buraya sokulduğunu görüyoruz. Son günden sonramı illa dönülmesi gerekiyor. Ben her zaman beş sene öncede bunu söyledim. Ben vatanıma, milletime, kurşunlu köyü olarak da bizler vatanını, milletini seven insanlarız. Vatana, millete karşı insanları kandıran insanlara karşı mücadele ediyoruz. Yani ne diyeceğimi bilemiyorum. Nasıl tanıtımınızda ‘daha iyi bir Türkiye için sormaya sorgulamaya çalışıyoruz’ diyorsanız, bizlerde bunun çabası içerisindeyiz ama inanın buradaki bürokrasi bize bu hakkı dahi vermiyor.   Biz bunları sorduğumuz için onar ay, birer yıl ceza almış insanlarız.    Bu ve diğer köylerin eli ayağı bağlanıyor, korkutuluyor, mahkeme koridorlarına sürükleniyor, jandarma tarafından alınıyor ve hiç kimsenin sesini çıkartmaması söyleniyor. Bunlar bir insanın menfaati için yapılıyor ‘bunu her yerde savunur ve ispat ederim.’ Bir kişinin menfaati uğruna inanın doğanın ve bu insanların hakkına girmek hangi inanca, hangi vicdana ve hangi ideolojiye girer. Ben, anlayabilmiş değilim” dedi.  
 
“Bizlere söz hakkı verilsin”
Kaz dağlarına ve doğaya sahip çıkmanın herkesin görevi olduğunun altını çizen Baraş, köy halkının ve çevre sakinlerinin zor durumlar yaşadığını belirtti. Herkesi, mücadeleye destek olmaya çağıran Baraş, son olarak; “Buralara sahip çıkmak hepimizin görevi. Ben buraya yerleşme kararı aldığım zaman insanlar ‘hepimizin hayalini gerçekleştiriyorsun’ diyordu. Benim küçük bir istirhamım olacak. Lütfen İstanbul’lardan, İzmir’lerden en azından buralara sosyal medya aracılığıyla destek versinler. Buradaki insanlar gerçekten zor durumda. Devletin her bir kurumunun ayrı ayrı baskısı ile uğraşmak zorundalar. Yani zaten geçen günlerde acı bir olay yaşandı. Bunların ne yapacağı da belli değil. Taş ocağı sahibi çevreci bir çifti silahla öldürttü.  Bizim elimize bu mevzu ile alakalı özellikle Kurşunlu köyü ile alakalı dosyalarca bilgi ve belge var. Ben onları göstersem inanın oturup ağlarsınız. Bütün kamuoyu önünde bütün madencilerle, bütün herkesle, herkesin huzurunda şahsen konuşmaya ve tartışmaya hazırız. Kendi derdimizi anlatacak zaten platform bulamıyoruz. Hiç kimse bize söz hakkı vermiyor. Mahkemede dahi konuşamıyoruz. Hal böyle olunca lütfen bize kapılarını açacak, söz hakkı verecek basın mensupları ve televizyon kanalı sahiplerinden rica ediyorum bizlere de söz hakkı versinler. Kamuoyu önünde, bütün argümanları ile, bütün detayları ile bütün konuları tartışmak isteriz. Herkesin aydınlanması açısından büyük bir keyif ve istekle bunu yapmaya hazırız” dedi.      (Eren Aşnaz)
Paylaş