havadurum

Bir de vatandaştan dinleyelim…

Çanakkale turizmi üzerine çok yazıldı, çizildi.
Bir turizm kenti olma iddiasındaki Çanakkale’de bir de bizzat sahada olan gerçekleşmeler var.
Bu gerçekleşmelerde işin özünü belirleme noktasında belirleyici olan olgular.
Bu konuda o kadar anlamlı geri dönüşler alıyoruz ki; bunlardan gerçekten ders alınması gerekli.
Ortada bir gerçek var ki, turizm açısından sürdürülebilir gelişim; günü kurtarma mantığının pim haline dönüştüğü bir bombanın, her an patlayarak yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.

602
Türkiye’nin gözbebeği turizm cenneti Bozcaada için, adalılar gelişen tehlikelere dikkat çekmek ve çözümlerini üretmek amacıyla  Bozcaada forumunda bir araya gelerek sorunlarını tartışıyorlar.
Bozcaada forumu her geçen gün adalıların daha çok ilgi gösterdiği bir organizasyon olarak adanın geleceğini kurtarmak adına önemli bir çalışma içersinde.
Son 18 Temmuz tarihinde yapılan forumda serbest gündem bölümünde katılımcıların dikkat çektiği konular Bozcaada’nın turizm değerleri itibarıyla S.O.S  verdiğini  gözler önüne seriyor.
Forum notlarında vatandaşın sorunlar konusundaki yaklaşımları şu şekilde özetlenmiş :
“Bir katılımcı, çöp ve sahiler konusunu dile getirdi.
Akvaryum’daki siyah sinek istilasından bahsetti. Oraya gelen ziyaretçilerin dışkılarını çevreye yaptığını belirterek, portatif duş ya da tuvalet yapılması gerektiğini söyledi.
- Bir katılımcı, adanın sürekli kan kaybetmeye başladığını ve yok olmaya doğru gittiğini belirtti.
- Bir katılımcı, arka denizdeki kimi işletmelerin sahili işgal ettiğini ve Belediye’nin buna göz yumduğunu belirtti.
- Bir katılımcı, turistlerin 4m2 odaya yüksek bir para ödediğini, sonrada restorana gidip kazıklanması nedeniyle bir daha adaya gelmediğini dile getirdi.
- Bir katılımcı, ada sokaklarının otopark haline geldiğini belirterek, trafik çalışma grubu kurulması önerisi getirdi.
- Bir katılımcı, Bozcaada Derneği’nin 17 yıl önce kurulduğunu belirterek, 17 senedir hala aynı sorunlarla uğraşıldığını belirtti.
- Bir katılımcı, meclis üyelerinin adayı seven ve menfaat gözetmeyen kişilerden seçilmesi gerektiğini belirtti.
- Bir katılımcı, işletme ismi vererek, misafirhaninin yıkıldığını ve oraya bir yapı inşa edildiğini belirterek, o bölgeye adalının giremediğinden bahsetti.
- Bir katılımcı, Poyraz Limanı’nda çocuklara yelken (optimist) dersleri verildiğini, ama o bölgenin kanalizasyon nedeniyle kokmaya başladığı ve doğasının değiştiğini, bu nedenle sağlığı tehdit eden durum nedeniyle zaman kaybetmeden önlem alınması gerektiğini belirtti.
- Poyraz Limanı’yla ilgili eylem kararı alınarak, ada halkınını ve balıkçıların katılımıyla bir protesto gösterisi yapılmasına karar verildi.
- Bir katılımcı, ulusal basında görev yapan gazetecilerin neden toplantılara katılmadığını ve destek vermediğini sordu”
Bozcaada için acil olarak alınması gerekli önlemlerin olduğu çok bariz.
Umarım yarın çok geç olmaz, halkın bu konudaki duyarlılığı acilen dikkate alınmalıdır.
Yine bir başka cazibe merkezimiz olan Assos’da bir tatilcimizin mektubu, turizm mantığımız konusunda çok çarpıcı, bir o kadar da acı gerçeklere işaret ediyor.
Bu mektubu aynen yayınlıyorum.
Sadece mekan adı yazan bölümlerini çıkardım.
Çünkü dile getirilen bu sorun yine gözlemlerimiz ve vatandaşlarımızın  geri bildirimleri itibarıyla sadece  bir mekan için geçerli değil.
Okuyucumuzun mektubunu, turizm aktörlerine bir ders olması ve kendi içlerinde bu konuyu disipline etmeleri noktasında harekete geçmeleri için bir araç olması boyutuyla önemsemekteyim.
Bu bakımdan sadece bir mekanın şikayeti olarak algılanmaması , bir şikayet mektubundan ziyade bir bütün olarak turizm değerleri açısından ele alınması  konusuna bağlı olarak mekan ismini vermeden yayınlıyorum.
Mektubu yazan okuyucumuzun da anlayışla karşılayacağını umuyorum.
İşte o mektup:
“Merhaba,
Bu satırları sizi bilgilendirmek için yazıyoruz. Sizin Assos’u sevdiğinizi ve Assos’ta turizm ile ilgilendiğinizi biliyoruz. Size aktaracaklarımızın ilginizi çekeceğinizden eminiz.
Biz yıllardır her yaz tatil yapmak için çok sevdiğimiz Assos çevresine geliyoruz. Ama artık gelmiyoruz.
Çünkü tam on yıl boyunca Assos’a geldikten sonra öğrendik ki, Assos’ta iyi müşteri olmak çok zor!
Meğer ne kadar çabalasak da, iyi müşteri olamamışız.
Biz yıllarca –tam 11 yıl– hep aynı yerde kaldık. Birçok işletmeci bu durumda bize sadık müşteri olarak bakardı.
Biz yıllarca rezervasyonumuzu aylar önceden, rezervasyonlar alındığı ilk günden yaptık. Geleceğimizi söylediğimiz gün geldik, çıkacağımızı söylediğimiz gün de çıktık. Birçok işletmeci bu durumda bize iyi müşteri olarak bakardı.
Geldiğimizde öyle birkaç gün kalmadık. Bizim için sakin sessiz bir tatil uzun süre aynı yerde kalmak demekti.
Biz yıllar boyunca ödememizi daha ilk günden, hatta nakit olarak yaptık.
Ama yetmedi...
Kaldığımız yerin değerini bildik ve israftan kaçındık. Ödediğimiz ücrete dahil olan yemekleri israf etmedik. Her gün oda temizletmek isteyenlerden olmadık. Çarşaf, pike, havlu, bize verilen her şeyi temiz ve titiz kullandık. Meğer bunların bir önemi yokmuş…
Kaldığımız yerde çalışanların da değerini bildik. Önümüze konulan için teşekkür ettik. Aşçılara teşekkür etmeden, “elinize sağlık” demeden geçmedik. Gereksinimleri olduğunda çalışanların yardımlarına koştuk. Danışmak isteyen olduğunda mutlaka kulak verdik. Konu ne olursa olsun, üniversite, staj, çocuk yetiştirme, psikolojik sorunlar, hiç ayırt etmeden dinledik, elimizden geleni yaptık. Bayılan, sıkılan, nöbet geçirenle de ilgilendik. Meğer bunların hiç değeri yokmuş…
Kaldığımız yerin ve çevresinin doğasının üzerine titredik. Kıyıyı kirletmedik, tam tersine temizledik. Kaldığımız süre boyunca kullandığımız şişeleri, gazeteleri biriktirdik; yanımıza alıp geri dönüşüme götürdük. Hatta yolun kıyısına atılan şişeleri, torbaları bile temizledik. Bu işler için yanımızda büyük boy çöp torbası taşır olduk. Meğer çevrenin üzerine titremenin hiç mi hiç önemi yokmuş…
Kaldığımız yerdeki diğer müşterileri hiç mi hiç rahatsız etmedik. Kendi keyfimiz için başkalarının keyfini kaçırmamaya hep özen gösterdik. Kimsenin tatilinin tadını kaçırmamaya çaba gösterdik.
Ama bunlar da yetmedi...
Abuk subuk davranan müşteriler olduğunda anlayışlı olmamız istendi. Elimizden geleni yaptık.
Kaldığımız yere dışarıdan denize girmek için gelenlerin kalabalığına, gürültüsüne hoşgörü göstermemiz istendi. Elimizden geleni yaptık. Dışarıdan akşam yemeği için gelenlerin bizimle bir tutulmasına, hatta onlara daha fazla ilgi gösterilmesine de göz yumduk.
Yediklerimiz dokunduğunda anlayışlı olduk. Hastanelik olduğumuzda bile suçlu aramadık…
Ama iyi müşteri olamadık...
Rezervasyonumuzu yine rezervasyonlar alındığı ilk günden yapmıştık. Bizden istenen tutarı her zaman olduğu gibi kuruşu kuruşuna ödeyecektik. Ama bunlar iyi müşteri olarak görülmek için yetmiyormuş.
Her yıl gelen sadık müşteri olmak da yeterli değilmiş. Masrafsız müşteri olmak, israfçı olmamak,anlayışlı olmak hiçbir de önemli değilmiş.
Önemli olan tek şey bol bol para harcamakmış. Evet, bol para harcamadan iyi müşteri olunamazmış.
Yarım pansiyon kaldığımıza göre, öğlen yemek yemeliymişiz. Yemek değilse bile başka şeyler
yemeliymişiz. İçecekmiş, içkiymiş, her neyse, hepsinden tüketmeliymişiz. Yani “ekstramız” olmalıymış.Yarım pansiyon kalış için ödenen ücret yeterli değilmiş. Meğer işletmeci bir önceki seneki kalışımızda ne kadar “ekstra” harcamamız olmuş, bunu araştırmış. Meğer “ekstra” harcamamız yetersizmiş. Yetersiz olduğu için bizim işletmeye “bir faydamız” olmuyormuş. Bu nedenle rezervasyonumuzu iptal etmiş.. Ekstrası olanlar kalacakmış.
Meğer iyi müşteri kısa süre kalan ve bol para harcayan müşteriymiş. Bizim gibi uzun süre ile kalanlar “fayda” sağlamıyormuş. Bizim kaldığımız odayı dört ayrı müşteriye verse, çok daha fazla para kazanırmış. İşte işletmeci böyle düşünüyormuş…
Meğer Assos’ta iyi müşteri olmak gerçekten çok zormuş...
Madem iyi müşteri olamadık, madem “fayda” sağlayamadık; o zaman sorgulayan müşteri gibi
davranmaya çalışalım.
Örneğin, neden müşterilerin çoğuna işletmede fatura kesilmediğini soralım. “Nakit öderseniz ve fatura almazsanız” açıklaması yapılmasının ve müşterilere fatura verilmemesinin ne anlama geldiğini soralım. Herhalde Çanakkale Valiliği, Ayvacık Kaymakamlığı, Vergi Dairesi bu sorulara ilgi duyacaktır.
Daha önce az sayıda kişinin kaldığı bir mekânın nasıl olur da, birkaç yıl için bu sayının on katı kadar kişiye hizmet verdiğini de soralım. Mekân büyümediğine, insanlar da küçülmediğine göre, acaba burada bir yanlışlık yok mu? Bir işletme kullandığı mekâna istediği kadar kişiyi alabilir mi?
Bir turizm işletmesi “faydalı” ve “faydasız” müşteri ayrımı yapabilir mi? Keyfi olarak bir rezervasyonu iptal edebilir mi? Ödenen oda ve yemek ücreti dışında harcama yapılması gibi bir koşul koyabilir mi?
Peki bu “fayda” ve “ekstra” arayan zihniyet yalnız bize mi denk geldi? Elbette, hayır! İşletmenin  belki de en eski müşterilerinden -20 seneyi aşan bir süredir buraya gelenlerden- duyduk ki, onlara da “fayda” sağlamaları söylenmiş. Yemeklerde neden içki veya içecek almadıkları sorulmuş.
Bu satırları sizi bilgilendirmek için yazdık. Sizin Assos ile ilgilendiğinizi biliyoruz ve karşılaştığımız tutumun ilginizi çekeceğinizden eminiz. Bu deneyimlerimizi Assos’u sevenlere ve tatilde Assos’a gitmeyi düşünenlere, Assos ve çevresinde turizm ile uğraşanlara, turizm dergilerine ve konu ile ilgilenebilecek yerel veya merkezdeki yetkililere iletirseniz çok memnun oluruz”
İşte vatandaşlar böyle söylüyor, söz sırası şimdi yetkililerde, bu mantık ile Çanakkale turizmi nereye gider?
Paylaş