Arsan yazısında şunları kaydetmişti:” Habercilikte hep tartışılan bir konu var: Gazetecilik yaparken harcadığımız zaman, ürettiğimiz haberin kalitesini etkiler mi?
Hızın ve el çabukluğunun her şeyden önemli kılındığı, 7/24 haberciliğin tüm medya atmosferine hakim olduğu bir çağda, haber için biraz daha fazla zaman ayırmak, araştırma yapmak, birkaç tanıkla daha konuşmak, farklı görüş alacağız diye ulaşılması zor kaynakları zorlamak manalı bir eylem mi?
Bu çaba, sonuçta, daha yüksek kaliteli ve güvenilir gazeteciliğe yol açacaksa neden olmasın.
Geçmişte Reuters, the Guardian gibi kurumlarda muhabirlik yapmış ve halen İngiltere’de gazetecilik akademisyeni olan Susan Greenberg 2007’de “yavaş gazetecilik”diye bir kavram atmıştı ortaya. Greenberg, açıkça haber üretiminde harcanan daha uzun zamanın daha kaliteli, daha iyi araştırılmış ve etik standartları ihlal etmeyen işlere olanak tanıdığını savunuyordu. Aynı hamburger-patatesten oluşan hızlı (kötü ve pis) yemekle, bizim mutfakta saatler harcayarak hazırladığı yavaş (temiz-iyi-makul) yemek arasındaki fark gibi… Bilen bilir, gazetecilik dilinde haber merkezlerine de “mutfak” denir zaten.
İşte aynı hızlı yemek gibi, hızlı haber de güvenilmez, anlık, besleyiciliği tartışmalı ve sonuçta bünyeye zararlı olabilecek bir şey. Dünya üzerinde olmakta olan olayların çok hızlı, çok tek taraflı, çok üstü kapalı, detaylandırılmadan, çok az sayıda kaynağa dayandırılarak kamusal alana yayılması hız çağının gereğiymiş gibi sunuluyor. Oysa her gün çok sayıda doğrulanmamış, yeterince araştırılmamış haberin kamusal alana yayılması ciddi sorunlar yaratıyor. Gerçeklerin üstü hızla kapatılıyor, insanlar olmakta olan olaylara ilişkin doğru bilgi edinemiyor, eksik ve yanlı habercilik nedeniyle pek çok mağdur, bir kez de gazeteciler tarafından mağdur ediliyor. Bunu bilerek yapanlar var, bilmeden, tembellikten ya da rekabetten dolayı yapanlar var. Kamunun dikkatini dağıtan, hakiki gerçeğe ulaşmasını engelleyen bu şuursuz habercilik pratiği gazeteciliğin hem üretim, hem de tüketim aşamasını problematik hale getiriyor. Bir yandan gazeteciliğe güven gerilerken, parayla satılan gazetecilik ürünlerine talep azalıyor”
Bunları okuduktan sonra haber konusu yerin peşkeş çekildiğine ait iddialarda bulunanlar acaba ihale şartnamesini okumuşlar mıydı diye düşündüm.
Çünkü ihale şartnamesi okunmuş olsa idi; yerin peşkeş çekilmesine ilişkin iddiaların her noktada karşılığını bulabilirlerdi.
Yer kimseye peşkeş çekilmiyor, yap işlet devret modeli ile ihaleye çıkan iş 3.402.924 TL tahmini bedel karşılığındaki bir iş olarak üzerinde mevcut fabrika binalarının
endüstriyel miras olarak geleceğe aktarılmak üzere, yapılan teknik inceleme ve rapor sonuçlarına göre röleve projelerine uygun projelendirilip yeniden yapılarak, parselin rekreasyon ve sosyal kültürel tesis alanı fonksiyonuna uygun olarak Ada içi Altyapı ve
Çevre Düzenlemesi bütünlüğü içinde projelendirilmesi, üretilen projeye göre rekreasyon alanı ve sosyal-kültürel etkinlik merkezi olarak, Ada içi Altyapı ve Çevre Düzenleme Komple Anahtar Teslimi İnşaatının ve restorasyonunun yapımı ve en fazla 15 yıl süre ile işletilmesi hakkının verilmesi olarak tanımlanmış.
Şartnamede eski kültürel mirasın korunması 1. madde de garanti altına alınarak şöyle deniliyor;” Söz konusu parsel üzerinde bulunan eski Tekel Şarap ve Kanyak Fabrikasının 2 adet deposu, parsel içindeki tuğla baca ve mevcut ağaçların korunması esas olmakla birlikte; yapıların eski olmaları ve kentimizin 1.Derece deprem kuşağında bulunması dikkate alınarak, yapılar yapılan teknik inceleme ve rapor sonuçlarına göre röleve
projelerine uygun projelendirilip yeniden yapılarak değerlendirilecektir. Bu durumda yapılması talep edilen her nitelikteki proje ile ilgili olarak Belediyenin onayı ile ruhsat alınacaktır”
Parselin diğer alanları için yapılacak sosyal kültürel tesis alanları içinde şartname de şunlar kaydedilmiş.” Yeniden yapılacak olan eski fabrika binalarının zemindeki inşaat taban alanları (şartname ekindeki vaziyet planına göre) A=800 m2, B=650 m2’den az olamaz. Bu yapılar sinema, tiyatro salonu ve sergi alanı fonksiyonları için kullanılacaktır. En az bir yapıda ve kapasitesi büyük salonda tiyatro, konser vb. faaliyetler için salon olarak
kullanılmak üzere gerekli düzenleme yapılması zorunlu olup salonun fuaye, kulis, dekor ve tercüme odaları bulunacak ve bu salonların tasarımı, oturma alanları, sahne yüksekliği, akustiği, konser, tiyatro, opera salonu vb. fonksiyonlarında kullanılabilecek, uygun nitelik ve standartlarda yapılacaktır”
Tüm bunlara ek olarak kulanım hakkı konusundaki tercih için şartnameye konulan; “İstekli tarafından kullanılacak eski fabrika binalarına ilişkin olarak; bu yapılarda İşlevlendirilen kullanım alanları,işletmeci ile Belediye arasında yapılacak protokol çerçevesinde Belediyece kullanılabilecektir” maddesi ile de kulanım alanlarının belediyenin inisiyatifi ile kullanılması ayrıca protokol altına alınmıştır.
Bu alanın kullanımı noktasında bugüne kadar yapılan değerlendirmeler ve karşılıklı görüş alışverişi ile ortaya çıkan tercihler aynen şartnamede yer bulmuştur.
Sosyal ve kültürel alanlar olarak sinema, tiyatro salonu ve sergi alanı projelendirilmiştir.
Ayrıca bir madde daha var ki; iskanı alınır alınmaz belediyenin kullanımına geçecek olan sosyal alanlar yap işlet devret modelinin dışında değerlendirilmiştir.
Bu konu da şartnameye şu şekilde monte edilmiştir:” Parsel içinde, eski fabrika binalarından ayrı olarak, ekteki krokide C ile işaretli alanda, parselin peyzajına ve
Çevreye uyumlu, fonksiyonel şeffaf, en fazla 2 katlı, içinde Gençlik Merkezi, kapalı-açık çay bahçesi-cafe, sergi alanı,100 kişilik çok amaçlı salon, idari bölüm ve tuvaletlerin bulunduğu tabanda inşaat alanı 700 m2, toplamda ise inşaat alanı 1.400 m2’den az olmayacak şekilde bir sosyal-kültürel etkinlik merkezi projelendirilecek ve projesine uygun olarak inşası gerçekleştirilecektir. Yapımı tamamlanan ve iskan ruhsatının alımından sonra bu tesis Belediyeye teslim edilecek olup, Belediyeye ait bu tesis ve rekreasyon alanı içindeki kısımların kullanımına ilişkin tüm haklar koşulsuz olarak Belediyeye aittir. Avan projede mutabakata varılması durumunda uygulama
projelerinde Belediye’ye ait alanlar fonksiyon olarak Belediye ile birlikte detaylandırılacaktır”.
Gelelim 15 yıllık kira bedeline; tahmini yapım bedeli 3.402.924 TL olan belirlenen yapım işinin 15 yılık kirası %10 yıllık artış oranı dahilinde 2.271.090 tl olarak belirlenmiştir.
Enflasyon oranının yılık %10 nu aşması durumunda fark ayrıca tahsil edilecektir.
Böylesi bir bütçe ile çıkılan ihale ekonomik olarak da son derece gerçekçi bir ihaledir.
İhalenin gerek şartnamesi, gerekse fonksiyonel hedefleri hiçbir şekilde “peşkeş çekilmiştir” şeklinde bir yorumu haklı çıkarmamaktadır.
İhale prosedürü itibarıyla şekil şartları noktasında bazı sorunlar var mıdır, bunu bilemiyorum. Ancak böylesine bir proje için peşkeş çekildiğini söylemek haksızlıktır.
Sormak gerekir; neresi kime nasıl peşkeş çekilmiştir.
Unutmayın ki bu ülkede ihale yapmak en zor bir iştir.
Bu ülkede Kamu İhale Yasası 11 yılda 164kez değiştirilmiştir.
İhalenin iptal edilmesi üzerinden fırtına koparmak gerçeklerle bağdaşmayan bir durumdur.
Onun için bilgi sahibi olalım; haberciliğin hızı, bizi kamuoyunu yanlış bilgilendirmeye götürmesin .
Kamuoyunu yanlış bilgilendireceğimize, gelin yavaş gazetecilik yapalım.