Ben az söylemişim…

Pazartesi günkü gazetemizde yer alan Honduras’ın Sria vadisindeki altın madeni işletmesinin yol açtığı sağlık sorunlarını içeren rapor sonrasında Gökçeada’da kısa bir süre önce MTA tarafından yapılan sondaj ile tespit edilen altın rezervleri için yapılacak işletme ruhsatı ihalesi haberini okuyunca; benim tepkim “yuh olsun” şeklinde olmuştu.

402
Rapordaki sağlık sorunlarının korkunçluğu, okuyucularımızı o kadar derinden etkilemiş ki onların tepkileri benim kadar yumuşak olmadı.
 
Gerçekten rapor ürkütücü idi.
 
Bu raporu okuduktan sonra, meydana gelen sağlık sorunlarının ürpertici görüntülerinin de etkisiyle vatandaşların tepkileri gerçekten çok şiddetli oldu. Bir çok okuyucumuzdan “yuh olsun” tepkim için “sen çok terbiyeli davranıyorsun bizim tepkimiz bak şöyle ………” diyerek öfkelerini dile getirdiler.
 
Okuyucularımızın bu tepkileri temelinde ifade ettiklerini, bu satırlar vasıtasıyla sizler ile paylaşmam uygun olmaz. Ama sizler durumu anladınız umarım.
 
Bu da gösteriyor ki; Kazdağları’nda altıncıların işi biraz zor olacak. Toronto Borsalarında ifade ettikleri gibi kolay lokma olmayacak, Kazdağları.
 
Pazartesi gazetemizdeki diğer haberlerde okuyucularımızın öfkesinin artmasına neden oldu. Bir yandan Honduras maden raporunun hassasiyeti diğer yandan ÇOMÜ’de personel alım ilanlarının konumu tansiyonları biraz yükseltti.
 
ÇOMÜ ilanları içinde gelen tepkilerin ortak noktası “ÇOMÜ zıvanadan çıktı bu duruma birileri dur demelidir” şeklindeydi. Personel alımları için belirlenen pozisyonlar için ortaya konulan şartlar gerçekten kabul edilecek gibi değil. Alımların belirlenmiş kişiler için yapılacağı o kadar belli ki ;anlamamak için çok uğraşmak lazım. Bu denli açık olarak “adrese teslim alım şartları” nasıl belirlenebiliyor? Bu duruma müdahale edecek, kontrol edecek bir sorumluluk merkezi yok mu?
 
YÖK anlaşılan hiçbir şeyi takmıyor. Yandaşlık adına yapamayacağı bir şey yok gibi. Daha dün KPSS sınavında yaşanılanlar ortada. Son yılarda YÖK açısından bu alandaki işler tam bir skandala dönüşmüş durumda. Şimdi anlaşılıyor; bir zamanlar YÖK’e karşı olan zihniyetin şimdi nasıl iç içe olduğu gerçeği.
 
Pazartesi haberlerimizden biri de Cuma pazarındaki ekmek satışları ile ilgili idi. Bu haber için bazı okuyucularımız bizi, “köylü vatandaşımızın ekmeği ile neden uğraşıyorsunuz” şeklinde eleştirdi.
Doğal üretim, üreticinin ürününü direkt kendisinin değerlendirmesi gibi gerçekler itibarıyla bakarsanız; bu eleştirilerin haklılık payı vardır. Ben de bu konuda eleştiride bulunan arkadaşlar gibi düşünüyorum.
 
Ama bir de haberciliğin getirmiş olduğu bazı gerçekler var. Ekmek ile ilgili düzenlemenin çok yeni olduğu şu günlerde yapılan bu haber güncel olup, görmezlikten gelinemez. Yeni düzenleme ile getirilen kısıtlar belli. Dolayısıyla fiili durum olarak haberleştirilmiştir, gazetecilik açısından son derece normal bir durumdur. Bu fiili durumunun ve detaylarının haberleştirilmesi konusunda haber merkezindeki arkadaşlarımıza haksızlık yapmayalım. Pazarlarda ekmek satışını savunmak ayrı, yasalara göre ekmek satışlarının yasak olmasına bağlı olarak fiili durumu haberleştirmek ayrıdır.
Bu haber için eleştirilerde bulunan arkadaşların, bir kez daha olayı bu yönü ile değerlendirmeleri uygun olacaktır diye düşünüyorum.
Paylaş