Biliyoruz ki bir konuk birçok konuk getirir.
Yeter ki gittiği yerden iyi izlenimler ile ayrılsın.
İlgili kurumlarımızın son gün dahi olsa tedbirlerini bir gözden geçirmelerinde, eksik veya atlanan bir şey var ise önlemlerini almalarında sayılamayacak kadar fayda var.
Birçok kez, kentimizi ziyaret eden konukların kentimizi tanıtmak adına bir potansiyel taşıdıklarını bunun için de bazı iletişim tekniklerine ihtiyaç olduğunu belirtmiştim.
Bunu gerekliklileri konusunda kentimizde henüz bir adım atılmadığı gibi yeterli bilinç seviyesinin de oluşmadığını söyleyebilirim.
Gereklilikler yapılmadığı için gelen konuklarımızı etkileyip, bu potansiyeli harekete geçiremiyoruz.
Hatta önemli bir kısmı kentimizden transit olarak geçip gitmekte; ne kentin herhangi bir değeri için bir paylaşımda bulunmakta, nede imaj anlamında bir şey oluşturabilmekteyiz.
Halbuki özellikle böylesi tatil günlerinde kentimize gelen insanları etkilemek için yapılması gerekli şeylerin olduğunu düşünmeliyiz ve gerekleri içinde harekete geçmeliyiz.
Bu nasıl olur, nasıl hayata geçirilir sorunu ise; kentin ilgili kurumlarının birlikte bazı projelere imza atma geleneği ile ilgilidir.
Zayıf olan bu yanımızın giderilmesi için bakalım önümüzdeki günlerde bir adım atabilecek miyiz?
Yapılacaklar nedir diye sorarsanız; hemen aklıma gelen bir iki önerimi paylaşayım.
Bunlar, olayın özüne ilişkin bilinç yaratma konusundaki kişisel, üzerinde çalışılmış olmayan, sadece vaka çalışması anlamında örnek teşkil edebilecek türden örnekler olup ,üzerinde çalışma yapılması gerekli önerilerdir.
Kentimize gelen konuklarımızın önemli bir bölümü İstanbul üzerinden Eceabat ve Gelibolu hatlarını kullanarak giriş yapmaktadırlar.
Bu noktalarda kendilerine, kentimizi tanıtan ve belge niteliği taşıyan bazı dokümanların ulaştırılması, kentimiz ile özdeşleşmiş bazı küçük hediyelerin takdimi gibi jestler çok önemli etkileri olacak girişimlerdir.
Bu konuda sorumluluk alacak aktörlerin öncülüğünde yapılacak girişimler ile kentimizin tanıtım performansına önemli katkılar sunulabilir.
Yeter ki bu bilinci paylaşan ve birlikte hareket eden bir disiplini sağlayabilelim.
“Hazır ol, rahat”
Hafta başı gazeteye gitmek üzere evden çıktığımda evimin yanındaki okuldan mikrofondan gelen bir ses ile ülkemizin bir başka gerçeği ile yüz yüze kaldım; ‘bahane yaratma gerçeği’.
Hani; 19 Mayıs törenlerini yasaklama gerekçesi olarak Nazi Almanya’sından, Mussolini İtalyası’ndan alınmış gösteriler bahane edilmişti.
Bu gerekçeler ile 19 Mayıs’ı yasaklayanlar okul bahçelerinde öğrencilere “rahat hazırol” komutları ile haftaya başlatan idarecileri görmüyorlar mı?
Ben sadece okulun önünden geçerken duydum.
İşin aslını bilmiyorum.
Yetkililer bir açıklama yapıp, kamuoyunu bilgilendirirler ise iyi olur.
Burası askeri kışla mı yoksa çok “değer” verdiğimiz okullarımız mı?
Herkese iyi bayramlar, iyi tatiller.
