Başkan yakışanı yaptı.

Çanakkale Madenciler Derneği’nin manidar faaliyetleri sürüyor.
Altın madenciliği için lobi faaliyetlerini üstlenen dernek gazetelere verdiği ilanla Gazeteci Yazar CHP Milletvekili Oktay Ekşi’yi kendilerine kalkan yapıp siyanürlü altın üretimine karşı çıkanları ‘hokkabaz’ olarak niteledikleri gün Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’ı ziyaret ettiler.
CHP’li milletvekilinin yazısı üzerinden siyanürlü altın üretimini savunarak sanki Ülgür başkan karşısında bir savunma avantajı yaratacaklarını mı düşündüler acaba?
Umduklarını bulamadılar, Başkan gerekli dersi verdi:”Çanakkale halkına hokkabaz dedirtmem”

1089
Bu derneğin, ilanlarla başlayıp, başkan ziyareti ile süren faaliyet yoğunlaşmasının hemen akabinde Şahinli Köyü’nde altın üretimi için ÇED toplantısı gerçekleşti.
Zincirin halkalarını eklediğinizde altıncı filonun yeni bir saldırının içersinde olduğunu anlamak çok da zor değil.
Şahinli Köyü’nde altıncı filo halkın bilgilendirme toplantına halkı sokmayarak altıncıların klasik taktikleri ile sözde bilgilendirme toplantısını gerçekleştirmiş oldular.
Tabiî ki kazın ayağı öyle değil, bu konuda sürdürülecek mücadele var ve kararlı bir şekilde hayata geçirilecek.
Şahinli Köylüleri sondaj çalışmaları sırasında yaşadıkları sularının kirlenmesi olayı sonrasında 2012 Şubat ayında yapılan bilgilendirme toplantısını yaptırmayarak tepkilerini ortaya koymuşlardı.
Bugün bir başka firma tarafından işletmeye alınması planlanan  maden işletme ve zenginleştirme tesisinin  kapasitesi eskiye göre çok daha fazla olup çok daha fazla miktarda siyanürle zehirlenmiş, siyanürle yapılan işleme bağlı olarak toprak içersindeki zehirli diğer ağır metallerinde açığa çıkacağı milyonlarca ton atık toprak  Lapseki sırtlarına gelişigüzel bırakılacak, bölgenin su kaynakları bu katliam için kullanılacaktır.
Bir doğa katliamı olan bu operasyon kabul edilemez.
Şimdi Şahinli köylülerinin bu katliama karşı çıkmaları zamanıdır.
Duyarlı Şahinli köylüleri kendilerini kandırmak üzere verilen sözlere itibar etmeyecekler altıncı şirketi köylerinden kovacaklardır.
Manidar faaliyetlerin ardı arkası kesilmiyor.
Ocak ayının ilk haftası Feshane’de yapılacak Çanakkale tanıtım günleri organize ediliyor.
Bu tanıtım etkinliği için Çanakkale’nin bir çok dinamiği harekete geçmişken, henüz ÇOMÜ’ nün katılım ile ilgili belirsiz tavrı  dikkat çeken bir gelişme oldu.
Bir üniversite kenti olma hedefi ile hareket eden kentin üniversitesinin böylesi bir etkinlik dışında kalmasının ÇOMÜ yönetimi açısından aynı zamanda bir samimiyet sınavı olacağını unutmayalım.
Samimiyet açısından değerlendirilmesi gereken, ÇOMÜ yönetiminin ağzından hiç düşürmediği daha çok şey var aslında…
Bunlardan biride demokrasi ve buna bağlı olarak basın özgürlüğü kavramı…
ÇOMÜ hakkında ne zaman bir haber yapılsa gazetemiz yazı işleri müdürü kendisini savcılıkta buluyor.
Yazı işleri müdürü olduğum dönemde benimde çok karşılaştığım bu uygulama şimdi Seçkin kardeşimizin başında.
Adeta bir sansür uygulaması mantığı ile hareket eden üniversite yönetimi, kamuoyunun bilgilenme hakkını yok sayarak; gerçekleşen olaylara bağlı olarak oluşan haberlerden duyduğu rahatsızlıkla dava açma noktasında özel bir enerji sarf ediyor.
Sonuç olarak bugüne kadar açmış olduğu tüm davalarda ya soruşturmaya yer yoktur kararı verildi ya da beraat ile sonuçlandı.
Diğer gazeteciler ve gazeteler içinde bu durum aynen geçerli.
Zaten kitap okuyarak protesto yapan öğretim üyeleri için soruşturma açan, fidan diken öğrencileri engelleyerek soruşturmaya tabi tutan, kendilerinden olmayan herkesi soruşturma ile  baskılamaya çalışan, saat kulesi kılıklı baz istasyonu yapacak kadar  gerçekleri alt üst eden bir anlayıştan da başka bir şey beklenemez.
Dolayısıyla gazetecilere karşı sürdürdüğü bu şikâyet furyası gerçeklerin halka ulaşmasının önüne geçmek adına yaratılmak istenen baskı ortamıdır.
Şimdilerde yine yazı işleri müdürümüz hakkında İlahiyat Fakültesi ve kongre merkezi kantin ve çay ocağı ihalesine ilişkin yapılan haber nedeniyle şikâyette bulunulmuştur.
“Uygundur “ denilen 3 gün sonra “uygun değildir” denilen bir ihale dünyanın her yerinde haber değeri taşır.
Olmayan bir şey ya da uydurulmuş bir konu haber olarak verilmemiş bizzat yaşanan olaylar haber formatına sokularak kamuoyuna aktarılmıştır.
Bundan rahatsızlık duyanların bu girişimi gazetecilere’ duymayın, görmeyin, yazmayın’  demek istemektedir.
Yok öyle, her şey açığa çıkacak; hiçbir şey gizli kalmayacak.
Üniversite yönetimi enerjisini böylesi anti demokratik sansürcü uygulamalar için harcayacağına daha faydalı işler için kullanmalıdır.
Mesela Feshane şenliklerinde Çanakkale tanıtımı için yaratıcı bir çalışma ile göz dolduracak bir katkı sağlayabilirdi!
Kentin üniversitesi olmak kentte değer katmaktan geçer, lafla olmaz…
 
Paylaş