Barışa yapılan saldırı kınandı

Emek ve Demokrasi Güçleri İskele Meydanı’nda düzenledikleri basın açıklaması ile bir gün önce savaş tezkeresini protesto etmek için AKP önünde yapacakları basın açıklamasının engellenmesini ve yapılan saldırıları kınadılar. Emek ve Demokrasi Güçlerinin basın açıklaması yaptığı sırada Emniyet güçleri tam teşkilat İskele Meydanı’nda hazır bulunurken, açıklama sonrası ellerinde bayraklarla Saat Kulesi Meydanı’na girmek isteyen üyeler ile polis arasında tartışma yaşandı. Emek ve Demokrasi Güçleri üyelerinin Saat Kulesi Meydanı’na girmesine son anda izin veren Emniyet Güçleri Kilitbahir Motorları’nın olduğu yere kadar üyeleri adım adım izledi. AKP binasının çevresinde devam eden takip sonrası üyeler dağılırken AK Parti İl Binası önü ve içinde yerlerini alan güvenlik güçleri Emek ve Demokrasi Güçleri üyelerini parti binasına yaklaştırmadı.

515
“Kendi halkını koruyamayan polis AKP binasını çok iyi korudu”
İskele Meydanı’nda toplanan Emek ve Demokrasi Güçleri üyeleri, bir gün önce savaş tezkeresi protestosunda yaşanan arbede sonucu saldırıya uğrayanlar arasında kolu çıkan, kulak zarı patlayan, epilepsi krizi geçiren, burnu çatlayan, kalp rahatsızlığı geçiren üyeler olduğunu belirterek, Çanakkale Halkevi Yöneticisi Şeyma Öztürk’ün gözaltına alınmasını kınayarak Akçakale`de kendi halkını koruyamayan polisin, Çanak-kale’de AKP binasını her şeye karşın çok iyi koruduğunu ifade etti.
 
“Çanakkale`de polis barış isteyenlere saldırmıştır”
Açıklamada emperyalizmin Ortadoğu`yu yeniden şekillendirirken, bir grup çapulcuyu Özgür Suriye Ordusu ilan ettiğini ve demokrasi havarisi ilan edildiğini belirterek, emperyalizmin paralı askerliğini yapan bu grupları silahlandırıp, eğiten AKP hükümetinin Suriye`de çıkarmaya çalıştığı iç savaşın etkilerinin ülkede yaşandığını söyledi. Yapılan açıklamada: “Bizler bu emperyalist savaşın tarafı değiliz. Saldırılarının meşruluğunu diktatörler üzerinden kodlayanlar, kendi ülkelerinde ki diktatörleri unutuyorlar. Tayyip Erdoğan kendi halkına zulmetmiyor mu? Bu ülkede hala Kürt halkı katledilmiyor mu? Hakkını arayanlar en sert müdahalelerle karşılaşmıyor mu? Dün Çanakkale`de polis barış isteyenlere saldırmıştır” denildi. Ayrıca Çanakkale Halkevi yazılı bir açıklama yaparak güvenlik güçlerinin saldırısını kınayarak Emniyet Müdürü Osman Zoroğlu’nun yaşanan olaylar ile ilgili yaptığı değerlendirmelere cevap verdi.
 
 
 
 
Emek ve Demokrasi Güçlerinin basın açıklaması yaptığı sırada Emniyet güçleri tam teşkilat İskele Meydanı’nda hazır bulunurken, açıklama sonrası ellerinde bayraklarla Saat Kulesi Meydanı’na girmek isteyen üyeler ile polis arasında tartışma yaşandı. Emek ve Demokrasi Güçleri üyelerinin Saat Kulesi Meydanı’na girmesine son anda izin veren Emniyet Güçleri Kilitbahir Motorları’nın olduğu yere kadar üyeleri adım adım izledi. AKP binasının çevresinde devam eden takip sonrası üyeler dağılırken AK Parti İl Binası önü ve içinde yerlerini alan güvenlik güçleri Emek ve Demokrasi Güçleri üyelerini parti binasına yaklaştırmadı.
 
“Kendi halkını koruyamayan polis AKP binasını çok iyi korudu”
İskele Meydanı’nda toplanan Emek ve Demokrasi Güçleri üyeleri, bir gün önce savaş tezkeresi protestosunda yaşanan arbede sonucu saldırıya uğrayanlar arasında kolu çıkan, kulak zarı patlayan, epilepsi krizi geçiren, burnu çatlayan, kalp rahatsızlığı geçiren üyeler olduğunu belirterek, Çanakkale Halkevi Yöneticisi Şeyma Öztürk’ün gözaltına alınmasını kınayarak Akçakale`de kendi halkını koruyamayan polisin, Çanakkale’de AKP binasını her şeye karşın çok iyi koruduğunu ifade etti.
Emek ve Demokrasi Güçleri üyeleri basın açıklamasında Türkiye genelinde savaş istemeyenlerin savaş tezkeresini protesto ettiğini ve emperyalizmin kanlı politikalarını ve Ortadoğu halklarına zulmünü teşhir etmek için yurdun dört bir yanında savaş istemeyenlerin seslerini duyurduğunu belirterek, Akçakale`de 5 yurttaşın hayatını kaybetmesinin nedeninin AKP`nin savaş politikasının sonucu olduğunu ifade etti.
 
“AKP Hükümeti kendi ülkesinde diktatörce davranıyor”
Suriye`ye demokrasi götürmeye heveslenen AKP hükümetinin kendi ülkesinde diktatörce davrandığını altını çizen Emek ve Demokrasi Güçleri üyeleri Türkiye`de öğrenciler, gazeteciler, siyasetçiler cezaevlerindeyken, her gün ülkede gencecik insanlar ölüyorken, Kürt halkının üstüne bombalar yağıyorken, AKP`ye muhalif olan herkes "terörist" ilan ediliyorken, hak talebinde bulunan herkese vahşice saldırılıyorken, eşit yurttaşlık talep eden Alevilerin inanç ve kültürleri yozlaştırılmaya çalışılıyorken, AKP’nin hiçbir ülkenin demokrasi meselesini tartışamayacağını söyledi.
 
“Çanakkale`de polis barış isteyenlere saldırmıştır”
Açıklamada emperyalizmin Ortadoğu`yu yeniden şekillendirirken, bir grup çapulcuya Özgür Suriye Ordusu ilan ettiğini ve demokrasi havarisi ilan edildiğini belirterek, emperyalizmin paralı askerliğini yapan bu grupları silahlandırıp, eğiten AKP hükümetinin Suriye`de çıkarmaya çalıştığı iç savaşın etkilerinin ülkede yaşandığını söyledi. Yapılan açıklamada: “Bizler bu emperyalist savaşın tarafı değiliz. Saldırılarının meşruluğunu diktatörler üzerinden kodlayanlar, kendi ülkelerinde ki diktatörleri unutuyorlar. Tayyip Erdoğan kendi halkına zulmetmiyor mu? Bu ülkede hala Kürt halkı katledilmiyor mu? Hakkını arayanlar en sert müdahalelerle karşılaşmıyor mu? Dün Çanakkale`de polis barış isteyenlere saldırmıştır. Saldırıya uğrayanlar arasında kolu çıkan, kulak zarı patlayan, epilepsi krizi geçiren, burnu çatlayan, kalp rahatsızlığı geçiren arkadaşlarımız olmuştur. Ayrıca Çanakkale Halkevi Yöneticisi Şeyma Öztürk gözaltına alınmıştır. Akçakale`de kendi halkını koruyamayan polis, AKP binasını her şeye karşın çok iyi korumuştur. Tüm Türkiye`de olduğu gibi Çanakkale`de de AKP dönüştüremediğine ve sindiremediğine engeller koyuyor ve vahşice saldırıyor. Bizlere tüm alanları ve sokakları yasaklamaya çalışıyorlar. Bu şehri de dönüştürmek istiyorlar.Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi`nde sendikalı hocalara baskı yapılması, 36 üniversite işçisinin sendika üyesi olduğu gerekçesiyle işten çıkartılması, Kaz Dağları`nda çevreyi siyanürle zehirlemeye çalışırken, çevre hakkına sahip çıkanların önüne jandarma barikatları kurulması, Çanakkale`de dün yaşanan bu dönüştürmenin bir parçasıdır. Ayrıca yeni atanan İl Emniyet Müdürü ve Güvenlik Şube Müdürü`nün ilk faaliyetlerinin, AKP ye ve onun politikalarına muhalif olan halka saldırmış olması Çanakkale`de AKP terörünün eseceğinin sinyalidir. Fakat karşılarında her gün güçlenen Emek ve Demokrasi Güçlerini buluyorlar.
 
“AKP sıkıştıkça daha da saldırganlaşıyor”
AKP sıkıştıkça daha da saldırganlaşıyor. Faşizmin yaratılmak istendiği her yerde, direnenlerde olacaktır. Buradan tekrar söylüyoruz. Bu ülkeyi bataklığa sürüklemek isteyenlere izin vermeyeceğiz. Emperyalizmin uşaklığını yapanlara karşı bu ülke halklarının onurlu mücadelesi, geçmişte olduğu gibi bu günde bu oyunu bozacaktır. Suriye`de savaş istemiyoruz. AKP elini Suriye`den çek” dedi.
 
Halkevi, “Savaşa hayır “protestosuna yapılan müdahaleyi değerlendirdi
“Biz İnsandan, Barıştan, Emekten Yanayız. Ya Siz..?”
Geçen hafta meclisin Suriye tezkeresine onay vermesinden sonra gündeme gelen savaş riskine karşı “Savaşa Hayır”talebi ile basın açıklaması yapmak isteyen Emek ve Demokrasi güçleri olarak bir araya gelen barış taraftarlar güvenlik güçlerinin müdahalesine maruz kaldılar.Yapılan bu müdahale konusunda Çanakkale Halkevi yazılı bir açıklama yaparak “Bizler onurlu bir mücadelenin yürütücüleriyiz. Halkın belleğinde kalanlar hep halktan yana olanlar olmuştur. Bizler emperyalistler ve işbirlikçilerinin karşısında halktan yana olmaya barıştan yana olmaya devam edeceğiz. Halkına ihanet ve zulüm edenler ise nefretle anılacaktır ve toplumun vicdanında yargılanacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
 
Çanakkale Halkevi yapılan müdahale ile ilgili yapmış olduğu yazılı açıklamasında Emniyet Müdürü Osman Zoroğlu’nun yapmış olduğu değerlendirmelere de atıfta bulunarak şunları kaydetti:”Perşembe günü ülkenin birçok yerinde savaşa karşı barışı savunan binlerce kişi sokağa çıkıp ‘’Savaş istemiyoruz’’ dedi. Çanakkale’de de bu emperyalist savaşın tarafı olmadığımızı, savaşa karşı olduğumuzu söylemek için barışçıl bir basın açıklaması yapmak istedik. Ancak barışçıl ve demokratik düşüncelerimizi ifade etmek için yapacağımız basın açıklamasına hiçbir makul gerekçe olmaksızın polis tarafından saldırıldı.
 
Bu saldırı sonrasında yeni atanan Emniyet Müdürünün açıklaması şu şekilde olmuştur; “Tabi ki bu Ankara’da planlanan bir eylemdir. Beş ilde İzmir, İstanbul, Ankara, Kocaeli, Çanakkale’de planlanmış bir eylem… Bu eylem bu şekilde planlanınca kendine görev verilen guruplarda bir tepki olsun diye bu eylemi yapmıştır.’’ diye basına demeç vermiştir.
 
Tezkere mecliste görüşüldüğü ve oylandığı sırada birçok ilde savaş istemeyenlerin tepki göstermesi gayet doğaldır. Tepki göstermeleri de en temel demokratik ve insanlık hakkıdır. ‘’Görev verilen gurupların bir tepki olsun diye bu eylemi yapmıştır’’ diyen Emniyet Müdürü’ nün kendisi bunun insani bir refleks olduğunu görememektedir. İnsanların, savaş ve ölüm istemediğini ifade etmesi, salt bir tepki olsun diye yapılan bir durum değildir. Ayrıca; Emniyet Müdürü bu eylemin Ankara’da planlandığını nereden bilmektedir? İddia ettiği ‘’görev verildi’’ söylemini neye dayanarak söylüyor. Bunların somut ispatlarını ortaya koyamadığı takdirde ifadeleri yalandır ve iftiradır.
 
Biz herkesin polisiyiz diyen Emniyet Müdürü’nün bu yaklaşımı yine gerçek düşüncelerini açığa çıkarmıştır. Daha geçen hafta hayvan hakları için yapılan yürüyüşe müdahale etmeyen polis bu hafta neden müdahale etmiştir. Daha önce aynı güzergahta yüzlerce yürüyüş yapılmıştır. Bu yürüyüşlerin hiçbirinde kimsenin malına ve canına zarar gelmemiştir. Barışçıl amaçlarla yapılan bu eylemler, yürüyüşler ve basın açıklamaları en temel hakkımızdır. Anayasal bir haktır! Muz cumhuriyetinde yaşamıyoruz, polis kafasına göre müdahale edemez, etmemeli. Polis yapılan eylemler ve basın açıklamaların karşı tarafı, muhatabı gibi davranmamalıdır. Bizim eleştirilerimiz siyasal iktidaradır, hükümetedir, savaş politikalarınadır, insanlarımızın çocuklarımızın ölmemesi içindir.
 
Çanakkale’nin bütün saygın kurumlarının yan yana gelip demokratik bir tavır sergilemesi demokrasinin gelişimi açısından olumlu bir durumdur. Ancak buna karşı polisçe sergilenen tavır demokratik hak kullanımının, demokrasi mücadelesinin hazmedilememesidir. Bu kentin, bu ülkenin gelişimi için emek verenlere düşmanca saldırmak; bu ülkenin, bu toplumun gelişimini istememektir, çocuklarımızın emperyalist çıkarlar için ölmesini, öldürmesini istemektir.
 
‘’Biz insan odaklı bir teşkilatız. Bizim birinci önceliğimiz insandır’’ diyen Emniyet Müdürü en küçük bir hak talebinde bulunan insanlara en hafif tabirle ‘’vahşice’’ saldırıyı nasıl açıklamaktadır. Hopa da ölen Metin Lokumcu’yu kim öldürdü? Çanakkale de omuzu kırılan emekli öğretmeni ve kulak zarı yırtılan bir kurumun yöneticisini kim bu hale getirdi. Neye saldırılmıştır? Neden saldırılmıştır?
 
İnsanların savaşa karşı çıkarken Ankara’dan talimat aldıkları değerlendirmesi; saçmalamanın, halktan, insanlıktan, barıştan bihaber kopuk olmanın; savaştan, ölümden, katliamlardan yana taraf olmanın ifadesidir. Bizler gücümüzü halktan alırız. Ancak sizin kordonda yürüyen insanlara saldırı emrini Ankara’dan siyasal iktidardan aldığınız; Ankara’nızın da emirleri nereden aldığı bu halk tarafından çok iyi bilinmektedir.
 
Çanakkale’de yaşanan olaylarda son derece açık bir durum vardır; o da bir tarafta insanlıktan, barıştan, yaşamdan, demokrasiden yana duruşu olan bizler; diğer tarafta emperyalistler, sömürgeciler, savaş, ölüm, katliam çığırtkanlarından yana olanlar ve halkın üstüne vahşice, kin, nefret ve öfke ile saldıranlar vardır”
Paylaş