Yeni Yatırım Teşvik Sistemi Tanıtım Toplantısı`na Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Vali Güngör Azim Tuna, Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkan Yardımcısı Mustafa Çıkrıkçıoğlu, ÇTSO Yönetim Kurulu Başkanı Bülend Engin, Meclis Başkanı Niyazi Önen, Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Kaya Üzen, AKP Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ile İsmail Kaşdemir, Belediye Başkanı CHP`li Ülgür Gökhan, Çanakkale Defterdarı Sacide Şakar ve işadamları katıldı. Bakan Zafer Çağlayan`a konuşmasının sonunda ÇTSO Yönetim Kurulu Başkanı Bülend Engin ve Meclis Başkanı Niyazi Önen tarafından, Mehmetçik`e Saygı Anıtı`nın tasvir edildiği bir tablo hediye edildi.
“Gelecek kuşaklarımıza kıyılarımızı verimli bir kullanım planıyla bırakmamız gerek”.
ÇTSO Yönetim Kurulu Başkanı Bülend Engin;” İster ülke, ister şirket olsun her ölçekte başarının yolu doğrudan ekonominin gerektirdiği değişimi doğru anlayıp uygulamaktır”değerlendirmesini yaparak Çanakkale özelindeki yatırımlar için önemli mesajlar verdi Engin Konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Köprü sadece ulaşım yapısı olmamalıdır. Aynı zamanda bir gelişim projesi olmalıdır. Bunu şimdiden devlet eliyle planlamalıyız. Yoksa tarım alanları turistik tesis yapıyorum diye imara açılıp birkaç kişiye rant yaratan konut alanlarına ve beton tarlalarına dönüşür. Maalesef sahillerimizin büyük kısmı yılda 2-3 ay kullanılan ikinci konutlarla doldu. Bu geri dönüşümü olmayan bir israf ve gerçek bir çevre sorunudur. Köprü yapımı planlanırken çevre sahil bandımızı ülkemiz ekonomisine ivme kazandıracak, küresel rekabet gücümüzü geliştirecek, yüksek katma değer üretecek sanayi ve ticaret yatırımları için değerlendirmeyi düşünmeliyiz”dedi.
“Yolumuzu açın”
Çanakkale Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Kaya Üzen yaptığı konuşmada yatırım ortamının iyileştirmesine vurgu yaparak sektörel desteklerin geliştirilmesi gerektiğini belirtti.Üzen Konuşmasını şöyle sürdürdü: “Burada bizim isteğimiz sektörlerin desteklenmesi. Önümüzün açılması. Yatırım ortamının iyileştirilmesi. Yatırımlar için altyapının iyileştirilmesi. Bunlar sağlandığında o bölgeye zaten yatırımlar kendiliğinden gelmekte. Doğal bir cazibe merkezi oluşmaktadır. Bizi iten yönlendiren bir teşvik yapısından ziyade, bizi çeken bize çekici gelen bir yatırım teşviki olmasının daha etkin olacağını düşünüyoruz. Yani biz işadamları şunu söylüyoruz. Bize arazi vitesi vermeyin. Bizim yolumuzu açın. Bizim önümüzü açın. Bizim ortamımızı iyileştirin. Biz o açılan yolda ilerleriz. O açılan yolda her işadamı ilerler. Bugün ulaşımı, yolu, havaalanı, müzesi, limanı ve tanıtımı yetersiz olan bir bölgeye ne kadar turizm yatırımı için destek verseniz de kısa sürede oraya bir turizm yatırım akışı sağlamak imkânsız. O bölgeye yapılacak yatırım rasyonel olmaz. Yatırımın geri kazanım süresi çok uzun olacaktır. Bu nedenle biz işadamlarımızın yatırımlar konusunda ilk baktığımız husus gerekli alt yapı hizmetleri. Ben ilimizin ulaşım imkânlarının zayıf olması nedeniyle ilimize verilen turizm teşviklerinin beklenen sonuçları vereceğini tahmin etmiyorum.
Yine yatırım teşvikleri kapsamında verilen arazi tahsislerinde, yabancı sermaye yatırımlarında aranan askeri izinler ve anıtlar kurulu izinleri yeniden ele alınmalıdır. Özellikle yatırım arazisi tahsisi uygulamada hiç etkili olmamaktadır”
“Türkiye`nin bir başarı hikayesi var”
Toplantıda Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye`nin, 29 yaş ortalamasına sahip bir nüfusu olduğunu, küresel bir krizden başarı ile çıkmış, test edilmiş, onaylanmış bir yapısının bulunduğunu söyledi. Türkiye`nin geçmişte ekonomik anlamda bir başarı hikayesinin, öyküsünün olmadığını belirten Çağlayan, şöyle konuştu: “Biz genelde Almanya`nın 1945`ten sonraki başarılarından, Güney Kore`nin 1950`den sonra Türkiye ile aynı noktada iken bugün gelmiş olduğu seviyesinden, ABD`nin çok uzun yıllar alan uzun süreli projeksiyonlarından, Japonların, Çinlilerin vesair başarılarından bahsederdik. Ama şükürler olsun, artık bu küresel krizle beraber Türkiye`nin de anlatılan ve anlatılacak bir başarı hikayesi var. Gerçekten önemli bir başarı hikayesine sahip olduk.”
“Krizden etkilendik, etkilenmemek mümkün değil”
“Evet biz de bu krizden etkilendik, etkilenmemek mümkün değil” diyen Bakan Çağlayan; “Dünyanın her yerine, her ülkesine ihracat yapan ülkeyiz. İhracatla büyüyen bir ülkeyiz. Bizim ihracatımız içinde Avrupa`nın payı bundan 10 yıl önce yüzde 58 idi. Şu anda Avrupa`nın ihracatı, bizim ihracattaki payı yüzde 38`lere kadar düşmüş vaziyette. Biz Avrupa`yı ekonomik büyüme olarak kendimize bugünün şartlarında örnek alırsak, orta gelir tuzağının içinden çıkamayız. Bugün Türkiye`nin şartlarını gelişmekte olan ülkeler kategorisine bakarak değerlendirmek lazım” şeklinde konuştu.
Çağlayan, bundan dolayı Türkiye`nin büyümek zorunda olduğunu, yatırımını, üretimini, ihracatını, istihdamını artırmak durumunun bulunduğunu söyledi. Bunlar yapıldığı zaman işsizlik rakamlarının yüzde 8`e düştüğünün görüldüğünü ifade eden Çağlayan, Türkiye`nin her yıl nüfusunun 1 milyon arttığını, her yıl iş gücüne 700 binden fazla insanın katıldığını vurguladı.
“Türkiye ne alıyorsa Çanakkale’de onu alacak”
Çanakkale’nin 2. Bölge destek kapsamında, Gökçeada ile Bozcaada’nın ise 6. bölge destek kapsamında yer aldığını vurgulayan Bakan Çağlayan; “Sadece illere yapılacak olan teşvik sistemine eğer bölgesel açıdan bakarsak yanlış bir bakış açısı ile bakmış oluruz. Çanakkale’ye stratejik yatırım geldiği zaman, bugün Türkiye’de ne alıyorsa Çanakkale’de onu alacak. Büyük ölçekli yatırım geldiğinde daha üst oranda destekler alacak. Öncelikli yatırımlar dediğimiz bilhassa demiryolu ve denizyolu yük ve yolcu taşımacılığı bir ARGE Projesi’ne bağlı olarak üretilecek olan konularda, ister Çanakkale’de yapın, ister Kahramanmaraş’ta isterse Tunceli’de yapın, aynı teşvik desteğini alacaksınız. İnşallah oda başkanlarımız, kalkınma ajanslarımız bu konuda çok daha etkin çalışma yapacak. Bu konuda ihtiyaç olduğunda 24 saat ben ve çalışma arkadaşlarım, sizlerin emrinde ve hizmetindeyiz. İhtiyaç duyduğunuz her noktada bilgilendirme yapmaya hazırız. Bunları yaparken bir taraftan da Bozcaada ile Gökçeada’yı 6. bölge destek kapsamına aldık. 6. bölge destek kapsamına sokarken, SSK işçi ve işveren paylarında, bakın bugün Bozcaada ve Gökçeada’da asgari ücretliye 650 dolar yerine sadece 390 dolar ödeyecekler. Bugün doğu ve güneydoğudaki 15 ilimizde, hangi yatırım desteklerinde kim ne alıyorsa, bugün aynı şekilde Bozcada ve Gökçeada da alacak” dedi.
Çağlayan Gelibolu Yarımadası’nda
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı`nda bulunan Şehitler Abidesi`ni ziyaret etti. Bakan Çağlayan, burada yaptığı konuşmada, Çanakkale`nin, bir olamayan, ama bir araya gelen İngilizlerin, Fransızların, Avustralyalıların, Yeni Zelandalıların, hiç ayrılmayan Türk`ün, Laz`ın, Kürt`ün, Çerkez`in, Arap`ın birliğine yenik düştüğü yer olduğunu söyledi. “Çanakkale 1915 bizim için kanla yazılmış bir destandır. Bir milletin yeniden şahlanışının yeridir” diyen Çağlayan, Çanakkale`nin, renklerin, tonların eriyip sonra kardeşlik olarak fışkırdığı bir ruhun adı olduğunu dile getirdi. Çağlayan, Çanakkale`nin, yeri geldiğinde Türkçenin, Kürtçenin, Lazcanın, Çerkezcenin, Boşnakçanın, Arapçanın, vatancaya, imancaya döndüğü kardeşliğin adı olduğunu ifade ederek; “Çanakkale hangi dinin güftesiyle söylenirse söylensin, notaları hepimiz için ortak olan kardeşlik şarkısının adıdır. Çanakkale etnik kökenlerine ve inançlarına bakılmaksızın herkesi bir ve beraber yaptı. Birbirine kardeş yaptı. Çanakkale bunun için önemli. Çanakkale ruhunu anlamak, Türkiye`deki ruhu anlamaktır” diye konuştu. Türk, Çerkez, Kürt, Laz gibi ayrı kökenlerin, aynı mezar taşı altında Çanakkale`de yattığını anlatan Çağlayan, şöyle devam etti: “Taşlarda, Türk, Kürt, Laz, Arap yazmıyor. Mezar taşlarında `Ruhuna El Fatiha` yazıyor. Bizim hepimizin dedeleri, kendi toprakları için burada can verdiler. Çanakkale`de tek bir millet olduğumuzu dünyaya ilan ettik. Buradaki şehitlerin kemiklerinin sızlamasına izin vermeyiz, veremeyiz, vermemeliyiz. Bizim birlik ve beraberliğimize, kardeşlik ve değerlerimize göz dikenler işte bu ruhu tahrip etmeye çalışıyorlar. Bu ortak paydalarımızı unutturmaya, yok etmeye çalışıyorlar. Terörü de bu uğurda bir araç olarak kullanmak istiyorlar. Bu ruhtan uzaklaşıp, tespih taneleri gibi dağılmamızı, gönüllerimizdeki kardeşliğin yerini, kin, düşmanlık ve garezin almasını istiyorlar. Oysa bilmiyorlar ki `Şehitler ölmez` gerçeğinin en büyük sırrı, şehitlerin taşıdığı ruhun ölmezliğidir.”