Çanakkale Belediye Meclisi’nin Nisan ayı ikinci oturumunda gündem, Atikhisar Barajı havzası yakınlarındaki Kirazlı bölgesine yapılması planlanan altın madeni işletmesinin incelenmesi ve maden işletmesine karşı yürütülecek işlemler için Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’a yetki verilmesi oldu. Toplantıda yaptığı açılış konuşmasına 5 Nisan Avukatlar Gününü kutlayarak başlayan Başkan Gökhan, mecliste Atikhisar için hazırlanan yetki önergesini okudu. Önergede; “Atikhisar Barajı Çanakkale’nin içme ve kullanma suyunun kullanıldığı tek su kaynağıdır. Ancak basında çıkan haberlere bakıldığında, Atikhisar Barajının su toplama havzasında metalik madencilik, altın, gümüş gibi benzeri faaliyetleri yürüten bir takım işletmelerin aldıkları geçici ruhsatların ardından, kesin ruhsat almak için hazırlık yaptıkları anlaşılmaktadır. İlimizin tek ve önemli su kaynağı olan Atikhisar Barajı su toplama havzasında tüm madencilik faaliyetleri ile ilgili olarak, tüm ilgili kuruluşlardan bilgi toplanması, alınacak bilgiler çerçevesinde idari ve hukuki sürecin başlatılması, canlı yaşamı adına telafisi mümkün olmayan çevre kirliliği ve zararları oluşturacak konularda, hukuki süreçlerde bulunacak meslek kuruluşları, odalar, kamu yararına çalışan dernekler, vakıflar, 5362 sayılı esnaf ve sanatkarlar meslek kuruluşları kapsamına giren meslek odalarına, hukuki süreçlerin başlatılması ve sonuçlandırılması aşamasında gerek duyulan avukatlık hizmeti ve ilgili yardım giderlerinin belediye kanunu kapsamında karşılanması ve süreçlerin yürütümünde belediye başkanına yetki verilmesi konusunda meclisin karar almasını arz ederiz” ifadeleri kullanıldı.
“Fiilen biz de dahil olmak zorundayız”
Yetki önergesi üzerine konuşan Başkan Gökhan; “Bizim özellikle Madra ve Kazdağları Birliğimiz var. Bunun üyesiyiz. O hukuki süreçleri takip ediyor. Gönüllü avukatla bu konuda gayret gösteriyorlar. Biz o birliğe dahiliz, katkı veriyoruz. Ancak şimdi durum farklı. Bu Serçeler ve Kirazlı bölgesindeki altın işletmeleri direk bizim su havzamızı tehdit eder durumda. Bunun bir biçimde engellenmesi ya da denetlenmesi gerekmekte. Fiilen biz de dahil olmak zorundayız. Çünkü bizim su kaynağımız, ama aynı zamanda da sulama kaynağımız. Tarıma da su veriliyor. Dolayısı ile bu konuda meclisimizin yetkisini almamız gerekiyor. Bütün ilgili kurumlardan bilgi alma talebi, yani ormandan, çevreden, DSİ gibi kurumlardan, Vilayetten, İl Özel İdare’den ruhsatlar ile ilgili bilgi talep etme yetkisini talep ediyoruz. Artı, bu konu ile ilgili biraz önce saydığım STK’lar, odalar ve diğer kurumların da bu süreçteki eylem ve işlemlerine katkı vermek için de meclis kararı almayı öneriyoruz. Çünkü onları takip etmemiz gerekir. Geçtiğimiz gün de söylediğim gibi, gerçekten riske atmamız söz konusu değil. Hiçbir şey yapmamamız mümkün değil. Çünkü bizim sorumluluk alanımızda. Su kaynağımız bizim sorumluluk alanımız içerisinde. Hatta hatırlarsanız orada su çekilince tarım yapmaya çalıştılar, hemen müdahale ettik. Orada su az olduğu dönemlerde vatandaş su gelinceye kadar bir şeyler ekerim dedi. Gübre var, ilaç var, mümkün değil. Dolayısı ile su havzasının kontrolü bizim sorumluluğumuzda. Biz onu kontrol edeceğiz. İlgili kurumlarla da iş birliği içerisinde olacağız” dedi.
“Direk olarak davanın tarafı olması en doğrusu”
Başkan Gökhan’ın konuşmasının ardından AKP Grup Başkanvekili Tülay Ömercioğlu söz aldı. Süreç ile ilgili metinde geçen, belediyenin diğer kuruluşlara katkı sunması maddesini eleştirerek; “Bu Çanakkale’de değil sadece, tüm Türkiye ve dünyada böyle bir zararın meydana gelmesinin engellenmesi en doğal, en iyi olaydır. Öncelikle bununla ilgili grup kararımız gayet net. Bunun engellemesinin, Çanakkale’mizin hiçbir şekilde bu olaydan zarar görmemesini, su havzamızın kirlenmemesini AKP grubu olarak destekliyoruz. Ancak, soru işareti olarak kafama takılan soru şu, birinci nokta bilgi isteyelim, bu çok doğal. Zaten oradan alacağımız bilgilere göre dava açılıp açılmayacağına karar vereceğiz. Belediye olarak biz neden dava açmıyoruz? İkinci kısmı da maddi olarak algıladım. Onun yerine, biz Çanakkale’nin belediyesiyiz. Eğer Çanakkale adına sorunlu bir olay varsa, kendimiz olarak, envanterlere göre olumsuz bir nokta olduğunda, belirli kuruluşlara destek vermek yerine Çanakkale Belediyesinin direk olarak davanın tarafı olması en doğrusudur” dedi.
“Başkası ile paylaşmamız söz konusu değil”
Ömercioğlu’nun eleştirilerine cevap veren Başkan Gökhan; “Bu metin size gelmemiş olabilir. Metin içerisinde bu zaten deniyor. Tekrar okuyayım; ‘İlimizin tek ve önemli su kaynağı olan Atikhisar Barajı su toplama havzasında tüm madencilik faaliyetleri ile ilgili olarak, tüm ilgili kuruluşlardan bilgi toplanması, alınacak bilgiler çerçevesinde idari ve hukuki sürecin başlatılması’, işte o. Biz önce meclisimizden hukuki ve idari süreçlerin başlatılması yetkisini istiyoruz. Burada var. Biz yapacağız onu. İlk cümle, bizi ilgilendiren, bizim havzaya giren suların üstündeki yapılacak olan yapılar ile ilgili. Bunu başkası ile paylaşmamız söz konusu değil zaten. Bunu bir kere açarsın, sonuna kadar takip edersin. Çünkü o bizim sorumluluk alanımızda. İkinci maddede, zaten biz direk onlara katkı vermiyoruz. Biz birliğe katkı veriyoruz ve bitiyor. Ondan sonra her seferinde bir şey vermiyoruz. Bunu yasal hale getirmemiz lazım. Onun için yetki istiyoruz. Yani Kazdağları Madra Birliğine destek veriyoruz. Onlar da sadece biz değil, birliğin içerisindeki bütün belediyeler bu havuzda topluyor. Biz çıkarıp da bir odaya para vermiyoruz. Biz birlik kanalı ile veriyoruz. Bu yetki önemli. Belediyenin sorumluluk sahasındaki ve kendini etkileyecek olan süreçler ile girişimleri başlatmak çok önemli” dedi.
“Bana şüphecilik gibi geliyor”
Yetki önerisi için toplantıda söz alan AKP’li Meclis üyesi Ethem Hırçın, madenin herhangi bir tehlike yaratıp yaratmayacağının bilinemeyeceğini ve öncesinden tedbir alınmasının şüphecilik olduğunu ifade etti. Yeraltı zenginliklerinin üzerinde oturulmaması gerektiğini belirten Hırçın; “Şahinli köyüne bir maden açıldı. Şu anda Türkiye’nin büyük bir holdingi orada altın çıkartıyor. Hiç orada rahatsız olan yok diye duyuyoruz. Yeraltı zenginliklerinin çıkarılması Çanakkale için bir değer. Bir gram dahi zararı olsa bunu hiç kimse istemez, ama bir zararı olacak ihtimali üzerine her türlü tedbir alınıyorsa, erken tedbir almak bana şüphecilik gibi geliyor. Uşak Eşme’de işleyen bir altın madeni var ve orada hiçbir sorun yaşanmadığını biliyoruz. Bizim yeraltı zenginliklerinin üzerine oturan bir ülke olmamamız gerektiğini düşünüyorum” dedi.
“Yüzde kaçı devlette kalacak bunu biliyor musunuz?”
Hırçının konuşmasına tepki gösteren Başkan Gökhan, çıkarılan altın rezervinin yüzde 4’ünün devlete kaldığını hatırlattı. Başkan Gökhan; “Siz bunun her hangi bir sakıncası olmadığını biliyor musunuz? Burada bir kaza olmayacağının bir garantisi mi var? Yüce rabbimle burada bir şey olmayacağına dair temasta mı bulundunuz. Bunlar klasik popülist laflar. Yer altı zenginliklerinin üstünde oturuyoruz diyorsunuz, siz milliyetçi kökenden gelme bir kişisiniz. Ben size bir soru sorayım, buradan çıkarılacak altınların yüzde kaçı devlette kalacak bunu biliyor musunuz? Yüzde 4. Bu altını çıkaracak olanlar nereli, hangi borsada işlem görecek bu altınlar biliyor musunuz? Kanada’da. O yüzde 4, adamın verdiği beyan üzerinden yüzde 4 alıyoruz. Efendim, altının üzerinde oturuyormuşuz, fakir bir ülkeymişiz filan. Bütün ülkeler altınla mı kalkınıyor? Çıkarılacak altın madeninin çevreye verdiği zararın, 2 bin 500 dönüm ormanın kesilmesi ve çıkacak zehirli çamurun orada kalmasına vicdanınız el veriyor mu sizin? Çıkartılan altının sadece yüzde 4’ünü devlet alacak. Bir de FETÖ’cülerin çıkardığı altınlar var” dedi.
“Zenginlik buradan gelecekse, gelmesin”
Toplantıda söz alan CHP Grup Başkanı Celal Karakaş da Hırçın’ı eleştirerek, insanların sağlığını tehlikeye sokan bir zenginlik istemediğini ifade etti. Çanakkale’den çıkarılan altınlardan ülkeye zenginlik gelmediğini belirten Celal Karakaş; “Ben hiç tartışma olmadan bunun geçeceğine inanmıştım. Hayal kırıklığı içerisindeyim. Çok önemli, çok tehlikeli ve bizim için öncelikle müdahil olmak zorunda olduğumuz bir konu. Acaba zararı olur mu olmaz mı deniyor. Mesleğim ile ilgili bir örnek vermek istiyorum. En iyi hekimlik, hastalık olmadan alınan tedbirlerle yapılır. İsterseniz bekleyelim, insanlar kanser olsun, ondan sonra tedaviyi düşünelim. Böyle bir şey olabilir mi? Su havzasına bu kadar yakın bir maden ne olursa olsun yer altı sularını kirletir. Asla yaşayamazsınız. Sağlıklı olalım, fakir olalım. Eğer zenginlik buradan gelecekse, gelmesin. Zaten gelen bir şey de yok. Bu konuda desteğimiz başkanımızın yanında. Sadece mahkeme ile değil, bu konuda her türlü STK’ların desteklenmesi ve kamuoyu oluşturulması konusunda da Çanakkale Belediyesinin fazlası ile net tavır olacağına inanıyorum” dedi.
“Su kaynağı olarak neresini kullanıyorlar”
Görüşmeler sırasında Hırçın’ın Şahinli Köyünde herhangi bir sorun olmadığını tekrar söylemesi üzerine, Başkan Gökhan; “Ben benim su havzamdan sorumluyum Sayın Hırçın. Su havzamın korunması ile ilgili tedbirleri almak zorundayım. Burada ne diyor, idari olarak incelenmesine, gerekli tedbirlerin alınıp alınmadığının incelenmesine, süreçlerin takip edilmesi ile ilgili yetki istiyorum diyor. Ben bunları tek tek sormak zorundayım. Belgeleri ve bilgileri ortaya koyacağız, ondan sonra karar vereceğiz. Ben sizden bir şey rica ediyorum. Bir dahaki meclise kadar araştırın. Altın işletmelerinin en önemli ihtiyacı sudur. Su olmadan altın işletmesi olmaz. Şimdi Lapseki Belediye Başkanı sizin partili. Burada Şahinli altıncılarının nereden su aldığını sorar mısınız? Su kaynağı olarak neresini kullanıyorlar. Acaba Lapseki Belediyesi onlara bir su kaynağından faydalanma yetkisi vermiş mi, vermemiş mi? Bir sorarsanız ben de öğreneceğim. Hep beraber bilgilenelim, ondan sonra konuşalım” dedi. Konuşmaların ardından yetki oylamasına geçildi. Oylama sonucunda oy birliği ile meclis üyeleri Başkan Gökhan’a yetkiyi verdi.
(Burhan Mert Balcı)