"Artık objektif gazetecilik yapmak mümkün değil"

1523

 Gazeteci, yazar, Miço dergisine hayat veren ve çocuk edebiyatının duayen ismi Yalvaç Ural, Çanakkale`ye geldi. Çanakkale`de okulları ziyaret eden Ural, miniklerle sohbet ederek kitaplarını imzaladı. İlk olarak Doğa Kolejinde 600 öğrenci ile bir araya gelen Ural, Daha sonra 18 Mart İlkokulu`nda 900 öğrenci ile buluştu.  Duayen yazar son olarak okul ziyaretlerine Ticaret Borsası İlkokulu ve Ömer Mart Ortaokulu ile devam etti. Parion Kitap Evinde düzenlenen söyleşide Ural; “Benim çocukluğum Trakya’da geçtiği için bu tarafa biraz aşinayım. Türkiye`nin kitap okuma ile ilgili değişik bir dağılımı var. Bazı ilçelerimizde okuma oranı yüksekken bazı bölgelerde okuma oranı düşük. Özellikle Trakya ve Ege bölgelerinde okurun okuma isteği yok. Genelde sıcak bölgelerin insanları okumaya çok yatkın olmazlar. Sürekli gezerim, ülkemde yılda en az 150 okula ziyarette bulunurum. Bu işe özenirim, dikkat ederim çünkü çocuklar okudukları kitapların yazarları ile tanıştıkları vakit okuma oranı artar. Parion kitap evinin düzenlediği bir çalışma ile Çanakkale`ye geldim” dedi.

 
“Miço’da popüler kültür ürünü yoktu”
Yıllarca yazarlığını yaptığı Miço dergisi serüveni hakkında bilgilendirmede bulunan Vural; “Miço döneminde, miçonun içerisinde bir tek popüler kültür ürünü yoktu. Popüler kültür derken bütün popüler kültür ürünlerini çöpe atmıyorum. Ama bizim ülkemizde Teksas Tommiksler çıkarken o zaman hiç bir şekilde Süperman, Batman gibi kaba kuvvet üzerine kurulu zihniyet yoktu. Şimdi bu ürünler sinemaya da aktarıldı. Şimdiki eserler şiddet, gerilim ve korku üzerine kurulmuştur. Eğer bir çocuğa korkuyu şiddeti ve aksiyonu tattırırsan o adam konuşması olan filmleri izlemez. Diyalogdan çok konudan çok harekete odaklanılır. Bu filmler insanı düşünmeyen bir varlık haline getirir. Geçmişte bir yazı yazmıştım Stephan Hawking Herkül`ü döver diye. Herkül kol gücüyle sütunları yerinden oynatıyor ama beyninin içinde küçücük bir beyincik var. Hawking ise hareket edemeyen ve felçli olmasına rağmen kara deliği ve bilime dair ne varsa bize öğreten insandır. Akıl gücü her zaman ezecektir. Biz, çocuklarıma şiddeti korkuyu ve aksiyon yerine mizahı ve düşünen birey olmayı öğretmeliyiz. Okullarda söylediğim bir şey vardır. Kaplumbağanın kabuğuna ne isim verilir? Bu sorunun cevabına kesin cevap net alınamaz. Kaplumbağanın kabuğunun adı bağadır. Bağa ile kaplanmış hayvan manasına gelir. Görsel okuma bu sebepten ötürü çok önemlidir. Eskiden bağadan gözlük çerçeveleri ve tespihler yapılırdı. Biz okurken bakıyoruz ama göremiyoruz” dedi. 
 
“Görüşlerinden dolayı tutuklu gazetecilerimiz bulunuyor”
Son olarak Türkiye’deki basın özgürlüğüne değinene Ural; Birilerine ters düştükleri için, haber yaptı diye ve ideolojik görüşlerinden dolayı tutuklu gazetecilerimiz bulunuyor. Sansür açısından olaya bakacak olursak, basında sansür kabul edilebilir bir durum değildir. Nixon döneminde bir gazetenin bir şey yazmaması ve gazetelerin toplatılmasına karşın gazeteciler bu durumu da yayınlamışlardır. Türkiye`ye indirgersek konuyu onlarla mukayese edilebilir bir durumda değiliz. Çünkü geçirdiğimiz bir dönem var, o dönemde aldığımız bir yara var. Ülke olarak o yaranın izlerini temizlemeye çalışıyoruz. Türkiye`de oynanmak istenen oyunların altındaki yapılamanın yok olup gitmediğini halen görüyoruz. Bu durumda da dengeli bir yaklaşım gelişemiyor. Ülkede sorunları olağan üstü hal kapsamında değerlendiriyoruz. Bu ülkede artık objektif gazetecilik yapmak mümkün değil. Bugün keskin çizgiler belirlemek mümkün değil. Geçmişte bir görüşte olanın görüşünün değiştiğini ve aykırı fikirlerin aldanılmışlığın içine düştüğünü görüyoruz. Gazeteciler için de sanayiciler için de bu durum geçerlidir. Bu durum ve bu olaylar bitmedikçe basın bu şekilde devam edecektir” dedi. 
(Yusuf Sonkurt)
Paylaş