Anlaşmalı boşanma eşlerin karşılıklı anlaşarak boşanma sürecini tek celsede bitirdikleri boşanma davası türüdür. Boşanmanın çekişmeli olduğu durumlarda nafaka, maddi ve manevi tazminat, velayet ve aile konutunun akıbetine mahkeme karar verir. Çekişmeli boşanmada taraflar arasında görülen uyuşmazlık anlaşmalı boşanmada mevcut değildir. Taraflar boşanmadan kaynaklanan tüm uyuşmazlıkları bir protokol düzenleyip hâkime sunarlar.
Hâkimin anlaşmalı boşanma protokolünü uygun bulması sonucunda evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve boşanma gerçekleşir. Anlaşmalı boşanma davasında taraflar uzlaşı içerisinde olduğu için zaman ve masraf açısından avantajlıdır. Çekişmeli boşanma ile karşılaştırıldığında anlaşmalı boşanma davası daha kısa sürer; dava süreci ortalama 1 ila 3 ayda tamamlanır.
Bazı durumlarda bu süre daha da kısalabilir. Eşlerin anlaşmasından dolayı istinaf ve temyiz kanun yolu da işletilmeyeceğinden dolayı ilk derece mahkemesi kararının kesinleşmesi beklenir. Ayrıca boşanma davasının masrafı da çekişmeliye kıyasla düşüktür.
Anlaşmalı boşanma davası, Türk Medeni Kanununun 166. Maddesinin 3. Fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre anlaşmalı boşanma davası açılabilmesi için birtakım şartların gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Anlaşmalı boşanma davası şartları:
Evliliğin en az 1 yıl sürmüş olması anlaşmalı boşanmanın ilk şartını oluşturur. Evliliğin üzerinden 1 yıl geçmeyen çiftler anlaşmalı boşanmaya karar verseler dahi boşanma davası çekişmeli olarak görülür. Kanunen anlaşmalı boşanmak mümkün değildir. Bu düzenlemedeki amaç 1 yılı doldurmayan çiftlerin evliliklerinin daha çok yeni olduğu; dolayısıyla birbirlerine biraz daha zaman vermeleri gerektiği düşüncesidir.
Anlaşmalı boşanma davasına ilişkin bir diğer önemli unsur tarafların iradelerini serbestçe beyan etmiş olmasıdır. Eşlerden herhangi birinin baskısı ve cebri altında irade beyanına zorlanması durumunda anlaşmalı boşanma gerçekleşmez.
Boşanma mali ve hukuki birtakım sonuçlar doğurur. Özellikle çocuk sahibi eşler anlaşmalı boşanmaya karar verdiklerinde boşanma sonrası çocuğun durumunu ayrıntılı ve çocuğun menfaatine olacak şekilde düzenleme mecburiyetindedir. Çocuğun üstün yararı kavramına dayanarak hâkim gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Sonuç olarak hâkim anlaşmalı boşanma protokolü düzenlemelerini uygun bulmazsa boşanma gerçekleşmez. Zira bu husus anlaşmalı boşanma şartları arasında yer alır.
Anlaşmalı boşanma protokolünde taraflar nafaka, tazminat, velayet, düğün takıları, mal paylaşımı ve nafakanın hangi endekse göre artırılacağı gibi hususları detaylıca belirtmek durumundadır. Bu nedenle sürecin boşanma avukatı yardımıyla takip edilmesi son derece yararlı olacaktır. Özellikle boşanma sonrası çocuk üzerinde etkisi kuvvetle muhtemel olan velayet ve nafaka gibi konulara ayrıca özen gösterilmelidir. Velayet sahibi olmayan eşle çocuğun nasıl vakit geçireceğine dair düzenleme de ayrı bir önem arz etmektedir. Bu durumlar çocuğun menfaati ile doğrudan alakalı olduğu için hâkimin dikkat edeceği en önemli noktalardır. Hakim, çocuğun menfaatinin üstün tutulmadığına kanaat getirirse protokolde gerekli değişiklikleri yapar.
Görüldüğü üzere anlaşmalı boşanma davası her ne kadar çekişmeli boşanma davası kadar uzun ve çetrefilli bir süreç olmasa da birtakım hukuki detayları içinde barındırır. Boşanmanın olağan süresinde ve sağlıklı gerçekleşmesi için profesyonel hukuki yardım elzemdir.
Anlaşmalı boşanma davası aile mahkemesine verilecek dilekçe ile açılır. Aile mahkemesinin bulunmadığı yerlerde görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise eşlerden birinin yerleşim yeri veya en son beraber 6 ay yaşadıkları yer mahkemesidir.
Aile mahkemesine boşanmak için verilen dilekçeyle birlikte anlaşmalı boşanma protokolü de sunulur. Görevli ve yetkili mahkemeye sunulan dilekçe ve anlaşmalı boşanma protokolünün şartlara uygun olması durumunda boşanma sorunsuz bir şekilde gerçekleşir.
(BÜLTEN)