Eski Başbakan Yardımcısı ve Enerji ve Tabi Kaynaklar eski Bakanı Cumhur Ersümer, eski Anavatan Partisi yöneticileri, Belediye Başkanları ve ilçe başkanları ile 34’üncü geleneksel iftar yemeğinde bir araya geldi. Gerçekleştirilen geleneksel iftar yemeğine, Kepez Belediye Başkanı Dr. Ömer Faruk Mutan, Eceabat Belediye Başkanı Adem Ejder, ANAP eski İl ve ilçe Başkanları ile çok sayıda partili ve aileleri katıldı. Eski Bakan Ersümer, iftar yemeğinde yaptığı konuşmada, Türkiye ve Çanakkale’ye dair gündem değerlendirmesinde bulundu. Konuşmasına terörü kınayarak başlayan Ersümer, helikopter kazasında yaşamını yitiren askerler için baş sağlığı diledi. Ersümer konuşmasına; “Geçen yıl Ezine, ondan önce Yenice, ondan önce Çan ve Bayramiç bütün iftar konuşmalarımızda dile getirdiğimiz gündem maddesi maalesef lanet olasıca terör. Yine 13 can gazete manşetlerine, televizyon haberlerine bakmaya yüreklerimiz dayanmaz oldu. Gencecik bir hemşerimizi de Gelibolu Yazıcızade Mahallemizden Koray Onay’ı da kaybettik ve devamında başka canlar yine içimiz yandı. Allah rahmet eylesin. Nur içinde yatsınlar mekânları cennet olsun ateş düştüğü yeri yakar ailelere başsağlığı ve sabırlar diliyorum ama artık dayanacak hal kalmadı bıçak kemiğe dayandı” dedi.
“Devlete yerleştirilmiş bir yılan her yere saldırdı”
Geçen yılki iftarın hemen sonrasında 15 Temmuz darbesinin yaşandığını belirten Ersümer; “Devletin içine yerleşmiş, yerleştirilmiş bir yılan her yere saldırdı” dedi. Ersümer, 15 Temmuz ve sonrası yaşananlar ile ilgili olarak konuşmasına; “Meclise, millete, devlete, devletin başına. Siviliyle, askeriyle, polisiyle, savcısıyla, hâkimiyle, valisiyle, kaymakamıyla akıl almaz bir saldırı. Dünyanın başka hiçbir devletinde olmamış. Olamaz da böylesi bir yılan. Yakın zamandır temizlene temizlene bitmediler. Şimdi sıra siyası ayağa geldi. Söylemleri tartışılıyor. Kamuoyunda ciddi beklentiler var. Muhalefette değişik değerlendirmeler yapıyor. Yargılamalar başladı. Herkes inkâr ediyor. Kurunun yanında yanan yaşlarda var mutlaka. İşin sonu nereye varacak bilinmez halde. Bu arada TBMM’de hazırlanan FETÖ raporu ‘alelusul eski tabirle malumun ilanı kapsamında’ bir sonuçla yayınlandı. Muhalefetin değerlendirmeleri çok ağır. Yedi sorulu bir değerlendirme yansıdı muhalefete, ‘aklama, saklama, siyasi ayağı gizleme raporu’ diyor. Diyor da karşılığında ciddiye alıp cevap veren de yok. Aslında kamuoyunda cevap bekleyen sorular var. En önemlisi de Balyozlar, Ergenekonlar nasıl ne zaman aydınlatılacak. Bu davalardaki mağduriyetler nasıl giderilecek. Kamuoyu bu rapordan bu cevabı da bekliyor” şeklinde devam etti.
“KHK’lar ile yönetmekten vazgeçmeliler”
15 Temmuz darbe girişimi sonrası yaşanan olağan üstü hal sürecini değerlendiren Ersümer, bu sürecin turizm ve ekonomiye ciddi zararlar verdiğini belirtti. Ersümer KHK’lar ile ülkeyi yönetmekten vazgeçilmesi gerektiğini ifade ederek; “FETÖ darbesinden sonra ilan edilen olağan üstü hal kesintisiz devam ediyor. Ancak olağanüstü hal yönetimi, yani bir ülke yönetimi, ‘benim ülkemde olağanüstü haller var, ben ülkemi ancak bu halin usul ve yöntemleri ile yönetebiliyorum’ diye ilan ediyor. Tabii ki yabancı yatırımcı gelmeye çekiniyor. Ya da daha ağır şartlarla geliyor. Turistler ise hiç tercih etmez oldu. İhracat düşüyor, ekonomik şartlar giderek kötüleşiyor. Fransa’da ki olağanüstü hal örnek gösteriliyor ama Fransa’nın tuzu kuru. Hükümetlerimizin biran önce olağanüstü hali ve ülkeyi Kanun Hükmünde Kararnamelerle yönetim tarzından vazgeçmek için çaba harcamaları gerekir diye düşünüyorum. Avrupa Konseyi, Parlamenterler Meclisi’nde yapılan oylamayla olağanüstü hal bahane ediliyor. Denetim kararı alıyor. Denetim kararının dayanağı Türkiye’nin ‘İnsan Hakları ve Hukukun Üstünlüğü alanında yükümlülüklerini yerine getiremeyeceği’ tahminine dayanıyor. Bu arada ‘Freedom House raporu’ yayınlanıyor Türkiye özgürlüklerin enfazla gerilediği ülke diye ilan ediliyor. Basın özgürlüğü endeksinde 180 ülke arasında 155’inci sırada yer alıyor, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, Türkiye’yi denetim içine alması kararı bu hükümet zamanında alındı. Ama yine başka AKP Hükümetlerinin çabalarıyla Türkiye denetim dışına çıkmıştı ve Türkiye Avrupa’da daha önce denetimden çıkıp tekrar denetime alınan ilk ülke oldu. Buda biraz fazla oldu. Türkiye’nin, PKK, FETÖ ve DEAŞ ile mücadelesi ve onun yanında 3,5 milyon Suriyeliye ev sahipliği yaptığı dikkate alınmadı. Görüşmeler temaslar devam ediyor AB Türkiyesiz yapamayacağını biliyor. Türkiye’de kapıda bekletilmekten bıktı. Umarım bir noktaya taşınır ama teker teker Avrupa ülkeleriyle ilişkilerimizi boza boza bir noktaya gelmek mümkün değil. Hollanda, Almanya derken herkesle kavga etmenin de sonu yok” dedi.
“Uluslar arası ilişkiler biran önce düzeltilmeli”
Hükümetin uyguladığı dış politika ile Türkiye’nin yalnızlığa mahkûm edildiğine dikkat çeken Cumhur Ersümer, uluslar arası ilişkilerin bir an önce düzeltilmesi ve dış politika da doğru adımların atılmasının gerekliliğine vurgu yaptı. Referandum öncesinde Türkiye’nin Almanya ve Hollanda ile kavgalı olduğuna dikkat çeken Ersümer; “Almanya ile ciddi bir sürtüşme halindeyiz, Rusya ile ciddi bir kavga ettik şimdi yeni yeni işleri yoluna koyduk. ABD ile ilişkilerimiz artık anlatılmayacak derecede kötü durumda. Halkımız bile artık ABD’yi hasım olarak kabul ediyor. Tüm kamuoyu yoklamalarında ABD baş düşmanımız. YPG’ye silah sağlanmasını hiç söylemeyeyim. FETÖ ABD’de minderi sermiş oturuyor. Arkadan Reza Sarraf’ın dosyasında Türkiye’de bulunan birçok işadamı ve siyasetçi sayfa sayfa yayınlanıyor. Tüm bu ilişkilerin bir an önce düzeltilmesi lazım. Her ülke ile kavgalı bir ülke gibi görünmesi hepimizin zararınadır. Ekonomi uluslar arası ilişkilerin ayrı düşünülmesi mümkün değildir. Türkiye’nin ekonomisi zaten referandum esnasında ciddi bir darbe yedi. Referandum esnasında uygulanan ekonomik tedbirler hiç de öyle gönlümüzü memnun edecek, Türk Halkını memnun edecek paketler değildi” dedi.
“Tek yetkiyi hakka hukuka uygun kullanmak insanüstü bir şey”
Ersümer, Başkanlık Sistemi ile ilgili olarak; “Ülkenin bir yarısı Başkanlık sistemi istedi, diğer yarısı hayır geçmeyelim dedi. Bu Hayır ve Evet’i iyi okumak lazım. Ben daha öncede Başkanlık sistemine karşı olmadığımı ifade etmiştim. Başkanlık sistemi gelsin ama nasıl gelsin? Siyasi Partiler ve seçim yasaları değişsin, baraj düşürülsün, milletvekilleri ön seçimle seçilsin demiştik. Bu şartlarda olmalı demiştik. Başkanlık sistemi Tek Adam rejimidir eleştirileri yapılıyor. Bunları yaparlarsa tek adamlık olmaz demiştik. Yargı, yürütme ve yasama ayrı olur, kuvvetler ayrılığı sağlanır demiştik. Şimdi eğer başkan olacak kişi tekrar milletvekili listelerini kendisi yapacaksa, siyasi partiler ve seçim yasası değişmeyecekse, yargı erklerini kendisi atayacak, yürütmenin başı olacak, üstüne milletvekillerini de kendisi seçerse Yasama, Yürütme ve Yargı tek elde toplanır. Şimdi iki sene sonra ne olacak? Cumhurbaşkanımız iki sene sonra başkanımız olacak, dua ediyorum da Allah mahcup etmesin! Bu kadar yetkiyi bir faninin elinde toplanıp; hakka hukuka adalete uygun olarak kullanılabilmesi insanüstü bir şeydir. Allah mahcup etmesin diyorum” şeklinde konuştu.
“TL dünyada en fazla değer kaybeden para birimi”
Ülke ekonomisinin iyi bir noktaya gitmediğini söyleyen Ersümer; “Enflasyon yıllar sonra çift haneli rakamlara ulaştı. Ülkenin potansiyel büyümesi neredeyse yarı yarı ya düşmüş durumda. Türk Lirası dünyada en fazla değer kaybeden para birimi. Cari açık uzun yıllardır olmayan bir şekilde yüzde 4’ün üzerinde. Faizler yükselirken; kur ve enflasyon da frenlenemiyor. Bunlar birbirine zıt uygulamalardır. İşsizlik yüzde 13’lere fırladı, milyonlarca gencimiz işsiz. Bütçe ilk üç ayda 15 milyar açık vermiş durumda. Netice itibariyle bu görünümdeki bir ekonomi darboğazdadır. Üzülerek ifade ediyorum ki; Türkiye ekonomisi darboğazdadır. Eğer hükümetimiz acil tedbirler almazsa; ‘2019 da seçim var vatandaşlar bize oy vermezse’ diye düşünülürse; referandum öncesindeki gibi af yasaları çıkartılırsa, ödemeleri ertelerlerse, vatandaşın gönlüne sıcak gelecek ama ekonomiye zarar verecek işleri yapmış olurlar. O zamanda işimiz çok daha zor olur. O nedenle hükümetin bir an önce ekonomik tedbirleri almasını ve Türk ekonomisinin hızlıca bu darboğazdan çıkartılmasını bekliyor, arzu ediyoruz” dedi.
“Çanakkale Köprüsü ülke için büyük yatırım”
Çanakkale 1915 Köprüsü’nün Çanakkale ve ülke için çok büyük bir yatırım olduğunu vurgulayan Ersümer; “Çanakkale de bu yıl göğsümüzü kabartan bir gelişme oldu. Çanakkale Köprüsünün temelleri atıldı. Ben emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Gerçekten çok önemli bir yatırım. Çanakkale Köprüsünü Osmangazi Köprüsünü bütün olarak düşünmemiz gerekir. Çanakkale Köprüsü bir koridorun içerisinde ve biz nasıl genişletiriz bu koridoru? Bu durumdan nasıl daha fazla fayda sağlarız bunları şimdiden konuşmamız, planlamamız lazım. Osmangazi Köprüsü ile Çanakkale Köprüsünü bir bütün olarak düşünüp, bu Ege açılımının ne tür katkıları olacağını planlamalı, bu konularda talepkar olmamız lazım” dedi.
“Zeytinliklerin bu dönemde başına gelmeyen kalmadı”
Ersümer, 7. kez Meclise gelen ve zeytinliklere kamu maden ve sanayi yapılmasını öngören tasarıya hadis i şeriflerle karşılık verdi. Ersümer; “’Zeytinyağını yiyiniz ve sürünüz çünkü o bereketli bir ağaçtandır’ hadisi şerifindeki zeytin ağaçlarının bu dönemde başına gelmeyen kalmadı. Defalarca TBMM’ye gelen yasalarla zeytin ağaçlarını değil korumak, yok edilmesi için yollar açılmaya çalışılıyor. 3573 sayılı Zeytin Kanunu 1939 yılında 4’üncü Başbakan rahmetli Celal Bayar’ın kurduğu 10’uncu Hükümet döneminde TBMM den çıkarılmış. Aradan 78 yıl geçmiş, bugün 65’inci Hükümet ve 38’nci Başbakan görevde. 55 Hükümet, 34 Başbakan bu yasanın ana maddelerini değiştirmemiş şimdi değişiyor. Kıymayın zeytinlere, ‘zeytin de çarpar adamı zeytinci âlim Allah.
(Seçkin Sağlam)