İsmailağa Cemaati lideri Mahmut Ustaosmanoğlu`nun cenazesinin ardından Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkan Yardımcısı Dr. Necmi Akyalçın açıklamada bulundu. Akyalçın, "Türkiye Cumhuriyeti Anayasası`nın 2. maddesinde belirtilen devletimizin temel niteliklerinden laiklik ilkesinin, hazır bulunan ve "Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılaplarına ve laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağına" namusu ve şerefi üzerine ant içmiş olan Cumhurbaşkanı, bazı parti genel başkanları, bakanlar, iktidar ve muhalefet milletvekilleri ile Diyanet İşleri Başkanı ve diğer devlet memurları tarafından alenen yok sayıldığını büyük üzüntü ile gördük" dedi.
"Milyonlarca yurttaşımızın gözleri önünde Anayasamızı ihlâl ettiler"
Cenaze törenine ilişkin Akyalçın ayrıca şu sözlere yer verdi, "O cenaze töreninde; Anayasamızın 174`ncü maddesi ile korunan 30 Kasım 1925 tarih ve 677 sayılı devrim yasası ile yasaklanmış Nakşibendi tarikatının Halidi Bağdadi kolundan İsmailağa Cemaati adlı gerici bir yapılanmanın ölen şeyhi yerine yenisinin atanmasına sessiz kalarak zımnen onaylayan devlet görevlilerinin, milyonlarca yurttaşımızın gözleri önünde Anayasamızı ihlâl ettiklerine tanık olduk. `Ne zaman hasta olmuşsam, bilin ki hanımlarınızdan biri çarşafını çıkarmıştır` beyanı ile Anayasaya ve yasalara meydan okuyan, `Kadın sokağa çıkacak bir şey değildir. Kadın erkeğe görünecek bir şey değildir`, `Kızlar katiyen orta, lise, üniversiteye gitmez, avanaklık etmeyin, 124 bin peygambere danışsanız, 104 kitabı arasanız bunun fetvası yoktur. Melek gibi kızlarınızı nasıl o gibi yerlere teslim edersiniz?` ve benzeri çağ ve akıl dışı söylemleri ile tanınan bir Laik cumhuriyet, bilimsel eğitim, Türk, Atatürk ve kadın düşmanı bizzat Devlet Erkânı tarafından takdir edilmiş, bir anlamda milletimize rol model olarak sunulmuştur."
"Türk yargısının, laik cumhuriyeti koruma görevini yerine getir(e)mediği görüldü"
Akyalçın ayrıca, "Bazı çevrelerin Türkiye Cumhuriyeti Devleti`ni bir teokratik devlete dönüştürme niyetleri bir kez daha milletin gözüne sokulmuştur. Şeyhlerinin ayaklarını öpen, tabağındaki yemek artıklarını, ısırıp verdiği meyveyi yemeyi kutsal sayan, sümüklü mendilinden, kokmuş çorabından medet uman, `Şeyhini düşünmek, Allah`ı düşünmekten daha sevaptır` sapkınlığı ile malûl kimi zavallıların, devlete başkaldırdıklarında korunup kollandıkları görülmüştür, ne acı. Yargıtay, Cumhuriyet Başsavcılığı dahil Türk yargısının, laik cumhuriyeti ve devletimizi koruma görevini yerine getir(e)mediği görülmüştür. Daha acısı da, o cenaze töreninde; Türk Milleti`ne meydan okunmuş, kadınlarımız aşağılanmış, laik demokratik hukuk devleti yerine din devleti, evrensel hukuk yerine şer`i hukuk çağrısı yapılmışken, siyaset kurumundan basına, sendikalardan meslek kuruluşlarına, anlı şanlı iş adamları örgütlerinden üniversiteler ve özellikle hukuk fakültelerine, Genel Kurmaydan MİT`e, emniyetten jandarmaya Cumhuriyet kurumlarından tek bir sesin yükselmemiş olmasıdır" ifadelerine yer verdi.
(Atilla Akın)