Aklıma takılanlar

Belediye meclisindeki su fiyatları tartışması bana Dikili eski Belediye Başkanı Osman Özgüven’i hatırlattı.
10 tona kadar suyu halkına ücretsiz veren başkan hakkında Sayıştay denetçisi suç duyurusunda bulunmuş ve hakkında dava açılmıştı.
Böylesi bir iradenin olduğu bu ülkede AKP grubu Çanakkale’de su fiyatlarında indirim yapılmasını savunuyor.
2 yıl önce su fiyatlarında yapılan %15 oranındaki indirimden sonra, hiç zam yapılmamışken üstelik elektrik ve doğal gaza göre fiyat artış oranı daha yüksek olan su için AKP ‘nin bu indirim savunusunun samimiyet testine ihtiyacı var.

828
AKP grubu bu önerisinin samimiyeti için; Osman Özgüven tarafından hayata geçirilen sosyal belediyeciliğin diğer uygulamalarını da savunuyor olması, en azından Osman Özgüven’i takdir etmesi gerekir.
Bırakın takdir edilmeyi Osman Özgüven, AKP iktidarının hışmına uğramış,hakkında bir çok düzmece iddialarla açılan davalar nedeniyle linçe tabi tutulmuştur.
Özgüven, sosyal belediyecilik uygulamaları itibarıyla halkın temel ihtiyaçlarının karşılanması konusunda son derece radikal uygulamalara imza atmış bir başkandır.
İlçesinde ulaşımı bedava yapan, piyasa fiyatlarının yarı fiyatıyla ekmek ihtiyacını karşılayan, bedelsiz sağlık hizmeti sunan bir belediye başkanı olarak her zaman halk tarafından saygıyla hatırlanacaktır.
Popülizmden öte bir anlam taşımayan söylevlerle halkın gözünü boyamak isteyenler önce sorumlu oldukları ekonomi yönetimi ile vatandaşlara nasıl bir yaşam sunduklarını görmelidirler.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, enflasyon Ekim ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 8,96 olarak gerçekleşti.
Elektrik ve doğalgazda Ekim ayında yaşanan yüzde 9`luk fiyat artışıyla yıllık enflasyon rakamı yakalanırken, sudaki fiyat artışı hem enerjiyi hem de yıllık enflasyonu geride bıraktı.
Su fiyatları 1 yılda yüzde 10,8 artarak enflasyon oranının da üzerinde bir gelişme kaydetti.
Hal böyle iken 2 yıl önce yapılan indirim ve 2 yıldır Çanakkale’de suya zam yapılmamasının AKP grubunca hiçbir karşılığının olmaması gerçekten şaşırtıcı bir gelişme.
İnanan varsa beri gelsin.
 
Dardanel 30 yaşında
Bu topraklarda doğup, bir dünya markası olan Dardanel bu kentin yarattığı bir değerdir.
Dardanel markası üreticisiyle tedarikçisiyle çalışanı ile bu kente mal olmuş, kentin değerleri içinden çıkan bir marka olarak farklı bir kimliğe ve birikimlere sahiptir.
Makro ekonomik sorunların getirdiği olumsuzluklara, ülkenin Avrupa ülkeleriyle olan ilişkilerindeki beceriksizlikler eklenince ekonomik sıkıntılar içersine düşen Dardanel o günleri de geride bırakarak gelişmesini sürdürüyor.
Dardanel için 30. Yıl bu anlamıyla son derece önemlidir.
30. yılı kutlamanın onurunu yaşamaları kent içinde bir mutluluktur.
Dardanel, Çanakkale değerleriyle bütünleşmiş bir marka olarak Çanakkale halkının çevresel değerler noktasındaki hassasiyetlerini bir sanayi kuruluşu olarak önemsemelidir.
Keşke, bu yıl kutlayacakları 30. yıllarını Kolin Otel değil de bir başka mekânda kutlayarak Kolin Grubunun Yırca’daki zeytin ağacı katliamı sonrasındaki duyarlılığa ortak olabilseydiler…
Kolin Grubunun Yırca’da yaptığı zeytin katliamı sonrasında kentte böylesi bir beklentinin olduğunu söyleyebilirim.
 
Radar tepesinden iyi kokular gelmiyor
 Daha evvel de gündeme gelen, orman müdürlüğü tarafından gençleştirme yapıldığı savunması yapılan bölgede ağaç katliamı sözde odun ihtiyacını karşılamak adına sürdürülmektedir.
Son zamanlarda çeşitli gerekçelerle yapılan ağaç kesimlerine karşı bazı önlemler alınmalıdır.
Öncelikle bu operasyonlar yapılmadan, gerekçesi ve detayları konusunda kamuoyu bilgilendirilmeli sonra da halkın denetleyebileceği koşulları yaratarak operasyonlar yapılmalıdır.
Oldubittiye getirilerek yapılan, sonrada bir şekilde gerekçe üretilerek süren bu operasyonlar neticesinde ne yazık ki ağaçlar kesilmiş, iş işten geçmiş olmaktadır.
Daha çok kısa bir süre önce imam hatip okulu için bazı ağaçların sökülerek bir başka yere dikildiği bildirilmişti.
Fakat yapılan işin son derece özensiz bir şekilde yapıldığı sonradan ortaya çıktı.
Kaç ağaç söküldü ,kaçı dikildi, dikilen ağaçların  yaşama şansı var mı bilen yok.
İlgili sivil toplum örgütleri, meslek kuruluşları, platformlar  olarak  çevresel değerlerimize sahip çıkmak adına daha itinalı olmalıyız.
Ağaç katliamları yapanları teşhir edelim, açığa çıkaralım, yaptıkları yanlarına kar kalmasın.  Kalmasın ki;  bu niyet içersine girenler bir kez daha düşünsün.
Paylaş