Atikhisar Su Havzası’nda başlayan direniş büyüyerek devam ediyor. Kirazlı’da başlayan ‘Su ve Vicdan Nöbeti’nin 7’inci gününde de eyleme birçok il ve ilçeden destek gelmeye devam etti. İstanbul Barosu’na bağlı Adalet Nöbeti Avukatları altın sahası önüne gelerek burada basın açıklaması yaptılar. Açıklamaya CHP Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan, Belediye Başkan Yardımcıları İrfan Mutluay ve Rebiye Ünüvar, Çanakkale Barosu Çevre ve Kent Komisyonu üyesi avukatları ve Gülpınar Sürdürülebilir Yaşam Derneği ile çevre ilçelerden gelen çevre dernek ve STK’ları da destek verdiler. Adalet Nöbeti avukatlarından Kemal Aytaç, İstanbul Barosu başta olmak üzere birçok baronun Kazdağlarını gündemlerine alacaklarını belirtirken, Adalet Nöbeti Avukatları adına açıklamayı yapan Avukat Selin Nakıpoğlu ise; “Artık burası da bizim adalet nöbeti tutacağımız bir alan. Buradayız. Burada olmaya devam edeceğiz” dedi. Çanakkale Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu üyesi Av. Ahmet Ozan Yılmaz, ilgililer hakkında ÇED sürecine aykırı hareket ettiklerine dair suç duyurusunda bulunacaklarını ifade ederken, Milletvekili Ceylan ise; “Çıkarılacak altının yüzde 4’ü ülkemizde kalacak, yüzde 96’sı Kanadalı firma tarafından götürülecektir. Bunun katma değeri nedir. Bunun bize katkısı nedir. Hangi amaçla bu teşvik ikinci bölgeden 5’inci bölgeye alınmıştır” dedi.
“Adalet nöbetlerini, su ve vicdan nöbetlerini sürdürmek zorundayız”
İstanbul Barosu Adalet Nöbeti Avukatlarından Aytaç konuşmasında; “Türkiye’nin her yerinde adalet mücadelesini sürdüren avukatlar olarak belki de şimdiye kadar gündemimize aldığımız, gidip katkıda bulunduğumuz, dayanışma gösterdiğimiz en önemli en temel olaylardan birisi su ve vicdan hürmeti. Gelirken onun çözümlemesini yapmaya çalıştık. Neden su ve vicdan? Su alanı yok ediliyor, vicdan ise bu ağaçların katledilmesi. Dolayısı ile en güzel ismi arkadaşlar bu nöbete vermişler. Bu ülkede son yıllarda nöbetler çoğaldı. Birçok konuda insanlar nöbet tutuyor. Bütün baskılara, zorluklara rağmen insanlar canları ve kanları pahasına nöbetlere duruyorlar. Öncelikle İstanbul’dan Adalet Nöbeti adına gelen avukatlar burada bu mücadeleyi sürdüren su ve vicdan nöbetinin öncülünü yapan tüm dostlarımız selamlıyoruz ve sizlerle dayanışmak için buradayız. Nerede bir adaletsizlik oluyor ve bizler buna susuyorsak, dün Bergama’da, İstanbul’dai, Türkiye’nin her yerinde, her alanda haksızlığa susuyorsak bu haksızlık bir gün mutlaka bizim kapımızı çalar. Bu hıyanete, bu ahlaksızlığı mutlaka dur demeliyiz. Bunu Kazdağlarında durduramazsak başka yaşam alanlarımızda yok edilecek. Bu aç gözlülüğün, vahşi kapitalizmin saldırısına karşı her yerde mücadele etmeliyiz. Adalet Nöbetlerini, su ve vicdan nöbetlerini sürdürmek zorundayız. Kazdağlarına yapılan bu saldırı İstanbul Barosu Yönetim Kurulu’nun gündemindedir. İstanbul Barosu başta olmak üzere birçok baromuz Kazdağlarına ilgisini yöneltmiştir. Önümüzdeki günlerde barolarımız çok daha güçlü bir şekilde birçok avukatla, kurumla mücadelenin, nöbetin yanında olacaktır” dedi.
“Buraya Kazdağlarında yaşanan adaletsizliğe tepki göstermek için geldik”
Yaklaşık üç senedir ülkede yaşanan adaletsizliklere karşı ‘Adalet Nöbeti’ tutan avukatlar olduklarını belirten Avukat Nakıpoğlu ise, Adalet Nöbeti Avukatları adına yaptığı açıklamada; “Nöbetimiz kısa sürede İstanbul sınırlarını aştı. İl il dolaşıp adalet talebimizi dile getirdik. Bu süreçte tutuklanan avukat arkadaşlarımız için adalet talebimiz de bütün adaletsizliklere karşı durmak olarak genişledi. İşte bugün buraya Kazdağlarında yaşanan adaletsizliğe tepki göstermek için geldik. Bugün burada yaşamımızı, geleceğimizi, suyumuzu, ülkemizin akciğerleri olan Kazdağlarının sesi olmak adına buradayız. Kanadalı Alamos Gold isimli şirket altın için 200 bin ağacımızı, binlerce hayvanın yuvasını, orman ekosistemini katletmiştir. Homeros İlyada’sında “bol pınarlı ve vahşi hayvanların anası” diye bahsedilen Kazdağları binlerce senelik mirastır. Ülkemizin akciğeridir. Bugün hala Çanakkale’nin tek içme ve kullanma suyu bu bölgeden temin edilmektedir. Doğamızı, ağacımızı, çiçeğimizi, böceğimizi emperyalist şirketlere ve onun yerli işbirlikçisi açgözlülere peşkeş çektirmeyeceğiz. Tarım Bakanlığı kesilen ağaçların sayısının 13 bin olduğunu iddia etmektedir. Bakana sormak isteriz ki, 13 bin ağaç sizin için ne ifade etmektedir? Bu tam da bahsettiğimiz katliamın itirafıdır. Hepimizin bildiği gibi, orman ekosisteminin oluşması onlarca sene alır. Yokluğu ise en büyük fakirlik demektir. Bugün Kazdağları’nda iki altın madeni faaliyettedir. Faaliyetteki bu işletmeler dışında altın ve gümüş rezervlerine yönelik onlarca şirkete maden arama ruhsatı verildiği bilinmektedir. Bu durum Kazdağı ve yöresindeki ekosistemi, endemik ve nadir bitki türleri ve doğal habitatlarını tehdit etmektedir. Arkadaşlar, Siyanürle altın çıkarmanın sonuçlarını siz bizden iyi biliyorsunuz. Emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin kazanacağı bir kaç milyar dolar için siyanürle zehirlenen topraklar yüzlerce yıl temizlenmeyecek. Burada topraklarımızı zehirleyen zihniyet para uğruna dünyayı mahvediyor. İklim değişiyor. Kutuplardaki buzullar eriyor. Deniz seviyesi yükseliyor. Sık sık sel felaketleri yaşıyoruz. Bu paragözleri durduramazsak çocuklarımıza, torunlarımıza yaşayabilecekleri bir dünya kalmayacak. Herkesi buradaki adaletsizliğe karşı çıkmaya çağırıyoruz. Artık burası da bizim adalet nöbeti tutacağımız bir alan. Buradayız. Burada olmaya devam edeceğiz” dedi.
“İlgililer hakkında ÇED sürecine aykırı hareket ettiklerine dair suç duyurusunda bulunacağız”
İlgililer hakkında ÇED sürecine aykırı hareket ettiklerine dair suç duyurusunda bulunacaklarını belirten Çanakkale Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu üyesi Av. Yılmaz; “Çanakkale Barosu Çevre ve Kent Komisyonu 2009 yılından beri gerek Kirazlı altın madeni, gerek Ağı Dağı altın madeni projelerindeki sürçleri takip etmekte. Davaları Çevre ve Kent Komisyonu üyeleri olarak takip etmekteyiz. TEMA Vakfının araştırması ile beraber bizlerde Çanakkale Barosu avukatları olarak dava sürecinin nihayetinde neler yapabileceğimizi düşünüyoruz. Bunlardan biri de ilgililer hakkında ÇED sürecine aykırı hareket ettiklerine dair suç duyurusunda bulunmak. Bu suç duyurusunu en yakında tamamlayıp yapacağız. Sürecin en başından beri takipçisiyiz. Mücadeleye devam edeceğiz” dedi.
“Gördüğümüz manzarada ülkemiz açısından nasıl bir katma değer umulmaktadır”
Alamos Gold’un ortağı olduğu Doğu Biga Madencilik 28 Temmuz’da teşvik almaya hak kazandı. Şu anda Çanakkale’de teşvikler kapsamında 2’inci bölge yatırım alanı uygulanması gerekirken, kendisine verilen teşviklerle 5’inci bölgeye verilen izinler verildi. Bu izinler nedir? Sigorta pirimi desteği 3 ila 5 yıl arasındadır. Burası 5’inci bölgenin desteği olan 7 yıl sigorta pirimi işveren desteği sağlandı. İkinci bölgede olan işletmelere faiz desteği verilmezken, buraya faiz desteği veriliyor. Vergi indirimi normalde yüzde 20-25 olması gerekirken, yüzde 80 vergi indirimi yapılıyor. Yatırıma katkı oranı da yüzde 40. Bu kanunun değişikliği yapma yetkisi Cumhurbaşkanına verilmiştir. Bu değişikliği yapan Cumhurbaşkanıdır. Bunun gerekçesi olarak da ‘ülkemizin menfaatleri dışa bağımlılığının azalması, ülkemizi ileriye götürecek teknolojik yatırımlar…’ gibi pek çok gerekçe sayılmıştır. Şu gördüğümüz manzarada ülkemiz açısından nasıl bir katma değer umulmaktadır. Bu çıkarılacak altının yüzde 4’ü ülkemizde kalacak, yüzde 96’sı Kanadalı firma tarafından götürülecektir. Bunun katma değeri nedir. Bunun bize katkısı nedir. Hangi amaçla bu teşvik ikinci bölgeden 5’inci bölgeye alınmıştır. Bu direk olarak Cumhurbaşkanı’nın bu firmayı desteklediği anlamına gelmektedir.
(Eren Aşnaz)