İskele meydanında bir araya gelen HDK üyeleri, bir basın açıklaması yaparak cezaevlerindeki açlık grevlerine dikkat çekti. Ellerindeki dövizlerle cezaevlerinde açlık grevi başlatan hükümlülere destek veren HDK üyelerinin eylemi bazı vatandaşlar tarafından fotoğraflandı. HDK adına açıklama yapan Abdullah Ergün, binlerce insanın göz göre göre ölümün kucağına itildiğini belirterek; “İmralı tecritinin kaldırılması, anadilde eğitim ve anadilde savunma hakkı gibi temel hukuki talepler üzerinden tutuklu ve hükümlülerin cezaevlerinde başlattıkları açlık grevi 54 gününe girmiş bulunmaktadır. Kritik süreç aşılmış olup insan yaşamını tehdit eder noktaya gelinmiştir. Açlık grevleri, ülke gündeminin sanal karmaşıklığı içinde gündeme bile gelmemekte, binlerce insan göz göre göre ölümün kucağına itilmektedir. Ölüm oruçları çaresizlik durumlarında `Tanrı tarafından bize verilmiş bir silahtır` diyordu GANDHİ. Bu durum AKP iktidarının faşist uygulamaları karşısında tutsakların bedenlerini feda etmek dışında başka yolları kalmadığının en açık ifadesidir. 54. gündeler. Elli dört koca gün. Birden başlayıp elli dörde kadar saymayı deneyin. Sıkıcıdır değil mi! Şimdi birden başlayıp elli dörde kadar yazın. Ne kadar yorucu! Biz birden elli dörde kadar yazmaya zorlanırken bu insanlar o kadar gündür birçoğumuzun aklının alamayacağı bir şey yapıyorlar. Hayatta sahip oldukları en önemli şeyi canlarını ortaya koyuyorlar. Bunu ellerinde silahlarıyla yapmıyorlar, bedenlerine bombalar bağlayarak yapmıyorlar, bir köprüye çıkıp tek tek atlamaya kalkarak yapmıyorlar. Bir anda ve kesin acıyla değil. Her gün daha fazla acı çekerek. Göstere göstere yapıyorlar. Gün bir oluyor, gün iki oluyor, gün üç oluyor, gün dört oluyor ve elli dört oluyor. Bize bakarak yapıyorlar. Başbakana, Adalet Bakanına, İçişleri Bakanına bakarak yapıyorlar. Sokaklarda dolaşan milyonlarca insana bakarak yapıyorlar” dedi.
“54 gündür açlık grevinde olan binlerce siyasi tutuklunun içine itildiği durum, sadece belli bir siyasi görüşten olan kişileri değil, hak ve eşitlikten yana olan aydınları, yazarları, sendikacıları, insan haklan savunucularını kısaca yaşanacak olumsuz gelişmelerden kaygı duyan herkesi yakından ilgilendirmektedir” diyen Ergün; “En temel hak olan yaşam hakkını tehdit eden böylesi önemli bir gelişme karşısında insanım diyen herkesin tepki göstermesi gerekmektedir. Kendi anadilinde eğitim her insanın doğuştan gelen doğal hakkıdır. Mahkemelerde Kürtçe savunma yapılmasına kanuni bir engel olmadığı halde yaptırılmamaktadır Abdullah Öcalan hukuki olarak bir hükümlüdür ve her hükümlü gibi avukatları ve yakınları ile görüşme hakkı olduğu halde 15 aydır görüştürülmemektedir. Bütün bu yaptırımlar hem kanunlara hem de Türkiye’nin uymak zorunda olduğu uluslararası antlaşmalara aykırıdır” şeklinde konuştu.
“Kimse yaşamını yitirmeden sorunun çözülmesini diliyoruz”
AKP hükümetinin biran önce talepler noktasında adım atması gerektiğini vurgulayan Ergün şu şekilde konuştu. “Türkiye`de 1980`den bu yana cezaevlerinde 144 kişi açlık grevi ve ölüm oruçları nedeniyle yaşamını yitirmiştir. Adalet Bakanlığı, insan yaşamını tehdit eden böylesi bir gelişme karşısında sessiz ve tepkisiz tutumundan vazgeçmelidir. Yıllardır akan kan ve gözyaşlarına, cezaevlerindeki insanlık dışı koşullara, tecrite, işkencelere, uzun tutukluluk sürelerine savunma hakkı gasplarına, aldırmaksızın ülkeyi yönetenler, gerçek anlamda barış ve huzur ortamının yaratılmasını istiyorlarsa zaman geçirmeden harekete geçilmelidir. Talepleri ve yöntemi demokratik olan bu eylemin AKP iktidarı tarafından dikkate alınmaması çok tehlikeli bir durum yaratmaktadır. Hükümetin ve kamuoyunun bu konudaki sessizliği her an için felakete neden olabilir. Kritik bir aşamada olan ve her an ölümlerin yaşanabileceği cezaevlerinde yaşanacak her ölümün sorumlusu AKP iktidarıdır. Zamanın yeni ölümlere doğru hızla aktığı bu günlerde herkes bilmeli ki yarın barıştan ve kardeşlikten söz etmek halen mümkün olabilecek ise bunun yolu bugün ölümleri durdurmaktan geçiyor. Türkiye`de bir kez daha açlık grevleri ve ölüm oruçları sonucunda ölümler yaşanmasına asla izin vermemelidir. Bu konuda herkesi duyarlı davranmaya çağırıyor, hükümetin biran önce talepler noktasında adım atmasını, sorunun kimse yaşamını yitirmeden çözülmesini diliyoruz.”
Geniş güvenlik önlemlerinin alındığı eylem çeşitli sloganların atılmasıyla sona erdi.