Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın gazetecilere haksız bir saldırı içinde olduğunu belirten Abakay; “Başbakan, gazetecilerle ilgili görülmekte olan dava hakkında siyasi değerlendirme yaparak yargıyı etkilemekte , suç işlemektedir. Başbakan Tayyip Erdoğan partisinin il başkanları toplantısında bugün yaptığı konuşmada, cezaevlerindeki gazetecilerle ilgili haksız, ağır suçlamalarda bulunmuş, açıklamaları gazetecilere ve mesleğimize saldırıya dönüşmüştür.
Başbakan, cezaevindeki gazeteciler için bunların çoğunun gazeteci olmadığını belirtirken, kaçının gazeteci olduğunu belirtmiyor.Bunların bazılarının basın kartı olmadığını söylüyor. Kimin gazeteci , yazar olduğuna başbakanlar, bakanlar, devlet kurumları karar veremez. Bir mesleğin elemanlarını bu kişilerin subjektif değerlendirmeleri belirlemez. Bir kişinin gazeteci, yazar olduğunu yaptığı iş, üretimdeki yeri, meslek örgütleriyle ilişkisi belirler, basın kartı belirlemez. Örneğin Fatih Altaylı’nın basın kartı yoktur, istemiyor. Ne olacak şimdi?
Öyle anlaşılıyor ki, Başbakan ve ilgili bakanları Medyada, sadece kendilerine biat eden, alkış tutanları gazeteci olarak kabul etmektedir. Ülkeyi yöneten iktidarın, gazeteciler, yazarlar, çizerler ve genelde muhalif medya , düşünce ve ifade özgürlüğü üzerindeki faşizan baskıları , böyle gerçeklerden uzak, boş, politik nutuklarla saklanamaz. Saklanamıyor. Artık dünya alem, sağır sultan biliyor ki Türkiye’de iktidarı desteklemeyen gazeteci , yazarlar, düşün insanları ağır baskılar altındadır, 100 ü aşkın gazeteci , yazar , aydın da yazdıkları, çizdikleri haber ve yorumlar , tutumları nedeniyle cezaevlerindedir.
Başbakan bu konuşmasında, medya mensupları ile ilgili görülmekte olan davalar hakkında siyasi değerlendirmelerde bulunarak mahkemeyi, yargıyı etkilemekte , suç işlemektedir. Başbakan, Ceazaevlerindeki gazetecileri savunmayı, iktidarın duyarsızlığını, sorumsuzluğunu açıklamayı Türkiye’yi karalama olarak değerlendiriyor. Türkiye’yi karalayan iktidarın medya üzerindeki baskıcı tutumu, Olağanüstü, dönemlerin, darbe dönemlerinin özel yetkili mahkemelerini ve yine aynı dönemlerin, başta Terörle Mücadele Kanunu olmak üzere anti demokratik yasalarını kaldırmamasıdır.
Başbakan gazetecilerle ilgili olarak savcıların henüz mahkemelerce doğruluğu kanıtlanmayan iddianamelerini tekrarlamakta, kendisini savcı yerine koymaktadır. Başbakan ayrıca cezaevlerindeki gazetecilerden 25`inin hüküm giydiğini belirterek, bunların mahkumiyetini alkışlamaktadır. Bu kişiler faşist Terörle mücadele Kanunu nedeniyle haksız şekilde hüküm giymişlerdir. Bu kişiler demokratik ülkelerde olsalardı, bu yazdıkları yazılar, haberler nedeniyle hüküm giymeyeceklerdi” dedi.