”HAK ARAMAK SUÇSA, BİZ DE SUÇLUYUZ!”

ÇOMÜ Rektörlüğü tarafından suçunu unutturmaya çalışan suçlu psikolojisi ile 40 işçinin işten çıkarılmasının üzerinden 6 ay geçtikten sonra “Kamuoyu açıklaması” adı altında yaptığı başta emekçiler olmak üzere örgütlerine, işçilerin işten çıkarılmasına karşı çıkan vicdan sahibi öğrenciler çeşitli sendikalar ve basın kuruluşlarına karşı mesnetsiz suçlamalara bir tepki de Sosyal İş Sendikasından geldi.

714
ÇOMÜ Rektörlüğü, örgütlenme ve hak arama özgürlüğüne karşı tahammülsüzlüğünü, düşünce ve ifade özgürlüğü hususunda da göstermiştir.
Sosyal İş Sendikası üyelerinin en doğal hakkı olan görüşlerini kamuoyu ile paylaştıklarını dile getirerek ÇOMÜ yönetimine çağrıda bulundu; “13 Temmuz 2012 tarihinde bir üyemiz tarafından okunan basın açıklamasını, Sosyal-İş Sendikası Genel Yönetim Kurulu kelimesi kelimesine benimsemekte ve kabul etmektedir. Üyelerimizle uğraşmayı bırakın. Eğer ifade özgürlüğüne karşı, bir Üniversiteye yakışmayacak bir tutum benimseyeceksiniz, buyurun gelin bize dava açın. Hodri meydan!”
 
ÇOMÜ Rektörlüğü’nün suçunu örtbas etme çabası artık trajikomik bir hal almıştır.
Sosyal İş Sendikası, ÇOMÜ yönetiminin hiçbir dayanağı olmayan, çarpıtma ve manipülasyondan ibaret olan iddialarını temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp kamuoyunun önüne sunduğunu söyle-yerek; “40’a yakın işçiyi ekmeğinden eden, işten çıkarmalar nedeniyle bir insanın yaşamını yitirmesinde doğrudan sorumluluğu bulunan ÇOMÜ Rektörlüğü’nün suçunu örtbas etme çabası artık trajikomik bir hal almıştır” dedi.
 
Rektörlüğün “Biz işçi çıkarmadık” iddiası, gülünçtür...
ÇOMÜ’de muvazaa tespitinin yapılmasının ardından, 40’dan fazla işçinin, Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi Rektörlüğü’nün talimatı ile işten çıkarıldığını iddia eden Sosyal İş Sendikası; “Birçok işçinin ismini ve cismini ancak ve ancak onları Rektörlü-ğün talimatı ile işten çıkarırken öğrenen taşeron şirket, Rektör-lük, daha doğrusu Rektör ne dediyse onu yapmıştır. Rektörlüğün “Biz işçi çıkarmadık” iddiası, gülünçtür. İşten çıkarılan işçilerin yerine derhal yeni işçiler işe alınmış; işçiler, gözdağı vermek ve mücadelemizi baltalamak amacıyla işten çıkarılmıştır. Bu süreçte, ÇOMÜ’de yetkili sendika olan sendikamızın tüm çözüm çağrılarını ve görüşme taleplerini yanıtsız bırakan Rektörlük, insanların işi ve ekmeği ile oynamıştır. Şimdi de haklarını yasal ve meşru yollarla arayan işçilere ve sendikalarına saldırmaktadır. İşçilerin örgütlü mücadelesini bölmek amacıyla, dava açan bazı işçileri sendikamızdan istifa etmeleri ve özür dilemeleri koşulu ile işe geri çağırmaktadır. Bu, çözüm değil, etik dışı bir ayak oyunudur” dedi.
 
İşten çıkarılan ÇOMÜ işçilerinin kamuoyunun da desteğiyle, işe iade ve muvazaa davalarının görüldüğü 13 Temmuz 2012 tarihinde yaptığı basın açıklamasının ardından Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi Rektörlüğü, internet sitesinde yapılan “kamuoyu açıklaması” için bir değerlendirme yapan Sosyal İş Sendikası Genel Yönetim Kurulu aşağıdaki hususların kamuoyu ile paylaşılmasına karar vermiştir.
 
ÇOMÜ Rektörlüğü, örgütlenme ve hak arama özgürlüğüne karşı tahammülsüzlüğünü, düşünce ve ifade özgürlüğü hususunda da göstermiştir
Üyelerimiz, en doğal haklarını kullanarak, görüşlerini kamuoyu ile paylaşmış, hiçbir şekilde hakaret niteliği taşımayan eleştirilerini ifade etmiştir. Ancak Rektörlük, bu hak ve özgürlüğün kullanılmasına tahammül edememiş, ilgili mercilere suç duyurusunda bulunacağını ilan etmiştir. Öte yandan konuyu haberleştiren bazı gazeteleri de hedef tahtasına oturtmuştur. ÇOMÜ Rektörlüğü’ne buradan sesleniyoruz. 13 Temmuz 2012 tarihinde bir üyemiz tarafından okunan basın açıklamasını, Sosyal-İş Sendikası Genel Yönetim Kurulu kelimesi kelimesine benimsemekte ve kabul etmektedir. Üyelerimizle uğraşmayı bırakın. Eğer ifade özgürlüğüne karşı, bir Üniversiteye yakışmayacak bir tutum benimseyeceksiniz, buyurun gelin bize dava açın. Hodri meydan!
 
Rektörlük, hiçbir dayanağı olmayan, çarpıtma ve manipülasyondan ibaret olan iddialarını temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp kamuoyunun önüne sunmaktadır
40’a yakın işçiyi ekmeğinden eden, işten çıkarmalar nedeniyle bir insanın yaşamını yitirmesinde doğrudan sorumluluğu bulunan ÇOMÜ Rektörlüğü’nün suçunu örtbas etme çabası artık trajikomik bir hal almıştır. Sendikamızın daha önce detayları ile kamuoyuna açıkladığı hususları görmezden gelen Rektörlük, hiçbir dayanağı olmayan, çarpıtma ve manipülasyondan ibaret olan iddialarını temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp kamuoyunun önüne sunmaktadır. Bu vesileyle gerçekleri bir kez daha anımsatmak gerekirse;
 
Sosyal-İş Sendikası ÇOMÜ’de örgütlenme çalışmalarını 2010 yılı Haziran ayı içinde başlamış; örgütlenme çalışmalarını ve ilgili hukuksal hazırlığı tamamladıktan sonra 2011 yılı Haziran ayı içinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na muvazaa incelemesi yapılması için başvuruda bulunmuştur. Başvurunun yapıldığı tarihte ÇOMÜ Rektörü’nün değişmiş olması ile bu süreç arasında hiçbir ilişki yoktur. Bu ilişkiyi kendi hayal dünyasında icat eden Sayın Sedat Laçiner’dir.
 
İş Yasası’nın 2 ve 3. maddeleri ile Alt İşverenlik Yönetmeliği, taşeron ilişkisine ilişkin hukuksal düzenlemeleri içermektedir. Bu yasal düzenlemelere göre bir işyerinde muvazaalı yani hileli bir taşeron ilişkisi varsa ve bu durum ilgili hukuksal süreçler neticesinde tespit edilirse, taşeron şirket işçileri, işe ilk girdikleri tarihten itibaren asıl işverenin işçisi sayılır. Bu tespitin yapılması için başvuruda bulunmak, sendikalara ve işçilere yasa ve yönetmelik ile verilmiş bir haktır. Sosyal-İş Sendikası da üyelerinin haklarını geliştirmek için bu hukuksal süreci işletmiştir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişleri de yaptıkları inceleme neticesinde muvazaalı alt işverenlik ilişkisini tespit etmiştir. ÇOMÜ’nün yaptığı itiraz nedeniyle, müfettiş raporu kesinleşmemiş olup; ilgili mahkeme süreci devam etmektedir. Bu süreci, yani bir sendikanın, üyelerinin hakları için yasal bir süreci işletmesini, “yasadaki boşlukları istismar etmek” olarak yorumlayan ÇOMÜ Rektörlüğü, Türkiye Cumhuriyeti’ndeki yasal düzenlemelerden ya bihaberdir ya da bihaber gibi davranmak işine gelmektedir. Türkiye’nin dört bir yanında sayısız kamu kurumunda, sendikalar veya işçiler, benzer başvurular yapılmakta ve muvazaa raporları hazırlanmaktadır. Bu durum ÇOMÜ’ye özgü değildir.
 
Öte yandan muvazaa tespitinin kesinleşmesi durumunda İş Yasası’nın 2. maddesi gereği işçiler başlangıçtan beri asıl işverenin işçisi sayılır. Bu durum ÇOMÜ için de geçerlidir. Biz işçilere ve üyelerimize, bu hukuksal gerçeği söyledik. Bizi yalan söylemekle, işçilerin temiz duyguları ile oynamakla itham edeceğinize açın yasayı ve yönetmeliği okuyun, açın İş Hukuku kitaplarını okuyun, açın Yargıtay kararlarını okuyun. Eğer okumuyorsanız ya da okuduğunuzu anlamıyorsanız, ya da anlamamakta ısrar ediyorsanız; lütfen kamuoyunu yanlış bir biçimde bilgilendirmekte ısrar etmeyin.
ÇOMÜ’de muvazaa tespitinin yapılmasının ardından, 40’dan fazla işçi, Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi Rektörlüğü’nün talimatı ile işten çıkarılmıştır. Birçok işçinin ismini ve cismini ancak ve ancak onları Rektörlüğün talimatı ile işten çıkarırken öğrenen taşeron şirket, Rektörlük, daha doğrusu Rektör ne dediyse onu yapmıştır. Rektörlüğün “Biz işçi çıkarmadık” iddiası, gülünçtür. İşten çıkarılan işçilerin yerine derhal yeni işçiler işe alınmış; işçiler, gözdağı vermek ve mücadelemizi baltalamak amacıyla işten çıkarılmıştır. Bu süreçte, ÇOMÜ’de yetkili sendika olan sendikamızın tüm çözüm çağrılarını ve görüşme taleplerini yanıtsız bırakan Rektörlük, insanların işi ve ekmeği ile oynamıştır. Şimdi de haklarını yasal ve meşru yollarla arayan işçilere ve sendikalarına saldırmaktadır. İşçilerin örgütlü mücadelesini bölmek amacıyla, dava açan bazı işçileri sendikamızdan istifa etmeleri ve özür dilemeleri koşulu ile işe geri çağırmaktadır. Bu, çözüm değil, etik dışı bir ayak oyunudur.
 
Bu dil, bugün ülkede egemen olan anti-demokratik anlayışın dilidir.
ÇOMÜ Rektörlüğü, yaptığı açıklamanın neredeyse her cümlesine “ideolojik amaç” tümcesi ve “marjinal” nitelendirmesi ile başlamakta, döne dolaşa sendikamızın süreci siyasallaştırdığını iddia etmekte, bu süreçte sendikamız ve işçilerden desteklerini esirgemeyen Eğitim Sen ve Eğitim Sen yöneticilerine saldırmakta, üniversitesinin emekçilerine sahip çıkan, duyarlılık gösteren, geleceğe umutla bakmamızı sağlayan öğrencilerini suçlamakta, süreci kamuoyunun gündeminde tutan basın yayın organlarını ve özellikle Çanakkale Olay Gazetesi’ni hedef almaktadır. Bu dil, bize oldukça tanıdık gelmektedir. Bu dil, bugün ülkede egemen olan anti-demokratik anlayışın dilidir. Kendi piyasacı, emek düşmanı, özgürlük düşmanı, adalet düşmanı, barış düşmanı, kardeşlik düşmanı ideolojilerini, “ideolojiler üstü” hale getirerek, kendi gibi düşünmeyen herkesi “ideolojik, siyasi, marjinal” ilan eden anlayışın dilidir. Hak aramayı, örgütlü mücadeleyi karalamayı amentüsü haline getirmiş paradigmanın dilidir.
 
Sendikamızın yürüttüğü haklı ve meşru mücadele karşısında, eli ayağına dolaşan; inatla ve ısrarla süreci siyasal bir karşıtlık haline getirmeye çalışan, çözüm çağrılarımıza yanıt vermeyen, randevu taleplerimize dahi geri dönmeyen, bize sokağa inmekten başka çare bırakmayan ÇOMÜ Rektörü Sedat Laçiner’dir! Gerek Çanakkale’nin gerekse Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi camiasının huzurunu kaçıran, öğretim üyesinden öğrencisine, memurundan işçisine Üniversitenin tüm bileşenlerini bir gerilim ve çatışma ortamına sokan, özgür ve eleştirel bir bilim ortamını adım adım ortadan kaldıran, ÇOMÜ’yü bir korku imparatorluğuna sürükleyen Sedat Laçiner’dir.
Sosyal-İş Sendikası’nın üyelerinin haklarını korumak ve geliştirmek dışında hiçbir amacı olmamıştır, olmayacaktır.
 
Değerlendirme Laçiner’in kişisel görüş ve ısrarlarını yansıtmaktadır.
Ancak aynı tespiti ÇOMÜ Rektörü Sedat Laçiner için yapmak mümkün değildir. Gerek bu süreç boyunca takındığı tutum, gerekse kullandığı dil, bir bilim insanının değil; bir siyasetçinin üslubuna denk düşmektedir. Dolayısıyla, kimin siyasi kaygı ve hedeflerle hareket ettiği sorusunun yanıtını kamuoyunun takdirlerine bırakıyoruz…
 
Sonuç itibariyle, Sosyal-İş Sendikası, ÇOMÜ Rektörlüğü imzası ile yayınlanan açıklamanın, Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi’nin değerli bilim insanlarının ya da ÇOMÜ kamuoyunun ortak görüşünü değil Sedat Laçiner’in kişisel görüş ve ısrarlarını yansıttığı değerlendirmesini yapmaktadır. Sosyal-İş Sendikası, dün olduğu gibi bugün de, üyeleri ile birlikte haklı mücadelesini yılmadan, yorulmadan sürdürecek, üyelerinin her koşulda yanında olmaya devam edecektir.
 
Sosyal-İş Sendikası, bugüne kadar olduğu gibi, bugünden sonra da Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi ve Çanakkale kamuoyunun bu haklı mücadeleye desteğini sürdüreceğine inanmakta; bu vesileyle, bir kez daha ÇOMÜ’lülere ve Çanakkalelilere teşekkürlerini sunmaktadır.
Paylaş