TBMM Genel Kurulu`nda milletvekillerine seslenen CHP Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş; “2012 yılında Orman ve Su İşleri Bakanlığının yaptığı harcamalar ve işlemleri gereği gibi denetleyemedim. Çünkü siyasi iktidarın yönlendirmesiyle Sayıştay üst yönetimi Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderdiği raporları budadı. Milletimin bana verdiği bütçe hakkını kullanarak vatandaşımızın ödediği vergilerin usulüne uygun olarak harcanıp harcanmadığını tespit etmem, Hükûmetçe ve Sayıştay üst yönetimi tarafından engellendi. Sözlerime bu durumu protesto ederek, öncelikle, 12 Eylül Anayasası`na dayanarak bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinde Orman ve Su İşleri Bakanlığının kanun hükmünde kararnameyle kurulduğunu ve yüz yetmiş beş yıllık tarihi olan bu Bakanlığın bütçesi Anayasa gereği görüşülmesinin yasal olup olmadığını da tartışmaya açmak istiyorum. Çünkü kanun hükmünde kararnamenin Anayasa`mıza göre hâlâ Türkiye Büyük Millet Meclisine getirilip onaylanmadığını belirtmek istiyorum. Acaba bu bütçe yasal mı, değil mi, bunun cevabını almak istiyorum. Orman ve Su İşlerinin Bütçesine geçmeden Faşist diktatörlerce yaşı büyütülerek idam edilen Erdal Eren’i aramızdan ayrılışının 33’nci yıldönümünde rahmetle anıyor, katillerini bir kez daha nefretle kınıyorum. Çanakkale’de Gezi eylemlerine destek yürüyüşü sırasında yola “Hükümet İstifa” sloganı yazdığı iddiası ile 13 yaşındaki ortaokul öğrencisi, hakkında cezai sorumluluğu olmadığına dair rapor olmasına karşın, kamu malına zarar verdiği gerekçesiyle 6 yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyor. 13 yaşında, cezai ehliyeti olmayan, ortaokul öğrencisinin yargılanmasını doğru bulmuyorum. Bu yanlıştan bir an önce dönülmesini bekliyorum. Ayıptır, günahtır” dedi.
“Çanakkale`de orman bölge müdürlüğünü kapattınız”
Çanakkale`de orman bölge müdürlüğünün kapatılmasını yeniden TBMM`nin gündemine taşıyan Sarıbaş; “Cumhuriyet tarihimizin hiçbir döneminde, AKP iktidarı dönemindeki kadar orman ve ormancılığımıza düşman olmuş bir iktidar gelmemiştir. Ülkemiz, en az ormansızlaştırmayı, 11 yıllık AKP döneminde Cumhuriyetimizin kuruluşundan 2002 yılına kadar toplam 12 kez, 11 yıllık iktidarınızda 17 kez yasalarda değişiklik yapılarak, ormanların yağmalanmasının önü açtınız. İktidarınızın en büyük günahlarından birisi de, hızla çölleşen ülkemizde, önce Devlet Orman Fidanlıklarını, daha donra da ülkemizin ağaçlandırılması ve erozyonunun önlenmesi konusunda, başarılara imza atmış, yılların kurumu Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrol Genel Müdürlüğünü kapattınız. Ülkemize yapılabilecek en büyük ihanet yapıldıktan sonra, çıkıp ağaçlandırma seferberliği yaptığınızı iddia ederek, hayali rakamlarla halkımızı kandırdınız. Bozuk orman alanlarındaki iyileştirmelerle eski ağaçlandırma alanlarında yapılan bakım çalışmaları, yeni ağaçlandırılmış gibi kayıt altına alınarak, rakamlar da şişirilerek, halkımızla alay ediliyor. Bunlar yetmiyormuş gibi, ülkemizin en değerli ormanlarının yer aldığı, %53 ormanla kaplı Çanakkale ve %56’sı ormanla Sinop Orman Bölge Müdürlüklerini kapattınız. Yerine ormanlık alanı %6 olan Kayseri ve %1 olan Urfa’ya bölge müdürlüğü açtınız. Bunu anlamak mümkün mü? Ayrıca, ülkemizin oksijen deposu tarihi Kaz Dağları ormanlarımız ve su kaynaklarımızı talan etmeleri için çok uluslu altın maden şirketlerine peşkeş çektiniz. Altıncıların `Ben su havzalarını buradan alıp öbür tarafa getireceğim.` diye halkımızla dalga geçmesine bile müsaade Anayasamızın 169. Maddesinde “Devlet ormanlarının mülkiyetinin devrolunamayacağı, ormanlara zarar verecek hiçbir eyleme müsaade edilemeyeceği, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyacağı ve tedbirleri alacağı” hükümleri yer almasına karşın, ormanlarımız sürekli talan edilmiştir. Örneğin; 1923-2002 yılları arasında taş ocağı sayısı 7.500 dü. Döneminde 43.500’e çıktı. Diğer maden işletmeleri bu rakama Anadolu’nun en ücra köşelerindeki akarsuları HES’ler için 23 bin hektar orman alanını katlettiniz. Yüce Atatürk’ün mirası, Atatürk Orman Çiftliği’ni 1. Derece sit alanını, 3. Derece sit alanına dönüştürdünüz. 10 bine yakın ağacı keserek, Sayın Recep Erdoğan’ın Saray hayaline kurban ettiniz. Hangi yandaşınızdan kiraladınız ise, Orman Genel Müdürlüğü’nü kiralarda süründürdünüz. ODTÜ Ormanları çinden geçirilen otoban için 15 Binden fazla ağaç kestiniz. Bu katliama ODTÜ’ öğrencileri ile bölgedeki duyarlı vatandaşlar tepki gösterdi. Eylem yaptı. Gençlerimizi, verdikleri mücadelelerinden dolayı bir kez daha kutluyor, yürekten selamlıyorum. Sayın Bakan da katledilen ağaçlar için `Oradaki şeyi bir başka yerde telefi edelim` diyor. Ormanların telafisinin mümkün olmadığını en iyi bilmesi gereken bakandan çıkan lafa bakın. Sayın Bakan gençlerin bu mücadelesi sizlere örnek olur inşallah. Sayın Bakan `Üçüncü köprü için 381 bin ağaç kesilecektir` dedi. Sayın Başbakan da Belediye Başkanlığı döneminde, `bu bir cinayettir` dedi. Şimdi ne düşünüyor merak ediyorum? Üçüncü havalimanı için 2 milyon 330 bin ağacın Kanal İstanbul için de milyonlarca ağacın katledileceği söyleniyor. Çok acıdır ki gerek 3. Köprü, gerekse 3. Havaalanı ve yolları için ÇED raporu ve izin olmaksızın 8.715 hektar orman alanı keserek İstanbul’un Akciğerini yok edeceksiniz. AKP, Faşist 12 Eylül yönetiminin çıkarıp uygulayamadığı, 6235 sayılı TMMOB yasasına eklenen 3. Maddeye dayanarak, Orman Mühendisleri Odası’nın denetimini, Orman ve Su İşleri Bakanlığına bağladınız. Böylece darbe anayasasını kaldıracağız derken, bir meslek odasını susturmak için darbe Anayasa’sına sığındınız. Yazıklar olsun. Bu mudur sizin ileri demokrasiniz” diye konuştu.
“Hiç mi vicdan azabı çekmiyorsunuz?”
Sarıbaş sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Bu faşist yöntemlerle Orman Mühendisleri Odasını susturamazsınız. Siz Orman Mühendisleri Odasını, denetlemeyi bırakın, Bakanlığınız hakkında ki yolsuzluk iddialarını denetleyin, aklanın da ondan sonra kaşımıza gelin. Bakanlığınızla ilgili incelemelerde Sayıştay deneticilerine belge sunamamışsınız. Sayıştay’ın incelemelerinde kullanımında olan taşınmazların envanterinin bulunmadığı, sicil kayıtlarının tutulmadığı, mali tabloların gerçek durumu yansıtmadığı, yapılması gereken muhasebe kayıtlarının yapılmadığı, en büyük gelir kaynağı, alacakların miktar ve tutarının belirlenemediği, Orman Genel Müdürlüğü mülkiyetinde ve Kurum tarafından verilen arazi izinlerine ilişkin, ORKÖY ve özel ağaçlandırma için verilen kredilerin, muhasebe kayıtlarının tutulmadığı, miktar ve tutarların tespit, şarta bağlı olarak Kuruma yatırılan tutarların muhasebe kayıtlarının yanlış yapıldığı, tespit edilmiştir. İktidarınızda önce orman yangınlarına müdahale etmek üzere kiralanan bir helikopter 1.800 dolara kiralanırken, döneminizde 9.200 Euro’ya kiralandığı iddia edilmektedir. Tamı tamına 7 kat fazlasına kiralanmış. Bu kiralama işinden kötü kokular geliyor. Buna bir açıklık getirirsiniz herhalde? Anayasa`mızın 170`nci maddesine göre, orman köylülerine tahsis edilmesi gereken 2/B alanları, Anayasa ihlal ederek, herkesin satın alabileceği bir rant alanına dönüştürdünüz. `Satın almada önceliği kullanıcılara verdik.` diyorsunuz, ancak bu rayiç bedellerle benim köylümün, vatandaşımın bunu alması mümkün. Son üç dönemdir AKP`ye oy veren Orman köylüsüne sormak istiyorum. Bu dönemde AKP size ne vermiştir? Milli Gelirden % 1 dahi pay alamayan orman köylüsüne 2/B olarak adlandırılan alanların bedelsiz olarak verilmesi gerekiyor. Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz bunu önermiştik. Yasanın ruhu da aslında buna Sayın Bakanım; Orman Genel Müdürlüğü, iki kez yönetmelik değişikliği yapmışına karşın Danışta iptal etmiştir. Buna karşın, sınavsız olarak müdür, müdür yardımcısı, şube müdür, bölge müdür yardımcısı, sayman, daire başkanı gibi kadrolara bilgi, eğitim ve liyakat kriterlere bakılmaksızın görevlendirme ve atamaları yaptınız. Burada aranan tek ölçü ise AKP’ye yakın olan Toç-Bir-Sen sendikasına üye olmak. Bu yanlı uygulamanın, orman muhafaza memurluğu alımında da yaşandığını görüyoruz. Toç-Bir-Sen Sendikası üyeleri korunurken, diğer sendikaya üyeleri Bu uygulama sonucunda biri intihar, bir diğeri beyin kanaması, 6’sının da kalp krizi sonucu olmak üzere toplam 8 memurun hayatını kaybettiği iddia ediliyor. Hiç mi vicdan azabı çekmiyorsunuz? Aynı baskıların işçilere yönelik de sürdüğü ifade ediliyor. Hak-İş’e bağlı Öz-Orman-İş Sendikasının faaliyeti Ankara 13. İş Mahkemesince durdurulmasına karşın, kurum yöneticilerinin baskıyla işçilerden bir günlük ücretlerini bağış adıyla kestikleri iddia ediliyor. Ormanların talan edilmesine göz yuman, Orman ve Su İşleri Bakanlığı bütçesine Cumhuriyet Halk Partisi olarak `Hayır.` diyor, 2014 bütçesinin ülkemiz hayırlı uğurlu olmasını diliyor, saygılar sunuyorum.”