Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi`ndeki seçim, YÖK ve atama süreçleri tamamlandı, yeni Rektör Prof. Dr. Yücel Acer dün itibariyle görevine başladı. Beklendiği gibi Laçiner, `olması gereken` devir teslim törenini yapmadı. Dün ilk görev gününe gazetecilerle başlayan ÇOMÜ`nün yeni Rektörü Prof. Dr. Yücel Acer, “Uzun bir seçim süreci yaşandı. Seçim sürecinden sonra rektör adayları belirlenince, Ankara`da bir süreç yaşandı. Hepimiz bazı şeyleri yaşadık, gözlemledik, kafalarımızda sormak istediğimiz soru işaretleri oluşmuş olabilir. Bunları da konuşabileceğimiz bir toplantı olsun istedik” diyerek kent basını ile bir araya geldi. Seçim sürecini de değerlendirdiği açıklamasında Acer, `paralel yapı` olarak tabir ettiği kendisinden önceki döneme ilişkin önemli mesajlar verdi. “Her ne kadar seçim sürecinde bazı konuları gündeme getirmiş olsak da, rektör ataması gerçekleştikten sonra meselelere, bir kez daha bakmakta fayda var” diyen Acer, “ÇOMÜ`de, aynı zamanda Çanakkale`nin gözbebeği olan bir kurumda, maalesef son dört yıldır belli bir grubun kadrolaşmaya çalıştığı bir yönetim olmuştur. Yani, yaygın tabiriyle üniversitemizin yönetiminde `paralel` bir yapılanma olmuştur. Bu sadece benim değil, hocalarımızın büyük bir çoğunluğunun rahatsızlık duyduğu, sıkıntı çektiği bir yapı olmuştur. Üniversitemizde son dört yılda bir kalite ilerleyişi olmamıştır, tersine bir gerileme olmuştur, daha da önemlisi insanı olarak da ciddi sıkıntıların yaşandığı bir dört yıl olmuştur. Bunları söylerken, bir avuç mutlu azınlığı hiçbir şekilde dikkate almadan söylemek isterim. Bu bir avuç mutlu azınlığa sorarsanız, üniversitenin son dört yılı gayet iyi geçmiştir. Ama büyük bir çoğunluğa sorarsanız ki; üniversitede yapılan rektörlük seçimi net bir şekilde bunu ortaya koymuştur. Üniversite hocalarının üçte ikisinden fazlası, bu üniversitede yönetimin değişmesini istemiştir. Bu net bir cevaptır ve net bir mesajdır. Buradan hareketle önümüzdeki dört yıl bizim için bu üniversitede `paralel` yapılanmayı silmeyi hedef kabul edip bu uğurda çalışacağımız bir dört yıl olacaktır. Bu dört yıl sürmeyecektir. Bu noktadan hareket edenler bu üniversitede yer bulamayacaktır. Bu üniversite, hocalarına ve Çanakkale`ye ait olan bir kurum olarak varlığını devam ettirecektir ve gelişimini sürdürecektir” ifadelerini kullandı.
“Amacımız huzur ortamını yaratmak”
“Öncelikle insani ilişkileri tamir etmemiz lazım” diyen Prof. Dr. Acer, “Son dört yılda ve seçimde maalesef, özellikle seçimde bazı adaylar, buna üniversite yönetimi de dahil; yapacaklarını anlatmak yerine adayları hedef seçmişlerdir. Bu kişisel hedef seçme yöntemi; sahte twitter hesapları ve kurulan internet sitelerinde yazılan, takma isimli yazılarla bizzat gerçekleştirmiştir. Bu hocalarımız arasında belli kırgınlıklara ve yaralanmalara yol açmıştır. Hak edilmeyen bir durumdur bu. Bütün bunları tamir etmek gibi bir işimiz var. önümüzdeki süreçte yaşanan kırgınlıklar ne olursa olsun, üniversitemiz hocalarının tamamına sahip çıkarak, onlar arasındaki kırgınlıkları gidererek, huzurlu bir ortam kurmak esas hedeflerimizden birisi olacaktır. Amacımız, bütün hocalarımızı kapsayan, herkesin huzur içinde olduğu bir ortamı yaratmaktır. Özetle, bu üniversiteden son dört yılda kural haline gelmiş olan ayrımcılığı tamemen sileceğiz. Bu üniverisetinin hocaları, çalışanlarının her biri bu devletin eşit vatandaşlarıdır, eşit fertleridir. Zira Anayasa`mız bize bunu böyle söyler. Yönetim olarak hiçbir hocamız arasında ayrım yapmak gibi bir hakkımız yoktur. Sorumluluğumuz herkese hak ettiğini sağlayabilme çabasını gösteren bir yönetim olmaktır” şeklinde konuştu.
“Bizim tarafımız bellidir”
yeni Rektör Acer, “Üniversite ve şehir ilişkileri oldukça problemli bir hal aldı. Bunu hepimiz yakinen gördük. Çanakkale, kendisini üniversitesine uzak hissetmeye başladı. Üniversitenin Çanakkale ile olan, çevresi ile olan ilişkilerini tamir etmek gibi bir işimiz var, bunu oluşturacak fikirler var kafamızda. Özetle söylemek gerekirse üniversite yönetimimizin, kurum olarak üniversitemizin, Çanakkale`nin hiçbir kurumu ile kavgalı olabilme hakkına sahip olmadığını biliyoruz. Bilakis, üniversitemiz yönetimi iyi ilişkiler kurmak gibi bir sorumluluğa sahiptir. Bu sorumluluğu yerine getireceğiz. Üniversite yönetimimiz, siyaset üstüdür. Bilim, eğitim ve toplum katkısından yanadır. Dolayısıyla bizim herhangi bir siyasetle, herhangi bir siyasi tarafla ilişkili olamaz. Biz bir kamu üniversitesiyiz, biz siyaset üstüyüz veya siyaset dışıyız. Biz bilim ve eğitimden yanayız, topluma katkıdan yanayız. Yapacağımız bilimsel çalışmalar, eğitimle, öğrencilerimize vereceğimiz eğitim ile kendimizi gösteririz, bizim tarafımız budur. Bizim topluma katkımız bilimsel ve eğitseldir. Öğrencilerimizin, sosyal açıdan hareketli, kültürel açıdan hareketli, sportif açıdan hareketli bir eğitim süresi geçirmeleri bizim hedeflerimiz arasındadır. Bu yönde imkanları geliştirmek için çalışacağız. Şüphesiz ki; bazı sıkıntılı gördüğümüz şeyleri çözmek zaman alır, bugünden yarına gerçekleşecek şeyler değildir. Çabalarımızın sonuç doğurmasının belli bir süre alacağını hepimiz takdir etmeliyiz. Bir miktar sabır, her zaman ihtiyacımız olan şeylerdir” dedi.
Devir teslim olmadı
`Neden devir teslim yapılmadı?` sorusuna ise Acer, “Ben devletin hiçbir makamının kişiselleştirilmemesi, mülkileştirilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Yani bu oturduğunuz koltuktan kalkmak sizin için çok zor olmamalı. Özetle; üniversite için söylüyorum, hiçbir idarecilik, akademik idari birimler için söylüyorum; özlük hakkı değildir. Burada bugün ben oturuyorum, `4 yıl veya 8 yıl boyunca oturmak hakkımdır` deme lüksüne sahip değilim. Burası benim yapabildiğim ölçüde oturacağım bir yer olmalıdır. Yapamadığım zaman da medeni bir şekilde kalkmasını bilmem lazım. Ben beklerdim ki üniversite yönetimi, bir saygı gösterip, yönetimi olması gerektiği gibi teslim edebilme medeni cesaretine ve olgunluğuna sahip olmasını beklerdim. Ama bu bizim için, bir kayıp değildir. Bence, yapmayanlar için bir kayıptır” dedi.
“Bir üniversite inşaatlar ile övünmemeli”
ÇOMÜ`de son dönemde sayıları hızla artan binalar ve `müteahhitlik` çalışmaları konusunda sorular soruya ise Acer, “Binaların gereksiz olduğunu söyleyemeyiz. Üniversitemizde inşa edilmesi gereken daha birkaç bina daha var. mesela fen edebiyat fakültesi, eğitim fakültesi, Tıp Fakültesi dekanlık binasının inşa edilmesi gereken binalar arasında sayılması gerekir. Ancak burada bazı sorunlar var. Bunlardan bir tanesi, yönetiminin mütemadiyen başarılı olduğunu göstermek için bina yaptığını söylemesi üniversiteye yakışır bir şeye değildir. Yarın ben de yaptığım binalarla övünürsem bana lütfen hatırlatın. Böyle bir şeyle övünülmez. Üniversite yönetiminin övünmek için bina inşat etmemelidir. Bu üniversitede 40 tane bina yapıldığı söyleniyor. Hep birlikte sayalım kaç tane bina var. üçüncüsü yapılan binalarla ilgili yapılan bir kalite tespiti var. Binaların yeri, içinin niteliği, tasarımı, dış görünüşü, üniversite konseptine uyup uymadığı açılarından hocalarımız bir rapor hazırladılar ben de bunu yayınladım. Durum olması gerektiğinin çok altında. Dolayısıyla ben bina yapılması işini gereksiz bir konu olarak görmüyorum, ama bu meselede biraz önce söylediğim gibi ciddi çarpıklıklar var. Biz bunları tekrar eden bir yönetim olmayacağız” dedi.
“Korunmaya ihtiyacım yok”
Laçiner`in dört yıl önceki ilk basın toplantısına korumasıyla geldiği hatırlatan Acer, “Beni şahsen rahatsız eden bir şey olmuştur bu. Bugün rektörlük kapısından girerken o cihazı (x-ray) gördüğümde de rahatsız oldum. Siz bir kapıdan giriyorsunuz zaten. Sonra rektörlüğe girerken yine bir başka güvenlik denetimi söz konusu. Madem öyle tüm buralara koyun o cihazdan. Neden sadece rektörlük? Burada oturanlar, diğer hocalarımızdan daha mı değerli? Ben diğer hocalarımızın canından daha mı değerliyim? Yanımızda bir koruma ile gezmek, üniversite sınırları içinde hocalarımıza ve sizlere yapılan bir hakarettir. Bu bizlerin yapabileceği birşey değildir. Eğer ortada bir tehdit söz konusu ise, korunabilmenin başka nazik ve hoş yöntemleri vardır. Bunu insanların gözünün içine soka soka, `bak ben ne kadar önemli bir insanım` demenin gereği yok. Sen daha önemli bir insan olabilirsin, ama kendi kurumunun içinde bir koruma ihtiyacı hissediyorsan, burada bir sorun var demektir. Benim sizlere karşı bir korunma ihtiyacım yok” dedi.
“Adaletsizlikler üzerine adalet kuramazsınız”
“Geçmiş dönem ile ilgili bir takım hukuksuzluklardan herkes bahsediyor, onun tespiti için YÖK`ten müfettiş isteyecek misiniz? Geçmiş dönem ile ilgili neler yapacaksınız?” şeklindeki soru üzerine ise Acer, “Bizim önümüzdeki dört yılda temel iki gündemimiz var. Bunlardan birisi üniversitenin kalitesini artırmak ve onun gerektirdiği her şey. Bir tanesi de bu bahsettiğiniz yapının tüm kalıntılarını silmek. Bunu üniversitemizdeki hocalarımızın tedirgin edilmesi, hakkına hukukuna tecavüz edilmesi anlamında söylemiyorum. Biz bu üniversitenin yönetiminin `paralel` yapılanmanın tüm izlerini sileceğiz. Bu aynı zamanda şunu ifade ediyor; biz geriye dönüp bakacağız. Bazı meseleler vardır yargıya intikal ettirilmesi gerekir, bazıları ise idari soruşturma gerektirir. Bizim burada yapacağımız incelemeler zaman alacaktır. Bunun farkındayım. Ama yapacağımız incelemeler sonunda, ortaya çıkabilecek durumlardan bir kısmı, yargıya intikal ettirilmesi gereken şeyler olabilir, bir kısmı da idari soruşturma gerektirir, YÖK`ten bir inceleme talebi gerektirebilir. Ama peşinen hiç kimseyi suçlamak, yargılayıp, mahkum etmek gibi bir durumumuz yok. Haksızlıklar olduğuna dair çok fazla söylem var, şikayet var. Bunlar yazılı olarak da bize ulaştırılacaktır. Bununla birlikte bizim gözlemlerimiz var. eğer ortada hukuka aykırı bir durum var ise bunların sonuna kadar takipçisi olacağız. Tekrar söylemek istiyorum; tüm bunlar üniversitemizde bir tedirginlik ortama yaratmak için yapmıyoruz. Adaletsizlikler üzerine adalet kuramazsınız. Önce haksızlıkları gidermeniz lazım ki; gerçekten adil bir ortam kurabilesiniz. Biz meseleye bu açıdan yaklaşacağız. Ortada incelenmesi gereken durumlar var, biz de bunları yapacağız” ifadelerini kullandı.
“Soruşturmaları tekrar inceleriz”
ÇOMÜ`de mağdur olan önemli bir kesim olduğu hatırlatılan ve mağduriyetlerle ilgili olarak tavrı sorulan yeni Rektör Acer, “Bizim üniversitemizin bünyesinde yapılmış disiplin soruşturmaları veya idari soruşturmalar sonucunda kendisinin haksızlığa uğradığını düşünenler varsa, ben açık çağrı yapıyorum, ileri günlerde de yapacağım; tekrar incelenmesini talep edebilirler. Biz bunların tekrar incelenmesini sağlayacağız. Ortada bir haksızlık var mı, yok mu, soruşturmalar usulüne göre yapılmış mı, yeterince delil oluşturulabilmiş mi, bunların hepsine bakacağız. Bu tür soruşturmalara konu olmuş hocalarımızın talepleri mutlaka incelenecek taleplerdir” dedi.
“Müstear isim ve sitelere izin veremeyiz”
Müstear site ve yazarlarla ilgili olarak seçim döneminde mi haberdar olduğu, buna karşı tavrının ne olacağına ilişkin soruya da Acer, “Tabi ki bu durumdan seçim döneminde haberdar olmadım. 2011`den bu yana biliyoruz. Kimin tarafından yapılıyor olursa olsun, bu hoş bir durum değil. Hukuken baktığınızda bir yazı düşünün ki, sizin kişilik haklarınıza tecavüz ediyor, onurunuz, itibarınız ile ilgili korunması gereken haklarınıza tecavüz ediyor. Ama bir muhatap bulamıyorsunuz. Mahkemeye gideceksiniz ama `A kişisi bana bunu yaptı` diyebilecek durumda değilsiniz. Bu ortaya yol açan bir zihniyet tasvip edilemez. Biz basın özgürlüğünden yanayız, hakaret ve hukuk çerçevesinde herkes istediğini yazıp çizebilmeli, söyleyebilmeli. Benim tavrım bu tür oluşumlara karşı yargısal yolu kullanmak ve elimizden gelen ne ise yapmaktır. Ben bunu Çanakkale`ye yakıştıramıyorum, üniversitemize yakıştıramıyorum. Şunu yakıştırırım, bir kişi veya öğretim üyesi ne düşünüyorsa yazsın internette, ama eleştirileri hakaret boyutuna ulaştıysa hesabını da verebilsin. 1800`lü yıllarda müstear isim edebi yazı yazmaktan farklı bir şeyden bahsediyoruz. Önümüzdeki dönemde açık söylüyorum, isteyen istediği eleştiriyi yapabilir, ben eleştirilere katkı gözüyle bakan bir insanım. Rahat olun, tabi ki istediğiniz yazıyı yazabilirsiniz, bize de sorarsanız biz de görüşümüzü ifade ederiz” dedi.
“Üniversitemizin kapısı tüm hocalara açık”
ÇOMÜ`den ayrılan hocaların tekrar dönmesi ile ilgili olarak Acer, “Ben hem onlara, hem de üniversitemizde çalışmak isteyen herkese şu çağrıyı yapıyorum; Hocalarımızın sayısını artırmamız gerekiyor. 40 binin üzerinde öğrencimiz var ama, hoca sayımız yetersiz, artırmamız lazım. Ama artırırken biz liyakat konusu esas alırız. Sadece gitmiş olmak otomatik gelmeyi gerektirmez. Başvuran kişinin liyakatine bakacaktır ve görüş oluşturacaktır. Şüphesiz ki; buradan giden hocalarımızı, buraya tekrar gelmek istemeleri bizi çok mutlu eder. Ben hem buradan giden hem de üniversitemizde çalışmak isteyen akademisyenlere kapımız açıktır” dedi.
“Demokratik hakların kullanımından yanayız”
“Hukukçular arasında güçlü bir söylem vardır; `haklıyı haksıza karşı savunmak kolaydır.` Bunu herkes yapabilir” diyen Acer, açıklamalarını “Zor olan şey; hakkı hakka karşı savunmaktır. Hepimizin demokratik hakları var, yasalardan kaynaklı haklarımız var. Bunu kullanırken başkalarının haklarına zarar vermemek esastır. Üniversite içinde bir gösteri, bir yürüyüş ya da eylem yapma niyetindeki öğrenci veya hoca grubunun, bunu yaparken, yeter ki başkalarının haklarına zarar verir şekilde yapmasınlar. Onun dışında hiçbir rahatsızlığımız yok. Kitap okuma eyleminin kimseye zararı yok. Buyursunlar okusunlar, böylesi bir eylemin kimseye bir zararı olmaz. Ama, eğitim öğretimi, buradaki düzeni aksatacak şekilde, bazılarının haklarına tecavüz edecek şekilde bir eylem oluşturulduğunda bunun sınırı orada bitmiş demektir. O konuda bizim bir müdahalemiz söz konusu olabilir. Onun dışında olamaz, olmaması gerekir” ifadeleri ile bitirdi.