“Ulusumuza kutlu olsun!”
Atatürkçü Düşünce Derneği Çanakkale Şube Başkanı Necmi Akyalçın, 30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle bir açıklama yaptı. AKP`yi de eleştiren Akyalçın, hükümetin emperyalist devletlerle oyun oynamaktan vazgeçmeleri gerektiğini söyledi.
30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutlayan ADD Çanakkale Şube Başkanı Akyaçın; “Bugün, ulusal bağımsızlık savaşımızı zaferle taçlandıran büyük taarruzun 90. yıldönümü. Ulusumuza kutlu olsun! Askeri güç; ülkenin ulusal hedeflerine ulaşabilmek amacıyla her zaman elde bulundurulması ve güçlü tutulması gereken, vazgeçilmez yegâne silahlı unsurdur. Aynı zamanda yurdun sınırlarına tecavüz etmeye niyetli düşman ülkeler için de caydırıcı bir unsurdur. Orduyu güçlü ve her zaman hazır tutmak ise iktidarın görevidir. Bağımsızlık Savaşı, askeri gücü, siyasi hedefi yerine getirebilmek amacıyla yerinde, zamanında kullanabilmenin becerisini gösteren birçok örneklerle doludur. Bunların en görkemlisi ise büyük taarruzdur. Kurtuluş/bağımsızlık olmadan kuruluş olamazdı. Bugün, bütün olumsuzluklara karşın bir vatana ve bayrağa sahip olabilmemizi, ordumuzun zaferi sonrasında, Atatürk ve arkadaşlarınca kurulan Türkiye Cumhuriyetine borçluyuz. Türk Silahlı Kuvvetleri, halkın içinden gelen ve iyi yetişmiş kadrolarıyla, son döneme kadar ülkemizin ve cumhuriyetimizin güçlü bir koruyucusu olmuştur” dedi.
Akyalçın’dan AKP’ye tepki
Açıklamasının devamında AKP hükümetini eleştiren Akyalçın; “Ülkesini kendi özel amaçları uğruna bölünmenin eşiğine getiren bu iktidar; Suriye üzerinde, emperyalist devletlerle tehlikeli oyunlar oynamaktan vazgeçmeli, emperyalist işbirlikçisi isyancılarla değil, doğrudan muhataplarıyla bir “devlete” yaraşır ilişkiler kurmalı, Türkiye’nin ve ordusunun zedelenen onurunu iade etmeli, bölünme anayasası çalışmasından, vatanı ve milleti sonu olmayan maceralara sürüklemekten bir an önce vazgeçmeli ya da istifa ederek ulusal bir yönetimin önünü açmalıdır” diye konuştu. Akyalçın sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Son 10 yılda; Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) peşindeki ABD ve önde gelen batı ülkelerinin, bölgede amaçlarını gerçekleştirmekte ulusal duruşuyla engel olarak gördükleri Türk Silahlı Kuvvetlerini güçsüzleştirme ve yıpratma faaliyetlerine, ne acıdır ki içteki özel amaçlarını gerçekleştirmek uğruna siyasi iktidar da katılmıştır. Sözde Ergenekon ve balyoz davaları ve burada kullanılan terör örgütü üyesi itirafçı gizli tanıklar aracılığıyla Ordunun en üst ve değişik kademelerinde görev yapmış/yapan görevdeki ve emekli general/amiral ve subaylar tutsak edilmiştir. Mevcut kadrolara verilen gözdağı ve terörle mücadele araçlarının ortadan kaldırılmasıyla, bölünme tehlikesinin sınırına gelinmiştir. Siyasi iktidar; 2002 yılında sıfır düzeyinde devraldığı terör sorununu, bugün, Suriye’deki rejime şekil verme iddiası ve içeride açılım adıyla sürdürdüğü ayrıştırıcı politikası ile içinden çıkılmaz bir hale getirmiş ve sorun; Türkiye Cumhuriyetinin bekasını tehdit eder hale gelmiştir. Yeni “Anayasa Projesi” gerçekleşirse bu; Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmesi ve laik toplum-devlet düzeninin sonu demek olacaktır.”