havadurum

“Türkiye’nin ‘Gerçek Bir Demokratik Halk Anayasası’na İhtiyacı Var”

Emek Partisi Çanakkale İl Örgütü yeni anayasa tartışmalarına ilişkin görüşlerini kamuoyu ile paylaştı.

758
Emek Partisi, içinde bulunduğumuz koşulları değerlendirerek, demokrasi barış ve özgürlükler için yeni anayasa çalışmaları konusunda yaptığı değerlendirmede şunlar kaydedildi:
 
“Son yıllarda; özellikle de son birkaç aydır yeni bir anayasanın yapılması, Türkiye’nin temel gündemlerinden biri haline gelmiştir. Neredeyse bütün politik akım ve çevreler, sendikalar, meslek örgütleri, üniversiteler, bilim insanları, aydınlar ve onların irili-ufaklı örgütleri yeni bir anayasanın hazırlanması konusunda hemfikirdir. Bu konudaki fikir birliğinin temelinde, 12 Eylül darbesinin ürünü olan ve son yapılan referandumla birlikte 18 kez değiştirilen anayasayla Türkiye’nin yönetilmesinin mümkün olmadığı gerçeği vardır. Ancak bugün gelinen yerde belirleyici olan, böyle bir genel mutabakatın varlığı değil, yeni anayasanın Türkiye’nin gündemindeki temel ve yakıcı sorunlara somut çözümler getirip getirmeyeceğidir.
 
Başta Kürt halkı olmak üzere, işçilerin, emekçilerin, köylülerin, gençlerin, kadınların, çevre ve yaşam mücadelesi verenlerin, Alevilerin, engellilerin, farklı cinsel kimlik ve tercihleri olanların, hayvan hakları savunucularının, kısacası çeşitli milliyet ve inançlardan bütün Türkiye halkının taleplerinin anayasaya yansıyıp yansımayacağı esas belirleyici noktadır. Partimiz, dünya kapitalizminin ve uluslararası sermayenin, onun bir parçası olarak Türkiye’deki liberal kapitalist sistemin ve başta hükümet olmak üzere, yönetici-egemen güçlerin ihtiyaçlarını esas alan bir yeni anayasa yazmanın, Türkiye’nin sorunlarının çözümüne olumlu ve ileriye dönük bir katkısı olmayacağı kanaatindedir”.
 
Demokratik Halk Anayasası İçin Kurucu Meclis
Yukarıda özet olarak ortaya koyduğumuz genel yaklaşıma bağlı olarak, demokratik bir halk anayasasının olmazsa olmaz koşullarından birisi, yeni anayasa çalışmalarının Kurucu Meclis tarafından yürütülmesidir. Elbette TBMM yeni bir anayasa yapabilir. Hatta bu anayasa çeşitli hükümleriyle, Türkiye’nin temel sorunlarına tekil ve kısmi çözümler ortaya koyabilir. Ancak TBMM’nin mevcut bileşimine bakıldığında bu anayasanın Demokratik Halk Anayasası olması mümkün değildir. Açıktır ki bunun en temel nedeni TBMM’nin, yüzde 10 seçim barajı başta olmak üzere anti-demokratik seçim sistemi ve Siyasi Partiler Yasası’nın tayin ettiği bileşimidir. Oysa bugün, yeni anayasa çalışmaları, herkesin bildiği bu gerçeğin üzerinden atlanarak yürütülmektedir. Dolayısıyla demokratik bir anayasa için mutlaka bir Kurucu Meclis oluşturulmalıdır. Bu Kurucu Meclis, sendikalar başta olmak üzere bütün emek ve meslek örgütleri, üniversiteler, Kürtler ve Aleviler başta olmak üzere; ezilen halklar ve mezheplerin temsilcisi olan bütün parti ve örgütler, çevreye ve yaşam alanlarına sahip çıkan hareketler, kadın ve gençlik temsilcileri, engelliler vb. bütün kesimlerin temsilini içermelidir.
 
Anayasa tartışmaları, bütün örgütlü/örgütsüz halk katmanlarını kapsayacak biçimde, mahalle, işyeri ve bölge esaslı sürdürülmelidir. Bu çalışmalarda dile getirilen talep ve önerilerin ışığında anayasanın son hali Kurucu Meclis tarafından şekillendirilmelidir. Ardından halkoyuna sunulmalı ve halkın onayıyla yürürlüğe girmelidir.
 
Demokratik Halk Anayasası’nın İçermesi Gereken Temel Hükümler
Demokratik Halk Anayasa’sının mutlaka içermesi gereken temel hükümleri iki ana başlık altında şöyle sıralayabiliriz.
 
Demokratik, siyasal haklar ve özgürlükleri içeren temel hükümler
Yeni anayasa;
1- Halkın mutlak egemenliğini, demokratik bir halk iktidarını, gerçek bir demokrasi için halk arasından seçilen temsilcilerden oluşan ve tüm yönetim erklerini elinde toplamış en yüksek devlet organı olarak çalışan bir halk meclisinin oluşturulmasını güvence altına almalıdır.
 
2 -Devletçe atanmış bütün merkezi ve yerel makamlar kaldırmalı, bürokratik mekanizmayı dağıtmalıdır. Yerel yönetimler, yerel meclisler elinde toplanmalıdır. Merkezi ve yerel tüm meclis ve yönetim organlarının halk tarafından seçilmiş halk temsilcilerinden oluşturulmasını kabul etmelidir. Merkezi ve yerel halk temsilcilerinin ücretleri, ülkede ve ilgili bölgelerdeki kalifiye işçilere ödenen en yüksek ücretlerin ortalamasını aşmayacak şekilde düzenlenmelidir.
 
3 -Seçim barajını kaldırmalı, eşit, tek dereceli, gizli oy-açık sayım ve nispi temsil esasına dayanan serbest seçimleri güvence altına almalıdır. Cinsiyeti, rengi, milliyeti ve inançlarına bakılmaksızın 18 yaşını bitirmiş her yurttaşa seçme ve seçilme hakkı tanınmalıdır. Suç işleyen seçilmiş temsilciler, her yurttaş gibi yargılanabilmelidir. Seçmen çoğunluğuna, seçtikleri temsilcileri geri çağırma ve görevden alma hakkı vermelidir.
 
4 -  Başta toplumda ve aile içinde kadın ve erkeğin medeni haklardaki eşitliği olmak üzere, yasalar karşısında ve yurttaşlar arasında ayrımsız bir hak eşitliğini kabul etmelidir.
 
5 -Her yurttaşa, devlet yönetimi ve toplum bilgilerine kolayca ulaşma ve bir üst makama başvurmaksızın, her memuru mahkeme önünde dava etme hakkı tanımalıdır.
 
6 -Görevden alma hakkını da içerecek şekilde, yargıçların halk tarafından seçilmesini temel alan, halk mahkemesi ve halk jürisinden oluşan, halkın bilgi ve denetimine açık bir yargı sistemi getirmelidir.
 
7 -Sınırsız bir düşünce ve vicdan özgürlüğü sağlamalı, basın ve haberleşme özgürlüğünün önündeki tüm yasal ve kurumsal engelleri kaldırmalıdır.
 
8 -Sendikal örgütlenmeyi engelleyen işkolu ve işyeri barajlarını kaldırmalı, işçi ve emekçilere sınırsız sendikal örgütlenme özgürlüğü sağlamalıdır. Kamu çalışanlarına siyasi partilere üye olma yasağını kaldırmalı, siyasal mücadele ve örgütlenme özgürlüğünü garanti etmelidir. Toplantı, gösteri, grev, hak ve dayanışma grevi ve genel grev hakkı anayasal güvenceye alınmalı, lokavt yasaklanmalıdır.
 
9 -Ülkenin çok uluslu olduğunu açıkça tanımalı; tekçi, baskıcı ve ayrımcı hükümleri kaldırmalı, ulus ve diller arasında tam hak eşitliği sağlamalıdır. Kürtlerin kendi kaderlerini tayin hakkı ve yönetim biçimlerinden biri olan bölgesel demokratik özerklik isteği yaşam bulmalıdır. Zorunlu tek devlet dilinden vazgeçilmeli, herkesin anadilinde eğitim hakkı kabul edilmeli, azınlıklara dil ve kültürlerini sınırsız kullanma, yayma ve geliştirme özgürlüğü tanınmalıdır. Devlet bunun için gerekli olanakları sağlamakla yükümlü olmalıdır.
 
10 -Dinin devletten tamamen ayrılmasını, devletin dinden elini çekmesini ve dinin inananlara bırakılmasını ilke edinmelidir. Devlet tarafından oluşturulmuş dini kurumlar ve din eğitimi veren okullar kapatılmalıdır. Zorunlu din dersi uygulaması kaldırılmalıdır. Din işlerinin devlet tarafından finanse edilmesine son verilmelidir. Okullar ve eğitim sistemi, bilimsel ve laik bir temel üzerinde yeniden örgütlenmelidir.
 
11 -Profesyonel, paralı ve sürekli ordu uygulamasına, zorunlu askerliğe son vermelidir. MİT, kontrgerilla ve polis örgütlenmeleri dağıtılmalıdır. Ülkenin ve halkın güvenliği, yine halk tarafından sağlanacak şekilde, eşit ve demokratik katılıma uygun olarak yeniden düzenlenmelidir.
 
12 -Özel yaşamı ihlal eden ve yurttaş güvenliğini tehdit eden her türlü istihbarat faaliyeti ve örgütlenmesine son vermelidir. Çeşitli bürokratik, siyasal yapılara nüfuz etmiş ırkçı, faşist örgütlenmeler dağıtılmalı ve yasaklanmalıdır. Halka karşı işlenmiş tüm suçlar aydınlatılmalı, failleri açığa çıkarılıp yargılanmalı ve cezalandırılmalıdır. Yeni anayasa bu temelde gerekli düzenlemelerin yapılmasını ve pratik adımlar atılmasını garanti altına almalıdır.
 
13 -Başta komşu ülkeler olmak üzere bütün ülkelerle, ulusal bağımsızlık ve egemenliğe saygı temelinde bir dış politika sürdürülmesini ilke olarak benimsemelidir. Bu çerçevede uluslararası anlaşmalar eksiksiz olarak açıklanmalı, emperyalist ülkelerle yapılmış açık - gizli siyasal ve askeri bütün anlaşmalar feshedilmelidir. Uluslararası ilişkiler, karşılıklı yarara dayalı olarak, iç işlerine karışmama, eşitlik, barış, dostluk temeline dayanan bir anlayışla, aleniyet ve işbirliği temelinde yeniden düzenlenmelidir. Uluslararası sorunlarda haklılar, ezilenler ve baskı görenlerden yana tutarlı bir diplomasi sürdürülmelidir. Ulusal özgürlük ve halk mücadelelerine yakınlık gösterilmeli, askeri, siyasi ve ekonomik her türlü dış müdahalelere karşı çıkılmalı ve bu müdahalelerin hedefi olan halklarla dayanışma içerisinde olunmalıdır. Uluslararası müdahalelere asker gönderilmesi yasaklanmalıdır.
 
Ekonomik, sosyal, kültürel ve çevre haklarını içeren temel hükümler
Yeni anayasa;
 
1-Uluslararası sermayenin dünya egemenliği politikalarına karşı, Türkiye’nin sanayisini, tarımını ve emeğin birikimlerini korumalıdır. Özelleştirmeleri yasaklamalı, emperyalist ve işbirlikçi sermaye gruplarının mülkiyetindeki mali, sınaî, tarımsal, ticari tüm işletme ve vakıfları, bunların özelleştirme ve peşkeşle ellerine geçirdikleri arazileri, maden ve orman alanlarını ve su kaynaklarını tazminatsız olarak kamulaştırmalıdır. Tüm bankalar ve diğer tüm mali kurumları tek bir ulusal banka çatısı altında birleştirmelidir.
 
2 -Tarımsal ekonomiyi Ortaçağ kalıntılarından kurtaracak düzenlemeleri yapmalıdır. Bu kapsamda bir toprak reformu yapılmalı, büyük toprak sahipleri ve tefecilerin başta toprak olmak üzere bütün mülklerine tazminatsız el konulmalıdır. El konulan toprakların ve taşınır taşınmaz tüm malların, devlet denetiminde topraksız köylüler ve tarım işçileri tarafından kullanımı için gereken temel düzenlemeler yapılmalıdır.
 
3 -Emperyalist ve işbirlikçi sermaye gruplarına olan tüm iç ve dış borçların iptal edildiğini ilan etmelidir. Dış ticarette ve ülkeye para-sermaye giriş ve çıkışları üzerinde devlet tekeli sağlamalıdır.
 
4 -Genel sağlık ve halk sağlığını kamu hizmeti olarak kabul etmelidir. Bu kapsamda hastanelerin özelleşmesi durdurulmalı ve sağlık ocaklarının ihtiyaca uygun olarak yeniden düzenlenmesi sağlanmalıdır. Her yurttaşın sağlık hizmetlerinden, ihtiyacına göre, ayrımsız ve gerçekten parasız olarak yararlanması garanti altına alınmalıdır.
 
5 –Okul öncesinden yükseköğrenime her kademede bütün eğitim hizmetleri ticaret ve kar alanı olmaktan çıkarılmalı, temel bir kamu hizmeti olarak parasız hale getirmelidir. Ulusal farklılıkları kabul eden, bilim ve sanatı yeni kuşakların eğitimi ve gelişmesinin temeli sayan tek bir müfredatın hazırlanmasını temin etmelidir. 12 yıllık kesintisiz ve zorunlu eğitime geçilmesini ve bu eğitimin parasız, laik, demokratik, anadilinde, bilimsel bir içeriğe sahip olmasını hükme bağlamalıdır.
 
6 -YÖK’ü kaldırmalı, üniversiteleri idari özerkliğe kavuşturmalı, bilimsel çalışma önündeki kısıtlayıcı her tür uygulamaya son verip, bilimsel üretime sınırsız bir özgürlük alanı yaratmalıdır. Orta ve yükseköğrenim kurum yönetimlerinin öğrenci, öğretmen ve çalışanlarca seçilmesini kesin hükme bağlamalıdır.
 
7 -İşsizlik ve yoksulluğa karşı alınması gereken önlemleri devletin asli görevi olarak kabul etmeli, 18 yaşına gelmiş her vatandaşa iş bulmayı, iş buluncaya kadar bütün işsizlere insanca yaşayabileceği bir ödeneğin verilmesini garanti etmelidir.
 
8 – Tüm yurttaşların sağlıklı ve güvenli yaşama hakkı, çalışma hakkı esastır. Bu hakkın güvence altına alınmasını devlet bütün uygulamaları ve kurumlarıyla sağlamalıdır. Sosyal güvenlik sisteminden tüm yurttaşların yararlanmasının koşullarını sağlamak devletin görevleri arasında yer almalıdır. İşçi sınıfı ve emekçilerin kıdem tazminatı, işsizlik ödeneği, emeklilik hakları başta olmak üzere bütün kazanılmış hakları güvence altına alınmalıdır. Taşeron, kiralık-ödünç işçi, kısmi zamanlı ve sair esnek çalışma biçimleri yasaklanmalıdır.
 
9 -Haftalık çalışma sürelerini günde 7 saat haftada 5 gün olarak düzenlemeli ve haftalık çalışma süresi 35 saati geçmemelidir. Bütün çalışanların ücretlerinde eksilme olmadan yılda 40 gün ve hafta sonu 2 gün izin kullanmasını, anne ve babalara ücretli doğum izni verilmesini garanti etmelidir. Zorunlu mesai, gece çalışması ve tehlikeli işler zorunlu olmamalı, gönüllü kabul edenler için çifte ücret ödenmesi sağlanmalıdır.
 
10 -Adil bir vergi sistemi getirmeli, KDV, ÖTV vb. tüm dolaylı vergileri kaldırmalıdır. Asgari ücretin insanca yaşayacak bir düzeyde olmasını ve vergiden muaf tutulmasını garanti etmelidir. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınması ilkesine bağlı olarak, özel ve tüzel kişiler için artan oranlı gelir ve veraset vergisinin uygulanmasına geçmelidir. Rüşvet, zimmet, yolsuzluk vb. her türlü haksız kazancı en ağır biçimde cezalandırmalıdır.
 
11 – Tüm yurttaşların sağlıklı, güvenli konutlarda barınma hakkının sağlanması esastır. Yine sosyal yaşam alanları, çevre düzenlemesi, sağlıklı alt yapı düzenlemesinin yapıldığı planlı kent yapılanması toplumsal yaşamın olmazsa olmazıdır. Aynı zamanda, doğal afetlere karşı can ve mal kayıplarının olmaması için gerekli tedbirlerin alınması, buna uygun kent ve yerleşim alanlarının planlanması kamu görevidir ve kamu adına devlet bu görevi üstlenmelidir. Herkesin; deprem, sel, heyelan vb. doğa olaylarına karşı tedbirlerin alındığı, korumanın sağlandığı yerleşim yerlerinde ve konutlarda insanca yaşamasını sağlamalı, bu temelde halkın barınma sorununun devlet tarafından ücretsiz çözülmesini hükme bağlamalıdır. Toplu ulaşım geliştirilip, yaygınlaştırılmalı, halkın ulaşım hizmetlerinden ücretsiz olarak yararlanması sağlanmalıdır.
 
12 -Tüm ayrımcı, cinsiyetçi, dışlayıcı yaklaşımlara son vermeli; kadınların her alanda yönetime katılmasının önündeki engelleri kaldırmalıdır. Kadın ve erkek emeğini eşitlemeli; kreş, emzirme odaları, daha az çalışma saatleri vb. ile kadının ekonomik, sosyal ve siyasal yaşama katılmasını teminat altına almalıdır.
 
13 -Engellilerin her açıdan korunmasını sağlamalı; yaşlı ve bakıma muhtaç olanların bakımının devlet tarafından üstlenilmesini hükme bağlamalıdır.
 
14 -Dünyanın ve Türkiye’nin doğal, tarihi ve kültürel varlıklarının korunmasından devleti sorumlu kılmalı; her türlü çevre düzenlemesi, yeraltı ve yerüstü kaynaklarının değerlendirilmesinde insan yaşamı gözetilmelidir. Çevre ve canlılar korunmalı, suyun ticarileşmesine engel olunmalıdır. Ayrıca enerji, maden, su, kentsel dönüşüm vb. alanlardaki projelerde bilim çevreleri ve halkın onayının alınmasını zorunlu hale getirmelidir.
 
15 -Gerici Ortaçağ değerleri ve bilim dışı öğretilere karşı; insanlığın ileri kültürel değer ve birikimlerinin korunup geliştirilmesini teşvik etmelidir.
 
16 –Ülkenin, kirli atık ve zehirli çöp deposu haline gelmesini önlemelidir. GDO’ların, tarım ve hayvancılık alanında üretim ve tüketimini yasaklamalıdır. Nükleer santraller başta olmak üzere her türlü kirli enerji üretimine son vermelidir. Toprağı, havayı, suyu ve ormanları zehirleyen, yok eden politikaları terk edip, yenilenebilir enerji kaynaklarının üretimi ve kullanımını temel almalıdır. Bitki ve hayvan çeşitliğini korumalı ve hayvan haklarını teminat altına almalıdır.
Paylaş