Çanakkale Olay Gazetesi olarak hekimlerin yaşadığı sorunları kamuoyuna duyurmak amacıyla Çanakkale Tabip Odası Başkanı Hülya Görgün ile gerçekleştirdiğimiz röportajı siz değerli okuyucularımız ile paylaşıyoruz. Türkiye`de uygulanan sağlık politikası nedeniyle hekimlerin büyük sorunlar yaşadığını belirten Görgün; “Savaş nedeni ile ülkemize sığınan milyonlarca mültecinin sağlık sorunları ve ülkemizi de tehdit eden salgın hastalıklar ve bağışıklama sorunları nedeni ile var olan sıkıntılar daha da artmıştır. Daha önce de söz ettiğimiz çevre sorunları da bizim için mutlak müdahil olacağımız ve çözüm üretme sürecinde yer alacağımız konulardır” dedi. Çanakkale Tabip Odası olarak iyi hekimlik ilkeleri ile sunulan bir sağlık hizmeti verilebilmesi için mücadele ettiklerini kaydeden Görgün; “Sağlıkta dönüşüm sürecinde sağlık sistemi özelleşmeye gitmekte, kışkırtılmış sağlık talebi ile tüm basamaklı sağlık hizmetlerinde sorun yaşanmaktadır. Konu piyasacı sağlık sistemi nedeni ile sağlıklı bir nesil yetiştirmek, sağlık sorunlarını çözmekten öte neredeyse, bu sorunlardan nasıl yararlanarak kar ederiz noktasına gelmiştir. Bu çevrede bizler eşit, ulaşılabilir, iyi hekimlik ilkeleri ile sunulan bir sağlık hizmeti verilebilmesi için yapabileceğimizin ötesinde bir çalışma içersinde bulunacağız. Meslek örgütü olarak sağlık sisteminin yanlışlarını açmazlarını çıkmazlarını işaret edeceğiz, sorunları görünür hale getireceğiz, meslektaşlarımızla ve halkla birlikte hareket edeceğiz” diye konuştu.
OLAY: Çanakkale Tabip Odası olarak yeni dönemdeki başlıca hedefleriniz nelerdir?
Hülya Görgün: Çanakkale tabip odası olarak bir geleneğin takipçisiyiz dolayısı ile zaten var olan ilkeler çerçevesinde çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Öncelikli olarak seçim öncesi yaptığımız çalışmalarda gördük ki hekimler basamaklı sağlık sisteminde de, özelde de çalışsalar iş yoğunluğu nedeni ile sabah gelip, akşama kadar çalışmakta ve neredeyse aynı yerdeki meslektaşları ile bile görüşememektedirler. Biz de hekimleri bir araya getirecek, onlar arasında iletişimi sağlayacak ya da güçlendirecek çeşitli etkinlikler yapmayı amaçlıyoruz. Bu etkinlikler eğitim, sempozyum, panel gibi bilimsel içerikli olabileceği gibi, gezi, kokteyl, piknik, konser vs sosyal ve kültürel içerikli olacaktır. Önümüzdeki altı ayda, “Sağlık çalışanları meclisi” kurmayı hedeflemekteyiz. Sağlık hizmetinin bir ekip işi olduğu anlayışı ile tüm sağlık çalışanlarını bir araya getirmek ve sorunları, çözüm önerilerini, yenilikçi, yaratıcı katkıları hep birlikte değerlendirmek için oldukça önemli bir çalışma olacaktır. İş yeri güvenliği ve işçi sağlığı günümüzde son derece önemli bir konudur. Bu bağlamda hastanelerde ya da diğer sağlık kuruluşlarında çalışanlar birçok riskle karşı karşıya kalmakta ve bu konuda yetkin önlemler alınması gerekmektedir. Düzenleyeceğimiz bir dizi eğitimlerle bu konuda meslektaşlarımızda bir farkındalık yaratmak ve gerekli önlemlerin alınmasını sağlamak gibi bir planımız da bulunmaktadır. Hipokrat yemini etmiş, insanlar arasında hiçbir ayrım yapmaksızın sağlık hizmeti vermeye gönüllü biz hekimler, çevremizdeki doğal olaylara ve halkı ilgilendiren sağlık sorunlarına da duyarsız kalamayız. Bu amaçla da çevre sorunları bizim için son derce önemlidir. Halkın sağlığını tehdit eden her konuda görüş sunmak, proje üretmek , var olan projelere destek vermek, katkı sunmak, çeşitli kurum ve kuruluşlarla iş birliği yaparak çalışmak gibi hedeflerimiz de bulunmaktadır. Bu amaçla belediye ile işbirliği yaparak topluma yönelik koruyucu ve önleyici sağlık hizmetleri, ve halkın sağlık eğitimi konusunda çalışmalar yapmayı hedeflemekteyiz.
OLAY: Hekimlerin ve sağlık çalışanlarının içinde bulundukları Çanakkale yereline ilişkin en önemli sorunlar nelerdir?
Hülya Görgün: Çanakkale ilinde hekimler farklı kurumlarda ve pozisyonlarda görev yapmaktadırlar. Bunlar aile hekimliği, toplum sağlığı, halk sağlığı ile il sağlık müdürlüğü, devlet hastanesi, özel hastane, askeri hastane, özel hastane ve poliklinikler, 112 acil sağlık hizmetleri ve üniversite hastanesidir. Bunların dışında iş yeri hekimliği, belediye hekimliği bulunmaktadır. Hekimlerin bulundukları yere göre farklı sorunları bulunmaktadır. Aile hekimlerinin en önemli sorunu acil nöbetleridir. Bu sorun devlet hastanesindeki uzman hekimleri de ilgilendirmektedir. Özellikle ilçe hastaneleri yeterli hekim bulunmaması nedeni ile acil sağlık hizmetlerini bile yürütememektedir. Ülke genelinde yaşanılan bu sorun bugüne kadar uzman hekimlerin görevlendirmeleri ile çözülmeye çalışılmıştır. Yeni düzenlemelerle de aile hekimleri görevlendirilmeye çalışılmaktadır. Bu durum aile hekimleri açısından önemli sorunlar yaratmaktadır. Bu noktada en önemli sıkıntıyı ilçe hastanelerinde görev yapmakta olan pratisyen hekimler yaşamaktadır. Bir kısmı yeni mezun olan bu hekimler hem çalışma süresi olarak çok uzun çalışmakta hem de diğer hekimlere göre düşük ücretler almaktadır. Devlet hastanesinde görev yapmakta olan hekimlerin en önemli sorunu performans sistemidir. Hekimlere ek gelir getiren bu sistem döner sermaye uygulamalarının devamıdır. Üniversite hastanesinde de uygulanmaktadır. Hekimleri puan peşinde koşan yarışmacılar haline getiren bu sistem hastaların sağlığını da tehdit eden uygulamalara neden olmaktadır. Aynı zamanda çalışma barışı için önemli bir tehdittir. Üniversite hastanesi ise kendine has sorunlarla boğuşmaktadır. Üç yıldır görevde olan yönetimin ayrımcı politikaları artık şehirdeki hiçbir gözden saklanamamaktadır. Kendi siyasi anlayışını kadrolaştırmak önceliği olan bu yönetim, kendi gibi olmayan öğretim üyelerini dışlamış ve haklarına saldırmıştır. Bugün 10’a yakın doçent ve profesör (bazıları 3 yıldan fazla süredir mağdur durumdadır) hak ettikleri kadroları alamamaktadır. Kadro sıkıntısı söylemi arkasına saklanan bu yönetim nedense aynı kadroları kendi gibi düşünen öğretim üyeleri için bir gün beklemeden bulmaktadır. Bu nedenle tıp fakültesini terk etmek zorunda kalan öğretim üyeleri olmuştur. Ayrıca yönetim kadro bekleyen bazı öğretim üyelerine doğrudan hak ettikleri kadroların hiçbir zaman verilmeyeceğini söylemişlerdir. Üniversitede aynı zamanda asistanlık yapan hekimler bulunmaktadır. Burada olma öncelikleri eğitimdir. Ancak performans sistemi içinde kaybolan asistanlar eğitim alacakları bu kurumda ucuz iş gücü olarak görülmektedir.
OLAY: AKP iktidarı döneminde uygulanan sağlıkta dönüşümü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hülya Görgün: Sağlıkta Dönüşüm programı 1980’li yıllardan bu yana yapılmak istenen bir dönüşüm sürecidir. Dönüşüm Türkiye’nin ihtiyaçlarına göre değil, uluslararası sermayenin ülkemize yatırım yapmasını kolaylaştırmak amacıyla yapılmıştır. Tüm dünyada sermaye 1970’li yıllardan sonra sağlığı bir kâr elde etme aracı olarak görmüş ve bu alana yoğun olarak yatırım yapmaya başlamıştır. Ancak bizim gibi ülkelerde yatırım yapabilmesi için piyasanın kendi kurallarına uygun olarak dizayn edilmesi gerekmektedir. Bunun için öncelikle içeride dönüşüm sürecine inanmış bir siyasi irade ve onun işlerini yürütecek uzman ve akademik kadroya ihtiyaç vardır. Sonra kavramlar kamuoyunda tartışılır, daha sonra yasalar çıkartılır ve en sonunda da uygulamaya geçilir. Ülkemizde 1980’li yıllardan sonraki tüm siyasi iktidarlar aslında bu dönüşümün bir parçası olmaya çalışmışlardır. Ancak bu dönüşümü hayata geçirmek tek parti gücü nedeniyle AKP’ye kısmet olmuştur. AKP zaten yıllardır tartışılan kavramları hızlı bir şekilde yasalaştırmış, bu yasaları uygulayacak uzman ve akademik grupları oluşturmuş ve uygulamaya geçmiştir. 2002 yılından itibaren sağlık hizmetlerinin sunumu ve finansmanında köklü değişikliler yapmış birçok kurumu dönüştürmüştür. Bundan sonra yapılacak olanlar ise bu dönüşmüş olan bu yapıların uluslararası sermayeye satılması olacaktır. Bu arada halkı ve sağlık çalışanlarını kandırmak ve yanlarına çekmek amacıyla önceki sistemin açıkları üzerine gitmiş ve bu durum AKP’ye kamuoyunda destek olarak yansımıştır. Ancak bu desteği verenlerin, göremedikleri, görmek istemedikleri ya da gördükleri halde sustukları gerçek bu dönüşüm öznesinin hiçbir zaman halk olmadığıdır.
OLAY: Aile hekimlerine yönelik uygulamalar son dönemde gündeme sıkça gelmeye başladı. Özellikle acil nöbetleri noktasında ciddi sıkıntılar var bu dönemi nasıl aşmayı planlıyorsunuz?
Hülya Görgün: Birinci basamak sağlık hizmetlerinin bütün toplumu kapsayan, nitelikli, ekip çalışmasına dayalı, ulaşılabilir, koruyucu hekimliği önceleyen kuralları, hükümetin yürüttüğü sağlığı piyasa koşullarına terk eden politikalarla olumsuz etkilenmiştir. Acil servis hekimliği farklı bir mesleki eğitim süreci gerektirmektedir. Acil birimlerde sağlık hizmeti sunan çalışanlar, belirli periyodlarda bilgi becerilerini yinelemek için bir takım eğitimlerden (İleri Yaşam Desteği, Çocuk İleri Yaşam Desteği, Travma Resüsitasyon Kursu ve Temel Modülü) geçerler. Acil sağlık hizmetlerini bu alanda yeterli mesleki eğitimi ve deneyimi olmayan sağlık çalışanlarıyla gidermeye çalışmak halkın sağlığını tehlikeye atmak anlamına gelmektedir. Acil sağlık hizmetlerindeki sorunların, birinci basamak sağlık hizmetlerinin içinin boşaltılarak giderilemeyeceği, hastane acillerinde her an şiddete maruz kalan sağlık çalışanlarının güvenliğini bile sağlamada acizlik gösteren bir yönetimin bu kararlarla şiddeti ASM ve TSM’lere taşıyacağı bilinmelidir. Sağlık Bakanlığı’nın ASM çalışanlarına dayattığı hastane acillerinde ve 112 istasyonlarındaki nöbet uygulamaları ne çalışanlar ne de toplum nezdinde kabul görmemiştir. Sağlık çalışanları yüzde 90 oranında bu haksız görev ve sorumluluk kavramlarıyla bağdaşmayan, hukuka uygun olmayan nöbetlere gitmemişlerdir. Konuyla ilgili yasa tasarısı Meclisin Sağlık ve Bütçe Komisyonlarında görüşülürken, sağlık çalışanlarının en büyük meslek kuruluşu TTB ve diğer sağlık örgütlerimiz sürece müdahil olmuş, tasarıyla ilgili itirazlarını vekillerimize ve Sağlık Bakanlığı’na defalarca iletmiş, gerekli uyarılarda bulunmuşlardır. Birçok yerde hasta-hekim ilişkisi güven ve saygının ötesine geçmiştir. Uğruna çalıştığımız, yıllarımızı verdiğimiz halkla karşı karşıya getirilmek isteniyoruz. Bütün olup bitenler bizim canımızı acıtıyor. Hekimlik çok sıkıntılı ve çok zor bir süreçten geçiyor. Şu anda hekimlerin geldiği yer hiç de iyi bir yer değildir. Sağlık Bakanlığı’nın meselelere çözüm odaklı bakmasının önemini, çalışanların görüş ve önerilerini dikkate almadan yapılacak düzenlemelerin yaşam bulamayacağının bilinmesini bir kez daha hatırlatıyoruz. Biz hekim ve sivil toplum kuruluşları olarak toplumsal ve sosyal olaylarında bir parçasıyız. Güven ve saygı üzerine inşa edilmiş bir toplum ve hekim ilişkisi istiyoruz. Bizlere kulak verildiğinde halka da kulak vermiş olunacaktır. Kendi haklarımız, mesleğimiz, geleceğimiz ve halkın nitelikli sağlık hizmeti alma hakkı için kararlılıkla sürdürdüğümüz mücadelemizi büyüterek devam ettireceğiz.
OLAY: Giderek piyasalaştığı, ticarileştirildiği eleştirileri noktasında siz, ülkedeki sağlık sektörünün geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Hülya Görgün: Türkiye’de sağlık hizmetlerinin hem finansmanı hem de sunumu tamamen özelleşecektir. Eğer bu sistem siyasi olarak durdurulamazsa bu durum kaçınılmazdır. Bugün 20 yıl öncesine kadar var olan kamu hizmetlerini sunan kurumların bazıları artık ya yoktur ya da satılmıştır aynı şey sağlık hizmetlerinin başına da gelecektir. Aslında sağlık hizmetleri fiilen özelleşmiştir. Aile hekimliği ile birinci basamak özel polikliniklere devredilmiştir. Hastaneler ise döner sermaye uygulamasından bu yana devlet hastanesi değillerdi. Performansla bu perçinlenmiştir. Bugün ülkemizde devlet hastanesi yoktur hepsi özel işletmedir. Tabelaları ise er geç satılacaktır. Finansman sistemi tek çatı altında toplanmıştır. Aslında şeklen olumlu bir gelişmedir. Ancak burada da hak kayıpları devam etmektedir. Sosyal Güvenlik Kurumu ekonomik gerekçelerle sürekli kısıntılara gitmektedir. Artık hayatımızda eskiden olmayan katkı payları vardır ve bunlar artacaktır. Aslında halkımız sağlık hizmeti almak için ek vergiler ödemekte bu da yetmemekte sürekli olarak cepten de ödeme yapılmaktadır. Sağlıkta Dönüşümün sembolü olan eski Sağlık Bakanı 2003 yılında hekimlerden hastaların cebinden elinizi çekin çağrısı yapmıştır. Bu dönüşüm programının amacı o cebe başka ellerin sağlanması olmuştur. Bugün de bu konuda başarı elde edilmiştir. Sorun halkımız hâlâ bu durumun farkında değildir. Bu durumdan sorumlu olan siyasi iradeye demokratik olarak göstermesi gereken tepkiyi gösterememiştir.
OLAY: Çanakkale Tabip Odası, insan sağlığının çevre sağlığı ilişkisi noktasında Kazdağları`na da sahip çıkan bir konumda. Bu konudaki değerlendirmeleriniz nelerdir?
Hülya Görgün: Hekimler olarak hastalıkların çevre ile olan ilişkisini tartışmayacak netlikte bilmekteyiz. Sağlıklı bir yaşam için sağlıklı bir çevre vazgeçilmezdir. Çanakkale bu çevre açısından çok değerli zenginliklere sahiptir. Ancak gerek termik santraller, gerekse kirli metalik madencilik birilerini daha zengin etmek uğruna bu güzellikleri yok etmeye çalışmaktadır. Bu durumun çevrede yaşayan insanların sağlığını olumsuz etkilememesi mümkün değildir. Asıl işimiz insanların sağlığını korumaktır. Bu noktada hekimlerin sessiz kalması mesleklerine ihanettir. Çanakkale Tabip Odası da bu konuda üzerine düşeni yerine getirmeye çalışmıştır. Bünyesinde bir çevre komisyonu kurmuş ve gerek halkın bilgilendirilmesi, gerekse Çevre Platformuna destek olunması ve gerekse de bu konudaki davalarda görüş bildirmek olsun elinden geleni yapmaya çalışmıştır. Bugün için altın madenleri ile ilgili davalar kazanılmış en azından süreç askıya alınmıştır. Bundan sonra da çevre söz konusu olduğunda Çanakkale Tabip Odası taraf olmaya devam edecektir.
OLAY: Soma`ya yönelik ciddi bir kampanya yürüttünüz. Bu süreci biraz değerlendirir misiniz?
Hülya Görgün: Soma 2. Ayını doldurduğu şu günlerde yitirilen 301 can ve babasız kalmış 432 çocukla unutmadığımız, unutturmamaya kararlı olduğumuz iş cinayetidir. Ancak orada yaşananlar taşeron çalışmanın ve hiç durmaksızın her şeye rağmen hatta talebin de ötesinde üretim anlayışının ürünüdür. Isci sağlığı ve güvenliği ile ilgili alınacak önlemler maliyet unsuru olarak görülmüştür ve sonuç ortadadır. Biz bu konuda ilk olarak; Şimdi Soma’lı kadınlar “acılarının Paylaşılması”nı bekliyor. Şimdi Soma’lı çocuklar “dokunulmak” istiyor, Şimdi Soma’lı işçiler “dayanışma” bekliyor… Teması ile bir yardım kampanyası düzenledik. Çeşitli kurum ve kuruluşların katkıları ile Somaya gittik orada, “kadınlarımızla konuştuk” acılarına çare bulamazdık belki ama paylaşmaya çalıştık. “Çocuklarımıza dokunduk”, onlara yalnız olmadıklarını hissettirmeye çalıştık, yüzlerinde bir tebessüm, yüreklerinde bir sıcaklık yaratmaya, özetle biz onları anlamaya, onlarla bütünleşmeye çalıştık. Daha sonraki günlerde Bozcaada belediyesinin “Uçurtma şenliği” ne davet ettiği, bir grup Somalı kadın ve çocuklarla birlikte olduk. Çanakkale Belediyesinin Soma’ya yönelik yürütmekte olduğu bir proje bulunmaktadır. Biz de “Soma dayanışması” ile anılan ekip içinde yer alarak belediye ile ortak çalışmada bulunmaktayız.Bu bağlamda katkı sunmak, danışmanlık yapmak üzere odamızdan hekim görevlendirilmesi yapılmış, 18-19 Haziran’da yerinde gözlem yapmak ve tespitlerde bulunmak üzere Soma’ya gidilmiştir. Soma ile ilgili yapılacak çalışmaların geçici, anlık olmasından yana değil, unutulmaması ve sürekli olmasından yanayız. Bu amaçla da çalışmalarımız devam etmektedir.
OLAY: Çanakkale Tabip Odası Başkanı olarak Çanakkale halkına mesajınız ne olur?
Hülya Görgün: Bulunduğumuz coğrafya ve uygulanan sağlık politikası nedeni ile oldukça büyük sorunlar yaşamaktayız. Savaş nedeni ile ülkemize sığınan milyonlarca mültecinin sağlık sorunları ve ülkemizi de tehdit eden salgın hastalıklar ve bağışıklama sorunları nedeni ile var olan sıkıntılar daha da artmıştır.
Daha önce de söz ettiğimiz çevre sorunları da bizim için mutlak müdahil olacağımız ve çözüm üretme sürecinde yer alacağımız konulardır. Sağlıkta dönüşüm sürecinde sağlık sistemi özelleşmeye gitmekte, kışkırtılmış sağlık talebi ile tüm basamaklı sağlık hizmetlerinde sorun yaşanmaktadır. Konu piyasacı sağlık sistemi nedeni ile sağlıklı bir nesil yetiştirmek, sağlık sorunlarını çözmekten öte neredeyse, bu sorunlardan nasıl yararlanarak kar ederiz noktasına gelmiştir. Bu çevrede bizler eşit, ulaşılabilir, iyi hekimlik ilkeleri ile sunulan bir sağlık hizmeti verilebilmesi için yapabileceğimizin ötesinde bir çalışma içersinde bulunacağız.
Meslek örgütü olarak sağlık sisteminin yanlışlarını açmazlarını çıkmazlarını işaret edeceğiz, sorunları görünür hale getireceğiz, meslektaşlarımızla ve halkla birlikte hareket edeceğiz.
OLAY: Teşekkür ederiz....
Hülya Görgün: Ben teşekkür ederim...