“Onlar kendi yaşamlarını hiçe saydılar”
Eğitim İş Çanakkale Şube Yönetim Kurulu’ndan yapılan açıklamada “Üç Fidanımız daha hayatlarının baharında iken, candanlarından çok sevdikleri emekçi halkın kurtuluşu için mücadeleye boylu boyunca daldılar ve onların kurtuluşu için kendi yaşamlarını hiçe saydılar. Üniversite işgalleri, ABD’nin Dolmabahçe’ye demirleyen 6. Filo’sunu protesto eylemleri, Tam Bağımsızlıkçı Mustafa Kemal Yürüyüşleri, işçi-köylü eylemleri gerçekleştirdiler” denildi.
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının örgütlü mücadeleleri, 1965’te Türkiye İşçi Partisi’ne üye olmalarıyla başladığı vurgusunun yapıldığı Eğitim İş açıklamasında şöyle denildi; “1966’da, Ankara’dan İstanbul’a yürüyen Çorumlu belediye işçileriyle birlikte Taksim’deydiler. Üniversite yaşamlarında da bütün haksızlıklara karşı çıktılar. 12 Haziran 1968’de yapılan ve öğrencilerin haklarını elde etmesiyle sonuçlanan İstanbul Üniversitesi işgalinde en öndeydiler. Deniz Gezmiş, Temmuzda yeniden İstanbul’a gelen 6. Filo’yu protesto eyleminden sonra yeniden cezaevine girdi. 3 aylık tutukluluğu sırasında, artık bütün Türkiye o ismi tanımıştı. TİP içerisinde Milli Demokratik Devrim tezinin yaygınlaşması için çabalıyor, 2. Kurtuluş Savaşı tezini işliyordu. Yarım kalan bağımsızlık mücadelesinin yeniden başlatılması gerektiğini anlatıyor ve bunun için mücadele ediyordu. Şubat 1969’da da reform tasarılarını üniversitede yaşama geçirmeyen yönetimi protesto ettiği için cezaevine düştü. Çıktığında bu kez üniversite işgaline önderlik etti. Daha sonra da Filistin’e gitti. Hazirandan Eylüle kadar Filistin’deydi. O dönemde üniversiteden atıldı. Bu karara itiraz etmek için geldiği üniversitede tutuklandı. 18 Eylül 1970’e kadar tutuldu cezaevinde. O süreçte kararını da vermişti. Öğrenci hareketlerinden koparak, Filistin’de planladıkları devrim için harekete geçeceklerdi. Nurhaklar’da yaralı haldeyken vurulup öldürülen arkadaşı Sinan Cemgil ve birlikte idam edildiği Yusuf Aslan, Hüseyin İnan’ın da aralarında olduğu arkadaşlarıyla Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu’nu (THKO) kurdu. THKO, ABD Büyükelçiliği önündeki polis kulübesinin kurşunlanması, Ankara Balgat‘taki Tuslog Tesisleri’nden 4 ABD’li askerin kaçırılması gibi eylemleri gerçekleştirdi. Bu olaydan sonra Deniz’in yaşamı, bazen ODTÜ Yurdu’nda, bazen arkadaş evlerinde geçti. ABD’li askerleri bıraktıktan sonra, Yusuf Aslan’la birlikte önce buldukları bir araç, sonra motorla kaçtı. Artık sınırlı bir kadroyla, dağlardan yürütmek istiyorlardı mücadelelerini. Sivas’a gitti. Şarkışla’da yaralanan Aslan’la kaybettiler birbirlerini. Aslan Elmalı’da yakalandı, Deniz Gezmiş Gemerek’te. Görülmemiş bir hızla yapıldı yargılamalar. Deniz Gezmiş, biliyordu idam edileceğini. Sosyalist Türkiye özlemini haykırmaktan duruşmalarda da vazgeçmedi.”
“Kısacık yaşamlarında, insanca yaşadılar”
Eğitim İş Çanakkale Şubesi Açıklamasında üç fidanın vazgeçmediklerini belirtilerek “Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, 6 Mayıs 1972’de, bundan tam 43 yıl önce idam edildiler. Deniz Gezmiş, son mektubunda babasına, “İnsanlar doğar, büyür, yaşar, ölürler, önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir. Bu nedenle ben erken gitmeyi normal karşılıyorum” dediğinde henüz 25 yaşında idi. Üç Fidanımız, bu kısacık yaşamlarını insanca yaşadılar ve yaşamlarını insanlığın kurtuluş davasına adadılar, kendi hayatlarını hiçe saydılar. Onlar için önemli olan, haksızlığa karşı çıkmak ve bu sömürü sisteminin bir parçası olmamak idi. Ölümden korkmadılar. İdam kararı çıktı. 27 Mayıs idamlarının rövanşı alınacaktı. Kampanyalar, uluslararası çağrılar yetmedi idamların durdurulmasına. Tarihe Denizler’i asan adam olarak geçen Ali Elverdi’nin verdiği karar, 6 Mayıs’ta infaz edildi. Ulucanlar Cezaevi’nin avlusunda, asıldılar.