“Öldüren değil yaşatan üniversite istiyoruz...”

Yrd. Doç. Dr. Güran Yahyaoğlu’nun ölümünün ardından ÇOMÜ Rektörlüğü’ne tepkiler sürüyor. Kanser hastası iken Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ile ilişkisi kesilen Yrd. Doç. Dr. Yahyaoğlu’nun vefatı Çanakkale’nin tepkisine neden olurken, Çanakkale Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Hicri Nalbant yaptığı açıklamada, öldüren değil yaşatan üniversite istediklerini söyledi.

583
Çanakkale’deki sivil toplum temsilcileri olarak demokratik, özerk, özgürlükçü, bilimsel, eşitlikçi, laik üniversite istediklerini ifade eden Nalbant; “Bizler bu ilde yaşayan sivil toplum temsilcileri olarak taşeron işçisini "parti kaydı" ile işe alan sms mesajı ile işten atan üniversite istemiyoruz. Hemen her konuda "Caferilikten, domatese kadar" konuşan, yaşam alanlarımız, su kaynaklarımız, ormanlarımız, Kazdağlarımız talan edilirken susan üniversite de istemiyoruz. Demokratik, özerk, özgürlükçü, bilimsel, eşitlikçi, laik halk için üniversite istiyoruz” dedi.
 
 
Kanser hastasıyken Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ile ilişkisi kesilen Yrd. Doç. Dr. Güran Yahyaoğlu vefatı ile ilgili yankılar her geçen gün artıyor. Konu ile ilgili basın açıklaması yapan Çanakkale Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Hicri Nalbant, üniversitede Yahyaoğlu’nun ölümü gibi benzer olayların daha öncede yaşandığına dikkat çekti. Nalbant; “Onsekiz Mart Üniversitesi Yenice Yüksek Okulunda görevli Yard.Doç.Dr. Güran Yahyaoğlu`nun kemik iliği kanseri nedeni ile yoğun bakımda tedavisi sürerken On Sekiz Mart Üniversitesi Rektörlüğünce görevine devam etmediği ileri sürülerek görevden uzaklaştırılmış, yoğun bakımda bu haberi alan Güran Yahyaoğlu fenalaşarak hayata gözlerini yummuştur. Üniversitemizde benzeri olaylar daha öncede yaşanmış, geçici işçi eşinin işten atıldığını duyan gazeteci Mustafa Sezek kalp krizi sonucu hayatını kaybetmiş, yine eşi kanser olan bir başka öğretim üyesi ile ilgili insafsızca soruşturmaların sürdürüldüğü tarafımızdan bilinmektedir. Bu uygulamalardan en çok zararı da bilimsel ortamın ve barış ortamının zedelenmesi nedeni ile Onsekiz Mart Üniversitesi görmektedir. Üniversitenin dışında, üniversitedeki yönetim Çanakkale`yi de huzursuz etmektedir” dedi.
 
“Böyle üniversite istemiyoruz”
Çanakkale’deki sivil toplum temsilcileri olarak demokratik, özerk, özgürlükçü, bilimsel, eşitlikçi, laik üniversite istediklerini ifade eden Nalbant; “Bizler bu ilde yaşayan sivil toplum temsilcileri olarak taşeron işçisini "parti kaydı" ile işe alan sms mesajı ile işten atan üniversite istemiyoruz. Kampus içersinde basın açıklaması yapan personelini "fişleyen ve soruşturan" üniversite de istemiyoruz. Öğrencisine hocalarını ihbar ettiren, tetikçi soruşturmacılarına ceza kestiren, yeşil alanları içme suyu ile sulayan, sabaha kadar ampullerini söndürmeyen müsrif üniversite de istemiyoruz. Sosyal tesislerinde alkollü içeceği yasaklayan, kampüslerinde enerji içeceği satışını destekleyen "tüccar" üniversite de istemiyoruz. Heyelan alanlarını inşaat şantiyelerine çeviren, hatta ormanlık alanlara göz diken üniversite de istemiyoruz. Hemen her konuda "Caferilikten, domatese kadar" konuşan, yaşam alanlarımız, su kaynaklarımız, ormanlarımız, Kazdağlarımız talan edilirken susan üniversite de istemiyoruz. Demokratik, özerk, özgürlükçü, bilimsel, eşitlikçi, laik halk için üniversite istiyoruz” diye konuştu.
Paylaş