Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a tepki gösteren Birleşik Kamu-İş İl Temsilcisi Ahmet Bozdemir; “Başbakan, yurtdışı dönüşü “Bir öğretmenin en düşük olanı 1624 lira alıyor. Haftada 15 saat karşılığı alıyor. Peki, düz bir memur ne kadar çalışıyor? 40 saat. Bir de tatili var. Yılda iki ay. Düz memurun tatili 20 gün. Bu haksızlık değil mi?” şeklindeki açıklamasıyla gerek yüz binlerce öğretmeni paragöz, az çalışıp çok kazanan konumuna düşürmeye çalışmış, gerekse diğer kamu çalışanlarını öğretmenlere karşı kışkırtmıştır. Başbakan’ın bu açıklaması, kamu emekçilerinin 23 Mayıs grevinden ne kadar tedirgin olduğunun göstergesidir. Başbakan, öncelikle eğitimin bir bilim olduğunun bilincine varmalıdır. Öğretmenlik mesleği sadece sınıfa girip ders anlatma mesleği değildir. Öğretmenin ders saatleri dışı çalışmalarından sanırız Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer gibi Başbakan’ın da bilgisi yok. Bir dersin süresi, öğretmen başına düşmesi gereken öğrenci sayısı eğitim biliminde bellidir. Başbakan, öğretmenlerin kaç saat çalıştığını merak ediyorsa, devletin resmi evrakları arasında bulunan OECD raporlarına bakabilir” dedi.
“3.5 teklif de büyük bir haksızlık”
Bir gece yarısı vekil maaşlarına yüzde yüze yakın zam yapan AKP hükümetinin, memura yüzde 3.5 teklif sunmasının büyük bir haksızlık olduğunu ifade eden Bozdemir; “Başbakan diyor ki, ‘’Bu haksızlık değil mi? ‘’Evet Sayın başbakan ortada büyük bir haksızlık var. Cumhuriyetin ilk yıllarında ekonomik ve sosyal statüsü en üst sıralarda olan eğitim çalışanları, AKP iktidarı döneminde açlık sınırına yakın bir ücrete mahkûm edilmiştir. Açlık sınırı Nisan 2012’de 1298 TL olarak açıklanırken, bugün eğitim çalışanları ortalama 1500 TL almaktadır. Eğitim çalışanlarının ücretlerini iyileştirmekle yükümlü olan siyasal iktidarın Başbakan’ı ise öğretmenlerin aldığı ücretten ve çalışma saatlerinin azlığından şikâyet etmektedir. Oysa dünyada eğitim çalışanları içinde en fazla çalışan, Türkiye’deki eğitim emekçileridir. Evet, Sayın Başbakan ortada büyük bir haksızlık var, 2002 yılında kamu çalışanlarına ödenen maaş milli gelirin yüzde 6,6’sı iken, bugün yüzde 5,6’ya düşürmeniz büyük bir haksızlık. Sayın Başbakan, bu Cumhuriyeti yokluk ve kıtlık içinde kuranlar, “Paşam, vekil maaşlarına ne kadar zam yapalım?’’ sorusuna Atatürk’ten, ‘’Öğretmen maaşını geçmesin’’ yanıtını alırken, sizin bir gece yarısı vekil maaşlarına yüzde yüze yakın zam yapıp, memura yüzde 3.5 teklif etmeniz büyük bir haksızlık” diye konuştu.
“Başbakan şark kurnazlığı yaparak yaklaşık 2,5 milyon kamu çalışanını yoksullukta eşit hale getirmeye çalışmaktadır” diyen Bozdemir şu şekilde konuştu: “Bizler, en düşük maaş alan memurundan, en yüksek maaş alan memuruna kadar kolumuza 6 bin liralık saat taktıracak, yedi yıldızlı otellerde tatil yaptıracak ücret istemiyoruz. Bizler evimize ekmek götürebileceğimiz, çocuğumuzu okutabileceğimiz kısaca insanca yaşayabilmemizi sağlayacak ücret istiyoruz. Başbakan’ın kamu çalışanlarına olduğu gibi öğretmene bakış açısı da hasmanedir. Başbakan’a, öğretmenle arasında sorun olan valinin “yerini değiştirin” talimatı veren Atatürk’ün öğretmenlerimize verdiği değeri hatırlatmak isteriz. Özetle, Başbakan 23 Mayıs’ta tüm kamu emekçilerinin görüş ve inanç ayrılıklarını bir yana bırakarak emek ekseninde güç birliği yapıp iş bırakmalarından korkmuştur. Bu korkunun etkisiyle kamu emekçilerini birbirine düşürüp, onları yoksulluk ve açlık temelinde eşitlemeye çalışmaktadır. İktidar, kamu emekçilerinin bu uyarısına kulaklarını tıkamaya devam ederse en kısa zamanda kırmızı kartı göreceğini unutmamalıdır.”
“Başbakanı şiddetle kınıyoruz”
Açıklamalarıyla öğretmeni açık hedef haline getiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı şiddetle kınadıklarını kaydeden Bozdemir; “Grev, kamu çalışanlarının hem iç hukuktan hem de uluslararası hukuktan kaynaklanan en meşru hakkıdır. Bir günlük değil, genel greve hazır. Birleşik Kamu İş’e bağlı Eğitim-İş olarak AKP’yi ve başbakanı bir kez daha uyarıyoruz ve Konfederasyonlara çağrıda bulunuyoruz. Gelin tüm konfederasyonlar olarak aramızdaki etnik, dini, siyasi, örgütsel her türlü farklılığı bir kenara bırakarak, sınıf temelinde birleşelim, Emek Cephesi oluşturalım, tarihini ve süresini birlikte belirleyeceğimiz GENEL GREV’İ örgütleyelim, ILO sözleşmelerine dayalı haklarımızı kullanalım, haklarımızı meydanlarda söke, söke alalım. Tüm halkımızı emekçilerin bu onurlu talebini desteklemeye çağırıyoruz” dedi.