Son bir hafta içerinde ağızlarından dökülen “incileri” gelin bir hatırlayalım.
Halkına kına yakın diyerek hakaret eden Gençlik ve Spor Bakanı’nın bu istemine k.çlarına yaksınlar diyerek katkı veren bir AKP milletvekilinin ifadelerinden sonra gezi mücadelesinde yaşamını yitiren gençlerimiz için "Suriye`de 100 bin kişinin hayatını kaybettiği olaylarla kıyaslarsanız devede kulak” değerlendirmesini yapan Avrupa Birliği Bakanının bu sözleri başbakanın “mayası bozuk iller” değerlendirmesi ile taçlanmıştır.
Yine okulların açılması ile Maliye Bakanı twitter de eğitim öğretim yılının açılmasını kutladığı twettinde bir takipçisinin “Berkin Elvan’ı uyandırır mısınız okula geç kalacak” şeklindeki twettine verdiği cevap da bir başka gaf olmuş.
Gezi mücadelesinde atılan gaz bombası fişeği ile başından yaralanarak halen hayati tehlikesi devam eden Berkin Elvan’ın ismini hiç hatırlamamak bir bakanın yaşanan bunca acıya karşı duyarsızlığı anlamındaki gaflar serisinin örneklerinden biri olmuştur.
Gezi mücadelesi öyle anlaşılıyor ki; hükümetin aklını başından almıştır.
Gezi gündeme geldiğinde, ne söyleyeceklerini şaşırmış durumdalar.
İşte halkın muhalefeti böyle bir şeydir.
Şu “mayası bozuk iller” meselesi gerçekten talihsiz bir açıklama olmuştur.
Başbakan bakalım nasıl bir manevra yapacak?
Özelikle Çanakkale için çok ağır bir tanımlama, bu değerlendirmesi ile Başbakan Çanakkaleliler tarafından her zaman negatif olarak anılacak, kolay kolay unutulmayacaktır.
Demokrasi paketi kapalı kapılar ardında, Çanakkale’nin sorunları meydanlarda
Geçtiğimiz hafta sonu Çanakkale Kent Konseyi, Cumhuriyet Meydanı’nda toplanarak 10. kuruluş yıldönümünde şimdiye kadar yapmış olduğu genel kurullardan farklı ve daha geniş katılımlı bir genel kurula imza attı.
Kent meydanında yapılan bu toplantı son derece anlamlı oldu.
2004 yılından beri faaliyet gösteren , 2006 yılında kent konseyleri yönetmeliğinin resmi olarak belirlenmesi ile yasal olarak tüm yerel yönetimlerin kurması zorunlu kurumlara dönüşen Çanakkale Kent Konseyi bugün deneyimleri ile Türkiye’de örnek olabilecek bir kent konseyidir.
Kentlilerin yönetim süreçlerine katılması, kent ile ilgili konularda söz ve karar sahibi olabileceği mekanizmaların yaratılması ilkeleriyle yola çıkan kent konseyleri katılımcı demokrasinin önemli organlarından biridir.
Elbette Çanakkale Kent Konseyi’nin çalışmaları konusunda bazı eksiklikler olduğunu düşünenler olabilir
Fakat, bu kurumu yok sayarak, kötülemeye, karalamaya çalışmak kapalı kapılar kültürünün getirmiş olduğu bir yaklaşımdır.
Bugün demokrasi paketi hazırlığı içinde olan hükümet, demokrasi gibi direkt halkı ilgilendiren bir konuyu halktan gizleyerek onların bu konudaki düşüncelerini, taleplerini yok sayarak bu çalışmayı sürdürmektedir.
Çanakkale ‘de ise kentin sorunları artık meydanlarda tartışılır hale gelmiştir.
Bu çalışmaları karalamaya kalkanlar, bundan rahatsızlık duyanlardır, niyetleri farklıdır; açıklık şeffaflık yerine kapalı kapılar yöntemlerini tercih edenlerdir.
Halktan korkan, karanlıklardan beslenenlerdir.
Gelinen noktada Çanakkale Belediye Başkanı çıkıp kendi kurumundaki olumsuzluklar konusunda; taşeron işçi çalıştırma gibi çok önemli bir konuda halkın karşısında özeleştiri, yapabiliyorsa bu işleyişi anlayabilmek gerekir.
Bir yanda kapalı kapılar ardında hazırlanan bir “demokrasi paketi”, diğer yanda demokratik bilinç ve denetimi geliştirecek, meydanlara kadar taşan bir çalışma sonucu hazırlanan “Çanakkale Kenti Seçmen Beyannamesi”
Şimdi durup düşünmek lazım; kimin mayası bozuk ?