“Linç kültürüne son verilmelidir!”

Eğitim-Sen Çanakkale Şube Yürütme Kurulu, Sürgü Beldesi`nde Ramazan davulcusu ile Alevi kökenli bir aile arasında çıkan ger-ginliği protesto etti. Kurul, yaşananlardan dolayı AKP hükümetine de tepki gösterdi. Eğitim Sen Çanakkale Şubesi Yürütme Kurulu yazılı bir açıklama yaparak; “Ülkemizde en temel sorunların çözümünde demokratik yollar yerine şiddet ve sindirme yöntemlerinin kullanılmasında ısrar edilmesi, farklı kimlik, mezhep ve kültürlere karşı tahammülsüzlüğü beraberinde getirmiştir. Son yıllarda özellikle Başbakan ve bakanların konuşmalarında kendisini gösteren nefret dili, toplumda ırkçı-şoven söylemlerin etkisinde kalan güruhların linç girişimlerini gündeme getirmektedir. Son yıllarda bu tür linç girişimlerinin artması ve toplumun farklı kimlik ve inançtan kesimlerini sindirme yöntemi olarak kullanılması dikkat çekicidir. Farklı kimlik, mezhep ve inançların yıllardır kardeşçe bir arada yaşadığı Türkiye’de, bizzat AKP ve onun yerel uzantılarının saldırganlara cesaret verici ve birbirine karşı nefret duyguları beslemesine neden olan söylemlerinin toplumdaki şiddet ve linç kültürünü geliştirmesi kaçınılmazdır” değerlendirmesi yaptı.

354
Son yıllarda bu tür linç girişimlerinin artması ve toplumun farklı kimlik ve inançtan kesimlerini sindirme yöntemi olarak kullanılmasının dikkat çekici olduğunu ifade eden Eğitim Sen Çanakkale Şube Yürütme Kurulu, yaşananlardan dolayı AKP hükümetine de tepki gösterdi.
 
“Ülkemizde en temel sorunların çözümünde demokratik yollar yerine şiddet ve sindirme yöntemlerinin kullanılmasında ısrar edilmesi, farklı kimlik, mezhep ve kültürlere karşı tahammülsüzlüğü beraberinde getirmiştir. Son yıllarda özellikle Başbakan ve bakanların konuşmalarında kendisini gösteren nefret dili, toplumda ırkçı-şoven söylemlerin etkisinde kalan güruhların linç girişimlerini gündeme getirmektedir” denilen açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Malatya’nın Doğanşehir ilçesi, Sürgü Beldesi’ne bağlı Bağlarbaşı Mahallesi’nde sahurda davulcuyla Alevi ailesi arasında çıkan tartışma linç hareketine dönüşmüş ve daha önce benzer durumlarda olduğu gibi, güvenlik güçleri yeterli müdahalede bulunmayarak, bir anlamda Alevi aileyi linç etmek isteyen güruha cesaret vermiştir. Son yıllarda bu tür linç girişimlerinin artması ve toplumun farklı kimlik ve inançtan kesimlerini sindirme yöntemi olarak kullanılması dikkat çekicidir.
 
Sürgü Beldesi’nde gün boyu saldırıya uğrayan Alevi vatandaşlar evlerinden çıkamamış, saldırganlar belirledikleri 10’a yakın ailenin beldeden gitmemesi halinde evleri yakacakları tehdidinde bulunurken, saldırganlardan hiçbirisi gözaltına bile alınmamıştır. En küçük eylemlerde bile bütün emniyet güçlerini teyakkuza geçirenlerin, Alevilere yönelik linç girişimi karşısındaki tutumları, devletin yıllardır benimsediği “farklı olanı ezme” politikasında hiçbir değişiklik olmadığını göstermektedir. Başbakan’ın özellikle Suriye’de yaşanan gelişmeler üzerinden yaptığı mezhepçi ve ayrıştırıcı açıklamaların kaçınılmaz bir sonucu olarak gündeme gelen Alevi vatandaşlara yönelik bu tür linç ve sindirme girişimleri ne ilktir ne de son olacaktır.
 
Son olarak Malatya’da yaşananlar, iktidar partisinin dilinden düşürmediği “ileri demokrasi”nin ancak AKP ve destekçileri için geçerli olduğunu, farklı kimlik ve kültürlere karşı tahammülsüzlüğün ve yok sayma politikasının bir devlet politikası haline geldiğini göstermektedir. Farklı kimlik, mezhep ve inançların yıllardır kardeşçe bir arada yaşadığı Türkiye’de, bizzat AKP ve onun yerel uzantılarının saldırganlara cesaret verici ve birbirine karşı nefret duyguları beslemesine neden olan söylemlerinin toplumdaki şiddet ve linç kültürünü geliştirmesi kaçınılmazdır. Malatya’da geçmişte benzer şekillerde başlayan linç girişimleri üzerinden acı olaylar yaşanmıştır. Bunların tekrar yaşanmaması için gerekli tedbirler alınmalı, toplumun farklı kesimlerini birbirine karşı kışkırtan girişimlerden derhal vazgeçilmelidir. Eğitim Sen olarak Malatya’da yaşanan saldırıyı kınıyor; Alevi yurttaşlarımızı yalnız bırakmayacağımızın ve sorumluların hesap vermesi sürecinin takipçisi olacağımızın bilinmesini istiyoruz.”
Paylaş