“Kırsaldaki vatandaş yalnız bırakılmış”

Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, gazetemiz Çanakkale OLAY`a özel açıklamaları ile hem seçim sürecini hem de seçim sonrası süreci değerlendirdi. Seçim çalışmalarına bizzat katılan ve vatandaşlarla birlikte olan Başkan Gökhan, bu süreçteki izlenimlerini de paylaştı. Gökhan, “Vatandaş, özellikle kırsalda bir sahipsizlik sorunu var. Yeteri kadar sahiplenilmedi. Biraz köylü kaderiyle baş başa bırakılmış bir hava var. Onu çok hissettik. Özellikle merkez Çanakkale`deki köylerde değil ama, Bayramiç köylerinde falan bunları hissettik” dedi.

566
7 Haziran tarihinde gerçekleşen 2015 genel seçimleri ile 25`inci dönem milletvekilleri belirlendi. Oldukça tartışmaları ve gergin bir seçim süreci geride bırakıldı. Birçok yerde ve ülke genelinde büyük sürprizlerin, değişimlerin yaşandığı 7 Haziran seçimleri, bir devrin de sonu oldu. 13 yıllık tek partili AKP hükümetlerinin devri kapanırken, Türkiye`de tekrar koalisyon süreçleri de başladı. 2015 genel seçimleri, Çanakkale`de de önemli gelişimlere neden oldu. 1961 seçimlerinden hep sağ partilerin, son 13 yılda da AKP`nin birinci olduğu il geneli oylarında, bu kez üstün taraf CHP oldu. 54 yıl aradan sonra Çanakkale genelinde 1`inci olan CHP, 13 yıllık AKP iktidarının ardından milletvekili sayısında da üstünlüğü ele geçirdi. Tüm bu süreçleri, seçim çalışmaları ve seçim sonrasını Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ile konuştuk.
 
 
“Şükür pilavı” için ne dedi?
Özellikle son dönemin en önemli konularından biri olan “Şükür Pilavı” tartışmalarına da değinen Başkan Gökhan, HDP`nin yüzde 10 barajını aşmasının önemli olduğunu vurgulayarak, “Bu HDP olmayabilirdi. Saadet Partisi olabilirdi, Vatan Partisi olabilirdi. Başka bir parti de olabilir. Burada konumuz HDP değil, baraj`dır. Onun için ben bu noktada demokrasinin gelişmesine büyük katkı sağlayacağına inanıyorum” ifadelerini kullandı. Başkan Gökhan ayrıca, “Bunu daha önce de söylemiştim. Geçmeli demiştim. Gerçekten bu iktidardan kurtulmamız çok önemli. Ben HDP`nin geçmesinden ziyade, bu iktidardan kurtulmanın şükrünü yaptım. HDP geçip bu iktidarı düşürdüğü için veya gerçek yüzünü ortaya çıkardığı için şükrediyorum” dedi.
 
 
İşte Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan`ın, gazetemiz Çanakkale OLAY`a yaptığı o açıklamalar;
OLAY: Seçimlerin en önemli başarısı şüphesiz Halkların Demokratik Partisi`nin (HDP) yüzde 10 seçim barajını aşmasıydı. Siz de bunu hem seçim sürecinde hem de seçimden sonra dile getirdiniz ve önemini vurguladınız. Hatta çok da eleştirildiniz. HDP`nin barajı aşmasının önemi sizce nedir?
Ülgür Gökhan: Eleştiri aldım, almaya devam ediyorum. Tabi Türkiye`de demokrat olmak kolay değil. Demokrasi anlayışını içselleştirmek de kolay değil. Demokrasi böyle bir şey zaten. Hazım meselesidir. Hazmedebiliyor olman lazım. Yıllarca Özal`dan bugüne kadar, bütün iktidarlar, iktidar olmadan önce 12 Eylül`ün faşist yasalarından hep şikayet ettiler. İktidar olduktan sonra hepsi, o yasaların arkasına sığındılar. Buna Ecevit de dahil. Özal, Demirel, Çiller, Ecevit, herkes ve en sonunda da bu hükümet. Bunlar da demokrasi, temsilde adalet laflarından sonra olayı istikrara çevirdiler. O yasaların arkasına geçtiler. Dünyanın hiçbir sağlıklı demokrasisinde olmayan baraj Türkiye`de var. CHP barajın kaldırılmasıyla ilgili teklif de getirdi. En azından düşürülmesi. Hatta yüzde 5, yüzde 3, `ne isterseniz` dedi. Hiç oralı bile olmadılar. Neden? Özellikle şunu biliyorlardı. `Güneydoğu`da CHP, oy alamıyor. Biz oy alan bu HDP`yi baraj altında bırakırsak, onun aldığı milletvekillerinin tamamını alırız.` Tam tersi oldu. HDP barajı geçti. HDP sadece kendi oyuyla geçmedi. HDP destek oylarla geçti. Bunun içinde AKP`nin Güneydoğu`daki oyları da var. Bunun içinde CHP`nin de oyları var, bunun içinde soldaki diğer yapıların oyları ve gençlerin oyları var. Dolayısıyla baraj yıkıldı. Yıkılınca şimdi gerçekler ortaya çıktı. Gerçek durum budur. Böyle olmalıdır. Şimdi insanlar uzlaşarak koalisyonu kurması gerekir. Burada yapılması gereken şu. Başkanlık sistemi talepleri sona ermiştir. Ama şu eksiklik devam etmektedir. Yeni kurulan hükümetin yapması gereken ilk iş, parlamenter rejimin temelini iyice sağlamlaştırmaktır. Seçim yasası, siyasi partiler yasası, anayasa, sacılar ve hakimler kurulu, adalet yasaları, basın yasası hepsini temel parlamenter rejimin olmazsa olmazı olan noktaya getirmesi lazım. Zaten oraya getirdikten sonra korkacak bir şey yok. Artık bu 12 Eylül faşist uygulamalarının, yasalarının arkasına sığınmaktan vazgeçmeliyiz. Birbirimize güvenmeliyiz. Birbirimizi dışlamamalıyız. Birbirimizi kabul etmeliyiz. Daha uygar bir ülke, ekonomisi gelişmiş, çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmaya çalışan bir ülke haline gelmemiz lazım. Dolayısıyla HDP`nin barajı aşması hem bu yönden çok önemliydi. Hem AKP`nin bu haksız kazançlarının engellenmesi açısından, hem demokrasi açısından son derece önemliydi. Bu gerçekleşti. Bu HDP olmayabilirdi. Saadet Partisi olabilirdi, Vatan Partisi olabilirdi. Başka bir parti de olabilir. Burada konumuz HDP değil, baraj`dır. Onun için ben bu noktada demokrasinin gelişmesine büyük katkı sağlayacağına inanıyorum. Zaten HDP mecliste vardı iki dönemdir. Ama hep dolambaçlı yollarla, bağımsız katılıp, grup kurmak suretiyle bulunuyordu. Şimdi tam seçim yasasına uygun seçildiler ve geldiler. Şuanda işi en zor olan parti HDP. Verilen desteği hak ettiklerini göstermek zorundalar. Herkesin gözü onda. Eğer HDP 9.7, 9.6`da kalsaydı, bugün doğuda hatta İstanbul`da ne olabileceğini de tahmin etmemiz zor. Her şey olabilirdi. Bomba patladı orada. Üç tane insan öldü. Yüzlerce yaralı var. Sakat kalanlar, bacağı kesilenler var. Onlar hiç konuşulmuyor. Bunun AKP`ye yapıldığını bir düşünün. Ortalık birbirine girerdi. Ama bakın sessizler. Niye? Çünkü dediğim gibi onlar artık, Türkiye`nin partisi olma noktasında irade ortaya koydular. Dolayısıyla hak ettiler. Barajı geçtiler. Bende demokrasi kazandığı için mutluyum. Onun için şükür ediyorum Allah`a ki böyle bir fırsatı yarattı. Bir de CHP Çanakkale`de ilk defa, demokrasi tarihinde ilk defa birinci parti oldu. Onu da kutluyoruz.
 
OLAY: Seçimlerin hemen ardından yaptığınız bir etkinlik tartışma konusu oldu. Destekleyenler de oldu eleştirenler de. Bir de `şükür` meselesi var?
Ülgür Gökhan: Parlamentodakilerin getiremediği demokrasiyi halk kendi getirdi. Ben bunu ikinci gezi olarak yorumluyorum. İkinci gezidir bu. Birincisi İstanbul’daki gençlerin, duyarlı insanların Gezi`siydi. Bu tüm Türkiye`deki insanın Gezisi`dir. Bunu böyle kabul edeceğiz. Bunu doğru okuyacağız. Üzülmeyeceğiz, birbirimize hakaret etmeyeceğiz. Çok mutluyum. Bunu daha önce de söylemiştim. Geçmeli demiştim. Gerçekten bu iktidardan kurtulmamız çok önemli. Ben HDP`nin geçmesinden ziyade, bu iktidardan kurtulmanın şükrünü yaptım. HDP geçip bu iktidarı düşürdüğü için veya gerçek yüzünü ortaya çıkardığı için şükrediyorum. Ama HDP`nin var olmasını, hak ettiği noktada var olmasını istiyorum. HDP aslında alması gerekenden fazla oy almıştır. Bunu da senin kafan yüzünden almıştır. Demokrasi diyorsun barajların arkasına sığınıyorsun. Sahtekarlık yapıyorsun.
 
OLAY: Önemli bir seçim sürecini atlattık, öncelikle siz bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? Özellikle CHP`nin aldığı oylar noktasındaki değerlendirmelerinizi öğrenebilir miyiz?
Ülgür Gökhan: CHP adaylarını önseçimle tespit etti. Delegeyle de olsa her köye gidildi. Adaylar gitti, orada siyaset yaptı, köylü CHP`yi duydu, delegesi konuştu. Söyleyecek sözü kalmadı kimsenin. Dolayısıyla burada iyi kötü bir huzur oldu. Bu önemli. İkincisi, AKP birinci sıra adaylığını Çanakkale`de aday olmamış birini getirmek suretiyle, o diğer 31-32 adayı dışlayarak burada birinci sıraya getirdi. Bu çok fazla CHP`deki gibi yaygara olmuyor o partilerde ama, için için, yani `bu eve bu gelin nerden geldi` gibi. Baba baskısından dolayı söylenemedi bu. İsmail Kaşdemir milletvekilimiz de başarılı değildi. Ben bunu daha önce de söylemiştim. `İsmail bey aday yapılmaz` demiştim, iddialı konuşmuştum. Parti yaptı ama halk yapmadı. Çünkü Çanakkale küçük bir il. Kimin ne yaptığı belli. Bunlar bir kere adaylıklar noktasında CHP`yi avantajlı noktaya getirdi. Anı şekilde MHP`de eski hatayı yapmadı. Kendi oylarını tuttuğu için, AKP oradanda oy devşiremedi. Olayın birinci boyutu bu. İkinci boyutu da, burada iyi bir çalışma performansı gösterdik. Bütün örgütler çalıştı. Adaylar çok çalıştı. Bülent Öz özellikle Lapseki, Yenice, Çan, Biga hatta Bayramiç tarafında yoğun bir çalışma yaptı. Zaten oralarda tanınıyor. Burada biz, Muharrem Bey, ilçe merkez örgütü, ben, diğer milletvekili adaylarımızda çalıştı. İyi bir çalışma performansı gösterildi. Ben kefil oldum. `Bana güvendiniz, şimdi bir kez daha güvenin` dedim. Bu önemli bir slogan oldu, akıllarda kaldı. Zaten gittiğimiz yerlerde de Bayramiç olsun, Biga olsun, Lapseki olsun, oralarda da insanlar beni tanıyorlar. Sonuç itibariyle burada başarılı olduk.
 
OLAY: Seçim sürecinde siz de adaylar ve örgütlerle birlikte sahadaydınız. Hem merkez hem de ilçelerde temaslarda bulundunuz, halkın nabzını tuttunuz. Sizin gördüğünüz, ya da vatandaşın dile getirdiği en önemli sorunlar nelerdir?
Ülgür Gökhan: Vatandaş, özellikle kırsalda bir sahipsizlik sorunu var. Yeteri kadar sahiplenilmedi. Biraz köylü kaderiyle baş başa bırakılmış bir hava var. Onu çok hissettik. Özellikle merkez Çanakkale`deki köylerde değil ama, Bayramiç köylerinde falan bunları hissettik. İnsanlar kendilerini aldatılmış da hissediyorlar. Verilen sözlerin tutulmadığından bahsediyorlar. Şöyle veya böyle cumhurbaşkanının o agresif tutumunun kabul görmediğini de gördük. Çünkü halkımızda cumhurbaşkanlığı kavramı cumhuriyet tarihinden beri, Atatürk`ten beri faklı yer etmiştir. Ağır, adaletli. Süleyman Demirel o kadar CHP ile kafa kafaya mücadele etmiştir. Ama bütün CHP`liler Süleyman Demirel`e saygı göstermiştir. Bu böyle. Bir de kendi partisinin başbakanını zor durumda bırakıyor, eziyor. Çıkıyorsun il il, mahalle mahalle siyaset yapıyorsun ve hükümetin söylediğinin tersi şeyler de söylüyorsun. En sonunda zaten ağzından kaçırdı; `Başkanlık sistemini yeteri kadar savunmadılar` dedi. Bütün bunlar kırsalda da tepki topluyor. Bir de tabi CHP`nin programının okunaklı, anlaşılabilir olması. Hepsini alt alta koyduğunuz zaman, pozitif bir yönü var. Negatif yönü yoktu CHP açısından bakarsak. Hem örgütler çalışması, hem bizlerin hem adayların, adayların tespiti, partinin programı. Hepsi pozitifti. Negatif bir unsur yoktu.
 
OLAY: CHP övülen, başarılı bulunan bir program ile 2015 seçimlerine girdi. İyi bir reklam çalışması da yaptı, ancak oyu yüzde 25`lerde kaldı. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ülgür Gökhan: CHP, HDP`ye çok oy kaptırdı. Artan oydan da yeteri kadar alamadık. Gençlerin yeni oylarını HDP`ye kaptırdık. Onlarla ilgili yeni bir siyaset yapılacaktır herhalde. Tabi milliyetçi oyların işi kolay. Bir tek MHP var. Milliyetçi gençler, milliyetçi unsurlar MHP`ye gitti, destek verdi. Ama biz o yeni gençlerden maalesef oy alamadık. Ekonomik programımız iyiydi. Seçim programımız gayet iyiydi. Seçime kadarki çalışmalar da önemli. Sadece seçimden seçime söyleyerek yetmiyor. İşte yüzde 25 alabiliyorsun. MHP Yüzde 15-16 alıyor. Bir de seçim sonrası çalışma çok önemli. Herhalde artık öyle olacaktır diye düşünüyorum. Türk halkı AKP`nin tutumunu, davranış biçimini beğenmediğini ifade etti. Şu ortaya çıktı. AKP hep hak etmediği oylarla iktidar oldu. Ve hak etmediği oylarla iktidar olduğu için, birinin alamadığı oylarla iktidara geldiği için, hep kendi tabanına hitap etmiş. Şimdi kendi tabanı ortaya çıktı. Gerçek taban ortaya çıktı. AKP`nin tabanı yüzde 40. Tabi burada Kürt oylarını yok saymamak lazım. Ciddi bir oy var. Yüzde 10 seviyesinde bir oy var. Onun için barajı kaldırıp veya azaltıp, herkesin gerçek oyunu almasını sağlamamız lazım. Belki o zaman yeni partiler de meclise gelecektir. Sadet Partisi yüzde 5`e gelecektir. Belki Vatan Partisi, ulusalcı partiler yüzde 5`e gelecektir.
 
OLAY: 13 yıllık tek parti iktidarının ardından tekrar `koalisyon` süreci gündeme geldi. Tartışmalar da var. tabi seçim sonuçları itibariyle bir şaşkınlık da söz konusu. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ülgür Gökhan: Ülkede şöyle bir durum var; Hep AKP`nin birinci parti olup, hükümeti kuracağına alışkın bu insanlar. Şimdi farklı bir şey oldu. Bir kere insanlar baskıdan kurtuldu. Korkudan kurtuldular. İnsanlar bir rahatlasın. Ülkenin önemli bir bölümü koalisyon nedir bilmiyor. 1999`dan, 2015`e 15 sene. Bugün 18- 20 yaşında olanlar 15 sene önce çocuktu. Koalisyon bilmiyorlar. Şimdi koalisyonun nasıl olacağını öğrenecekler. Sen hep rahattın. Alıyordun. Ama nasıl alıyordun? İşte o antidemokratik baraj yüzünden, hak etmediğin milletvekilleri alarak oluyordun ve şımardın. Hep öyle gidecek zannettin ama öyle gitmiyor işte.
 
OLAY: Genel Seçimler bitti, şimdi CHP`nin önünde örgüt seçimleri var. bu süreç ne zaman başlar, nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ülgür Gökhan: Tahmin ediyorum Eylül gibi örgüt seçimleri başlar. Orada bir sıkıntı olacağını zannetmiyorum. Sonuç itibariyle buradaki örgüt, ilçe örgütleri, gücü olanlar çalışma devam etmek isteyecektir. Yeni talepler olabilir. Zamanı gelince bütün bunlar değerlendirilecek. Seçimlerde performans gösteremeyenler, tabi ayrılacak. Ayrılmak zorunda, devam edemez. Seçimlerde ortalıkta görünmeyenler, ayrılmak zorunda kalacak. Burada artık önümüzdeki seçimlere kadar yoğun bir şekilde yerel yönetimlerden, milletvekilleriyle, örgütlerle işbirliği içerisinde olacak konsensüs sağlayacak yönetimler olur. Arık kavga olmayacak, olmamalı.
 
OLAY: Bütünşehir ile ilgili son durum nedir?
Ülgür Gökhan: Bütünşehir konusu yasalaşmadı. O bir ihtimal. Şuanda havada kaldı o. Hükümet kurulacak, yeni politikalar olacak. Daha ona zaman var. Önce kendi sürdürülebilirliklerini konuşacaklar. Çünkü bizim yerel yönetimler anayasada bir süreleri var. Yeni bir anayasa değişikliği olmazsa bu süreçle ilgili, onu izleyip göreceğiz. Bütünşehir konusunda konuşmak için erken.
 
OLAY: Uzun yıllardır kent siyasetinin içindesiniz, yeni seçilen milletvekillerine önerileriniz ne olur? Ankara`da, Çanakkale için acil ve üzerinde durulması gereken hangi çalışmaların içinde olmalılar?
Ülgür Gökhan: Bizim milletvekillerimizden özellikle çevre mücadelesi konusunda onlardan çok büyük çaba istiyoruz. Onlar da yapacaklarını söylüyorlar. Özellikle termiklerle ilgili, ya da altın işlemeyle ilgili. Tabi Çanakkale`nin yatırıma ihtiyacı var. Bölge müdürlüklerinin açılması, yeni bölge müdürlükleri kurulması gibi bir çok konu var. Çanakkale`nin özellikle alt yapı noktasında, yol ulaşım konusunda, köprü meselesi konusunda çaba gösterecekler. Çanakkale`nin sorunları neyse, ihtiyaçları neyse bunlarla ilgili partilerle, STK`larla, basını izleyerek çalışmalarını sürdüreceklerdir. Yatırım bekliyoruz. Yatırım derken ağır sanayi anlamında söylemiyoruz bunu. Ama burada bölge müdürlüklerini kapatmak doğru değil. Bunlar mantıksız işler. Bir turizm kenti olması için çaba göstermeleri lazım. Turizm bu kentte çok önemli. Üniversite ile olan ilişkilerde çok dikkatli olmaları lazım. Üniversitemizin gelişmesi lazım. O konuda ne yapabilirler bilmiyorum, ama çaba göstermeliler. 2`inci bir üniversite de mümkün. O da olabilir. Ama turizm de çok önemli. Çanakkale`nin çok önemli değerleri var. Bunu hayata geçirmek çok önemli. İşte bunların hepsini burada derneklerle, STK`larla, partilerle ve basınla. Çünkü basında baya bir bilgi topluyor, talep topluyor. Basına aktarılıyor bunlar. Dolayısıyla böyle bir ortak çalışmayı artık içimize sindirmemiz lazım. Ben iktidarım, ben yaparım falan. Yok öyle bir şey. İktidar olmadığını gördük. Benim hepsinden bir talebim var. Buraya liyakatlı müdürler göndersinler. Herhangi birinin adamı veya herhangi bir anlayışın adamı değil. Liyakat, üreten, proje yapan, önünü açan, doğru düzgün insanlara ihtiyaç var. Eskiden böyleydi. Liyakat esaslıydı. Genel itibariyle de bu hukuk sistemini köklü hale getirmeleri lazım. Özellikle avukat Muharrem Bey`den beklentim; Türkiye`nin bu temel hukuk sistemiyle ilgili önerilerini bekliyorum. Sesli bir biçimde bunları savunmasını bekliyorum. Çünkü parlamenter demokrasi olsun, başkanlık sitemi olsun. Hangi sistem olursa olsun, her iki sitemde de en temel unsur güçler ayrılığıdır. Güçler ayrılığında en temel unsur, hakim ve savcılık müesseseleridir. Yani yargı. Yargı erki temel güçtür. Çünkü yürütme değişebilir, yasama seçim olur değişir. Hepsi olur ama burada bir ülkede demokrasinin kökleşmesi için en temel güç yargıdır. Şuanda en zayıf güç yargı. Yargı biterse her şey biter. Vatandaşın hakkını kim koruyacak?
(Haber Merkezi)
Paylaş